DAİŞ, Hol Kampı’nda yeniden örgütlendirilmek isteniyor

  • 09:11 7 Eylül 2022
  • Güncel
Hêlîn Asmîn
 
QAMIŞLO - DAİŞ’in Hol Kampı’nda yeniden canlandırılmak istendiğini belirten Cihan Henan, ülkelerin kendi yurttaşlarını almaları çağrısı yaptı. Kampta kalan kadınlar ise, kara çarşaf giymeye zorlandıklarını, akşamları korkudan hareket edemediklerini dile getirdi. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye’nin Hesekê kentinde bulunan Hol Kampı, 1991 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından kuruldu.  Körfez Savaşı sürecinde Iraklı mülteciler için açılan bu kamp, 2003 yılında ABD’nin Irak’a girmesinden sonra bir kez daha mültecilerin kaldığı bir yer oldu. DAİŞ’in Musul’u işgal etmesinden sonra da bu kamp yine Iraklı mültecilerin toplandığı bir yer oldu. Kamp 2015 yılında ise Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) kontrolüne geçti. Baxoz’un DAİŞ’ten özgürleştirilmesinin ardından kampta DAİŞ’lilerin ailelerinin sayısı arttı. 
 
Dünyadaki en tehlikeli kamplarından biri olarak bilinen kampta aralarında Türkiye, Türkmenistan, Özbekisten, Kırgızıstan, Çeçenistan, Rusya, Almanya, Mısır, Fas, Cezayir ve Tunus’un da olduğu  50 ülkeden 54 bin 390  kişi kalıyor. Kampta toplam 35 bin 172 kadın ve 15 bin 728 çocuk bulunuyor. Kampta, ençok Suriyeli ve Iraklılar bulunuyor. 27 bin 816 Iraklıdan 17 bin 73’ü kadın, 8 bin 19 çocuk, 12 bin 366 ise Suriyeli. 
 
Kamp 9 temel bölümden oluşuyor
 
Hol ilçesinde bulunan asıl kamp en büyük olanı  9 temel bölümden oluşuyor ve yabancı olan DAİŞ’lilerin aileleri birinde kalıyor. Iraklılar daha çok birinci, ikinci, üçüncü ve yedinci bölümlerde kalıyor. Diğerlerinde ise Suriyeliler kalıyor. 
 
Kampta neler oluyor
 
İnfazlar ve kadın katliamları ile gündeme gelen kampta, DAİŞ’liler kadınları bastırmak için hilafet adına farklı farklı zor yöntemleri kullanıyor.  “El Hisba” denilen yargılama sistemi ile bugüne kadar onlarca kadın katledildi. Iraklı ve Suriyeli kadınlar çaresizlikten hilafet eğitimi adı altında DAİŞ’in ideolojik eğitiminden geçiriliyor. DAİŞ’in kurallarına göre hareket etmeyen kadınlar “El Hisba” denilen yargılama ile gizlice yargılanıp çekiç gibi aletlerle vahşice katlediliyor ya da benzin dökülerek yakılıyor. Bu şekilde kamptaki kadınlara mesaj verilerek korku yayılıyor.  
 
Kadınlar kurtarıldı
 
En son Asayiş Güçleri tarafından kampta “İnsani ve Güvenlik Hamlesi” başlatıldı. Hamle çerçevesinde Asayiş Güçleri ve Kadın Savunma Güçleri (YPJ) işkence edilmiş ve kelepçelenmiş 3 kadını kurtardı. Yine Wefa Elî Ebas isimli bir Êzidî çocuk da kurtarıldı. 
 
Hol Kampı’nın yönetiminden sorumlu Cihan Henan kampın durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kampta bulunan kadınlar da kaygı ve korkularını anlatan kadınlar da zorla kendilerine siyah çarşaf giymelerinin dayatıldığını söyledi.  
 
‘DAİŞ Hol Kampı’nda kadınlar üzerinden kendini örgütlemek istiyor’
 
Kampta iki çizgi olduğunu söyleyen Cihan, bunlardan birinin insani diğerinin de terör olduğunu belirtti. Cihan şöyle devam etti: “Kampta iki çizgi var. Bunlardan biri ülkelerindeki savaştan dolayı kampa sığınan Suriyeli ve Iraklı mülteciler. Diğer yandan eğitimlerle DAİŞ’e katılanlar. DAİŞ, bunalr aracılığı ile kampın hücrelerinde yeniden örgütlenmek istiyor. Yıldan yıla güçlü bir zemin oluşturmak istiyor. Bu şekilde kampı kendi kontrolleri altına almak ve vahşiliklerini yaymak istediler. Bu yüzden kampın bir yani insani bir yanı ise terör. Bu terör örgütü tüm dünya için tehlikeli bu yüzden de önünü almak gerekiyor.”
 
‘Hol Kampı’nda daha çok kadın ve çocuklar var’
 
Kampta çocuklar da olduğunu söyleyen Cihan, “Burası resmi bir kamp ve Özerk Yönetim her açıdan bu kampa yardım ediyor. Bizler Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi olarak dışarıdan gelen tüm mültecilere yardım ediyoruz. Burada birçok halktan insan var. Ancak en çok da Iraklılar var. Kampta toplam 54 bin 390 kişi var. Kampta sağlık, temel ihtiyaçlar ve insani yardımlar veren bölümler var. Biz bu alanlarda yardım ediyoruz. Çoğu kadın ve çocuk olduğu için dışarıdan da yardım geliyor. Ancak birçok kez bu yardımlar engelleniyor” dedi. 
 
‘DAİŞ tehlikesinden dolayı böyle bir hamleye ihtiyaç duyduk’
 
Kampa yönelik olarak başlatılan ve oldukça önemli olan İnsani ve Güvenlik Hamlesi’ne değinen Cihan, şunları dile getirdi: “Çünkü kampta kadınları öldürme olayları arttı, yine mültecilere yönelik tehditler çoğaldı. DAİŞ’liler kadınları eğitime zorluyordu, onların düşüncelerini kabul etmeyenleri ise öldürüyorlardı. Her çadırda gizli hücreler yapmışlar. Kamp çok büyük olduğu için ne kadar istense de güvenlik açısından bir hakimiyet sağlanamıyor. Bu yüzden de birçok DAİŞ hücresi oluşturulmuş. Bu yüzden böyle bir hamleye ihtiyaç duyduk. DAİŞ tehlikesine karşı böyle bir hamleye ihtiyaç duyduk. Bizler bir kez daha bizimle birlikte hareket eden uluslararası güçlere çağrımız bizimle birlikte  olmalılar. Amacımız Irak ve Sureyeli mültecileri kendi ülkelerine göndermek. Tüm yabancı ülkeler kendi yurttaşlarını alsınlar. Çünkü bu kampta herkes tehlike altında.”
 
‘Kara çarşaf  giymemiz dayatılıyor’
 
Kampta kalan Iraklı kadınlardan Emira Ebdullah, 5 yıldır kampta olduğunu belirterek, “Kampta kara çarşafla gezmek zorundayız. Kara çarşaf dayatılıyor. Kampta bir şeyler oluyor ama neler olduğunu bilmiyoruz. Korkudan ne sorabiliyoruz ne de bilgi alabiliyoruz” diye konuştu.
 
‘Hayatımda ilk kez kara çarşaf giyiyorum’
 
İlfet Xalid Musa da Iraklı mültecilerden biri. Baxoz’un özgürleştirilmesinden sonra kampa geldiğini söyleyen İlfet de, “Kampta yaşanan olayları duyduğumuzda çok korkuyoruz. Korku ve kaygıdan dolayı, akşamları kimse hareket edemiyor. Kara çarşaf giymemiz gerekiyor. Ben hayatımda ilk kez kara çarşaf giyiyorum. Bizim için çok zor ama mecburuz” sözleri ile yaşadıklarını anlattı. 
 
‘Ne DAİŞ’i ne de DAİŞ zulmünü istiyoruz’
 
Irak’ın Anbar kentinden olduğunu söyleyen Bidûr Xalef de 4 yıldan bu yana kampta olduğunu belirtti. Eşinin DAİŞ’li olduğunu paylaşan Bidûr şu anda DSG kontrolü altındaki bir cezaevinde olduğunu söyledi. Bidûr da, yaşadıklarına ilişkin şunları söyledi: “DAİŞ dönse de biz istemiyoruz. Ne DAİŞ’i ne de DAİŞ zulmünü istiyoruz. Çocuklarım hasta. Akşamları hastalandıklarında korkumuzdan sabahın olmasını bekliyoruz ve ancak o şekilde doktora gidebiliyoruz.”