Deniz Poyraz davası: SEGBİS odasında failin yanında bulunan şahıs kim

  • 09:13 30 Nisan 2022
  • Hukuk
İZMİR - Deniz Poyraz davasında hala ifadesi alınamayan fail Onur Gencer’in arkasındaki güçle ilişkisinin devam ettiğini söyleyen Avukat Türkan Aslan Ağaç,  SEGBİS odasında failin yanındaki şahıs ile samimi görüntüler sergilediğine dikkat çekerek, bu şahsın kim olduğunu sordu. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü’ne yönelik 17 Haziran 2021’de saldırı gerçekleştirerek, burada bulunan Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer hakkında açılan davanın üçüncü duruşması görüldü. Fail, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılırken, avukatların yetki belgelerinin kabul edilmemesi nedeniyle reddi hakim talebinde bulunuldu. Diğer yandan mahkeme heyetinin, davayı “tekil bir cinayet”  üzerinden kapatma çabasına da tepki geldi. 
 
Dosya avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, davaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
SEGBİS kararı sabah tebliğ edilmiş oldu
 
Fail Onur Gencer’in duruşma salonunda hazır edilmesi beklenirken, SEGBİS ile bağlanmasının sürpriz bir gelişme olduğunu belirten Türkan, “Duruşma öncesinde geç saatlerde de baktığımızda UYAP sisteminde SEGBİS’te hazır olma kararının ya da sanığın böyle bir talebinin olduğunu görmedik. Bunlar sabah UYAP sisteminde taranmış evraklardı. Duruşma salonu sadece katılan taraflara ayrılmış vaziyette, sanığın avukatları duruşma salonunda, ama sanığın kendisi cezaevinde SEGBİS odasında, yanında da infaz koruma memuru olduğu iddia edilen bir şahsın olduğunu gördük. Oysa ikinci duruşmadaki ara kararlarda da sanığın bizzat duruşmaya getirilmesi noktasından bir ara karar verilmişti” dedi.
 
SEGBİS’te görünen infaz koruma memuru ve diğer şahıs kim?
 
Mahkeme heyetinin yeterli hazırlığı yapmadığı için önceki duruşmada faile sorulması gereken soruların sorulmadığını kaydeden Türkan, soru sorma hakkının bu duruşmaya kaldığını dile getirdi. Failin, SEGBİS ile bağlanması nedeniyle soruları sorma koşullarının olmadığını ifade eden Türkan devamında, “Sanığın SEGBİS odasındaki görüntüsü itibariyle yanındaki infaz koruma memuru olduğu iddia edilen kişiyle bir sohbet içindeydi. Aynı zamanda yan taraftaki bölümden de bir başka kişiyle konuştuğunu fark ettik. Sürekli sağ tarafına bakarak, konuşma içinde olduğunu fark ettik” diye belirtti. 
 
Fail SEGBİS odasında bir süre ortadan kayboldu
 
Türkan, failin, mahkemenin huzurunda bir müddet, “iki kolunu ensesine bağlamış ve yayılmış” halde, bir müddet de SEGBİS odasından kaybolduğunu dile getirdi. Türkan, “SEGBİS odasında ne olup bittiğini kestirmek mümkün değildi. Bu koşullar altında maddi gerçeğin aydınlatılmasına fayda sağlamayacağını düşündüğümüz için sanığın duruşmaya getirilmesini talep ettik” dedi.
 
Mahkeme yetki belgelerini görmeden geldi, soru hakkını sınırladı
 
Yaklaşık 600 avukatın, hem HDP hem de Deniz Poyraz’ın ailesi adına yetki belgesi ile başvurduğunu, salonda bulunan avukatların isimlerinin tutanağa geçmesini talep ettiğini kaydeden Türkan şu ifadeleri kullandı: “Mahkeme bu noktadan da talebi reddederek tutanağa geçirmediği gibi meslektaşlarımızın isimlerini tanıklara soru sorma hakkını sadece 5 avukatla sınırlayan bir ara karar  verdi. Bunun üzerine itirazlarımız oldu. Mahkemenin tarafsızlığını yitirdiği düşüncesi bizlerde hakim olduğu için biz de mahkeme üyesinin kendiliğinden dosyadan el çekmesini, bunu yerinde bulmuyorlarsa reddi hakim talebinde bulunduğumuzu söyledik ve celse ertelenmiş oldu.”
 
‘Onur Gencer’i sahiplenenleri takip ederseniz gerçek faile gidersiniz’
 
Katliamın sadece tetikçisi olan Onur Gencer’in yargılandığını ancak arkasında siyasi bir gücün olduğuna işaret eden Türkan, “Devlet içine çöreklenmiş karanlık yapılar tarafından tetikçi olarak seçildiği kanaatindeyiz. Aksi takdirde İzmir gibi bir ilde Onur Gencer’in tek başına cinayeti tek başına tasarlayacağını sanmıyoruz. O yüzden de olayın başlangıcından beri Onur Gencer’i sahiplenenleri takip ederseniz gerçek failin kimler olduğuna sizi götürür. Onur Gencer de ilk duruşmadan bu yana bu rahatlıkla hareket ediyor” diye belirtti.
 
‘Failin arkasında siyasi bir irade var’
 
Failin teslim olduğu sırada polisin, “İsmin ne abicim?” şeklindeki sorusunu ve şefkatli yaklaşımını hatırlatan Türkan,  “Aynı zamanda kesinlikle nezarette tutulmayıp, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Terörle mücadele şubesinin üst katlarında makam odasında ifadesi alındı. Duruşmalardaki rahat ve saldırgan tavrı, ağzından kan damlıyor olması arkasındaki güce güvendiğinin ve arkasındaki gücün ona verdiği sözlere inandığını gösteriyor. Duruşmalarda Deniz Poyraz ve ailesine yönelik saldırganlığı mahkeme heyetine yönelik saldırganlığa dönüştü. Başınıza bela olurum diyebilecek kadar ileri gidebilen arkasındaki güce güvenen biri. Siyasi bir cinayet ve arkasında da siyasi bir irade var” şeklinde konuştu.
 
‘Failin  arkasındaki güçle ilişkisi devam ediyor’
 
Failin, HDP’ye yönelik kapatma davasını öne sürerek, gerçekleştirdiği saldırıyı meşrulaştırmaya dönük ifadeler kullandığını belirten Türkan, bu nedenle failin, yargılanmamayı ya da “haksız tahrik” indirimi uygulanmasını talep edecek kadar ileri gittiğine dikkat çekti. Türkan şöyle dedi: “Bu, arkasındaki gücün kendisiyle ilişkisini cezaevinde de devam ettirdiğini ve kendisine sözlerin daha güçlü bir şekilde verildiğini gösteriyor. İlk duruşmadaki rahatlıkla, üçüncü duruşmada ağzından çıkan laflar arasında fark var. Bu süreç içinde öğretilmiş hazırlanmış ve arkasında durduğunu ifade eden bir güç olduğunu gösterdi bize. Rahatlığı ve mahkemeye ilişkin sözleri bundan kaynaklıdır. Hem ortamı hem de HDP’yi terörize ederek haksız tahrik hükümlerini uygulanmasını bu sebeple istedi.”
 
Failin babası ve kardeşinin hazır edilmesi kararı alındı
 
Türkan, failin, akrabalık ilişkisinden dolayı kardeşi ve babasının tanıklıktan çekilebilme hakları olsa da duruşmaya hazır olması  için ara karar verildiğine dikkat çeken Türkan, “Biz orada sorularımızı yöneltiriz, belki cevaplar. Ama her halükarda onlar cevap verse de vermese de sorularımızı tutanağa geçirmek amacıyla soracağız” ifadelerine yer verdi. 
 
‘Toplum nezdinde aklanmak için dahi olsa ifade vermeliler’
 
İlk iki duruşmada soruların sorulamadığını dile getiren Türkan, soruların sorulacağı üçüncü celse öncesinde failin arkasındaki güçlerin yönlendirmesiyle baba ve kardeşin çekilme talebinde bulunduğunu sözlerine ekledi. Türkan, “İlk duruşmada mahkemenin Kayseri’ye nakli konusunda avukatı üzerinden CİMER’e yazı yazması gibi. O da öğretilmiş bir davranış şekli, bu da. Baba ve kız kardeşin çok rahat tanıklık yapabileceğine inanıyorum eğer saldırı ile alakaları yoksa planlanması ve azmettiren pozisyonunda katılabileceklerini düşünüyorum, çekilmekten ziyade. Toplum nezdinde aklanmak açısında dahi olsa gelip ifade vermelerini daha doğru buluyorum”  diye kaydetti.
 
Zabıtta ismi olan bazı tanıklar neden dinlenmeyecek?
 
Mahkemenin dosyanın bütününü incelememiş olması nedeniyle bazı tanıkların dinlenmesine gerek olmadığına kanaat getirdiğini söyleyen Türkan, bazı tanıkların ise İzmir dışında olmaları nedeniyle talimat yazıldığını dile getirdi. Türkan, “Biz tensip zaptına ulaştıktan sonra bu ara kararlardan mahkemenin rücu etmesi gerektiğine dair dilekçelerimizi verdik. O dilekçemizde başka hususlar da var. Hem vazgeçtikleri tanıkların dinlenmesini hem de talimatla ifadesi alınacakların mahkemede hazır olması, aksi halde SEGBİS ile bağlanarak soru sorma imkanının bize verilmesine yönelik dilekçeyi de verdik. İlk duruşmadan önce verdiğimiz halde herhangi bir cevap gelmedi” diye belirtti.
 
Tanıklara soru sorma hakkı avukatların ellerinden alındı
 
Sonuç olarak mahkemenin talimatla ifadesi alınanların sayısının ikiden altıya çıktığını ifade eden Türkan, basit gerekçeler öne süren her tanığın talebinin kabul edildiğine dikkat çekti. Bu şekilde tanıklara soru sorma haklarının ellerinden alındığını vurgulayan Türkan, “Biz zaten soruşturma aşaması bu kadar kötü yürütülmüş, deliller karartılmışken bir kısım tanıkların şüpheli yani sanık olarak onun yanında oturmasını bekliyoruz” dedi.
 
‘Diğer suçluların yargılanmasının önüne geçildi’
 
Mahkemenin, talimatla ifade alma talebini kabul etmesinin endişe verici bir durum  olduğuna işaret eden Türkan, “Bugünkü ret gerekçemiz de bunun üzerine oturuyordu. Adil yargılama yapmayacağı noktasında üst üste birikmiş adımlar var. Bunların genel tablosu yargılamanın bizim açımızdan olmayacağı ve sadece Onur Gencer’in yargılanacağı bir mahkeme gibi duruyor. Maddi gerçekliği aramayan azmettirenleri yardım edenleri bu işin içinde olanları aramayan bir yaklaşım tarzıdır bu” şeklinde konuştu. 
 
Emniyetten görüntüler istendi
 
Failin iş merkezinin önünden alınışı ile 20 saatten ibaret gözaltı süresine dair kamera görüntüleri bulunduğunu kaydeden Türkan, “O görüntülerin, İl Emniyet Müdürlüğü’nden talep edilmesini istedik, onun üzerine kurulan bir ara karar geldikten sonra da mahkeme, bilirkişi incelemesi yaptıracak” 
 
‘Mahkeme heyeti de soru sormadı’
 
Türkan devamında, üst mahkeme olan 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin reddi hakim talebini reddetmesi durumunda davanın görülmeye devam edeceğini belirterek şunları söyledi: “Şu ana kadar sanığın ifade alım süreci olmadı, ne savcılık ne kolluk ne de ikinci mahkemede oldu. Sanığın ifadesi bir paragrafı geçmez. Mahkeme heyeti soru sormadı. Dosyada olan bilgi belgelere yönelik de soru sorulmadı. Olayı aydınlatma görevine sahip olan mahkeme bu olayın siyasi cinayet olduğunu bilmesine rağmen buna uygun bir yargılama yapmadığı için sanığa soru sormamış olduk. O soruları sormak zorundayız. Sanık cevap verdiği takdirde de o bilgiler üzerinden yürüyüp olayın aydınlatılmasını sağlayacağız.”
 
‘Dava aydınlık Türkiye için önemli’
 
Siyasi davalarda, tetikçilerin arkasındaki gücü bulmanın mümkün olmayabildiğine dikkat çeken Türkan, “Bu dosyada muhalif olan parti HDP. Siyasal iktidarın cepheden karşıya aldığı bir HDP var. O yapının bir parçası olarak da bu tetikçi bu eğilimi gerçekleştirmişti. Böylesi bir olayı tüm yargı içinde aydınlatmak zor. Biz bu zorluğa rağmen hukuk mücadelesi yürütüyoruz. Umut ediyoruz ki aydınlık Türkiye için bu olay aydınlatılır. Bu olayın aydınlatılması Türkiye’nin geleceği için önemli. Saldırının kendisi demokrasiye yapılmıştır. Bu olay aydınlatılmazsa siyasi cinayetleri durdurmak mümkün olmayacaktır” diye olası tehlikeye işaret etti.
 
Türkan son olarak, 18 Temmuz’da görülecek dördüncü duruşmaya herkesi davet etti.