Dilek Doğan'ın katili hala görev başında

  • 09:15 18 Ekim 2022
  • Hukuk
 
İSTANBUL - Dilek Doğan’ı katleden polis Yüksel Moğoltay’ın hala görevde olduğunu, buna karşı ailenin ise 7 yıldır adalet mücadelesini sürdürdüğünü belirten avukat Seda Şaraldı, başka Dileklerin katledilmemesi için mücadeleye devam etmek zorunda olduklarını söyledi. 
 
Dilek Doğan, İstanbul’un Küçükarmutlu Mahallesi’ndeki evlerine 18 Ekim 2015 tarihinde baskın yapan polislerin içerisinde yer alan özel harekat polisi Yüksel Moğultay tarafından vuruldu. Dilek, 25 Ekim 2015 tarihinde ise tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde verdiği yaşam mücadelesini kaybederek yaşamını yitirdi. Maraş'ta, "Katil devlet hesap verecek" sloganları ile toprağa verilen Dilek’in ailesi ise tam 7 yıldır adalet mücadelesi veriyor. Dilek’i katleden polis Yüksel Moğultay görevine devam ederken, Dilek’in abisi Emrah Doğan’a ise 19 yıl 7 ay hapis cezası verilerek tutuklandı. Yine Dilek’in aile avukatlarından Oya Aslan da fail yerine ceza alarak tutuklananlardan biri. Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015’te, katledilen Dilek’in ailesine "memura mukavemet" iddiasıyla soruşturma açmasının yanı sıra aile yine adalet mücadelelerini sürdürürken birçok kez polis şiddetine uğradı ve gözaltına alındı.
 
Dilek’in tam 7 yıldır hukuksuzluklarla dolu dosyasına dair aile avukatı Seda Şaraldı ile konuştuk.
 
Israrlı adalet mücadelesi fail polisi ortaya çıkardı
 
2015’te Dilek’in evi polisler tarafından basıldığında evde olmayan bir kişinin arandığını söyleyen Seda, baskın esnasında Dilek’in çok kalabalık gelen özel harekat polislerine galoş giymelerini söylediği için tartışma yaşandığını belirtti. Dilek’in polis kurşunuyla kendi evinde ailesinin gözü önünde katledildiğini dile getiren Seda, “Dilek o evin tek kızıydı. Dava dosyasında mevcut olan ve basında da yer alan Yüksel Moğultay’ın Dilek Doğan’ı vurduğu görüntüler ortaya çıkana kadar polisin iddiası ‘Dilek’i abisinin vurduğuydu’ sözleriyle yaşananları anlattı. Bu yargılamadan kurtulmaya çalışıldığı ve katliamın üstünün örtülmeye çalışıldığını vurgulayan Seda, ısrarlı adalet mücadeleleri sayesinde Dilek’i polis Yüksel Moğultay’ın vurduğunun ortaya çıktığını ve yargılanmasının sağlanabildiğini sözlerine ekledi.
 
Ailesinin çabası sayesinde dava açılabildi
 
Dava dosyasında hem ev baskınının görüntüleri hem de ses kayıtlarının olduğunu anımsatan Seda, “Ses kayıtlarında polislerden biri, Yüksel Moğultay için ‘Kızı vurdu’ diyor. ‘Niye böyle oldu’ diye kendi aralarında konuşuyorlar. Dilek’in polislerle herhangi bir münakaşası yok ve evde arandığı söylenen kişi zaten evde değil, bulunamıyor” ifadeleriyle katliamın kanıtları olduğunu ifade etti. Dilek vurulduktan sonra ailesinin çok ısrarlı bir adalet mücadelesi sürdürdüğüne değinen Seda, “Kızlarının katilinin yargılanması için ailenin önemli bir çabası oldu. Ve bu çaba sayesinde o dava açılabildi. Yoksa polisin katlettiği pek çok insan hakkında dava dahi açılmıyor. Dava açılsa bile sessiz sedasız para cezalarıyla, aklama ve beraat kararlarıyla kapatılıyor o dosyalar” şeklinde konuştu.
 
Mahkeme hükmü: ‘Hiç istemeden’ katletti!
 
Dilek’in davasında, ne kadar ısrarlı olunursa adalet arayışında başarıya ulaşma olasılığının o kadar arttığını gördüklerini paylaşan Seda, dava boyunca fail polisin “olası kast” veya “kasten öldürme” suçlarından yargılanmasını talep ettiklerini dile getirdi. Mahkemenin ise katliamın taksirle yani “hiç istemeden” öldürme olduğuna hükmettiğini belirten Seda, “Bunun cezası da 6 yıl 3 ay olarak belirlendi. Bu ceza da son infaz düzenlemesinin ardından sanığın hapishanede bir ay kalması anlamına geliyor. Yani bir ailenin evine gidip, kızlarını o evin ortasında öldüreceksiniz, bunun karşılığı 7 yıl boyunca hiç tutuklanmamak olacak. Yargıtay da bu haliyle dosyayı onaylarsa hepi topu bir ay hapishanede kalacaksınız. Özel bir tavır aramaya gerek yok bu dosyanın içinde. Dilek Doğan davası, polis katliamı dosyalarındaki genel tavrın bu adaletsizlik politikasının açık bir örneğidir” cümlelerini kullandı.
 
‘Talebimiz Yargıtay’ın dosyayı bozması’
 
Yargıtay’ın hala dosyayı onaylamadığını belirten Seda, yaşanan hukuki süreci şu sözlerle anlattı: “Bundan bir sene önce Yargıtay savcılığı bir tebliğname sundu bu dosyaya. Bu, bizim temyiz taleplerimizi reddeden dosyanın bu haliyle onaylanmasını isteyen bir tebliğnameydi. Yargıtay’da bu dosya şu an arşivde. Yargıtay hala bozabilir bu dosyayı, sanığın ‘kasten’ ve ‘olası kasıtla’ hareket ettiğine kanaat getirebilir. Bu durumda tekrar bir yargılama süreci yürütülebilir polis Yüksel Moğultay için. Bizim talebimiz Yargıtay tarafından bu yönde dosyanın bozulması. Ancak bu haliyle de onaylanırsa Yüksel Moğultay, Dilek’i katletmesinin karşılığı olarak yalnızca bir ay boyunca hapishanede kalacak.”
 
Fail yerine Dilek’in aile ve avukatlarına ceza!
 
“Anlaşılan o ki Yargıtay bir karar verme aşamasında değil Dilek Doğan davası için” diyen Seda, bu kadar uzun süre dosyanın Yargıtay’da beklemesinin polis lehine gelişmelere sebep olduğunu paylaştı. Bu süre içerisinde infaz düzenlemesinin değiştiğine dikkat çeken Seda, failin cezaevinde kalacağı sürenin azaltıldığını belirtti. Öte yandan failin yargılandığı duruşmalarda Dilek’in ailesinin defalarca polis şiddetine maruz kalarak gözaltına alındığına dikkat çeken Seda, “Çok sonra Dilek’in abisi Emrah Doğan tutuklandı ve dava açıldığında gizli tanık ve itirafçılar tarafından Emrah için verilmiş pek çok ifade olduğunu gördük. Hepsinin ortak noktası olan, ‘Dilek’in abisi olarak tanırım’ beyanlarıyla Emrah Doğan hakkında 19 yıl 7 ay hapis cezası verildi. Büro avukatlarımızdan Oya Aslan, Dilek’in davasının avukatlarındandı. Oya hala tutuklu. Yargılandığı dosyada verilen mütalaada Oya için, ‘Kamu tarafından yakından takip edilen davaları takip etmek’ söylenirken duruşma savcısı bunu bir cezalandırma gerekçesi olarak saydı” sözleriyle fail yerine Dilek’in ailesi ve avukatlarına yüksek cezalar verildiğini vurguladı.
 
Faillere verilen cesaret…
 
“Dilek’in avukatı tutuklu ama Dilek’i vuran katil polis dışarıda” diyen Seda, “Bu açıkça nasıl bir aklama politikası yürütüldüğünü gösteriyor. Kimin tutuklu, kimin dışarıda olduğundan Dilek için adaletin gelmediğini bugün görebiliyoruz” şeklinde konuştu. Seda, 2015’te Dilek gibi ev baskınlarında katledilenlerin faillerine de yine takipsizlik kararı verildiğini, Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvuruların reddedildiğini ve failler için dava dahi açılmadığına dikkat çekti. Faillerin cezasızlık politikalarına güvendiğinin altını çizen Seda, “Polisin elini soğutmayalım diyenler elbette bu katliamların sorumlusudur. Halk çocuklarının kanını oluk oluk akıtmak çok kolay. Çünkü polis hakkında herhangi bir davanın bile açılmayacağını biliyor. Dava açılsa da Yüksel Moğultay gibi bir ay yatar çıkar diye değerlendiriyor. Belki o hapis cezasını dahi yatırmıyorlar, bunu da takip edemiyoruz” şeklinde konuştu. 
 
‘Bunca katliama rağmen görevlerine devam ediyorlar!’
 
Öte yandan fail polislerin hala görevlerine devam ettiğini söyleyen Seda, “Berkin Elvan’ı vuran polis, ‘olası kasıtla’ öldürmeden ceza aldı, görevine devam ediyor. Yüksel Moğultay hala polislik görevine devam ediyor. Günay Özarslan’ın, İnanç Özkeskin’in katliamında rol alanlar, çocuk katilleri hala görevlerine devam ediyor. Ve bu görev esnasında yeni yeni katliamlar yapıp yapmadıklarını bilemiyoruz, hepimiz için bir tehlike, risktir bu. Çok basit nedenlerle kamudan ihraçlar gerçekleştirilebiliyor bugün ama polisler bunca katliama rağmen görevlerine rahatlıkla devam edebiliyor. Bu katliamların sorumluları rahatsız değil. Bu katliamlar halkın üzerine bir tehdit ve korku aracı olarak kullanılıyor. Davutoğlu başbakanken o katliamın sorumlusu olarak bugün gayet muhalefet etme sıfatıyla siyaset hayatına devam edebiliyor. Cezalandırılmayan, aklanan her katliam yeni katliamların önünü açıyor. O yüzden biz her katliamda yoğun ve ısrarlı bir adalet mücadelesi ve arayışına devam etmek zorundayız ki, yeni Dilekler, Berkinler katledilmesin” vurgusu yaptı.
 
Mücadele sürecek
 
Dosyanın talepleri yönünde bozulması durumunda yeniden duruşmaların görüleceğini ifade eden Seda, “Orada yine halkın yoğun destekli katılımıyla adalet mücadelesine devam edeceğiz. Ama bu haliyle onaylanırsa da Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunacağız. Tabii bu Yüksel Moğultay’ın infazını durdurmayacak, bir aylık infaz süresi başlamış olacak” dedi. Seda, Dilek’in dosyası için olası tüm hukuki başvuruları yaparak adalet mücadelelerini sürdüreceklerinin mesajını verdi.