Tutsak yakını Zeynep Kıyar: Tutsaklar için daha çok ses çıkaralım

  • 09:06 5 Nisan 2022
  • Güncel
Sema Çağlak
 
DİYARBAKIR -Tecritle beraber cezaevinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çeken tutsak yakını Zeynep Kıyar, “Tutsaklar için çıkarılan ses yeterli değil. Daha çok ses çıkarmamız gerekiyor. Eylemler yapmamız ve tutsakların sesini duyurmamız gerekir” dedi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit Türkiye ve bölgenin her yanına sirayet etmiş durumda. Tecritten en çok etkilenenlerin başında cezaevleri geliyor. Cezaevlerinde tutsaklara yönelik hak ihlallerine her gün bir yenisi ekleniyor. Çeşitli bahanelerle tutsaklara disiplin cezaları verilerek ağır koşullar altında tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Bu tutsaklardan biri de Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 3 yıl tutulan ve yaklaşık 1 buçuk aydır Yozgat Kapalı Cezaevine sürgün edilen Yunus Kıyar (58).
 
Yunus Kıyar’ın kızı Zeynep Kıyar cezaevinde tek kişilik hücrede tutulan babasının durumu ve hak ihlallerine ilişkin konuştu.
 
‘Gerekçe gösterilmeden Yozgat’a sürgün ettiler’
 
Babası Yunus Kıyar’ın 2019’da, hakkında verilen ifadeler sonucu tutuklandığını belirten Zeynep, “Babamın tutuklanmasının ardından annem de alındı. Annemin dosyası şu anda Yargıtay’da. Babam tutuklandığından bu yana Diyarbakır Cezaevi’nde tutuluyordu. Sonrasında hiçbir gerekçe gösterilmeden Yozgat’a sürgün ettiler. Yaklaşık bir buçuk aydır tek kişilik hücrede tutuluyor. Ayrı hücrelerde kalan tutsaklar da var. Babam ve diğer tutsaklar yüksek sesle konuşarak birbirleriyle iletişim kurmaya çalışıyorlar. Hepsini aynı koğuşa alabilirler ama bilinçli bir politikayla onları hücrelerde tutmaya devam ediyorlar” diye anlattı.
 
‘Hukuk sistemi pervasız bir hal almaya başladı’
 
Cezaevinde tutsaklara yönelik uygulanan ağır tecrit koşullarına değinen Zeynep, “İnsanın doğasına ters olan kapalı bir kutunun içerisindesin. Bunlar da yetmezmiş gibi ağırlaştırılmış tecrit koşulları uygulanmaya başlandı. İmralı’dan başlayan ve tüm cezaevlerine yayılan bir tecrit hali aldı. Sistemin hak ve hukukuna inanan biri değilim. Hukuk sistemi kendini korumak için uygulanan bir sistemdir ama bugün pervasız bir hal almaya başladı. Zaten bugün sistem var olan kaygılarımızdan yola çıkarak daha çok yöneliyor bizlere. Tarihte şöyle bir söz vardır ‘kölelerin prangalarından başka kaybedecekleri başka bir şeyi yoktur’ diye. Fakat bugün baktığımızda bizim prangalarımız bile yok” diye vurguladı.
 
‘Çaba yeterli değil’
 
Zeynep, tecridin bir sonucu olarak bölge kentlerinde özel savaş politikalarının da derinleştiğini kaydederek, ülkenin politik durumuna bakıldığında alınan tüm kararların siyasi olduğunu, hukuki hiçbir yanının olmadığının açıkça görüldüğünü kaydetti. Zeynep, halka dönük “bezdirme politikası” yürütüldüğünün altını çizerek, “Hepimiz bu politikaların farkındayız. Alınan kararların hiçbir hukuki yanı yok. Babam tutuklanmadan önce tehdit edildi ve aileye yönelimler de oldu. ‘Ya gelir benden yana tavır alırsın ya da tavır almazsan sonun cezaevi ya da ölümdür’ diyerek açık bir şekilde ajanlaşma dayatıldı. Hasta tutsaklar ‘cezaevinde kalamaz’ raporlarına rağmen serbest bırakılmıyor. Durumları gittikçe ağırlaşıyor. Hasta tutsaklar için gösterilen çaba da yeterli değil” ifadelerini kullandı.
 
‘Çıkarılan ses yeterli değil’
 
Zeynep son olarak “Önce toplumun tepkisi ölçülüyor bir şey yapıldığında. Toplum sessiz kalırsa daha fazlası karşımıza çıkıyor ve ihlaller daha da çok artıyor. Tutsak aileleri olarak bizim yeni bir süreç başlatmamız gerekir. Tutsaklar için çıkarılan ses yeterli değil. Adalet Nöbetleri var ancak nöbet eylemlerinin sahiplenilmesi eksik kalıyor. Daha çok ses çıkarmamız gerekiyor. Eylemler yapmamız ve tutsakların sesini duyurmamız gerekir” dedi.