ÖHD’den hasta tutsaklar için 'bir an önce harekete geçin' çağrısı

  • 12:39 9 Eylül 2022
  • Güncel
 
 
DİYARBAKIR - ÖHD Diyarbakır Şubesi öncülüğünde, hasta tutsakların durumuna ilişkin yapılan açıklamada bir an önce harekete geçilmesi gerektiği vurgulandı. Açıklamada, tutsakların yaşamlarının risk altında olduğuna dikkat çekildi. 
 
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi, hasta tutsakların durumuna ilişkin Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya, ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Örgütü, Diyarbakır Barosu, Mezopotamya Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEBYA-DER), Tutuklu Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) katıldı. 
 
Açıklamayı avukatlar adına ÖHD Diyarbakır Yöneticisi Adile Salman okudu. 
 
‘Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçti’
 
Cezaevlerinde yaşanan ihlallerle beraber son bir yılda şüpheli ölümlerin yaşandığını söyleyen Adile, söz konusu ölümlerin Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçtiğini belirtti. Adile, “Mevcut veriler ve yıl boyunca Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) tarafından yayınlanan raporlar bir arada değerlendirildiğinde, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi belirtilen barış, adalet, eşitlik, özgürlük, insan onurunun korunması, sağlık, yaşam hakkı ve bunları güvence altına alacak demokratik düzenden giderek uzaklaşmaktayız. Bunun en olumsuz yansımaları da ne yazık ki devam eden hasta mahpusların durumları ve mahpusların ölümleri ile açıkça gözler önüne serildiği gibi, hapishanelerde yaşanmaktadır” dedi. 
 
‘Ciddi ihlallerle karşı karşıyalar’
 
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 5’inci maddesi ve Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 7. Maddesini hatırlatan Adile, bu maddelerde hiç kimsenin işkence veya diğer zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele veya cezaya maruz bırakılmayacağını öngördüğünü kaydetti. Adile, “Ancak Türkiye hapishaneleri, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin yapıldığı birer işkence mekanları haline gelmiştir. Mahpuslar, yaşam hakkı ihlalinden işkenceye, sağlık hizmetlerine erişimden otoriter uygulamalara kadar ağır ve ciddi ihlaller ile karşı karşıyadır. Yıllardır gündemde olan ancak çözüm noktasında adım atılmayan hasta mahpusların yaşadıkları durumlar da hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin başında gelmektedir” ifadelerini kullandı. 
 
Yaşamları risk altında 
 
İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından “Türkiye hasta mahpusları büyük risk altında bırakıyor” şeklinde yaptığı çağrıyı anımsatan Adile, “Her yeni yargı paketinde siyasi mahpuslar kapsam dışı bırakılmakta ve 1 Ocak 2021’de yürürlüğe giren Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik ile de tahliyeleri engellenerek eşitlik ilkesi ile birlikte mahpusların yaşam hakları, özgürlük ve güvenlik hakkı, hak arama hürriyeti hakkı gibi birçok hakkı da göz ardı edilmektedir. 
 
Türkiye hapishanelerinde tespit edilen verilere göre; hasta mahpusların içinde, durumu en ağır olanlar kanser hastaları olmakla beraber, bunun yanı sıra kronik ve çoklu hastalıkları olanlar, akciğer hastaları, kalp hastaları, şeker ve tansiyon hastaları, yaşlı ve yaşamını tek başına idame ettiremeyecek kadar hasta olanlar da mevcuttur. Ancak ne yazık ki Adalet Bakanlığı özellikle pandemi döneminde ağır hasta mahpusların tahliye edilmeleri ile ilgili yapılan tüm çağrılara sessiz kalmıştır. Bu sebeple kimi hasta mahpuslar için verilmeyen veya geç verilen kararlar da yaşam hakkı ihlaline yol açmakla birlikte, cezaevlerinden ya tabutlar çıkmakta ya da mahpuslar tahliye edildikten kısa bir süre sonra hayatını kaybetmektedirler” sözlerine yer verdi. 
 
‘Kelepçeli muayene’
 
Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren tutuklu Emel Hacıoğlu’nun durumuna değinen Adile şu ifadeleri kullandı: “Yapılan suç duyurularından da anlaşılacağı üzere; gecikmeli hastaneye çıkarıldığından yaşamını yitirmiştir. Yine Trabzon Beşikdüzü T Tipi Hapishanesi’nden yaklaşık olarak 8 ay önce tahliye edilen Nevzat Çapkın da, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmiştir. Bunun yanı sıra Elazığ Hapishanesinden Zülfü Yıldırım, Urfa Hapishanesinden Bazo Yılmaz, Giresun Espiye L tipinden Mehmet Candemir gibi daha birçok mahpusun ölüm haberleri alındı. Sadece 2022 yılında 50 hasta mahpusun ölüm bilgisine dair olan veriler, hasta mahpuslar açısından verilmeyen ya da geç verilen kararların yetersizliğinin en somut örneğidir. Defalarca yapılan infaz erteleme başvuruları, yapılan açıklamalar ve kamuoyu gündemine rağmen Mehmet Emin Özkan ve Aysel Tuğluk özelinde, ağır hasta mahpuslar tüm başvurulara rağmen tahliye edilmeyerek yaşam hakları ihlal edilmektedir. En son yine geçtiğimiz günlerde Mehmet Emin Özkan bulunduğu hapishanede fenalaşıp hastaneye kaldırılmış, birkaç gün yoğun bakımda tutulmasının ardından yine insanlık onuruyla bağdaşmayacak şekilde elleri kelepçeli olarak hapishaneye geri götürülmüştür.”
 
‘Harekete geçmeye çağırıyoruz’
 
Mehmet Emin Özkan ve Aysel Tuğluk şahsında, hasta tutsaklar başta olmak üzere cezaevlerinde bulunan tüm tutsaklara uygulanan ağır hak ihlallerine bir an önce son verilmesi ve gerekli işlemlerin yapılarak tahliye edilmesi gerektiğini söyleyen Adile son olarak şöyle konuştu: “Bu anlamda gerek siyasal iktidarın gerekse yetkililerin daha fazla ciddi sağlık sorunları ve ölümler yaşanmadan gerekli tedbirleri alması ve talepleri değerlendirmek üzere harekete geçmesi gerekmektedir. Sorunlara, temel hak ve özgürlüklerin esas alınarak yaklaşılması ve mahpusların taleplerinin bu doğrultuda değerlendirilerek çözüme kavuşturulması için Adalet Bakanlığını, ulusal ve uluslararası hukuk ve insan hakları kurumlarını bu anlamda harekete geçmeye davet ediyoruz.”