Kobanê Davası avukatları: Savcının en çok güvendiği deliller çürüdü

  • 12:47 9 Nisan 2022
  • Güncel
ANKARA - Kobanê Davası’na dair gelişmeleri değerlendiren dosya avukatları, Kürt siyasetinin Atadedeler, Süleyman Soylu ve MHP eliyle tasfiye edilmeye çalışıldığına dikkat çekerek,  kumpasın derinleştirilmeye çalışıldığını ancak delillerin çürüdüğünü belirtti. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede ve Kobanê Davası avukatları Cahit Kırkazak, Çiğdem Kozan, Maviş Aydın ve Şevin Kaya, Kobanê Davası’na dair Ankara’da bir otelde basın toplantısı düzenledi.  
 
‘Savcının en çok güvendiği deliller çürüdü’
 
Toplantıda ilk olarak konuşan HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, kumpasın daha da derinleştirilmeye çalışıldığını ancak savcının en güvendiği delillerin çürüdüğnü dile getirdi. Ümit, “Elbette bu son yaşanan yargılamada dinlenen tanık beyanları ve ülkenin gündemine bomba gibi düşen iddianameyi kabul kararı veren ve yargılamayı başlatan ve bu yönüyle yargılamanın inşa edilmesinde karar sahibi olan mahkeme başkanın bir çete üyesi olduğuna ilişkin yürütülen soruşturmaya tanıklık etmiş olduk. Bu kumpası boşa çıkarmak için büyük bir çaba sarfediyoruz” dedi. 
 
‘Türkiye yargısı cemaat ve çetelere teslim olmuş’
 
Ardından dava avukatlarından Cahit Kırıkkazak söz aldı. Duruşma başlangıcından itibaren iktidarın dosyaya müdahalesini defalarca dile getirdiklerini kaydeden Cahit, “Gelinen noktada bir kez daha ortaya çıktı ki, Türkiye yargısı çeteler cemaatler ve örgütlere teslim olmuş. Türkiye’deki iktidar Atadedeler çetesi ve Bahtiyar Çolak üzerinden Kobanê kumpas davasında, ajandasını uygulamak için bu davaya müdahale ettiği, basına yansıyan bilgilere göre Atadeleler çetesinin iki numaralı üyesi olarak etkin pişmanlıktan yararlandı. İktidarın çete üzerinden Kobanê kumpas davasını yürüttüğü ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.
 
‘Atadedeler çetesi üzerinden iddianame MHP’ye verildi’
 
Kobanê Davası’nın kamuoyuna MHP Genel Başkanı Fethi Yıldız’ın tweetiyle duyurulduğuna dikkat çeken Cahit, “Bu dosya UYAP’a düştükten 20 dakika sonra avukatların ve kamuoyunun haberi olmadan, dosyanın tarafı olmayan, dosyada yetkisi olmayan Fethi Yıldız tweet atarak dosyanın numarasını, isnat edilen suçları detaylıca açıkladı. Bu da bize şunu gösteriyor: Ya dosya MHP Genel Merkezi'nde hazırlandı ya da Atadedeler çetesi üzerinden iddianame MHP’ye verildi. Biliyoruz ki HSK üyesi istifa ederken MHP Genel Başkanı'nın talebiyle istifa ettiğini açıklamıştı. MHP’nin müdahalesi açıktır”  ifadelerini kullandı.
 
Çiğdem Kozan: Mahkeme istediğini alamadı
 
Avukat Çiğdem Kozan da dinlenen bazı tanıkların sadece protesto haklarını kullandıklarını söylediğine dikkat çekerek, “Mahkeme bizlerin olmadığı, duruşmaya ara verilen Çarşamba gününde, ABC123 isimli gizli tanığı dinledi. Orda olmamamız, sorular sormamızın mahkemenin işine geldi. Tanıklar silsilesiyle yürütülen bir dosya olduğunu söylemiştik. Mahkemede celse arasında tanık dinleyerek bunu gösterdi. Bu duruşmada açık tanık Sami Baran ve Kerem Gökalp dinlendi. Mahkeme istediğini alamadı. Yargılananlarla ilgili kalıplaşmış ifadeleri kendisinin vermediğini açıklıkla ifade etti. Dosyada yargılananları sadece HDP’de legal faaliyet yürüttüğü insanlar olarak tanıdığını söyledi ve emniyette verdiği ifadeyi kabul etmedi” şeklinde konuştu.
 
‘Keram Gökalp’ın dosya kapsamında somut bir tanıklığı olmadı’
 
Kerem Gökalp’ın beyanlarına dikkat çeken Çiğdem, Şırnak’ta ifade verdiğini ve ifadesinin 6 saat sürdüğüne dikkat çekti. Ancak Şırnak’taki ifade tutanağında ifadenin 1 saat 20 dakika görüldüğüne dikkati çeken Çiğdem, “Kerem Gökalp savcının Kobanê davasıyla ilgili ifadesini almak istediğini söyledi. Şırnak’taki bir savcı, nasıl Ankara’daki bir dosyadan haberdar oluyor. Bunun mümkün olmadığını söyledik. Kerem Gökalp Ankara’ya getiriliyor ve kendisinden bir dilekçe alınıyor ama defalarca istememize rağmen bu dilekçe dosyaya gelmiş değil. Kerem Gökalp uzun uzun konuştu ama bu dosya kapsamında herhangi bir somut tanıklığı olmadı. Mahkeme hiç müdahale etmeden kendisinden bir şey almak için dinledi. 2 kez teşhis işlemi yaptırarak ve isimler okunarak Kerem Gökalp’e soruldu ama Kerem Gökalp kimseyi tanımadığını söyledi” dedi.
 
‘Soruşturma aşamasında savcı Şube’de kamp kurmuş’
 
Bir yıla aşkındır dosyanın kovuşturma aşamasında ve mahkeme önünde olduğunu ifade eden Avukat Maviş Aydın, daha önce yaptıkları basın toplantısında dosyadaki usulsüzlükleri dile getirdiklerini anımsattı. Maviş,“Soruşturma aşamasında iken savcı Ahmet Altun’un Ankara Terörle Mücadele Şubesinde kamp kurduğu belirtiliyor.Tanıkların ifadelerinin Terörle Mücadele Şubesi’nde alınmış olması başlı başına büyük bir usulsüzlük. Tüm tanıklar tüm aşamalarda kanuna aykırı bir şekilde dinlendiler. Tanıklardan Kerem Gökalp, kanuna açıkça aykırı olmasına rağmen Şırnak’ta tutuklu bulunduğu cezaevinden gözaltına alındı ve Sincan Cezaevine getirildi. Buraya getirilme aşamasına ilişkin bize herhangi bir açıklama yapılmıyor. 
Mahkeme kendisinin ifade vermek istediği yönünde bir tavrı var. Bu usulsüzlükleri heyete söylememize rağmen onları usule uygun bir yol ve yönteme çekemiyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Müvekkilerimizi azmettiren bir tutumla karşı karşıyayız’
 
Daha önce mahkeme başkanı olan ardından Atadedeler çetesi soruşturması kapsamında gözaltına alınan Kobanê Davası'nın eski mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın korona (Covid-19) olduğu gerekçesiyle duruşmaya ara verildiğini ancak dosyaya gelmediğini anımsatan Maviş, “Bu periyodundan sonunda Nezir Çakan tahliye oldu. Çünkü bu kadar boş ve tanık beyanlarıyla boşa düşürülmüş bir dosyada arkadaşlarımızın tutuklu olmaları delilsiz tutuklu olmaları sorunlu. Arkadaşlarımız ağır suçlamalarla suçlanıyor eğer bu suçlar gerçekleştirildiği ise bu olayları kimin gerçekleştiğinin bulunması  nasıl azmettirdiler kimi azmettirdiler bunun bulunması lazım. Bütün olayların faillerinin belirli olması ve müvekillerimizin azmettirip azmettirmediği anlaşılması gerekiyor. Mahkemenin failleri beli olmayan olaylar üzerinden müvekillerimizi azmettiren bir tutumla karşı karşıyayız” sözlerini kullandı.
 
‘Zor koşullarda savunmayı sürdürmeye çalışıyoruz’
 
Dosyada yargılanan siyasetçilere ağır suçlamalar yöneltildiğine vurgu yapan Maviş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu olayları kimin gerçekleştiğinin bulunması nasıl azmettirdiler, kimi azmettirdiler bunun bulunması lazım. Bütün olayların faillerinin belirli olması ve müvekillerimizin azmettirip azmettirmediği anlaşılması gerekiyor. HDP’den atılan twit üzerinden bütün müvekkilerimiz sanık sandalyesine oturtulmuş durumda. Birçoğu bir yıldan uzun süredir Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ yıllardır tutuklular. Dargeçitte Bilal Gezer vardı, Gezer’i Jandarma’nın öldürdüğü iddiası somutlaştı. Yine İzmir’de öldürülen Ekrem Kaçaroğlu örneği var, polis nezaretinde ırkçı ülkücü faşist gruplar tarafından linç edilerek edilerek öldürüldüğü anlaşıldı, failleri cezalandırıldı. Bu iki ismin de HDP’lilerin bunların öldürülmesi olaylarını da azmettirdiği iddiası gibi saçma bir durumla karşı karşıyayız. HDP’lilerin kendi partililerini öldürmesi için faşistleri ve jandarmayı azmettirmiş olamaz. Bu zor koşullarda savunmayı sürdürmeye çalışıyoruz.”
 
‘Hukuksuz bir yargılama silsilesi sürüyor’
 
Son olarak konuşan Avukat Şevin Kaya ise, yargılamanın siyasi saiklerle gerçekleştirildiğini belirterek “Bu yargılama artık bir intikam aracına dönüşmüş durumda. Adeta mahkeme heyeti ve iddia makamı tarafından bir intikam alma söz konusu Başından beri birçok hukuksuzlukla karşı karşıya kaldık. Halen avukatların ve yargılanan arkadaşlarımızın mikrofonlarının kapatıldığı, yokluğumuzda tanıkların dinlendiği, tamamen hukuka aykırı ve hukuksuz bir yargılama silsilesi sürüyor” ifadelerini kaydetti.
 
Hukuk kurumlarına duruşmaya katılım çağrısı
 
Bu hukuksuzlara karşı her celsede itiraz ettiklerini söyleyen Şevin, “İki haftalık yargılama periyodu işkenceye dönüşmüş durumda. Sanıkların ve avukatların da başka duruşmaları, hastalık gibi gerekçelerle takip edemediğini söylememize rağmen dayatma devam ediyor. Yeni duruşma günü olarak 25 Nisan - 29 Nisan ve 9 Mayıs -13 Mayıs şeklinde olacak. Ayrıca duruşmalar sağlıksız bir ortamda yapılıyor ve müvekillerimizin de kovid olduğunu öğrendik. Biz bir sonraki duruşmaya tüm demokratik kamuoyunu, baroları ve hukuk kurumlarını ve meslektaşlarımızı duruşmaya katılmayı ve hukuksuzlukları ifşa ederken yanımızda olmaya davet ediyoruz” dedi.