Gazeteci Beritan Elyakut: Ülkedeki gerçek yok edilmek isteniyor

  • 09:04 30 Haziran 2022
  • Güncel
Şehriban Aslan
 
DİYARBAKIR - Tutuklanan gazeteci Ramazan Geciken’in hem meslektaşı hem de yol arkadaşı olan gazeteci Beritan Elyakut, tutuklanan meslektaşlarının gazeteciliklerine tanık olduğunu belirterek, "Bir ülkede basın susarsa herkes susar. O yüzden kimsenin buna karşı susmaması gerekiyor” mesajını iletti. 
 
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında 8 Haziran’da 20’si gazeteci 22 kişi polislerce evlerine yapılan baskınla gözaltına alınmıştı. 8 günlük gözaltı süresinden sonra 15 Haziran'da adliyeye çıkarılan ve aralarında yer alan ajansımız müdürü Safiye Alağaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Xwebûn Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç ile gazeteciler Ömer Çelik, Zeynel Abidin Bulut, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin çıkarıldıkları mahkemece “örgüte üye olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla tutuklandı.
 
Tutuklamanın ardından hem gazetecilerin ailelerinden, hem meslektaşlarından hem de kamuoyundan büyük tepkiler geldi. Gazetecilere destek olanlar, meslektaşlarının kalemlerini yerde bırakmayacaklarını, onların yarıda bıraktığı işi devralarak devam ettireceklerini söylüyor.
 
Tutuklanan gazetecilere bakıldığında ise her birinin kendi alanına yıllardır emek veren ve kendisini geliştirmeye dönük ve her türlü imkânı zorlayan gazeteciler olduğunu görüyoruz. Tutuklananlar arasında bulunan Ramazan Geciken de bu gazeteciler arasında yerini alıyor. Ramazan’ın ailede ve günlük hayatta bilinen ismi Mazlum fakat nüfus memuru Mazlum ismini kayıtlara geçirmenin yasak olduğunu belirterek nüfus kayıtlarına Ramazan olarak geçiriyor. Ramazan’ın, diğer adıyla Mazlum’un gazeteciliğine tanık olanlardan biri de hem meslektaşı ve yol arkadaşı olan Beritan Elyakut…  
 
Kendisi de uzun yıllardır gazetecilik yapan Beritan, Mazlum’u yıllardır tanıdığını ve gazetecilik dışında herhangi bir faaliyette bulunmadığını belirterek baskın sabahından itibaren başlıyor anlatmaya…
 
‘Kapıyı açar açmaz karşımda polisleri gördüm’
 
8 Haziran sabahı saat 05.00’e dört dakika kala kapının çaldığını ve kapıyı açtığını söyleyen Beritan, kapıda polisleri gördüğünü belirtti. Beritan, “Kapıyı açar açmaz polisleri gördüm karşımda ve şaşırdım. Polisler bana direkt ‘burası Ramazan’ın’ evi mi diye sordu. Evet dediğim gibi eve girdiler. Onları içerde bir çocuğun olduğunu, uyuduğunu ve paldır küldür girmemeleri konusunda uyardım. Sonrasında şahit olarak komşuları getirdiler. Aramayı yapıp tutanak tutup Mazlum’u gözaltına alıp emniyete götürdüler. Tabi ben ilk olarak sadece Mazlum alındı sandım sonrasında telefonum üst üste çalmaya başlayınca bir operasyon olduğunu anladım. Son olarak ise zaten birçok meslektaşımızın gözaltına alındığını ve bu operasyonun aslında gazetecilere dönük olduğunu öğrendim” dedi.
 
‘JINNEWS’e yapılan baskın hukuksuzca’
 
Evlere, yapım şirketlerine baskın olduğu esnada JINNEWS’e de baskın olduğuna değinen Beritan, “Aynı anda aslında kimseye haber vermeden JINNEWS ajansı da basıldı. Aramalar yapıldı, birçok teknik malzemeye el konuldu. Bu ajansta yapılan gerçekten hukuksuz bir aramaydı. Ajans müdürü Safiye Alagaş da şu an tutuklu. El konulan eşyaların içine ne konuldu bilmiyoruz. Sahte deliler üretilip Safiye’nin önüne çıkarılabilir. Gözaltı süreci dışında da yapım şirketinde aramalar devam ediyordu ve bina uzun süre abluka içinde kaldı. Hala da abluka bitmiş değil, inceleme adı altında hukuksuzluk devam ediyor. Bir yerin incelemesi 4 artı 1 iken bu 15 günlük bir sürece dayandı. Hukuksuz bir arama yapıldı orada da. İçerden neler alındı, içeriye neler bırakıldı noktasında da kafamızda soru işaretleri var” şeklinde konuştu.
 
‘Ajanslarımız kapatıldı yine çalışmaya devam ettik’
 
Mazlum’un ve diğer meslektaşlarının gözaltı süresinin 8 gün uzatıldığını hatırlatan Beritan, bunun nedeni olarak aramalar sonucunda delil bulunamamasını gösterdi. Gazetecilerin gözaltında olduğu süreçte kamuoyundan destek geldiğini ancak bunun yeterli olmadığına dikkat çeken Beritan, “Bir ülkede tam da sansür yasasının geçtiği bir süreçte böylesi bir baskının yapılması, 16 gazetecinin tutuklanması bir mesajdı. Bu operasyon her ne kadar Kürt basınına yapılmış olsa da devamında dijital medyada paylaşım yapan, sesini duyurmak isteyen, en basitinden ‘asgari ücretle geçinemiyoruz’ diyen vatandaş da hedef noktasında olacaktır. Bu yapılan baskının aslında genel bir mesaj olduğu kanaatindeyiz. Bizler için bu bir geri adım attırma politikası olamaz. Çünkü yıllardır Kürt basınına yönelik operasyon, saldırı, katliam ve kapatma durumları söz konusu. Özgür Gündem gazetesini bombaladılar ama ertesi gün gazeteler yine basıldı. 2015 yılında KHK’lerle ajanslarımızı kapattılar ve biz yine çalışmaya devam ettik” sözlerine yer verdi.
 
‘Kamera arkasından bile ne kadar korktuklarını gösteriyorlar’
 
Kendisinin de gazeteci olduğunu söyleyen Beritan, 2015 yılının en yıkıcı sürecinde bir yerden yaşanan yıkımın talanın, katliamların haberini yaparken bir yerden de tehditlere maruz kaldıklarını hatırlattı. Kapatılmalarla yüz yüze kaldıklarına dikkat çeken Beritan, sözlerini şöyle sürdürdü: “O dönemden bu döneme ‘korkmuyoruz’ mesajını çok net verdik. Bugün yaşanan tutuklamalarda da arkadaşlarımız aslında çok net bir mesaj verdi. ‘Biz korkmuyoruz. Ne kadar alsanız da biz burada olacağız. Kalemimizle, kameramızla sadece gerçekleri yansıtacağız’ dediler. Bu arkadaşlarımızın kimisi kamera önü, kimisi de kamera arkasında emek veren gazetecilerdi. Kamera arkasındakilerden bile ne kadar korktuklarını gördük. Böyle bir baskıyla bizi susturacaklarını sananlar çok yanılıyorlar, bunu net söylemek gerekir. En önemlisi de bizim arkadaşlarımız içerde. Bunlardan biri de benim hem yol arkadaşım hem de eşim.”
 
‘Mazlum hem meslektaşım hem de yol arkadaşım’
 
“Tutuklanan meslektaşlarımla beraber sahada birebir çalışan biriyim” diyen Beritan konuşmasına şöyle devam etti: “Mazlum’un sahadaki heyecanını, işini yaparken ki titizliğini birçok arkadaşı bilir. En sevdiği şey de Jimmy jip kullanmaktı. Ayrıca onun operatörlüğünü de yapıyordu. Çalışma heyecanı ve hiç vazgeçmeme hırsı çok büyüktü. TV’de ne izlersek izleyelim kamera açılarına çok dikkat ederdi. Mesleğini en iyi şekilde yapmak için her şeyi yapardı. Tutuklu olan bir diğer arkadaşımız Suat Doğuhan arkadaşımız da aynı şekilde teknik açıdan birikimli bir arkadaşımızdı. Kameralarımızla ilgili çıkan sorunlarda hep ona götürürdük ve sorunu anında çözerdi. Yine Mazlum’la, Güler’le de sahada çalıştım ve aynı montaj masasında montaj yaptım. Tabi diğer tutuklu olan arkadaşlarla da sahada çalıştım ve gazeteciliklerine tanığım.
 
JINHA, Gazete Şujin ve JINNEWS’te de bir çalışma sürecim oldu. Fakat özelikle Safiye ile çok çalıştım. Bu süreçte Safiye ile sürekli sahadaydım. Beraber haber yaptık. Safiye adliyede çalışıyordu. Çocukların ve kadınların sesini bir şekilde kamuoyuna duyurmak hevesi içerisindeydi. İddialara baktığımızda görüyoruz ki aslında yaptıkları haberleri önlerine koymuşlar. Ya şiddet çetelesiydi, ya da çocuklara dair yapılan haberlerdi.”
 
‘Basına yönelik saldırının hedefi susturma’
 
Bu ülkede kadınların ve çocukların maruz kaldığı suçların haberinin yapılmasının suç kapsamına alındığını kaydeden Beritan, “Her gün TV’ye çıkıp Türkiye’de kadın hakları, çocuk hakları diyenler, gerçek verileri açıklamayanlar özgür basının yaptığı haberlerden kaynaklı geri adım attılar. Çünkü bizim yaptığımız haberler, topladığımız veriler onların verilerinin çok üstündeydi. Kaldı ki kadın katliamları haberlerini de magazinleştiren bir dille anlatıyorlardı. Biz buna karşı bu katliamların bir erkek eliyle yapıldığını ortaya koyduk. Bunun yansımasını ve önünü kesmek için arkadaşlarımız hedef alındı. Basına yönelik saldırının aslında bir bütünen susturma, ülkedeki gerçeği yok etmek, kendi medyasında kendi sözleriyle öne çıkmayı amaçlıyorlar. Böylece yaptığımız haberleri de bir suç unsuru olarak önümüze koydular.”
 
Mazlum’un mesajı: Kamuoyunun destek olması gerekir 
 
Beritan, son olarak Mazlum’un kamuoyuna gönderdiği mesajı şu sözlerle paylaştı: “Bizler işimizi yaptık, hazırlanacak dosyada hiç bir şey yok. Dosya, yaptığımız gazetecilik üzerine hazırlanacak. Kamuoyunun da bize destek olması gerekir. Bir ülkede basın susarsa herkes susar. O yüzden kimsenin buna karşı susmaması gerekiyor."