Gazeteciler: Polis şiddetini teşhire devam edeceğiz

  • 09:06 5 Ağustos 2022
  • Güncel
Dilan Babat 
 
ANKARA - Takip ettikleri eylem ve etkinliklerde polis şiddetine uğrayan gazeteci kadınlar, “Şiddeti teşhir etmeye devam edeceğiz” dedi. Gazeteciler, meslektaşlarına sahada birbirleriyle dayanışma içerisinde olmaları için çağrıda bulundu. 
 
İktidarın kadını hedef alan politikalarından biri olan şiddet, farklı boyutlarıyla giderek artıyor. Söz konusu politikalardan biri olan cezasızlığın da etkili olduğu şiddete maruz kalan kesimlerden biri de kadın gazeteciler.  Takip ettikleri birçok eylem ve etkinlikte polis şiddetine maruz kalan gazeteciler, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin (DFG) Temmuz Ayı Gazetecilere Yönelik Hak İhlali Raporu’nda da yer aldı. 
 
Diyarbakır’da 16 Haziran’da tutuklanan 16 Kürt gazeteci için 5 Temmuz günü Ankara, Ulus Meydanı’nda açıklama yapmak isteyen gazeteciler polis şiddetine maruz kalırken, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Deniz Nazlım, Gazeteciler Sibel Yükler ve Yıldız Tar gözaltına alındı. Yine Ankara’da Onur Yürüyüşü yapmak isteyenlere dönük saldırıda Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Emel Vural darp edildi, KaosGL.org muhabiri Aslı Alpar, bacağından yaralandı. 
 
Öte yandan geçtiğimiz günlerde Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Şubeler Kadın Platformu’nun Danıştay 10’ncu Dairesi’nin İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin verdiği “yürütme kararı” durdurma talebinin reddedilmesine dair Sakarya Meydan’ında yapmak istediği basın açıklamasına yönelik saldırıda PİRHA muhabiri Melis Ciddioğlu, ARTI TV kameramanları ve MA muhabiri Emel Vural polis şiddetine maruz kaldı.  
 
Gazeteci Melis Ciddioğlu ve Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Emel Vural, takip ettikleri haberlerde maruz kaldıkları polis şiddetini anlattı. 
 
‘Her eylemde alandan uzaklaştırılmaya çalışılıyoruz’
 
Melis, KESK’li kadınların İstanbul Sözleşmesi’ne dair yapmak istedikleri açılamayı takip etmek için Sakarya Meydanı’na gittiklerini, kadınlar gelmeden, ARTI TV kameramanları ile beklediklerini söyledi. Bu esnada ellerinde kamera olmasına rağmen polisin “Basın mısınız?” ve “Ne için buradasınız*” gibi sorular yönelttiğini dile getiren Melis, sorulara, “Açıklama olacak ve takip etmek için buradayız” cevabını verdiklerini paylaştı. Devamında polisin kendilerine “takip edemezsiniz” diye karşılık verdiğini aktaran Melis, “Polis bize ‘eylem Sakarya Meydanı’nın biraz ilerisinde Adakale Sokak’ta olacak oraya gidin’ dedi. Açıklamanın yerinin değiştirildiğine dair bize bir bilgi gelmediğini ve açıklamanın olacağı alanda kalacağımızı belirtmemize rağmen ısrarla alandan uzaklaştırmaya çalıştılar. Her eylemde polis, gazetecileri ısrarla uzaklaştırmaya çalışıyor” dedi. 
 
‘Baskılar artıyor’
 
Polisin gazetecileri alandan uzaklaştırmasının sebeplerinden birinin, kitleye dönük saldırının ve şiddetin kamuoyuna yansıtılmaması için olduğuna dikkat çeken Melis şöyle devam etti: “Ankara ve İstanbul’da gazetecilere dönük saldırılar bu kadar artmış durumda. Ankara’da hiçbir eyleme dahi izin verilmiyor, özellikle Kürt halkına ilişkin yapmak istenen açıklamalara izin verilmiyor. Bunu, Ankara’da çok net bir şekilde hissedebiliyoruz. Gazeteciler olarak işimizi kesinlikle yapamaz duruma geliyoruz. En son yapılan açıklamada, görüntü alamadım, olaya hakim olamadım ve buna tepki gösterdiğim için polis tarafından saldırıya maruz kaldım. Polise uzaklaştırma sebebini soruyoruz, bunun hukuki olmadığını söylememize rağmen bir cevap dahi alamıyoruz. Senin güvenliğini alacağın, kitledir, gazetecilerdir. O gün orada kimse görüntü alamadı ve sonradan JINNEWS ve MA’da çalışan iki kadın gazeteci arkadaş da bizimle alandan uzaklaştırılmaya çalışıldı. Polise taviz verdiğimiz noktada daha fazla alandan uzaklaştırılıyoruz. Kitlenin neden açıklama yapılmasına izin verilmediğinin gerekçesini duyup haberime yansıtmak benim görevim. ‘Yasa dışı bir eylem’ ise bunu da yazmak zorundayım. Ankara’da polislerin siyasi atmosferden bağımsız olmadığını ve baskılar arttıkça kadın gazetecilere dönük baskıların da artacağını görüyoruz.”
 
Dayanışma çağrısı
 
Muhalif gazetecilere dönük gözaltı ve tutuklamaların arttığına değinen Melis, gazeteciler arasındaki dayanışmanın eksikliğinden söz etti. Melis, “Gazetecilere dönük müdahale ve saldırılar dijital medya alanlarında değil sahada bir olup o dayanışmayı göstermemiz lazım. En azından birlik olursak önümüzdeki barikatı yıkabiliriz” çağrısında bulundu. 
 
‘Kadın eylemlerine daha fazla müdahale ediliyor’
 
MA muhabiri Emel Vural ise Ankara’da yapılmak istenen Onur Yürüyüşü sırasında ve KESK’li kadınların açıklamasında, son olarak meslektaşları için yapmak istedikleri açıklama sırasında polis şiddetine uğradı. Emel, o gün yaşadıklarını şu sözlerle hatırlattı: “Ankara’da Onur Yürüyüşü de gerçekleştirmek isteyen kitleye polis ‘zevk’ ve aynı saldırganlıkla kendilerince beğenmeyen kişileri Kuğulupark’tan dışarı çıktı. Biz de işimiz gereği görüntü almak ve oradaki polis şiddetini teşhir etmek isterken herhangi bir uyarı yapılmadan müdahaleye maruz kaldık. Kitleye yakın mesafede gaz sıkılıp ters kelepçe yapılıyordu. Bunları hem mesleki hem de ahlaki olarak yansıtmak istedim ve bir polis tarafından işaret edildi dört polis tarafından saldırıya maruz kaldım. Yüzüme yakın mesafeden gaz sıkıldığı için hastaneye gitmeme rağmen 45 dakika nefes darlığı yaşadım. Ankara polisi daha çok kadın eylemlerine müdahale ediyor.”
 
 
 
‘Muhalif gazetecilere dönük baskılar daha fazla’
 
Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi’ne dair verdiği karara tepki gösteren KESK’li kadınların yapmak istedikleri açıklama henüz başlamamış olmasına rağmen gazetecilere dönük müdahalenin söz konusu olduğunu kaydeden Emel, “KESK’li kadınların eyleminde gazetecilere daha fazla müdahale edildi. En fazla muhalif basın dediğimiz özgür basın emekçileri vardı. Ana akım zaten bunları takip etmiyor ve en fazla sokaklarda hak ihlali haberleri peşinden koşan muhabirlere dönük bir saldırı söz konusuydu. ‘Basınız işimiz bu çekmek zorundayız’ dememize rağmen itilip duruyoruz çantamızdan tutularak yere fırlatılıyoruz. Kadın eylemlerinde polisin kadınlara dönük şiddetini çok zevkle yaptığını görebiliyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Saldırılara rağmen işimizi yapmaktan vazgeçmeyeceğiz’
 
Kadın gazetecilere dönük baskıların iktidarın kadın düşmanı politikalarından bağımsız ele alınamayacağının önemine dikkat çeken Emel,  son olarak şunları dile getirdi: “İktidar bizler adına kararlar alabiliyor. Doğalında ona bağlı polis de alanda kadın gazetecileri hedef alıyor. Hak ihlallerini özgür basın yansıttığı için saldırılar da o kadar büyük oluyor. JINNEWS’in ya da MA’nın basın kartını gördüğü gibi bize iki kat daha fazla baskı dayatılıyor. Onlardan korkmuyoruz, şiddetlerini ve işkencelerini teşhir ediyoruz. Onlar bu işkenceyi uygularken bir korkuları yok, çekim yaparken seni öldürme cüretini de göstermekten geri durmuyor. Kadın cinayetleri politik olduğu gibi bu eylemlere saldırı yapılması, kadın gazetecilere dönük saldırılarında politik olduğunu biliyoruz. Şiddet ve işkence yapmalarına rağmen korkmadan işimizi yapmaya devam edeceğiz.”