Silivri Cezaevi’nde A Takımı timler var!

  • 09:31 16 Nisan 2022
  • Güncel
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Silivri Cezaevi’nde özel eğitilmiş A Takımı gardiyan timlerinin olduğunu belirten ÖHD İstanbul Şube üyesi avukat Mizgin Argış, işkencenin cezaevinin tamamında yaşandığını kaydetti ve tutukluların kendilerine sahip çıkılmadığı yönünde serzenişlerinin olduğunu söyledi.
 
Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 6 Nisan tarihinde 55 kişilik karantina koğuşuna 60 gardiyan tarafından yapılan baskın ve işkencenin ardından yaşamına son vermek isteyen 9 tutukludan Ferhan Yılmaz yaşamını yitirmişti. Durumun basına ve kamuoyuna yansıması üzerine intihara sürüklenen tutuklular farklı cezaevlerine sevk edilmişti. Günlerdir gündemde olan olaya dair bugüne kadar yetkililerden detaylı açıklamalar yapılmazken, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı ve Cezaevleri ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü tarafından iddialar yalanlamakla yetinilmiş ve soruşturmanın sürdüğü belirtilmişti.
 
Rapor hazırlandı
 
Cezaevine giderek incelemelerde bulunan, intihara sürüklenen tutukluların bir kısmı ile görüşme gerçekleştiren Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Marmara Cezaevlerini İzleme Heyeti gözlem raporlarını kamuoyu ile paylaştı. Raporlarda tutuklulara dönük işkencenin sürdüğü, işkence uygulayan gardiyanların halen görevlerinin başında olduğu, tutukluların psikolojik baskıya maruz kaldığı belirtilerek, yetkililerin ve özellikle Adalet Bakanlığı’nın harekete geçmesi istendi.
 
Cezaevine gidenlerden biri olan ÖHD İstanbul Şube üyesi avukatı Mizgin Argış, yaşananlara dair ajansımıza bilgi verdi.
 
Müdür tutukludan şikayetini geri almasını istedi
 
Silivri 5 No’lu Cezaevi'nde 6 Nisan’dan bu yana hak ihlalleri yaşandığını söyleyen Mizgin, gardiyanların bir tutukluya tokat atmasıyla olayların başladığını hatırlattı. Mizgin, o gün yaşananlara dair elde ettikleri bilgileri şöyle paylaştı: “10’a yakın mahpus 60 kişilik koğuştan alınarak süngerli oda olarak bilinen koğuşlara götürülüyor. Süngerli odalara götürülürken kelepçeli bir şekilde, fiziksel şiddete maruz kalıyorlar. Bu durum siyasi mahpuslar tarafından da teyit edilmiş durumda. Bu durumu adli mahpusların ailelerine iletmesinden sonra 60 kişilik infaz koruma memuru ve cezaevi müdürü koğuşa adeta baskın yapıyor. Müdür tarafından zorla tokat atan infaz koruma memuru tokat atılan mahpustan özür diletilmeye çalışılıyor. Özrün karşılığında kendisinin şikayetini geri çekmesi isteniyor. Şikayeti geri çekmezse bu yaşananların  yalan olduğuna ilişkin bir açıklama yapılacağını söylüyorlar. Bu durum sürekli gerçekleşiyor örneğin adli ve siyasi mahpuslar hak aradığında ya da cezaevi yönetiminin muamelesine karşı çıktığında infazının yakılması ile tehdit ediliyor.”
 
‘Ferhan’ı tanıyan arkadaşlarına ulaşamadık’
 
60 kişinin bir arada tutulduğu karantina koğuşunda kimsenin kimseyi tam olarak tanımadığını söyleyen Mizgin, cezaevinde yaşamını yitiren tutuklu Ferhan Yılmaz’ı şu ana kadar görüştükleri hiçbir tutuklunun tanımadığını ifade etti. Mizgin, “Cezaevinden Ferhan Yılmaz’ın cenazesi çıktı. Görüntüleri basına ulaştı. O görüntülerden işkenceye maruz bırakılarak katledildiğini  görüyoruz. Ancak Ferhan Yılmaz diğer mahpuslar tarafından tanınmıyor. Çünkü karmaşık bir yapıya sahipler. Sadece görüşme sağlayabildiğimiz mahpuslarla ilgili net bir şey söyleyebiliyoruz diğer koğuşlardaki mahpuslara ilişkin kesin ve net açıklamalarda bulunamıyoruz. Bu saldırıların sadece bir koğuş ile sınırlı kaldığını düşünmüyoruz” dedi.
 
Tutukluların dışarı ile iletişimleri yok
 
Silivri Cezaevi’nde yaşanan olaylara ilişkin bilgi kirliliğinin olduğunu belirten Mizgin, 11 Nisan Pazartesi akşamı cezaevini ziyaret  ettiklerini söyledi. Mizgin, “Her cezaevinde olduğu gibi Silivri Cezaevi’nde de keyfi uygulamalar mevcut. Görüşme saatleri saat 22.00 olarak belirlenmiş. Avukat içeride ise en son görüşme saati 00.00 yapılmış. Bu keyfi uygulama. Bizim bütün ve zorlamalarımıza rağmen görüşmeler gerçekleştirilmedi. İnfaz koruma memurları kendilerine talimat geldiğini ondan dolayı görüşmeyi gerçekleştirmemize izin vermediklerini söylüyorlar ama yazılı bir belge göstermiyorlar. Bir avukat olarak cezaevine girmemiz bu kadar zorken cezaevinde yaşamaya maruz bırakılan mahpusları düşünemiyoruz. Hiçbir şekilde dışarıyla iletişimleri yok. Bütün bu yapılanlar bizim içeriden haber alabilmemizi mümkün kılmamak için” diye aktardı.
 
‘İşkence sistematik hale geldi’
 
Ferhan Yılmaz’ın ölümüne de değinen Mizgin, doktorun aileye çocuklarının cezaevinde öldüğünü yanlışlıkla ağzından kaçırdığını söylediğini paylaştı. Mizgin, ailenin yaşamını yitirenlerin sadece kendi çocuklarının olmadığını, cezaevinden gelen başka cenazelerin de olduğunu ifade ettiğini dile getirerek, “Silivri 5 No’lu Cezaevinde yaşanan hak ihlalleri sistematik olarak bir yaklaşım söz konusu olduğunu bize gösteriyor. Garibe Gezer’in katledilmesinden, Iğdır’da siyasi mahpus Sinan Kaya’nın hayatını kaybetmesinden de somut emarelerle sistematik bir şekilde siyasi ve adli ayrımı yapılmaksızın bir baskı olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu.
 
Cezaevinde A Timi gardiyanlar var
 
Cezaevlerinde A Timi olarak adlandırılan ve işkence yapmak için daha uygun kişilerden oluşan bir timin cezaevinde olduğunu vurgulayan Mizgin, şu bilgileri verdi: “Cezaevi müdürleri, savcılar bizimle hiç temas kurmuyorlar, görüşmelerimizi kabul etmiyorlar. İletişim kuramıyoruz. Varsa bir hak ihlali savcılığa başvurun yönünde açıklamalar yapıyorlar. Biz savcılığa başvuruyoruz ancak etkin soruşturma  yürütülmediği için takipsizlikle sonuçlanıyor. Birçok STK, Sayın Gergerlioğlu dahil olmak üzere birçok milletvekili cezaevini arayıp ‘gerçekten cezaevinde basına yansıdığı gibi bir hak ihlali gerçekleşti mi?’ diye sorduklarında ‘hayır böyle bir hak ihlali gerçekleşmedi’ diye bir açıklama yaptılar.”
 
Süreç yakından takip edilecek
 
Cezaevi Tevfik Evleri Genel Müdürlüğü’nün, Adalet Bakanlığı’nın, uluslararası mekanizmaların devreye sokulması gerektiğini belirten Mizgin, tutukluların kendilerine sahip çıkılmadığı yönde serzenişlerinin olduğunu söyledi. Mizgin, “Cezaevlerinde mahpusun yaşamını devam ettirmesinden devlet sorumlu ama yükümlülüğünü yerine getirmiyor. Cezaevinde yaşanan ölümlere ilişkin etkin bir soruşturmanın neticelendirilmediğini görüyoruz. Toplumun, yaşanan ihlallere ne şekilde tepki göstereceği ve sahipleneceği çok önemli. Biz İzmir ÖHD Şube ile ortak bir çalışma yürüteceğiz. Siyasi ve adli ayrımı yapmaksızın insan hakları ve onuruyla bağdaşmayan bir muameleye maruz bırakıldıklarında takipçisi olacağız. Herkesin takibi gerçekleştirmesi gerekiyor” dedi.