Dünden bugüne Newrozlar ve tanıkları

  • 09:01 18 Mart 2022
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - Direniş, diriliş, baharın gelişi,  birliktelik ve daha birçok anlamı içeren Newroz, tarihten günümüze çok geniş bir coğrafyada kutlanırken, Newrozlara tanıklık eden dört parçadaki Kürt kadınlar talep, beklenti ve mesajlarını paylaştı. 
 
Doğa ve Newroz’u karşılama arasında önemli bir ilişki var. Bu nedenle, Newroz bereketli dönemin başlangıcı olarak da tanımlanır. Newroz, Kürtçe ve Farsçada “yeni gün” anlamına geliyor. Bazı Orta Asya dillerinde “Norûz”, “Noroz”, “Naras” olarak da anılan Newroz, Babillerin Akitu Bayramı, Hititlerin Puruliyas Festivali olarak tarihte karşımıza çıkıyor. Yakın çağlardaki tarım toplumlarında ise yeni yılın başlangıcıdır Newroz. 
 
Bugün Afganistan, İran ve Azerbaycan ve birçok Orta Asya ülkesinde yıl 21 Mart’ta başlar. Zerdüşt, Bahai ve Alevi inançlarında da Newroz önemli günler arasındadır. Bazı halklar Newroz’u 12 Mart’ta ya da 20 Nisan’da kutluyor. Bazı kültürlerde baharın başlangıcı 21 Mart, sonbaharın bitimi ise 23 Eylül’dür. Yine 2010 yılından bu yana da Birleşmiş Milletler, Newroz’u “dünya bayramı” olarak karşılamaya başlar.
 
Kürdistan’da 21 Mart
 
Dersim’de 1937 yılında Seyid Rıza ve arkadaşları tarafından devletin saldırgan yüzünü ifade eden Kahmut Köprüsü 21 Mart’ta yakılır. Newroz, Ali’nin doğum günü olarak da kutlanır. Kürdolog Martin Van Bruinassen’e göre Newroz 1950 yılında Federe Kürdistan’da “ulusal bayram” olarak kabul edilir. Yine Qedri Cemal Paşa da “Kürdistan Davası” adlı Beyrut’ta 1969 yılında basılan ilk eserinde Demirci Kawa’yı, halkı, Dehak’ın zulüm ve baskısından kurtaran bir Kürt olarak tanımlar. Newroz’a ilişkin önemli bir kaynak da İranlı şair Firdewsi’nin 997-1010 yılında kaleme aldığı Şehname adlı eseridir. Aruz vezninde yazılan eser 60 beyitten oluşuyor. Kitapta insanlığın başlangıcından 3’üncü Yezdigirt’in dönemine kadar olan İran tarihi efsane şeklinde ele alınır.  Bu kitapta Firdewsi, “Kürtler nereden geliyor” sorusuna cevap arar.
 
Demirci Kawa destanı ve Türkleştirme çabaları
 
Newroz Destanı, Kürtlere göre Demirci Kawa’nın zalim Dehak’a karşı isyanıdır. Zalim Dehak, Kral Cemşid’i yendikten sonra onun yerine geçer. Dehak’ın omuzlarından iki yılan çıkar. Dehak bu yılanları Kürt gençlerinin kanı ile besler. Kawa, Dehak’ı yener ve bunu Newroz ateşini yakarak kutlar.
 
Geçmiş yıllarda Newroz, Türk devleti tarafından Kürtlere yasaklanır, Newroz’u kutlayanlar da katledilir, saldırılara uğrar. Newroz’u yasaklayan devleti, Newroz’u “Nevruz” yapma girişimlerinde bulunur. Ancak devletin Newroz’u Türk tarihine mal etme çabaları sonuçsuz kalır. Kürtleri tarihsiz, hafızasız bırakma çabaları geri teper.
 
Yasaklar
 
Lozan Antlaşması’nın 1923’te imzalanması ile Kürtlerin varlıklarını yansıtan her şey yasaklanır. 1924’te yayınlanan resmi genelge ile Kürtlerin örgütleri, okulları ve yayınları yasaklanır, “Kürdistan” ve “Kürt” kavramları kitaplardan çıkarılır, 1925 yılında Şark Islahat Planı devreye konulur. Kürtlerin yaşadıkları yerlerin, köylerin isimleri değiştirilerek Türkçeleştirilir, kimliklerde Kürtçe isimler, Kürt giysileri yasaklanır. Bu yasakların arasında Newroz etkinlikleri de vardır.
 
Çağdaş Kawa’nın Newroz ateşi…
 
1982 yılında Diyarbakır Cezaevi’nde Çağdaş Kawa Mazlum Doğan, Newroz ateşini bedeninde yakar. Bazı kaynaklara göre Newroz ilk kez 1970’lerde Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde Kürt siyasi hareketi tarafından kutlanır. 90’larda Zekiye’nin, Rahşan’ın, Berivan ve Ronahi’nin devraldığı bu meşale ile Newroz, şimdi direniş, isyan ve mücadeleyi büyütme günü olarak karşılanır.
 
Peki Kürtlerin yaşadığı dört parçada Newroz nasıl karşılanıyor ve kutlanıyor? Bu direniş günümüze kadar nasıl canlı tutuldu? Bu sorulara yanıt vermek için Newrozlara tanıklık edenlerle konuştuk.
 
21 Mart Newroz kutlamalarına kadınların yaptığı hazırlıklar, etkinliklerdeki özgünlükleri Kobanê Kantonu Kadın Evi Üyesi Semira Ehmed, bölge kenti Şırnak’tan Sedika Erden, Federe Kürdistan’dan Tevgera Azadî Genel Başkan Yardımcısı Tara Huseyin değerlendiriyor.
 
‘Suriye rejimi özgürlük ateşinin yakılmasını engelliyordu’
 
Rojava Devrimi öncesi Newroz kutlamalarında yaşadıkları zorluk ve engellemelere dikkat çeken Semira, şöyle diyor: “Bilindiği gibi devrimden önce Suriye rejimi vardı. Ateş yakıldığı gece halk çok zorluk çekiyordu. Newroz ateşi gençlerin eliyle yakılırdı. O zaman biz gençtik. Gerçekten de genç kadınlar çok aktifti. O dönemde saat 17.00’de ateş yakılırdı. Herkes Newroz ateşi için hazırlanırdı.  Herkes ateşin ilk Kuzey’de yakılacağını, daha sonra her tarafa yayılacağını söylerdi. Özgürlük kıvılcımı her yerde yakılmaya başladığında o zaman Rojava’da da yakılıyordu. Daha çok tepelerde ateşler yakılırdı. Suriye rejimi gelip o ateşi söndürürdü. Ancak halk buna karşı durur, ateşi tekrar yakardı.”
 
İlk Newroz Kaniya Kurdan’da kutlandı
 
Rojava’da halkın Newroz’da evinin etrafını yaktığı mumlarla süslediğine değinen Semira, Newroz kutlamalarının hiçbir şekilde Suriye rejimi tarafından kabul görmediğini vurguluyor. Bu nedenle daha sonra rejimin Newroz’u değiştirerek “Anneler Bayramı” yaptığını dile getiren Semira, “Bu da çocukların annelerine hediyeler aldığı bir gündü. Ancak Kürt halkı diriliş gününün değişmesine izin vermedi. Halk buna karşı ‘Newroz özgürlük günüdür’ diyordu. Newroz ilk kez Kaniya Kurdan’da kutlandı. Orada halk davul, zurnalarla ulusal kıyafetlerini giyerek kutlama yapıyordu. Daha sonra Newroz Miştenur’da kutlanıyordu.  Orada da Demirci Kawa’nın nasıl Newroz ateşini yaktığına ilişkin tiyatro gösterimi yapılırdı. Rejim buna da karşı çıkardı. Ancak her zaman özgürlük ısrarı ile kutlama yapardı” sözlerine yer veriyor.
 
19 Temmuz Devrimi sonrası…
 
Devrimden sonraki kutlamaları anlatan Semira, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Newroz kutlaması yapıldığında Miştenur’a gidiyorduk. Tüm halk sıraya girerdi. Geceden giderdik, hazırlıklarımızı yapardık. Herkes büyük bir coşku, sevgi, emekle bu kutsal günü karşılardı. Halk olarak bir kültürümüz var. Her aile yemek hazırlar, Newroz’a gelir burada yemeğini yer, ardından da çadır kurarlardı. Böylelikle Newroz’da doğal toplum yeniden yaşatılırdı.  19 Temmuz Devrimi sonrası Newroz’un serbest olması ile çok mutlu olduk.  Newroz kutlaması serbest oldu. Kendi kıyafetleri ile Newroz ateşini yakmak serbest. Devrimden önce sarı, kırmızı, yeşil kefiye başıma bağlıyordum. Rejim polisi bir gün elini kefiyeme attı ve bunu nasıl takarsın dedi. Kardeşim vardı buna karşı çıktı. Tutuklandı ve 6 ay zindanda kaldı. Ama şimdi Rojava’da kadınlar özgür bir şekilde kendi ulusal kıyafetlerini giyiyor ve dilleri, kültürleri serbest. 2022 Newrozu barış isteyen kadınlar ve halkların kazandığı Newroz olacak.”
 
Newroz ‘yeni yıl’ olarak karşılanırdı
Şırnak’tan Sedika Eren (45) de bölge Newrozlarını anlatıyor. Çocukluğuna denk gelen Newrozlara değinen Sedika, “Newroz geldiğinde ailelerimiz ‘Yeni yıl geldi’ diyordu. Çocuktuk, kutuların içine toprak ve mazot koyup ateş yakardık. Newroz’un yeni yıl olduğunu biliyorduk. Önceki kutlamalar çok farklıydı. Bir grup çocuk toplanırdık ve ev ev gezerdik. Çok keyifli geçerdi. Şeker toplardık. Bir bayram gibi tüm aileler böyle hazırlık yapardı. Kimileri şeker, kimileri nohut dağıtırdı. Yine yumurtalar kaynatılır, yarışmalar yapılırdı. Kaynatılan yumurtalar rengarenk boyanırdı. Aileler yemekler pişirip ziyaretlere giderdi. Tüm köylüler bir araya gelip birlikte yemekleri yerdi. Herkes süslenirdi ve büyük bir coşku ile kutlama yapardı” sözleriyle eski Newroz geleneklerini paylaşıyor.
 
‘Newroz kültürünü asla unutmayacağız’
 
Newrozların büyük bir coşku ile geçtiğini söyleyen Sedika, devamla şunları söylüyor: “Binlerce kişi toplanır, güzel bir gün geçirirdi. Bu kültürü asla unutmayacağız. Şimdiki Newrozlar da coşkulu geçiyor. Önceleri nenelerimiz, dedelerimiz Demirci Kawa’nın bayramıdır diyordu. Ancak biz çocuk olduğumuz için çok anlamıyorduk. Biz ateş yakıyorduk, büyüklerimizbu Demirci Kawa’nın ateşi diyordu. Biz de bu kimdir diye çok merak ediyorduk. Şimdiki Newrozlar da çok güzel ve kitlesel geçiyor. Geçmişte halk engel tanımıyordu. O günleri çok özlüyorum. Bugün büyük küçük herkes Kawa’nın kim olduğunu biliyor. Kawa’nın yaktığı ateş bugün coşku ile yükseltiliyor ve sönmüyor.”
 
‘Engellere rağmen Newroz kutlanıyordu’
 
Tara Huseyn ise Federe Kürdistan’daki Newroz kutlamalarını aktarıyor. Çocukların, anne ve babalarından Newroz hikayesini dinlediklerini söyleyen Tara, “Saddam Hüseyin’in Baas rejimi döneminde Kürt halkı üzerinde büyük baskılar vardı. Yok etme ve asimilasyon için her yöntem kullanılıyordu. Dilimiz, kültürümüz, yaşamımız yasaklanıyordu. Bu yasaklar içinde de Güneyli halkımız Newroz kutlamasından vazgeçmedi. Anne ve babalarımız 20 Mart’ı 21 Mart’a bağlayan gece gizlice ateşler yakardı. O gece her yerde ateşler yükselirdi. 21 Mart’ta da Kürt halkı toplanarak piknik alanlarına gider, burada ateşler yakarak Newroz’u kutlardı” diyor.
 
Gerçek anlamı fark edildi
 
Kürt isyanlarına işaret eden Tara, “Saldırılara karşı Güney Kürdistan halkı ayaklandı. Serhildan ile artık coşkulu bir Newroz’un kutlanması gerekiyordu. Ancak Güney Kürdistan’da yürütülen siyaset ulusal bir siyaset değildi. Kürt kültürüne ağırlık verip geliştirmek yerine bunun karşıtı yaşandı. Bugünü sadece yeme-içme günü olarak gösterdiler. Anlamından uzaklaştırdılar. Medya Savunma Alanları sonrası Kürt kültürünün anlamına göre kutlanmaya başladı, bir düzelme yaşandı. Özellikle de son 8 yılda Güney halkımız bugünün sadece bir gezme, eğlenme ve yeme-içme günü olmadığını fark etti. Artık yeni bir gün olarak kutlanmaya başladı. Bugün için canını veren milyonlarca kahraman anılmaya başlandı” ifadelerine yer veriyor.
 
‘Kuzey’de Amed, Güney’de Kandil…’
 
Bu yıl Kandil’de yapılacak Newroz kutlamasına katılım çağrısı yapan Tara, şöyle diyor: “O dönemden sonra Newroz farklı kutlanmaya başlandı. Her yıl Kandil’de toplanıp büyük bir coşku ile Newroz kutlaması yapıyoruz. Döneme göre siyasi mesajlar veriliyor, birçok sanatçı katılıyor ve halkın yoğun katılımı yaşanıyor. Bu güzel bir kültür. Aynı şekilde Kerkük’te de kutlama yapılıyor. Ancak Kandil’deki kutlama en kitlesel olanı. Kuzey’de nasıl Amed önde ise Güney’de de Kandil böyle.”
 
Şimdi özgürlük zamanı…
 
Bu yılın Newroz şiarı olan “Şimdi özgürlük zamanı” sloganına değinen Tara, “Newroz, zafer, kazanma günüdür. İşgalcilere karşı isyan günüdür. Tarihte nasıl ki Kawa Dehak’a başkaldırdıysa ve zafer ateşini yaktıysa, Erdoğan ve işgalci devletini çağın Dehak’ı olarak değerlendirebiliriz. Yani biz zulme karşı isyan ve zafer ateşini yakıyoruz. Binlerce Kürt genci Kawa’nın serhildanını temsil ediyor. Bu yüzden bu gün bizim için çok önemli. Biz bu yılda ‘Şimdi özgürlük zamanı’ şiarı ile alanlara iniyoruz. Yeni bir döneme giriyoruz ve bu dönemde demokratik modelimiz için mücadelemizi zafere ulaştıracağız” sözlerini kullanıyor. Bu yıl Kandil, Kerkük ve Şengal’de kitlesel kutlamalar yapacaklarını söyleyen Tara, bu Newroz’un kendileri için çok farklı olduğunu, buna göre hazırlıklarını yaptıklarını ekliyor. 
 
Rojhilat’ta Newroz kutlamaları
 
Rojhilat’ta Newroz kutlamaları, Mart ayının son Çarşamba günü başlıyor. Bölgede daha önce Newroz’da akşamdan evlerin damında ateşler yakılır, ateşin etrafında halaya durulurken, karanlık çöktüğünde de çocuklar ellerine bir torba ya da mendil alıp dama çıkardı ve bunu asardı. Astıktan sonra da ev sahibi kadınlar para ya da tatlı bir şeyleri torbaya ya da mendile koyardı. Newroz’da eski kıyafetler atılarak, yerine yenileri alınırdı. Bu gelenek daha çok Soranlar arasında yaygındır. 
 
Newroz günü Kürtler birbirlerinin evini ziyaret eder, bayram günü de küs olanlar barışırdı. Çocuklara hediyeler alınırdı. Yine Rojhilat’ta “13” sayısı önemlidir. Bu da bayramdan 13 gün sonrası anlamındadır. Bayramdan 13 gün sonra herkes dışarı çıkar, doğaya, açık alanlara gider. Ehmedê Xanî’nin, Mem û Zîn eserinde geçen “Bayramdır hiç kimse evinde kalmamalı” der bu gelenek için. Yine Rojhilat’taki Newroz Bayramı kutlamalarının bir özelliği de bayramdan önce bir kabın içinde arpa, buğday, nohut ekilmesidir. 13’üncü günde bu ürünler yeşerdiğinde doğaya götürülerek, bereket ve verimlilik için toprağa ekilirdi.
 
50 yıl öncesine kadar var olan ancak günümüzde kaybolan bir gelenek daha var. O da “Mîrê Newrozê” adlı güldürü türündeki tiyatrodur. İki kişilik oyunda bir ihtiyar vezir, bir de mir vardır. İhtiyar vezir aynı zamanda mirin danışmanıdır. Yine sağ el veziri ve sol el veziri vardır. Sağ el veziri adaletin temsilidir, sol el veziri de mizahi ürünleri hazırlar. Bir diğer gelenek de “gerelaje”dir. Bu gelenek stran söyleme üzerine bir kültürel motiftir ve yine buna göre stran söylemeyenler cezalandırılır.