Cudi’ye yapılacak yürüyüşe çağrı: Mücadele topyekûn olmalı

  • 12:08 5 Eylül 2022
  • Güncel
DİYARBAKIR - 17 Eylül'de Şırnak'ta “Talana ve soykırıma karşı özgürlük yürüyüşü” şiarıyla Cudi’ye düzenlenecek olan yürüyüşe çağrı yapan DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, “Bugün sadece Kürdistani partiler değil; Türkiye’nin demokratikleşmesini kendine dert eden tüm kesimlerin bu talana ses çıkarması gerekiyor”  dedi. 
 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Tevgera Jinên Azad (TJA), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi öncülüğünde 17 Eylül'de Şırnak'ta düzenlenmesi planlanan “Talana ve soykırıma karşı özgürlük yürüyüşü” için Sümer Park'ta bulunan Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü Naci Sönmez, TJA aktivistleri, Mezopotamya Ekoloji Hareketi üyeleri ve çok sayıda kişi katıldı.
 
Ortak açıklamanın Türkçesini Mezopotamya Hareketi üyesi Derya Akyol, Kürtçesini Mezopotamya Ekoloji  Hareketi üyesi Murat Bilgiç okudu.
 
‘Yeteri kadar ses yükselmiyor’
 
Kürdistan coğrafyasının her alanın sömürüldüğünü söyleyen Derya, “Özellikle AKP iktidarıyla birlikte, faşizm her alana sirayet etmiş, kırım hız kazanmış, tarihimize, kültürümüze, doğaya saldırılar en acımasız boyutlara ulaşmış, hafızayı yok etme üzerine sürdürülen politikalarla Kürt halkı hedef haline getirilmiştir. Savaş pratiklerinin bir sonucu olarak, yıllardır sistematik olarak devam eden orman yangınlarıyla ekosistem yok ediliyor. Günlerce yangınlar devam etmesine rağmen müdahale edilmemesinin yanında, yangına müdahale etmek isteyen yurttaşlar engelleniyor. Kürdistan’da yakılan ormanlar ırkçı politikalar sebebiyle basında, sosyal medyada yer almıyor, ekoloji örgütlerince görünmez kılınıyor, yeteri kadar ses yükselmiyor” dedi.
 
‘Cizre’ye yürüyoruz’
 
Orman yangınlarından sonra kırımın farklı boyutlara ulaştığını ekleyen Derya, “Şırnak başta olmak üzere Kürdistan’ın farklı bölgelerinde ağaç kesimleri gerçekleştirilmektedir. Ekolojik varlıklar; savaş pratiğiyle gözlerimizin önünde her gün yok ediliyor. Yok etmenin yanında ranta da dönüşen bu saldırılarla, bir insanın bedeninden uzuvları sökülürcesine, ağaçlar topraktan kökleriyle sökülüp kamyonlarla farklı illere taşınıp, satılıyor. Bizler tarihine, kültürüne, değerlerine, doğaya sahip çıkanlar olarak; bir yaşamın son bulmaması adına 17 Eylül’de Cizre’de buluşuyoruz. Ekoloji; toplumuyla, ormanıyla, havasıyla, suyuyla vardır. Toplumsal hakikatimizle sesimizi yükseltiyoruz;  gençler, kadınlar, sivil toplum örgütleri, partiler, dernekler, sendikalar, odalarla birlikte ve toplumun her kesimini ve bir bütün olarak Türkiye ve Kürdistan halkları olarak ‘talana ve soykırıma karşı özgürlük’ diyerek Cudi’ye yürümek üzere Cizre’ye davet ediyoruz” diye konuştu.
 
‘Mücadele topyekûn olmalıdır’ 
 
Ardından konuşan HDP Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü Naci Sönmez, HDP olarak ülkenin her yerinde ekoloji mücadelesi verdiklerini söyledi. Kürdistan coğrafyasında farklı bir talanın olduğunu belirten Naci, “Şırnak’ta doğa rant malzemesi haline getirilerek büyük bir yıkım yapılmaya çalışılmakta. Geçtiğimiz yıl Muğla’da yangın varken, ülkenin her yerinden sesler yükseldi. Buna karşı AKP büyük bir zorluk yaşadı, Karadeniz ve Ege’de yaşanan ekolojik yıkıma karşı da büyük ses çıkarıldı. Ancak bizler Türkiye’nin batısının Şırnak’ta gerçekleşen ağaç kıyımına ve Bingöl’de yaşanan orman yangınlarına aynı sesin çıkmadığını görüyoruz. Mücadele topyekün olmalıdır” diye ekledi. 
 
‘Talan sömürge hukukun bir parçasıdır’
 
Kürdistan coğrafyasında yürütülen savaş politikalarının her geçen gün derinleştiğini ifade eden DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz,  talanın sömürge hukuku üzerinden gerçekleştiğine dikkat çekti. AKP-MHP iktidarının yüzyıllık politika üzerinden kendini var etmeye çalıştığını söyleyen Saliha, “Bugün Botan’da yürütülen insansızlaştırma ve çoraklaştırma uygulamalarını bu yüzyıllık politikadan aldığını biliyoruz. Son yıllarda AKP’nin MHP ile yaptığı ittifakla beraber bu yüzyıllık politikasının sonuca evrilmek anlamına geldiğini görüyoruz. Türkiye’deki çoklu krizlerin geldiği noktanın Kürtleri yok saymak olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
 
‘Herkesin ses çıkarması gerekiyor’
 
“Bizler de özgürlük yürüyüşüne sadece destekleyeni değil; Kürdistani bir parti olarak çalışmalara dahil olacağız” diyen Saliha, devamında şunları söyledi: “Bugün nerede bir Kürt’ün kazanımı varsa orayı bitirme üzerinden gidildiğini görüyoruz. AKP-MHP hükümetinin sürdürdüğü politikalar ile bugün Kürdistan coğrafyanın talan edildiğini görüyoruz. Bugün sadece Kürdistani partiler değil; Türkiye’nin demokratikleşmesini kendine dert eden tüm kesimlerin bu talana ses çıkarması gerekiyor. Kaybeden sadece Kürtler değil; herkesin olduğunu bilmek gerekiyor.”
 
‘Kürdistan coğrafyası bombalanıyor’
 
Türkiye’nin kuruluşundan bu yana Kürt coğrafyasını talan etmeye ve Kürtleri katletmeye devam ettiğini belirten DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk ise şunları söyledi: “Kaymakam 13 yaşındaki bir çocuğu katletti ancak herhangi bir cezalandırma olmadı. Geçen gün 21 yaşındaki genç Mardin de katledildi yine polisin savunmasını gördük. Rojava’ya da her gün saldırılar oluyor, aynı şekilde Başûr’da da doğa talanı devam ediyor. Her yer bombalanıyor. Örneğin Efrin talan edildiği zaman zeytin ağaçları kesildi. Sonra buraya getirilerek satıldı. Başûr toprakları şu an kimyasal silahlar ile bombalanıyor. 2015 yılından bu yana Kürdistan coğrafyasına çok büyük saldırılar var. En büyük örneği Cudi’dir. Bu insan haklarına aykırı bir durumdur. Herkesin ses çıkarması gerekiyor.”