Botanlı kadınlar: Evlerimizi Kürtçe okula dönüştürelim

  • 09:05 13 Mayıs 2022
  • Güncel
 
Rojda Aydın
 
ŞIRNAK - Kürt Dil Bayramı’na ilişkin konuşan Botanlı kadınlar, ana dilin korunmasına dikkat çekerek, yasaklara karşı her evi okula dönüştürerek tutum almaya çağırdı. 
 
Suriye’nin başkenti Şam’da 15 Mayıs 1932’de ilk Kürtçe dergi Hawar yayın hayatına başladı. 57 sayı çıkarılan, Kürtçe ve Arapça alfabesi ile yayınlanan Hawar dergisinin çıkarılma tarihi olan 15 Mayıs, 2006 yılından bu yana Kürt Dil Bayramı olarak kutlanmaya başladı. Kürt Dil Bayramı’na ilişkin eylem ve etkinler yapılırken, Botanlı kadınlar, güne ilişkin düşüncelerini paylaşarak dilin korunması gerektiğine dikkat çekti. 
 
‘Botan’da dile yönelik özel politika yürütülüyor’
 
Kürtçe’ye yönelik saldırılara dikkat çeken Siyajîn Burumtekin, dilin korunması gerektiğine dikkat çekerek, “Her şeyden önce insan kendi ana diline sahip çıkmalı. Çünkü dilimiz varlık, yaşam, kimlik ve kültürümüzdür.  Kürtçe eğitim veren birçok öğretmen tutuklandı,  dil kurumları kapatıldı. Her açıdan dile yönelik bir saldırı var. Günlük yaşamda da dilin yasaklanmasına ilişkin girişimler var.  Botan’da dile karşı özel bir asimilasyon politikası yürütülüyor. Buna karşı dilin korunması gerekiyor. Bu yüzden bizim de kendi dilimizi konuşmamız, yaşamamız ve her şeyimizi Kürtçe yapmalıyız. Yine yaşamda her alanda dilimize sahip çıkmalıyız.  Kürtlerin bulundukları her yerde dilleri için ayağa kalkmaları ve direnmeleri gerekir. Kürtler kendi dilleri ile var.  Bizi kurtaracak olan da birlik ve dilimizdir” diye konuştu. 
 
‘Toplumun yok edilmesi dile yönelik saldırılarla başlar’
 
Medya Hezar da, bir toplumun yok edilmesi için saldırıların ilk olarak dile yönelik gerçekleştiğini belirterek şöyle dedi: “Bu yüzden Kürtçe’ye saldırıyorlar. Bu saldırılara karşı Kürtler de kendi ana diline sahip çıkmalı. Dil, toplumun varlığıdır. Bu yüzden biz de varlığımıza sahip çıkmalıyız. Bu süreçte dile yönelik çokça engeller var. Devletin hiçbir kurum ve kuruluşunda kendi ana dilimizi konuşamıyoruz. Üniversiteye gittiğimizde de kendi ana dilimizle eğitim göremiyoruz ve konuşamıyoruz. Biz okullarda da kendi ana dilimiz ile eğitim görmek istiyoruz. Dilimizin unutulmasına izin vermemeliyiz. Ben Kürtçe konuştuğumda çok mutlu oluyorum.  Çünkü ana dilim bana bir mirastır. Ben de bu mirasa sahip çıkıyorum. Kürtçe konuştuğumda kendimi ifade edebiliyorum, anlatabiliyorum.  Sistem dilimize saldırıyor. Buna karşı biz de her yerde Kürtçe konuşup, yaşayalım.”
 
‘Evlerimizi okul yapalım’
 
Kürtçe’nin korunmasının önemli olduğunu belirten Şirin Oduk ise “İnsan kendi dili ile ne kadar konuşursa o kadar iyidir. Dilimiz kimliğimizdir. Çocuklarımızın okullarda ana dilleri ile eğitim görmelerini istiyoruz. Ancak yasak olduğu için izin verilmiyor. Dilimize saldırı var. Biz Kürtler dilimize sahip çıkmalıyız. Bizim isteğimiz dilimizle özgürce yaşamak. Ancak dilimize yönelik bir tahammülsüzlük var. Bizi ayakta tutan dilimizdir. Devlet kurumlarına, hastanelere gittiğimizde Kürtçe konuşamıyoruz. Kendi toprağımızda dilimizi konuşamıyoruz. Çocuklarımızın eğitim göreceği dil kurumlarımız yok. Bu yüzden de bizim evlerimizi okula dönüştürmemiz ve çocuklarımızı eğitmemiz gerekiyor” dedi. 
 
‘Kürtçe resmi dil olsun’
 
Kürtçe’nin korunmasının Kürt halkı için çok önemli olduğunu belirten Fehime Saruhan da şunları dile getirdi: “Biz Kürtler dilimize sahip çıkmalıyız. Her yerde kendi ana dilimizi, konuşup yaşamalıyız.  Çünkü dil bizim geleceğimizdir. Biz Kürtçe’nin okullarda resmi dil olmasını ve kendi dilimizle eğitim görmek istiyoruz.  Kürtçe’nin resmi dil olması için bir kampanya başlatmıştık ve büyük bir ilgi ile karşılanmıştı. Dil, insanın varlık, kimlik ve kültürünü belirliyor. Varlığımız ve yokluğumuz dil üzerinedir. Konuştuğumda duygularımı Kürtçe dile getirebiliyorum. Ya da bir anne hastaneye gittiğinde kendi dili ile sorununu anlatabilir.  Özellikle gençlere çağrım annelerden aldıkları bayrakla dillerine sahip çıkmalarıdır. Her yerde Kürtçe konuşup öyle yaşasınlar.  Dilimizin kaybolmasına izin vermemeliyiz. Eğer dilimiz kaybolursa biz de kayboluruz. Eğer Kürtçe kaybolursa insan Kürt kimliğinin varlığından da söz edemez. Çünkü bir kimlik dil ile var olur. Örneğin Arapça, Türkçe, İngilizce hepsi kimlikle vardır.  Biz, Kürtçe dediğimizde Kürt kimliği aklımıza geliyor. Eğer dil kaybolursa biz kimliksiz kalırız. Yaşamımızı Kürtçe yaşayalım.”