‘İktidar sadece Kürt gazetecilere değil tüm gazetecilere mesaj veriyor’

  • 12:02 26 Ekim 2022
  • Güncel
DİYARBAKIR - Dün gazetecilere yapılan gözaltılara ilişkin DFG binası önünde yapılan açıklamada, “İktidar böylesi görüntülerle sadece Kürt gazetecilere değil, tüm gazetecilere mesaj vermektedir. Baskıyla korkutmak, gözaltılarla geri adım attırmak ve gündemi saptırtmak istiyor. Altını bir kez daha çiziyoruz, tüm çabaları beyhudedir” şeklinde konuştu.
 
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 gazeteci ve farklı bir soruşturma kapsamında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan muhabirimiz Derya Ren’e ilişkin Diyarbakır’da Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) öncülüğünde basın açıklaması gerçekleştirdi. DFG önünde yapılan açıklamaya JINNEWS, Mezopotamya Ajansı (MA) çalışanları, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Türkiye Gazeteciler Derneği (TGS), Rosa Kadın Derneği, Diyarbakır Barosu, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) il ve ilçe örgütleri, tutsak yakınları ve sivil toplum örgütleri (STÖ) katıldı. Gazeteciler eylemde “Özgür basın susturulamaz” ve “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” sloganını attı. Açıklamada ilk olarak MGKP Sözcüsü Gazeteci Roza Metina metnin Kürtçesini okurken DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu da Türkçesini okudu.
 
‘Gazetecilere işkence yapıldı’
 
Dicle tüm Türkiye’nin, “dezenformasyonu önleme” kılıfı altında Meclis’ten geçirilen “Sansür Yasasının” olası etkilerini tartıştığı bir dönemde Kürt gazetecilere operasyon gerçekleştirildiğini belirtti. Dicle, “Özgür basın emekçilerinin ev ve işyerlerinin kapıları kırılarak yapılan polis baskınlarında, JINNEWS muhabirleri Habibe Eren, Öznur Değer, MA Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, muhabirleri Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Zemo Ağgöz, Berivan Altan, Hakan Yalçın, Emrullah Acar ve Ceylan Şahinli ile bir dönem MA’da stajyer olarak çalışan Mehmet Günhan gözaltına alındı. JINNEWS muhabiri Derya Ren de gözaltına alınırken, daha önce kesinleşmiş cezası olduğundan dün tutuklandı. Gözaltına alınanlara işkence edilerek, meslektaşlarımızın kafalarına uzun namlulu silahlar dayandırıldı, elleri ters kelepçelendi. Mezopotamya Ajansı Ankara Bürosu ve meslektaşlarımızın evlerinde yapılan aramalarda, haber ekipmanları olan bilgisayar, kamera, fotoğraf makineleri ile kitap, dergi ve gazete arşivlerine el konuldu” dedi.
 
‘Baş eğmeyeceğiz’
 
Kürt basınına yönelik bu tür operasyonların, gazetecileri susturma ve gerçekleri karartma operasyonları olduğuna dikkat çeken Dicle, Kürt karşıtlığı ve düşmanlığında sınır tanımayan iktidarın, savaş gerçekliğini tüm çıplaklığıyla halka ulaştıran özgür basını asla susturamayacağını söyledi. Dicle, “Gerçekler asla karanlıkta kalmayacak geleneğinden gelen Özgür Basın çalışanları, ne dün ne bugün hiçbir baskıya baş eğmediğini tüm pratiğiyle ortaya koymuştur. Apê Musa, Gurbetelli Ersöz, Deniz Fırat, Cengiz Altun, Ferhat Tepe ve Nagihan Akarsel’den gücünü alan Kürt gazeteciler olarak bu saldırılara karşı da baş eğmeyeceğiz. Buradan arkadaşlarımızı hedef gösteren sözde muhalif medyaya da sesleniyoruz. Bir taraftan yargının bağımsız olmadığını söyleyip diğer taraftan da söz konusu operasyonlar Kürtlere yönelik olunca iktidarın sözcülüğünü yapmaktan vazgeçin! Meslektaşlarımıza gözaltı işlemi sırasında baş eğdirmeye çalışılarak, bizzat emniyet tarafından bu görüntüler servis edilmiştir. İşkencelere baş eğmeyen arkadaşlarımız gibi biz buradan bir kez daha haykırıyoruz; özgür basın baş eğmez” sözlerine yer verdi.  
 
‘Biz değil iktidar korksun’
 
Dicle açıklamanın devamında şunları kaydetti: “İktidar böylesi görüntülerle sadece Kürt gazetecilere değil, tüm gazetecilere mesaj vermektedir. Baskıyla korkutmak, gözaltılarla geri adım attırmak ve gündemi saptırtmak istiyor. Altını bir kez daha çiziyoruz, tüm çabaları beyhudedir. Büyük bedeller vererek, bugünlere gerçeklerden asla taviz vermeyerek gelen özgür basının kalemi iki yakalarını bırakmayacaktır. Tüm gazetecilere ve meslek örgütlerine çağrımızdır; biz değil iktidar korksun, gelin bu saldırıları hep birlikte dayanışma ve mücadele içinde boşa çıkaralım. Tüm gazetecilere özgürlük diyoruz.”
 
‘Gazetecileri adım adım izleyen bir kolluk var’
 
Sonrasında açıklama yapan TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral da gözaltılara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu yasanın onaylanması için imza verenler, gelecekte kendilerini tarih önünde utandıracak bir fotoğrafla galebe çanları çaldılar. Utanacaklar çünkü uygar dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiş şiddette bir sansürü bu ülke halkına ve basınına layık gördüler. Bugün ülkemizde iktidarın basınla kavgası hiç bitmeyen bir hal aldı. Ancak bu kavgayı eşit şartlarda tanımlamak imkânsızdır. Bir tarafta, inandığı düşünceye ve elindeki kaleme yaslanan gazeteciler, diğer tarafta ise gözü dönmüş bir iktidar, onun sopası haline gelmiş hukuk ve sahada da gazetecileri adım adım izleyen, üzerlerine atlamak için fırsat kollayan kolluk var. Yani tam bir asimetrik kavga… Ama AKP’ye sorsanız, son derece kahramanca!”
 
‘Zalimliklerini bir kez daha gösterdiler’
 
Gazetecilere yönelik suçlamanın hala bilinmediğini dile getiren Mahmut, “Gazeteciler gözaltına alınırken şiddete ve insanlık dışı muameleye maruz kaldılar. Aralarından biri 45 günlük bir bebeği olan anne idi. Zemo Ağgöz’ün bebeğine süt vermesi, saatlerce engellendi. Avukatlar hiç olmasa o bebek için annesinin bir an önce ifadesinin alınmasını ve akıbetinin belirlenmesini istediler ama nafile ve talep yanıtsız bırakıldı. Böylelikle iktidar ne kadar zalim olduğunu bir kez daha ortaya koymuş oldu. Bir meleğin yaşamına kast edecek bir eylemdir bu” sözleriyle polis şiddetine dikkat çekti.  
 
Asla unutmayacağız
 
Haziran ayında Diyarbakır’da 16 gazetecinin tutuklanmasını hatırlatan Mahmut, hala ortada iddianame olmamasına işaret etti. Mahmut, “O zaman ve daha önceki benzer eylemlerde de hep tekrar ettik. Bu operasyonlarla basının sesini kısamazsınız. Yine söylüyoruz, özgür basın susmayacak. Bu operasyonlar sonsuza kadar sürse, basın sonsuza kadar size karşı ayakta duracak ve direnecek. Buradan iktidara sesleniyoruz. Bu yasayı çıkardığınız sansür yasasının da bir provası olarak gördüğümüzü de belirmek istiyoruz. Türkiye’nin tarihi nitelikteki Haziran seçimleri öncesinde aldığınız kararla, basını. Muhalefeti, aykırı sesleri susturacağınıza inanıyorsanız aldanıyorsunuz. İşlediğiniz suçları, yaptığınız hırsızlıkları, halkı nasıl soyduğunuzu, partici adam kayırlarınızı, insanları sivil ölümlere mahkûm ettiğinizi yazıyoruz ve yazmaya devam edeceğiz. Ne yaparsanız yapın, asla susmayacağız” dedi.
 
Açıklama sloganlarla sona erdi.