Qamişlo Katliamı’nın ardından: Yaşananları unutmayacağız

  • 09:03 12 Mart 2022
  • Güncel
Gulîstan Şahîn
 
QAMIŞLO - 12 Mart 2004 yılında Qamişlo Stadyumu katliamında onlarca kişi yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenlerden biri de Cefala Abas’ın oğlu Ehmed’ti. Yaşananları unutmadığını dile getiren Cefala, “Oğlum şeref yolunda yaşamını yitirdi. Biz onların yolundan gideceğiz. Başımız diktir” der. 
 
Qamişlo Stadyumu’nda 12 Mart 2004 yılında Cihan Timi ile Dêrazor Fitiwa Timi arasında bir maç organize edilir. Maç öncesi Fitiwa Timi üyeleri Suriye Savunma Güçleri’nin kontrolünde Cihad Timi üyelerine yönelik saldırı gerçekleştirir. Cihad Timi üyelerinden çok sayıda kişinin yaralanması ardından Suriye Savunma Güçleri stadyumun çevresini ablukaya alarak, sivilleri tarar. Bu saldırıda 3 Kürt genci yaşamını yitirir ve onlarca kişi yaralanır. Yaşanan olayın ardından halk kepenk kapatarak eylem yapar. Ertesi gün ise binlerce kişinin katılımıyla yaşamını yitiren 3 gencin cenazesi uğurlanır. Cenaze töreni sırasında Suriye Savunma Güçleri bir kez daha saldırarak, aralarında kadın ve çocukların da olduğu onlarca kişiyi katleder. Buna karşı Kürt halkı 12 Mart ayaklanması ile beraber devrim gerçekleştirir ve Kürt halkının birliğini inşa eder. 
 
’12 Mart’ta halk ayaktaydı’
 
Yaşananların tanıklarından ve katliamda oğlunu kaybeden Cefala Abas, unutmadıkları bir direniş ve katliam olduğunu belirterek, yaşananları şu sözlerle anlatır: “Akşamüstüydü, birkaç kişi geldi ve stadyumda saldırı olduğu söyledi. Biz olanlardan habersizdik ama çocuklarımızın da orada olduğunu biliyorduk. İki oğlum evdeydi, oğlum Cudi ise stadyumdaydı. Komşularımızın çocukları da gitmişti. Diğer oğlum olayı duyunca Cudi’yi aradı oradan çıkmasını söyledi ama Cudi çatışmanın içine girmişti. Halk gece geç saatlere kadar ayaktaydı. Oğlum Ehmed garaja gidecekti ama çatışmadan dolayı garaj kapanmıştı. Gittikçe kötüye gidiyordu. 3 gencin katledildiğinden henüz haberimiz yoktu. Diğer gün sabah yine tüm halk sokağa çıktı. 3 genci son yolcuğuna uğurlamak için herkes oradaydı. Katledilen gençlerin aileleri ‘her yerde çatışma var kimse çıkmasın’ demişti ama halk şehitlerini yalnız bırakmadı.”
 
‘O gün kimse evinde kalmamıştı’
 
Cenazelerin Qasimo Camisi’ne getirildiğini söyleyen Cefala, üç oğlunun da cenazeleri uğurlamaya gittiğini belirtir. Çocuklarının ardından kendisinin de gittiğini dile getiren Cefala, “O gün kimse evlerinde kalmamıştı. Herkes sokaktaydı. Binlerce kişi gelmişti. Cenazeleri aldık ve büyük bir yürüyüşle Elefya Mezarlığı’na doğru gitmeye başladık. Tam o sırada büyük bir patlama oldu. O sırada oğlum Ehmed en önlerdeydi. Ben küçük oğlumu alıp koşmaya başladım. Eve doğru geldiğimde sokakta büyük bir kalabalık gördüm. Sonra eşimin diğer oğlumla beraber eve doğru geldiğini gördüm. Ehmed’i sordum, içime kötü bir his doğmuştu. Sonra komşularım geldi ve Ehmed’in yaralandığını söylediler” diye anlatır. 
 
‘Oğlumla başım dik’
 
Hastaneye doğru giderken doktorun eşiyle karşılaştığını ve kendisine “Ehmed öldü” dediğini söyleyen Cefala, komşularının getirdiği araçla Nur Hastanesi’ne gittiğini ekler. Cefala, hastanenin önünde askerlerin beklediğini ifade ederek, “Bizi geri göndermeye çalıştılar ve hakaret ettiler. Onlar bana ne dediyse ben de onlara söyledim. Büyük bir kinle karşılarında durdum. Komşularım beni götürmeye çalıştı ‘bizi öldürecekler, gidelim’ dediler. Ben de ‘ne yaparlarsa yapsınlar ben de oğlum gibiyim’ dedim. Oğlumun cenazesini aldım ve köye götürüp defnettim. Rejimi lanetliyorum. Çocuklarımızı katlettiler. Benim ağır ve acı dolu bir tarihim var. Kürt halkı üzerinde büyük oyunlar oynandı. Rejim büyük bir hazırlıkla Kürtlere saldırdı. Hala da katliamlar devam ediyor. Biz her zaman çocuklarımızın ardılı olacağız ve izlerinden gideceğiz. Kanları yerde kalmadı, kalmayacak da. Oğlum şeref yolunda yaşamını yitirdi. Biz onların yolundan gideceğiz. Başımız diktir” der.