Provokasyon ve savaşa karşı mücadeleyi büyütme çağrısı

  • 09:06 10 Mayıs 2022
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - HDP Genel Merkezi'ne yönelik provokasyon ve HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran’a yönelik polis tehdidine tepki gösteren siyasetçi, avukat ve kadın örgütü temsilcileri,  “Kadınlar olarak her daim yan yana aynı cesareti kuşanarak omuz omuza olacağız” diyerek mücadele ve direnişi büyütme çağrısı yaptı.
 
AKP-MHP-KDP işbirliğiyle Avaşin, Zap ve Metina’da yürütülen savaşın yansımaları siyasi alana da taşırıldı. Geçtiğimiz günlerde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezi önünde kendilerini “Diyarbakır aileleri” olarak lanse eden kişiler parti binası önüne çelenk bırakmak istemiş ve polis eliyle çelenk parti binası önüne bıraktı. Akabinde HDP Genel Merkezi’ni ablukaya alan polis, buna tepki gösteren ve içinde vekillerin de olduğu partililere saldırdı. Provokasyon saldırısında bir polis amiri HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran'a “Seni çivilerim” diyerek tehdit etti. Bu saldırı, “savaştan istediğini elde edemeyen iktidar, Kürt halkını ve temsilcilerini provokasyonlar ile yıldırmaya çalışıyor” şeklinde yorumlandı.
 
‘Soylu’nun polisleri ile saldırılar devam ediyor’
 
Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçı, talimatları veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya işaret ederek, “Soylu’nun polisleri HDP Kadın Sözcümüz Ayşe Acar Başaran'a ‘Seni çivilerim’ dedi ve bunu sırtını iktidara yaslayarak söyledi. Yapılan saldırı geçmiş saldırıların üst boyuta getirilmiş hali” dedi. İktidarın kriz derinleştikçe mücadele edenlere daha çok saldırdığını ama Kürt kadın hareketine özel olarak saldırdığını vurgulayan Gamze, “Devlet Ayşe yoldaşımız şahsında yine kadınlara özelde de Kürt kadınlara ‘devlet dersi’ verilmek istendi. Ayşe yoldaşımız da bu sallanan parmağa karşılık Kürt kadınların tarihten bu yana dimdik duruşlarını ortaya koydu. Bu bize çok büyük cesaret oluyor. Kadınlar olarak her daim yan yana aynı cesareti kuşanarak omuz omuza olacağız. Bu saldırılara yanıt vermek aynı zamanda tüm toplumsal muhalefetin görevidir” ifadelerini kullandı.
 
Kürtlere topyekûn savaş
 
AKP-MHP faşist iktidarının Kürt özgürlük mücadelesine karşı topyekûn savaş açtığının altını çizen Gamze, şöyle konuştu: “Rojava'ya yönelik işgalci saldırıları, Bakur'da yürütülen savaş, HDP'nin kapatmalarla karşı karşıya olması, Güney Kürdistan'da gerçekleştiren işgal saldırısı açık bir şekilde iktidarın Kürt düşmanlığının ve onun özgürlük mücadelesinden nasıl korktuğunun göstergesidir. Hem Kürtlere yönelik imha ve soykırıma yöneliyorlar hem de onunla yan yana yürüyenleri korkutmak isteyerek Kürt halkını yalnızlaştırmak istiyorlar. Bu açıdan HDP'yi savunmak demek faşizme karşı tutum almak, Kürt Özgürlük Mücadelesi ve AKP-MHP faşizmi arasında ki savaşta tarafı ifade etmek demektir. Bu yüzden çok net söylüyoruz partimiz HDP’yi savunuyoruz.”
 
‘Tehdit etmek bir polisin haddine değil’
 
Ayşe Acar Başaran’a yönelik gerçekleşen polis tehdidinin aynı zamanda tüm kadın siyasetçilere yönelik yapılan bir tehdit olduğunu ifade eden Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Eşbaşkanı Esra Erin, “Biz tehditti dile getiren polisin zihniyetini çok iyi tanıyoruz. 8 Mart’ta, İstanbul Sözleşmesini iptal edilmesi istendiğinde, trans sokağını basarak translara saldıran polislerin dile gelmiş halidir. Bunu kabul etmiyoruz. O polis suç işledi. İçişleri Bakanlığı tarafından derhal açığa alınarak etkin bir soruşturma yürütülmesi gerekiyor. Bir milletvekilini kameraların gözü önünde ölüm ile tehdit etmek bir polisin haddine değil aynı zamanda yetkisinde de değil” diyerek tehdit eden polisin açığa alınması gerektiğini söyledi.
 
‘İşkenceye sıfır tolerans’
 
Saldırı sırasında yaşananları tutanak altına almak için HDP Genel Merkezine giden meslektaşlarının da işkence ve ters kelepçe ile gözaltına alındığını söyleyen Esra, “Adalet Bakanlığı her açıklamasının sonunda ‘İşkenceye sıfır tolerans’ anlayışı ile hareket ediyoruz gibi cümleler kullanıyor. Ama kameraların önünde avukata, milletvekiline, Türkiye’nin üçüncü büyük siyasi partisinin temsilcilerine yapılan işkenceyi görüyoruz. Kameraların önünde bunu yapmaktan çekinmeyen devletin, kolluk kuvvetlerinin hapishanelerde neler yaptığını düşünmek çokta zor değil.  Bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığı, hakikati yansıtmadığını her birinin birer yalanlama açıklaması olduğunu biliyoruz. Hafızamızı taze tutarak, bu yaşananları unutmayarak, unutmadığımızı dile getirerek mücadeleyi her alanda yükselterek saldırılara cevap olmalıyız” dedi.
 
‘Polisleri tanıyoruz’
 
Kadınlar Birlikte Güçlü’den Rojda Aydın, yaşanan olayın münferit ve bir kişinin tavrı olmadığını belirtti. Rojda, “Bu polisleri tanıyoruz. 25 Kasım’da kadınlara yönelik her türlü erkek ve devlet şiddetini ifşa etmek için sokağa çıktığımızda yolumuzu kesen aynı polis, 8 Mart’ta hayatlarımıza, haklarımıza sahip çıkıyoruz, eşit ve özgür bir yaşam istiyoruz diyerek sokağa çıktığımızda bizi abluka altına alan aynı polisti” ifadelerini kullandı.
 
‘Direnişi yükselterek cevap vereceğiz’
 
Uzun zamandır ekonomik ve siyasi kriz yaşandığını belirten Rojda, iktidarın bu krizlere verecek bir cevabı olmadığından dolayı savaş politikasını uyguladığını söyledi. Rojda, “İktidarın her geçen gün şiddetlendirdiği savaş politikalarına karşı sessiz kalmayacağız. Bu saldırılara kadın mücadelesini büyüterek ve direnişi yükselterek cevap vereceğiz. İçinde bulunduğumuz krizden tek başına bir çıkışın olmadığını çok iyi biliyoruz. Omuz omuza yan yana mücadele vererek bu karanlıktan hep birlikte çıkacağız” diyerek birlikteliğin önemine dikkat çekti.