‘Medyanın diline çuvaldız niyetine’ diyenler hakikati yazmayı sürdürüyor

  • 09:04 25 Ağustos 2022
  • Güncel
 
Derya Ren 
 
DİYARBAKIR -  “Medyanın diline, çuvaldız niyetine” şiarıyla yayın hayatına başlayan Gazete Şûjin ile Dicle Medya Haber Ajansı (dihaber) ve Rojeva Medya’nın KHK ile kapatılışının 5’inci yıldönümüne ilişkin konuşan gazeteciler, “Tüm bu yaşananlar kadının kalemiyle yazılmaya, gündemde tutulmaya devam edilecek” dedi.
 
“Medyanın diline, çuvaldız niyetine” şiarıyla Aralık 2016 tarihinde yayın hayatına başlayan Gazete Şûjin ile Dicle Medya Haber Ajansı (dihaber) ve Rojeva Medya ile 3 dernek 693 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 25 Ağustos 2017 tarihinde kapatıldı. 
 
“Vardık, varız, var olacağız” diyen Şûjin'in kapatılmasıyla kadınlar, JINNEWS'te yayın çizgisini sürdürmeye başladı. Kadın gazeteciler, yaşamın devam ettiği her alanda oluşturduğu kadın yayın politikası ile eril medya diline çuvaldız niyetine batmaya ve erkek egemen zihniyeti sarsmaya devam ediyor.
 
Gazete Şûjin ile Dicle Medya Haber Ajansı (dihaber) ve Rojeva Medya’nın kapatılmasına ilişkin JINNEWS Kürtçe Editörü Münevver Karademir ve Gazeteci Mekiye Görenç değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Haber akışı sürmeye devam etti’
 
Diyarbakır merkezli 2012 yılının 8 Mart’ında kurulan ve çalışanlarının tümü kadınlardan oluşan Türkiye’nin ilk kadın haber ajansı JINHA'nın, KHK ile 29 Ekim 2016 tarihinde kapatıldığını hatırlatan Mekiye, ajansın kapatılmasının ardından İstanbul’da kadın örgütlerinin dayanışması ile JINHA haber noktalarının kurulduğunu söyledi. Mekiye, “Yeryüzü Kafe, Sosyalist Kadın Meclisi, ÖHD, Filmmor, Devrimci Partili kadınlar, MKM, HDP Kadın, İstanbul LGBTİ, Eğitim Sen 3 Nolu Şube başta olmak üzere kadın örgütleri, kurum ve kuruluşlar ‘Hepimiz JINHA muhabiriyiz, mekanlarımız JINHA’nın, kurumlarımız JINHA’nındır’ diyerek kapılarını ajans çalışanlarına açtı. Öte yandan kadınlar sosyal medya hesaplarından da ‘#JINHAsusmayacak’ diyerek hashtag başlattı. Kapılarına mühür vurulsa da ajansın muhabirlerinden editörüne kadar tüm çalışanları ellerindeki kıt imkanlarla alanlarda haber akışını sürdürmeye devam etti” dedi.
 
‘Şujîn 4 dilde yayın yapmaya başladı’
 
JINHA’nın kapatılmasının ardından kadın gazetecilerin bir araya gelerek, 2016 yılının Aralık ayında “Medyanın diline, çuvaldız niyetine” sloganıyla Gazete Şujîn ile yayın yapmaya başladığını dile getiren Mekiye, Şujîn'in Türkçe, Kürtçe’nin Kurmanci ve Sorani lehçeleri, İngilizce ve Arapça dillerinde yayın yaptığını söyledi. Mekiye şöyle devam etti: “Gündelik haberler, kadınların kaleminden fikir yazıları, dosya haberler, kadın portreleri ve jineoloji ile feminizm tartışmaları yer aldı. Gazete Şujin yayın hayatına başladığında, devletinden, medyasına kadınlara çizilen ‘makbul kadınlık’ sınırlarını tanımayarak, kadın odaklı habercilikte ‘özel olan politiktir’ sloganıyla özsavunmaya geçerek, kadın bedenine, yaşamına saldıran ve ayrıştıran ataerkiyi ve erkek basını ifşa etmeye devam sözü verdi. Kadın gazeteciler, ‘Medyanın diline, çuvaldız niyetine; Şûjin’le yola çıkıyoruz ve yine ataerkinin soy kütüğüne karşı soyadı kullanmadan kişileri ismi ile özneleştirmeye devam ediyoruz’ dedi.”
 
'Yazmaya devam'
 
Mekiye, Gazete Şûjin’ın 25 Ağustos 2017 tarihinde kapatıldığını anımsatarak, o süreçte gazete çalışanlarının yaptığı açıklamaya değindi. Mekiye, “Kadın haberciliğinin susturulmasına karşı açıklamada bulunan Şûjin çalışanları, ‘Gazetemize ve arkadaşlarımıza yönelik birçok tehdit aldık. Yayın alanlarımızdan biri olan web sitemize çok kez siber saldırı gerçekleşti. Özellikle kamuoyu oluşturulmasına engel olunan ve halkın haber alma hakkının kısıtlandığı olaylarda ilk ve güvenilir haberleri veren gazetemiz, çuvaldızı batırdığı egemenler tarafından bugün susturulmak istendi. Kadın yazınını, kadın sözünü ve gazeteciliğini kalıcı kılmak isteyen Rosa Lüksemburg, Gurbetelli Ersöz, Emma Goldman, Virginia Woolf, Ayfer Serçe, Ulrike Meinhof ve Deniz Fırat gibi kadınlardan devraldığımız birikim, inanç ve inatla, bizden önceki kadınların ‘Erkekler ne hüküm verir demeden yazmaya devam edeceğiz’ sözünü yineliyoruz” diye belirtti. 
 
‘Kadın gazeteciler durmadı’
 
“Biz cesaretimizi Gurbetelli Ersöz’den, Ayfer Serçe’den, Deniz Fırat’tan, Nujiyan Erhan’dan aldık” diyen Mekiye, ülkede kadınların ciddi hak ihlalleri ile karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Mekiye, “Kadın ve çocukların bu kadar katledildiği, şiddete maruz kaldığı, baskı altına alındığı, taciz ve tecavüze uğradığı bir ülkede hakikatler her zaman yazılmayı bekler ve biz de bu hakikatleri yazma uğruna baskılarla, kapatmalarla karşı karşıya kaldık. Erkek egemen zihniyet dünden bugüne kadınlara yönelik tahammülsüzlüğünü her alanda ortaya koymuştur. Ve kadınları susturmak adına her türlü yöntemi denemiştir. Erkek egemen zihniyeti her alanda teşhir eden kadın gazeteciler baskı kıskacına alınmıştır. Peki, kadın gazeteciler durdu mu? Hayır durmadı! Kadın gazeteciler ellerinde kameraları, fotoğraf makinaları olmasa da, ellerinden alınsa da halka gerçekleri ulaştırmaktan geri durmadı. Kadın gazeteciler cesareti kuşanarak Gurbetelli’nin, Ayfer’in, Nujiyan’ın, Deniz’in mirasını sürdürmeye devam etti” şeklinde konuştu.
 
‘Hakikatler kadının kalemiyle yazılmaya devam edilecek’
 
Gazetecilere yönelik baskıların olduğu ülkede, gizlenmek istenen şeylerin olduğunun altını çizen Mekiye, son olarak şunları söyledi: “Türkiye’de de yaşanan budur. Özellikle muhalif basına yönelik bu kadar yönelimin olmasının nedeni de hakikatlerin ortaya çıkarılmasının istenmemesidir. İki ay önce aralarında kadınların da olduğu 16 gazetecinin tutuklanmasının nedeni de aynı gerekçedir. Bir günde 16 gazetecinin gözaltına alınıp tutuklanmasının başka bir izahı da yoktur. Biz kadın gazeteciler olarak hakikatleri yazmaya dün olduğu gibi bugün de yazmaya devam edeceğiz. Bugün Türkiye’de kadın vekiller absürt gerekçelerle vekillikleri düşürülüyorsa, yargıda kadın katillerine indirimler veriliyorsa, maden ocakları nedeniyle insanlar köylerinde yaşayamaz hale geliyorsa, ekonomik kriz nedeniyle insanlar zor zamanlar geçiriyorsa, adalet için günlerce bir kadın adliye kapısında oturuyorsa, demans hastası Aysel Tuğluk ve tüm hasta tutuklular tahliye edilmiyorsa, cezaevlerinde birçok hak ihlali yaşanıyorsa, sokak ortasında kadınlar katledilip şiddete maruz kalıyorsa daha çok yapacak işimiz var demektir. Yaşananlar elbette bu kadar değil daha fazlası var. Tüm bu yaşananlar kadının kalemiyle yazılmaya, gündemde tutulmaya devam edilecek.”
 
‘Kadın örgütlülüğünü yok etmek istediler’
 
15 Temmuz darbe girişiminden sonra iktidarın muhalif yayın yapan basın kuruluşlarını kapattığını dile getiren Münevver, bunun en başında da özgür basının yer aldığını belirtti. Münevver, “Azadiya Welat, Özgür gündem, DİHA ve JINHA gibi basın kuruluşları kapatıldı. Kapatmalarla özgür basını susturmak istediler, özelde de kadınların çalıştığı alanları kısıtlamak istediler. Kadınların örgütlülüğünü yok etmek istediler. Öte yandan çalışma malzemelerimize el konuldu ve çalışmamızın önüne geçmek istediler. Ancak bizler yeri geldiğinde evlerde, kafelerde, parklarda haber yazmaya devam ettik. Bize destek olan kişilerden makina ve bilgisayar temin ettik. Hakikatleri yazmayı bir şekilde sürdürdük” diye konuştu.
 
‘Yaslandığımız tek yer hakikatler oldu’
 
Kadın gazeteciler olarak bir araya gelerek, Şujîn’ı açtıklarını ifade eden Münevver, “Sistemin bölgede yürüttüğü kirli politikaları teşhir ettiğimiz için yine saldırılar ile karşı karşıya kaldık. Şujîn 7-8 ay çalışmalarını yürütebildi. Sonra bir kez daha saldırdılar. İktidarın kirli politikalarını teşhir etmeye devam ettik. Bunun en büyük örneğini Batman’da kadınların devlet desteği ile nasıl fuhuşa sürüklendiklerini teşhir ettik. Birçok kez yaptığımız haberlerden kaynaklı ifadeye çağırıldık. Şujîn’ın kapatılmasının en büyük nedenleri arasında da bu vardı. Bizler onları teşhir ettikçe onlar saldırmaya devam ediyordu. Şujîn, Rojeva Medya ve Dihaber’in kapatılmasıyla bir kez daha özgür basının sesi kısılmak istendi. Ancak gazetecilik dört duvar arasında çalışma yürüten bir meslek değil. Bizler her yerde yine yazmaya, çekmeye devam ettik. Bizler sırtımızı bir yere yaslamadık, yasladığımız tek yer hakikat oldu. Bu hakikat doğrultunda toplumun sesi, gözü, kulağı olmaya çalıştık. Bugün de aynı şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz” dedi.