İstanbul’dan gazeteciler için seslendiler: Bu sessizlik sizi de yakar!

  • 11:55 31 Ekim 2022
  • Güncel
 
İSTANBUL - Tutuklanan 9 özgür basın emekçisi için açıklama yapan MKGP ve DFG, “Apê Musa, Gurbetelli Ersöz, Deniz Fırat, Cengiz Altun, Ferhat Tepe ve Nagihan Akarsel’den gücünü alan Kürt gazeteciler olarak bu saldırılara karşı da baş eğmeyeceğiz. Gelin bu saldırıları hep birlikte mücadele ederek boşa çıkaralım” çağrısını yaptı.
 
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Ankara merkezli bir soruşturma kapsamında tutuklanan JINNEWS ve Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri ile Yazı İşleri Müdürü’nün aralarında bulunduğu 9 özgür basın emekçisi için Şişhane Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, “Özgür basın baş eğmez" yazısı ile tutuklanan 9 gazetecinin fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı. Çok sayıda gazeteci, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek ile yöneticileri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekilleri ile il ve ilçe örgütleri, HDP Gençlik Meclisi, Anadolu Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAYDER), Birleşik Mücadele Güçleri (BMG), Komeleya Enstîtuya Kurdî - Kürt Enstitüsü ve Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) üyeleri tutuklanan gazetecilerin fotoğrafları ile “Devrimci demokrat basın susturulamaz”, “Tutsak gazetecilere özgürlük”, “Özgür basın susturulamaz”, “Apê Musa’dan bu yana özgür basın direniyor”, “Gurbetelli’nin bükülemeyen kalemiyiz” dövizleri, Yeni Yaşam gazetesi ve fotoğraf makineleri taşındı.
 
Açılış konuşmasını yapan Yeni Yaşam Gazetesi editörü Reyhan Hacıoğlu, kısa bir süre önce “Sansür Yasası” için aynı meydanda tutuklanan 16 gazeteci için toplandıklarını hatırlatarak, “Şimdi de mesleki faaliyetleri nedeniyle tutuklanan 9 arkadaşımız için buradayız” dedi. Reyhan, “İsteniliyor ki karanlık basına uyanalım, bu yüzden alıştığımız baskılarla karşı karşıyayız. Bugün birçok arkadaşımız cezaevinde, son 4 ayda 25 özgür Kürt basın çalışanı da cezaevinde. Bizler de ne yaparlarsa yapsın özgür basın baş eğmeyecek demek için buradayız” ifadelerini kullandı.
 
'Karar siyasi'
 
Ardından DFG üyesi ve ajansımız editörü Nişmiye Güler, basın açıklamasını okudu. Gazetecilerin,  tutuklanma tarihlerinin tesadüf olmadığını söyleyen Nişmiye, yine 29 Ekim 2016'da Kürt özgür basının ajanslarının ve gazetelerinin gece yarısı çıkarılan KHK ile kapatıldığını hatırlattı. Altı yıl sonra bu kurumlarda çalışan dokuz gazetecinin yaptıkları haberler, çalıştıkları ajanslar, dernek üyelikleri ve seyahatlerinden “suç” üretilmeye çalışılıp tutuklanmalarının hükmedildiğini ifade eden Nişmiye, "Bu her fırsatta demokrasi naraları atan ve ülkede ifade özgürlüğü olduğunu savunan ama demokrasiyi ve ifade-haber alma özgürlüğünü ayaklar altına alan AKP-MHP iktidarının en büyük çelişkilerinden biridir. Kuşkusuz yargının 9 arkadaşımızı tutuklaması siyasi bir kararın ötesinde değildir" diye konuştu.
 
'Gerçekler asla karanlıkta kalmayacak!'
 
DFG'ye üyeliklerinin de suçlama konusu olduğunu hatırlatan Nişmiye, "Derneğimizi kriminalize etmeye çalışan Ankara Emniyeti’ne ve buna alet olan savcılara da sesleniyoruz: Suç işliyorsunuz. Derneğimiz tamamıyla yasal olup, her türlü vergilerini veren bir kurumdur. Arkadaşlarımızı tutuklamaya yeterli delil bulamayıp, derneğimiz üzerinden suç üretme çabanız da nafiledir" dedi. Kürt basınına yönelik bu tür saldırıların gazetecileri susturma ve gerçekleri karartma amaçlı olduğunu vurgulayan Nişmiye, "Kürt karşıtlığı ve düşmanlığında sınır tanımayan iktidar, savaş gerçekliğini tüm çıplaklığıyla halka ulaştıran Özgür Basın gazetecilerini asla susturamayacaktır. 'Gerçekler Asla Karanlıkta Kalmayacak' geleneğinden gelen Özgür Basın çalışanları, ne dün ne bugün hiçbir baskıya baş eğmediğini tüm pratiğiyle ortaya koymuştur. Apê Musa, Gurbetelli Ersöz, Deniz Fırat, Cengiz Altun, Ferhat Tepe ve Nagihan Akarsel’den gücünü alan Kürt gazeteciler olarak bu saldırılara karşı da baş eğmeyeceğiz" diye ekledi.
 
‘İktidarın sözcülüğünü yapmaktan vazgeçin’
 
1990’lı yıllarda bombalamalar ve katletmelerle susturulamayan özgür basının bu tarz operasyonlar ile susturulamayacağını söyleyen Nişmiye, "Baskıcı, despotik iktidar şunu bilsin ki korkunun ecele faydası yoktur. Ne tür baskı yaparsa yapsınlar, ne kadar sansür yasaları çıkarsalar çıkarsınlar, Kürt gazeteciler tehdit, baskı, gözaltı ve tutuklamalarla asla korkmaz, mücadeleden vazgeçmez ve baş eğmez. Buradan arkadaşlarımızı hedef gösteren sözde muhalif medyaya da sesleniyoruz. Bir taraftan yargının bağımsız olmadığını söyleyip diğer taraftan da söz konusu saldırılar Kürtlere yönelik olunca iktidarın sözcülüğünü yapmaktan vazgeçin" şeklinde konuştu.
 
'Tüm gazetecilere özgürlük'
 
Gazetecilere dönük işkencenin evlerden başlayıp polis araçlarında, emniyette, adliye ve cezaevinde sürdüğünü dile getiren Nişmiye, "9 arkadaşımız günlerdir tek kişilik hücrelerde tutulmaktadır. Baş eğdiremediğiniz arkadaşlarımıza işkenceye son verin. Tüm bu işkencelerinize baş eğmeyen arkadaşlarımız ve 16 Haziran’da tutuklanan 16 arkadaşımız gibi biz de buradan bir kez daha haykırıyoruz; 'Özgur basın baş eğmez'. Büyük bedeller vererek, bugünlere gerçeklerden asla taviz vermeyerek gelen Özgür Basın’ın kalemi iki yakalarını bırakmayacaktır. Tüm gazetecilere ve meslek örgütlerine çağrımızdır; biz değil iktidar korksun, gelin bu saldırıları hep birlikte mücadele ederek boşa çıkaralım. Tüm gazetecilere özgürlük diyoruz" dedi. 
 
‘Özgür basın size baş eğmeyecek’
 
Daha sonra söz alan MA muhabiri Ergin Çağlar, “Tutuklanan 16 arkadaşımız hakkında hala iddianame hazırlanmadı. Bu operasyonların ve siyasi atmosferin yabancısı değiliz. 11 arkadaşımız gözaltına alındığı esnada nasıl muamele ettiklerine hepimiz şahitlik ettik. Onlara baş eğilmeyeceğini gösterdiler. Tutuklanan 9 arkadaşımız mesaj da gönderdi, bir kez daha söylüyoruz özgür basın size baş eğmeyecek” ifadelerini kullandı. 
 
Birlikte mücadele çağrısı
 
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş ise, “Tam da Sansür Yasası’nın hemen arkasından 9 meslektaşımız tutuklandı. Gerekçe ise mesleki faaliyetleri. Habere, haberciye düşman bir iktidar var. Sansür Yasası ve arkadaşlarımızın tutuklanması da bunun bir parçası. Sansür Yasası’na, tutuklamalara rağmen haberlerimizi duyurmaya devam edeceğiz. Gazeteciler habercilik dışında başka bir şey yapmıyorlar. Bu ülkede haberi suç olmaktan çıkarmalıyız. Toplum da bunun bir parçası olduğunu görmeli. Gazeteciler tutuklanarak, haber susturularak toplum da haber alma hakkından mahrum kalıyor. Toplumla birlikte, hep birlikte mücadele etmeliyiz. Başta son tutuklanan meslektaşlarımız olmak üzere cezaevlerindeki tüm meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz” çağrısını yaptı.
 
‘Zorbalığınız özgür basını susturamayacak’
 
Bu esnada, “Susma haykır haber alma haktır” sloganı atıldı. Daha sonra söz alan HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu da, bir ülkede gazeteciler tutuklanıyor, basın susturulmaya çalışıyorsa ülkeyi yöneten iktidarların büyük suçlar işlediği için olduğunu vurguladı. Musa, “Basına karşı kullandığı yöntemlerle işlediği suçun üstünü örtmek için her şeyi yapıyor. Bütün eylemlerde gazeteciler şiddet görüyor, basının görevi engellenmeye çalışılıyor. Şantajla boyun eğdiremediklerini cezaevinde susturmaya çalışıyorlar, satın alamadıkları kalemi kelepçeyle susturmaya çalışıyorlar” sözlerini kullandı. Gazetecilere gerçekleştirilen “operasyon” esnasında kimyasal silah kullanımının tartışıldığını dike getiren Musa, “Gazeteciler eyleme gittiğinde polis terörüyle karşılaşıyor. Basın uzaklaştırıldığında halkın kulakları kapanır. İktidar her türlü pervasızlığı yapar. Bu operasyon Kürt gazetecilere yapıldı ama bu operasyon aslında bu ülkenin tamamına yapıldı. Basının sesi kısılmıyor, halkın sesi kısılıyor. Bu operasyonla özgür basının sesini kısacaklarını sananlar Musa Anter’den bugüne baksınlar özgür basın susturulamadı. Zulmünüz, zorbalığınız susturamayacak özgür basını” sözleriyle seslendi.
 
‘Bu sessizlik sizi de yakar!’
 
Daha sonra tekrar söz alan Reyhan, “Özgür Ülke bombalandığında, ‘Bu ateş sizi de yakar’ demiştik. Bu sessizlik sizi de yakar. O yüzden açıklamamız bir dayanışma çağrısıydı. Özgür basın size istediğiniz görüntüyü vermez, bunun sözünü bir kez daha veriyoruz” dedi.
 
Açıklama, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Gözaltılar tutuklamalar baskılar bizi yıldıramaz”, "Özgür basın susturulamaz" sloganları ile son buldu.