Halepçe 34’üncü yılında: Dün Irak bombaladı bugün Türkiye devam ediyor

  • 09:01 15 Mart 2022
  • Güncel
 
Medya Üren
 
DİYARBAKIR - Halepçe Katliamı’nın 34’üncü yıldönümüne ilişkin konuşan katliam tanıkları Kürtlere dönük katliamların devam ettiğini, bunu önlemenin tek yolunun ise birlik olmaktan geçtiğini söyledi.
 
Saddam Hüseyin’in başkanlığını yaptığı Baas Rejimi, Kürtlere yönelik 1986 yılında Enfal ismiyle soykırım operasyonu gerçekleştirdi. 3 yıla yakın bir süre devam eden saldırılarda çoğunluğunun çocuk ve kadın olduğu 180 bin Kürt katledildi. 16 Mart 1988 yılında Halepçe kimyasal silahlarla bombalandı. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) rakamlarına göre, 5 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiği katliamda 7 binden fazla kişi yaralandı, 61 bin 200 kişi ise sakat kaldı. Hayatını kaybedenlerin çoğu elma kokusunu andıran kimyasal gazlar sonucunda yaşamını yitirdi. Öte yandan aynı rapora göre bu kimyasal saldırı günümüze kadar 43 bin 753’ü aşkın kişinin ölümüne, 61 binden fazla kişinin de sakat kalmasına sebep oldu.
 
Katliamın yıldönümüne ilişkin tanıklar Jîno Rahşîd ve Banû Helepçeyî ile konuştuk.
 
‘Halepçe yalnız bırakıldı’
 
Katliam olduğu zaman 25 yaşında olduğunu söyleyen Banû Helepçeyî, katliamdan önce Saddam’ın askerleri tarafından Halepçe’nin ablukaya alındığını ifade etti. Banû, “O zaman korkudan kaynaklı büyük bir sessizlik vardı. Sabahın erken saatlerinde Saddam’a bağlı birlikler tankları, topları ve kimyasal silahları ile Halepçe’yi bombaladılar. Ancak bazı partiler kendi akrabalarını ve yandaşlarını alıp kentten çıktı. Birçok kişi Süleymaniye’ye gitmek için yola çıktı, ancak peşmergeler halkın önünü kestiler ve kentten çıkmalarına izin vermediler. Bununla beraber çok sayıda kişi İran’a geçti. Halepçe yalnız bırakıldı ve tüm dünyanın gözü önünde bombalandı” dedi.
 
‘Yaşananları unutamıyorum’
 
Katliamın yaşandığı süreci anımsatan Banû, “Saat 11.05’i gösterdiğinde bombalama başladı. Kente ateş yağıyor gibiydi. Akşam saat 6’ya doğru bombalamanın hızı arttırıldı” dedi. Fırsat bulan kişilerin kentten ayrılarak Enebewe ya da Şınırwê dağına yöneldiğini ancak orada da saldırıya uğradığını sözlerine ekleyen Banu, “Gözlerimizin önünde birçok kişi yaşamını yitirdi. Yaşananları asla unutamıyorum, her yıldönümünde yaşadıklarımız bir kez daha canlanıyor. Yalnız bırakıldık ve dünyanın eliyle katliama uğradık. Bugün herkes Ukrayna’da yaşanan savaşa karşı çıkıyor. Bizler o süreçte yalnız bırakıldık. Kimse bize sahip çıkmadı. Elbette bizler de savaş istemiyoruz. Tarihin kara sayfasında bu katliam yazıldı. Ancak biz o süreçte bize destek veren ve yaralılarımıza sahip çıkan İran halkını unutmadık” diye konuştu.
 
‘Kimyasaldan kaynaklı düşük yaptım’
 
Banû, katliam yaşandığı zaman hamile olduğunu ve yakın akrabaları da dahil birçok kişinin ölümüne şahit olduğunu ekleyerek, “Kimyasal silahtan kaynaklı düşük yaptım. O süreçten bu yana sağlığım eskisi gibi olmadı. Benim tedavi olmam gerekiyor, ancak tedavi için kentimden uzaklaşmak zorundayım. Çünkü burada yeterli doktor yok. Lakin ben mülteci konumuna düşmek istemiyorum. Zaten yeteri kadar göç yaşadık. Son nefesime kadar topraklarımda kalmak istiyorum” ifadelerini kullandı.
 
‘Katliam devam ediyor’
 
Banû, bir yıla yakın İran’da kaldıklarını daha sonra da Süleymaniye’ye geçtiklerini belirterek, konuşmasını şu cümleler ile sonlandırdı: “Bu zamana kadar Halepçe’ye güçlü bir sahiplenme çıkmadı. Halepçe Katliamı’nın devamı hala yapılıyor. Katliamın devamı farklı şekillerde önümüze çıkıyor. Örneğin Kürtler katlediliyor, ormanlarımız yakılıyor, doğamız talan ediliyor. Yine herkes sessiz. Kandil, Bakûr, Başûr ve Rojava’da Kürtler kimyasal silahlarla katlediliyor. Herkesin artık katliamlara karşı ses çıkarması gerekiyor. Bu vesileyle Halepçe Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anıyorum.”
 
‘Çığlıklar kulağımda asılı kaldı’
 
Kimyasal saldırıdan 3 yıl önce yaşanan katliam ve saldırılar nedeniyle ailesi ile göç etmek zorunda kalan Jîno Rahşîd, Baas rejiminin saldırı ve baskılarına maruz kaldığını ifade etti. Jîno, “O süre zarfında İran’da bir yıla yakın kamplarda kalmak zorunda kaldık. Ardından tekrar Halepçe’ye döndük ama saldırılar hala sürüyordu. Saldırılardan kaynaklı insanlar ayakkabısız bir şekilde kaçmaya başladı. Çocukların gözyaşı, çığlık ve ağıtları hala kulaklarımda asılı kalmış. Ben o günü unutamadım ve hala o günde yaşıyorum. Halepçe Katliamı’ndan sonra binlerce kişi yaralı kaldı. Sadece insanlar fiziki olarak değil, zihinsel ve duygusal anlamda da büyük yaralar aldılar. Bizim için büyük bir yara ancak tüm dünya için de bir utanç örneği oldu. Her yıl 16 Mart’ta tarih bir kez daha bu utancı hatırlatıyor” diye ekledi.
 
‘Katliamların devamı gelecektir’
 
Katliamın ardından Halepçe’de tekrardan hayatın başladığına işaret eden Jîno, 1991 yılından sonra kenti görebildiğini ve evlerin yakılıp yıkıldığını kaydetti. Jîno, “Ben kente döndükten sonra yıkılan evimizin yanına gittim, evimiz yıkık döküktü  ama oyuncağımın bir parçası hala oradaydı. O zamandan aklımda kalan tek şeydir. Halepçe o zaman elma ve kan kokuyordu. Çünkü binlerce kişinin kanı dökülmüştü orada. Eğer o süreçte büyük bir ses çıkarılsaydı şuan Türkiye, Kürdistan’ın kentlerini kimyasal silahlarla bombalayamazdı. Öte yandan birlik olmamız gerekiyor. Eğer birlik olamazsak katliamların devamı gelecektir” sözlerinin altını çizdi.