Diyarbakır’da tutuklu gazeteciler için çağrı: Seslerine ses olalım

  • 17:01 16 Temmuz 2022
  • Güncel
 
DİYARBAKIR - DFG ve MKGP, 16 gazetecinin tutuklanmasının birinci ayında yaptığı açıklamada hukuksuzlukların devam ettiğine dikkat çekerek, “Tutuklamalar sonrası savcı ve mahkeme heyetinin başka yere tayinlerinin çıkarılması bu operasyonun amaçlarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Açıkça özgür basına gözdağı veriliyor” dedi.
 
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, 16 gazetecinin tutuklanmasının birinci ayında Sanat Sokağı’nda bulunan DFG binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya DFG yöneticilerinin yanı sıra Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), tutuklu gazetecilerin aileleri, onlarca gazeteci ve basın çalışanı katıldı.
 
Açıklama metnini gazeteciler adına Roza Metina okudu. 
 
‘Hukuksuzluklar devam etti’
 
Roza,  meslektaşlarının tutuklanmasının üzerinden bir ay geçtiğini belirterek, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklandıklarını söyledi. Prodüksiyon şirketleri üzerinde devam eden ablukanın birkaç gün önce kaldırıldığını hatırlatan Roza, “Aradan bir ay geçmesine rağmen hukuksuzluk sürüyor ve her gün bu hukuksuzluklara yenisi ekleniyor. 8 günlük gözaltı süreci sonrası tutuklanan arkadaşlarımız, daha bir ayları dolmadan kaldıkları cezaevinden başka bir cezaevine nakledildiler. 6 gazeteci arkadaşımız Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne, 6 gazeteci de 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi. Tabi hukuksuzluklar bununla da sınırlı kalmadı” dedi.
 
‘Suç arayışına girdiler’
 
Gazeteci Ömer Çelik’in mektubuna “sakıncalı”, Mehmet Ali Ertaş, Zeynel Abidin Bulut ve Serdar Altan’ın mektuplarına “gazetecilik faaliyetlerine devam ettikleri” gerekçesiyle el konulduğunu anımsatan Roza, “Bu da yetmedi görüşe giden ailelere çıplak arama dayatması yapıldı. Gazetecilerin rehin tutulduğu bu süreçte Abdurrahman Gök arkadaşımız da Kemal Kurkut’un öldürülmesini haber yaptığı için hapis cezasıyla cezalandırıldı. Suç işleyenlerin ödüllendirildiği, suçu haberleştirenlerin cezalandırıldığı bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Tüm bunlar gösteriyor ki, Kürt gazetecilere ve özgür basına dönük çok sistematik bir saldırı devreye konulmuş durumda. Yıllardır yıldırmaya çalıştıkları gazeteciler savundukları hakikatlerinden taviz vermeyince ne yapacaklarını bilememe hali içinde yoktan suç oluşturma arayışına girdiler” ifadelerini kullandı.
 
‘Özgür basına gözdağı veriliyor’
 
Operasyonun başlamasından bu yana her şeyin talimatla yapıldığını sözlerine ekleyen Roza, “Savcının görev yerinin dışında geçici görevlendirilmesi,  tutuklamalar sonrası savcı ve mahkemeye heyetinin başka yere tayinlerinin çıkarılması bu operasyonun amaçlarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Açıkça özgür basına gözdağı veriliyor. Haber yapmalarına izin verilmeyeceğinin mesajı veriliyor. Şirketler günlerce ablukada tutuluyor, abluka kaldırılıyor ancak basın-yayın materyalleri verilmiyor. Hiçbir karar olmaksızın gazetecilerin malzemeleri gasp ediliyor. Şirketlerdeki aramalar sonrası hala hangi malzemelerin alındığına dair bir tutanak veya belge tebliğ edilmiş değildir. Bu malzemelere ne olduğunu avukatlar dahi kimse bilmiyor. Arkadaşlarımızın rehin alınması gibi bu malzemeler de gasp edildiler” diye konuştu.
 
 ‘Sahiplenmeye devam edeceğiz’
 
“Operasyon sonrası birçok yerden arkadaşlarımızla dayanışma mesajları aldık. Hem ulusal hem de uluslararası basın-yayın kuruluşları da açılamalarıyla dayanışma duygu ve düşüncelerini ilettiler” diyen Roza, dayanışmanın kendilerine moral verdiğini söyledi. Roza konuşmasını şu sözler ile sonlandırdı: “Buradan biz de teşekkürlerimizi iletiyoruz. Ancak şunu da biliyoruz ki bu saldırıları engellemenin yolu daha fazla tutum sahibi olmaktan geçiyor. Bu saldırılar boşa çıkarılmadığı müddetçe, güçlü bir tepki verilmediği taktirde daha da vahim boyutlara ulaşacaktır. Tutuklanan arkadaşlarımızı ilk günden beri yalnız bırakmadık ve bugünden sonra da asla yalnız bırakmayacağız. Onlar içerden yazmaya devam ediyorlar. Dışarda biz de onların sesi olacağız. Onların el konulan ‘sakıncalı mektuplarını’ da suç delili olarak gasp edilen kamera ve bilgisayarlarını da haberleştirdikleri konuları da sahiplenmeye devam edeceğiz.”
 
‘Gazetecilerin sesine ses olacağız’
 
Açıklamanın ardından konuşan Gazeteci Gökhan Altay ise şöyle konuştu: “Arkadaşlarımızın bir aydır sesi kısılmaya çalışılıyor. 16 Kürt gazetecinin tutuklanması sıradan bir durum değildir. Bununla birlikte başka şeylerde amaçlanıyor. Arkadaşlarımızın tutuklanmasıyla özgür basının sesini kısılmaya çalışıldığını çok iyi biliyoruz. Eğer sesimiz kısılmaya çalışılıyorsa bizler de daha çok sesimizi çıkarmaya çaba göstereceğiz. Eğer bölgede yapılan baskıların üstü örtülmeye çalışılıyorsa, bizler bu hakikatin açığa çıkması için daha çok çaba harcayacağız. Özgür basın susmayacak susturulamaz. Bu sözümüzün haykırışımızın hakikatte ısrarımızın bir ifadesidir. Bizler gazeteciler olarak arkadaşlarımız serbest bırakılana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Seslerine ses olacağız.”
 
Açıklama, “Özgür basın susturulamaz” ve “Berxwedan jiyane” sloganları ve bir dakikalık oturma eylemi ile son buldu.