Hasta tutsaklar için çağrı: Duyarlılık toplumsallaşmayı sağlar

  • 09:04 14 Mart 2022
  • Güncel
 
Melike Aydın
 
İZMİR - Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı kurulan Aysel Tuğluk ve Hasta Mahpuslara Özgürlük Platformu bileşenlerinden Besriye Tekgür, “Dayanışma ve duyarlılık toplumsallaşmayı sağlar. Sağlıklı duyarlı bir toplum için çağrıya kendine insanım diyen herkesin cevap vermesi gerekiyor” dedi.
 
İzmir’de kurulan Aysel Tuğluk ve Hasta Mahpuslara Özgürlük Platformu, hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere başlattıkları imza kampanyasını sürdürüyor. Platform şimdiye kadar iki kez basın açıklaması düzenleyerek imza stant açtı. Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG) İzmir çağrısıyla kurulan platformun içinde 60’a yakın kurum ve siyasi parti yer alıyor. Platformun bileşenlerinden Besriye Tekgür, çalışmalarına dair bilgi verdi.
 
Kurum ziyaretleri sürecek
 
Platformun kuruluşu aşamasında birçok kurumu ziyaret ettiklerini ifade eden Besriye, “Bunun daha da genişlemesi için çalışmalarımız devam edecek. 8 Mart dolayısıyla yoğun çalışmalar olduğu için görüşmeler geriledi ama bu haftadan itibaren tekrar kurum ziyaretleri devam edecek. Kapsamlı katılımın sağlanması için tüm kurumlar ve bireylerin imzacı olması için çaba sarf ediyoruz” dedi.  
 
Hasta tutsaklar, ölmek üzerelerken çıkarılıyor
 
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili yaşanan sorunların topluma yansımadığını belirten Besriye, bu duruma dikkat çekmek için Aysel Tuğluk nezdinde imza kampanyası başlattıklarını dile getirdi. Besriye, “Aslında basına yansıyan kısmı Aysel Tuğluk. Cezaevlerinde çok hasta tutsak olduğunu biliyoruz. Bunların birçoğu ölmek üzereyken çıkarılıyor. Cezaevlerinden 12 cenaze çıkarıldı” şeklinde konuştu.
 
‘Hak ihlallerini topluma duyurmak için kampanya başlattık’
 
Ağır hasta tutsakların sağlığa erişiminin engellendiğine, hastaneye götürülenlerin ise ters kelepçe gibi işkencelere maruz kaldığına işaret eden Besriye, tutsakların pandemi sürecinde hastane dönüşünde 15 gün tecritte tutulduklarına dikkat çekti. Tutsakların birçoğunun bu nedenlerle hastaneye gitmediğini söyleyen Besriye “Cezaevlerinde çok hak ihlalleri yaşanırken, faturalar da mahkûmlara yüklenirken, 10 kişilik odalarda 28 kişi kalınırken, 28 kişiye 10 kişilik yemek verilirken, psikolojik şiddet uygulanırken; cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin geri planda kaldığını gördük. Bu anlamda kadınlar olarak biz de toplumsal bir olay olduğunu görerek bu çağrıyı, imza kampanyasını başlatmak üzere platform kurduk” sözlerine yer verdi.
 
Toplum cezaevinde yaşananlardan habersiz
 
Besriye, hasta tutsaklara ana akım medyanın hiç yer vermediğini ve toplumun cezaevlerinde yaşananlardan habersiz olduğunu kaydetti. İmza stantlarıyla farkındalık ve duyarlılık yaratmayı amaçladıklarını dile getiren Besriye, “Pandemi koşullarında biz bile kendimizi koruyamazken, her gün yüzlerce insan hayatını kaybederken, cezaevlerinin bu hastalığa sebep olmaması mümkün müdür? Sağlık desteği almıyorlar, doğru beslenemiyorlar, belki bir sürü insan hastalıklı girdi birçoğu da orada hasta oldu. Psikolojik şiddet görüyorlar. Darp ediliyorlar, darptan dolayı organlarını kaybeden insanlar var. En temel ihtiyaç beslenmedir. Orada da beslenemediği için mahpuslar mecburen kantinden bir şeyler almaya çalışıyorlar. Cezaevindeki birçok kişi ailesiyle görüşemiyor. Dolayısıyla cezaevleri hasta olanların hastalıklarını tetikliyor, sağlam girenlerin de orada hastalandığının bilincindeyiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Herkesin bu çağrıya cevap vermesi gerekiyor’
 
“Dayanışma ve duyarlılık toplumsallaşmayı sağlar. Sağlıklı duyarlı bir toplum için çağrıya kendine insanım diyen herkesin cevap vermesi gerekiyor” diyen Besriye, “Aksi takdirde demokrasiden, insanlıktan bahsediyoruz, uluslararası sözleşmelerden bahsediyoruz. Bunların faydası vardır olacaktır da. Haklar mücadele ederek kazanılır. Kadınların öncülüğünde cezaevi koşullarının düzeleceğini, yetkililerin geri adım atacağını düşünüyorum. Yeter ki herkese ulaşalım ve dayanışmayı büyütelim” dedi.
 
‘Onlar cezaevindeyken hiçbirimiz özgür değiliz’
 
Türkiye cezaevlerinde yaklaşık 350 bin insanın bulunduğuna dikkat çeken Besriye, şunları söyledi: “Bir ülkeye demokrasinin gelmesi için cezaevi koşullarının iyileştirilmesi ya da boşalması gerekir. Bu kadar insan cezaevindeyken biz de kendi evimizde özgür değiliz. Hiçbirimiz özgür değiliz. Yarın o cezaevlerinde bizler de olabiliriz, o koşulları bizler veya etrafımızdakiler de yaşayabilir. Bunu halka iyi anlatmamız gerekir. Mahpusların sesi olmamız lazım. Çünkü onlar seslerini duyuramıyorlar. Bize yansıyan kısımları bunlar. Yansımayan kısımlarda birçok şeyin yaşandığını biliyoruz.”