Gazeteci Zemo: Tutuklanan gazetecilerin kalemini emanet alacağız

  • 09:01 31 Ekim 2022
  • Güncel
 
 
Melek Avcı
 
ANKARA - Çocukluk hayali olan gazeteciliğe adım attığı MA’da yaptığı haberler gerekçesiyle gözaltına alınan gazeteci Zemo Ağgöz, “Bizler, tutuklanan arkadaşlarımızın kalemini emanet alacağız” dedi. 
 
Ankara merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 25 Ekim’de işkenceyle gözaltına alınan muhabirlerimiz Habibe Eren ve Öznur Değer ile Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Berivan Altan, Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Ceylan Şahinli ve Emrullah Acar 29 Ekim’de gece yarısı çıkarıldıkları mahkemece “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı. Aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan MA muhabiri Zemo Ağgöz ile MA’nın Ankara bürosunda bir süre stajyer olarak çalışan Mehmet Günhan, ev hapsi ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Farklı bir soruşturma kapsamında yine 25 Ekim’de Diyarbakır’dan gözaltına alınan muhabirimiz Derya Ren de kesinleşmiş cezası olduğu gerekçesiyle tutuklandı. 
 
Küçük yaşta annesiyle birlikte Kürtçe yayın yapan televizyon kanallarından etkilenerek gazeteciliğe heveslenen Zemo, ilk adımını lise öğrenimini sürdürdüğü yıllarda Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Azadiya Welat gazetesinin dağıtımını yaparak attı. Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde okuyan Zemo, özgün basın geleneğini sürdüren basın yayın kuruluşlarını yakından takip etti. Zemo, öğrencilik yıllarında yakından takip ettiği MA ile 2018 yılında gazetecilik hayatına başladı. Yaklaşık 5 yıldır MA’da çalışan Zemo, kadın haberciliği ve yargı alanında önemli haberlere imza attı.
 
25 Ekim’de gözaltına alınanlar arasında bulunan Zemo’ya, çocukluk hayalini gerçekleştirdiği MA’da çalışması suçlama olarak yöneltildi. Yaptığı haberler ve haber kaynaklarıyla telefon görüşmeleri kendisine sorulan Zemo’nun aile bireyleri ve arkadaşlarıyla arasında yapılan para transferleri de soruşturma dosyasına eklendi.
 
45 günlük bebeğinden koparılarak 2 gün boyunca gözaltında tutulan Zemo, bu süreçte yaşadıklarını anlattı, özgür basına yönelik baskı ve saldırılara dair değerlendirmelerde bulundu. 
 
Polisten Zemo’ya: Bu görüntüler basına verilecek!
 
Sabah 06.00 sıralarında evinin basıldığını söyleyen Zemo, eşini ve avukatını aramak istediğini ancak buna izin verilmediğini aktardı. Zemo, apartman yöneticisinin haber vermesi üzerine eşinin eve gelerek 45 günlük bebeği ile ilgilendiğini belirtirken, polisin dijital materyallere el koyduğunu ekledi. Zemo, gözaltına alınmasının ardından yaşadıklarını şöyle anlattı: “Beni kapının önünde ters kelepçelediler. Arabaya bindirirken başımı eğemediler ama bir polis bizim evin kapısından çıkarken yanıma geldi, ‘Basına verilecek bu görüntüler, akrabaların seni görmesinler, yüzün tanınır’ diye başımı eğmeye ikna etmeye çalıştı. Ben de yanlış bir şey yapmadığımı, yüzümün görünmesinde bir sakınca olmadığını, başımı eğmeyeceğimi söyledim ve o şekilde arabaya bindirildim. Ardından hastaneye götürüldüm. Hastane çıkışında yine ellerimi ters kelepçe ile bağladılar ve yine aynı polis yanıma gelip, başımı eğmem konusunda beni ikna etmeye çalıştı. Ben yine başımı eğmeyeceğimi söyledim. 
 
Ben başımı eğmem!
 
Gözaltı boyunca bir kadın polis vardı. Bu sırada kadın polis, ‘Ben eğerim’ dedi ve eğmeye çalıştı. Tabi tek polis olduğu için başımı eğemedi. Parmak izinin alındığı yere götürüldüğümde de çıkışta polisler yine ‘Başını eğeceğiz, başını eğ, eğmiyorsan bari diklenme’ dedi. Ben yine aynı şeyleri söyledim ve yine kadın polis benim başımı eğmeye çalıştı, eğmedim. Sonrasında telefonun şarjı bitti deyip, beni yeniden parmak izi aldıkları yere koyup çıkardılar, başımı eğmeye çalıştılar. Bu sefer bağırdım, ‘4 keredir çekim yapıyorsunuz. Ben gazeteciyim, başımı eğmem’ dedim ve arabaya bindim.”
 
Mizansen devam etti
 
Zemo, daha sonra götürüldüğü Ankara Emniyeti’nde de mizansenin devam ettiğini, ters ışık nedeniyle gözaltı aracının yönünün değiştirildiğini, kendisine ters kelepçe takıldığını ve polisin başını eğdirmeye çalıştığını anlattı. Zemo, “Tek polis olduğu için başımı yine eğemedi. Birkaç polis çullanıp diğer arkadaşların başlarını eğmişti. Bu yüzden görüntülerimi basına servis edemediler. Ben onlara da ‘Görüntülerim işinize yaramadı. Basına veremediniz’ diye söylemiştim, öyle de oldu. TEM’e getirilmemin ardından rutin prosedürler işletildi, kayıt aldılar, beni ve diğer arkadaşlarımızı tek kişilik nezarethaneye koydular. Birbirimizi göremiyorduk. Bir iki arkadaşımıza selam vermeye çalıştık, izin vermediler” şeklinde konuştu.
 
‘Mesleğimi yargılamaya çalıştılar’
 
Gözaltına alınmasıyla 45 günlük bebeği Arin’in beslenme hakkının engellendiğini ve buna karşı kamuoyunun tepkileri üzerine 2’nci gün ifadesinin alındığını kaydeden Zemo, emniyette ifade işlemlerinin 3 saat sürdüğünü ve 25 sayfalık bir ifade tutanağıyla karşılaştığını dile getirdi. Emniyet fezlekesinde suç unsuru oluşturan herhangi bir unsurun olmadığını vurgulayan Zemo, “Haber kaynakları ile yaptığım konuşmalar, MA tarafından yapılan ve alıntıladığım haberler, arkadaşlarımla yaptığım 200-300 lira gibi komik, kişisel harcamalar için kullanılabilecek miktarlardaki para transferlerinin hangi amaçla gönderildiğini sordular. Elle tutulur, suç sayılabilecek hiçbir şey yoktu” ifadelerini kullandı. 
 
Soruşturma dosyasında “gizli tanık” beyanlarının da yer aldığını ancak hakkında asılsız ifadelerde bulunduğunu paylaşan Zemo, “İfadeleri vardı ama beni tanımadığı ortaya çıktı. Cezaevi çıkışlı olduğum söylenmiş, ben ilk kez gözaltına alındım. Sonuç olarak mesleğimizi yargılamaya çalıştıkları sorular ile karşı karşıya kaldık” dedi. 
 
Gizlenen gerçekleri ortaya çıkarmak suç sayıldı!
 
Zemo, Konya’da 12 Mayıs tarihinde saldırıya uğrayan, 30 Temmuz tarihinde de katledilen Dedeoğulları ailesine yönelik saldırı haberini ilk olarak MA’nın yaptığını, katliamın ardından da tüm duruşmalara katıldıklarını ifade etti. Katliama ilişkin gizlenen gerçeklikleri ortaya çıkardıklarına dikkat çeken Zemo, “Dün görülen duruşmada Dedeoğulları ailesine saldıranlar serbest bırakıldı ama bize hala o saldırıya ilişkin yaptığımız haberler ile ilgili sorular yöneltmeye, gerçeği açığa çıkarmamız bir suçmuş gibi önümüze çıkarmaya çalıştılar” şeklinde konuştu. 
 
‘Savaş suçu işleyen bir iktidar var’
 
Zemo, özgür basına yönelik saldırıların yıllardır devam ettiğinin ve mesleğe başladığında bu baskıların farkında olduğunun altını çizerken, “Özgür basında bile isteye çalışmaya başladım, çünkü hakikati yazabileceğim, gerçeklerin peşinde koşabileceğim tek yer MA’ydı. Gerçeği yazan gazeteciler yıllardır susturulmaya çalışılıyor. İçinde bulunduğumuz koşullarda kaybetmeye doğru giden, savaş suçu işler boyutlarda bir iktidar var. Bunun karşısında gerçeği yazan biz gazetecileri susturmaya çalışacaklardı. 11 gazeteci olarak gözaltına alındık ve 9 meslektaşım şu anda tutuklu. Ben onların gazeteciliğine tanığım, gerçeğin peşinden koşmaya devam edeceklerini biliyorum. Biz dışarıdaki gazeteciler de tutuklanan arkadaşlarımızın kalemini emanet alacağız” sözlerine yer verdi.
 
‘Mücadele sürmeli’ 
 
Özgür basına yönelik baskı ve saldırılara karşı ses çıkarılması gerektiği çağrısı yapan Zemo, şunları söyledi: “Tüm basın kuruluşlarının, sendikaların, derneklerin bu hukuksuzluğun karşısında susmaması gerekiyor, çünkü gün gelecek, gerçeğin peşinde olan bütün gazetecileri tutukladıkları zaman, onlar gerçekleri yazabilecek gazeteciler bulamayacak. Kendi gerçeklerini yazabilecek gazeteciler bulmak için mücadeleyi sürdürmeleri, ses yükseltmeleri gerekiyor.”