Nurcan için 6 yıldır gelmeyen adalet: Yargı failden yana

  • 09:04 6 Şubat 2022
  • Hukuk
 
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Nurcan Arslan’ı ateşli silahla katleden fail Abdullah Melih Barış’ın Yargıtay’dan ikinci defa dönen dosyasının duruşması 7 Şubat günü görülecek. Duruşma öncesi konuşan kadınlar, Nurcan için adalet talep ederken, avukatları deliller ortada olmasına rağmen yargının failden yana olduğunun altını çizdi.
 
İstanbul Küçükçekmece’de, 30 Ocak 2016 tarihinde Abdullah Melih Barış, Nurcan Arslan’ı ateşli silahla katletmişti. Olay sonrası fail Abdullah Melih Barış, Bakırköy 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. 12 Nisan 2018 tarihinde davanın karar duruşmasında mahkeme heyeti fail Abdullah Melih’e “tasarlayarak öldürme” suçundan önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi ancak Yargıtay tarafından cezanın bozulmasının ardından duruşma 8 Ocak 2019 tarihinde yeniden Bakırköy 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başladı. Mahkeme heyeti 4 Aralık 2020 tarihinde tekrardan “Tasarlayarak öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verirken Yargıtay tekrardan “iyi hal” indirimi uygulayarak failin cezasını müebbet hapis cezasına çevirerek kararı bozdu.
 
Yeniden görülecek olan duruşma 7 Şubat’ta
 
Yargıtay’dan ikinci defa dönen dosyanın duruşması 7 Şubat günü yeniden görülecek. Duruşma öncesi ajansımıza konuşan kadınlar, Nurcan için adalet taleplerini yineledi.
 
‘Tasarlayarak öldürme suçundan yargılanmalı’
 
6 yıldır süren dosya hakkında bilgi veren Nurcan’ın avukatlarından Filiz Aydın, yargılama sürecinin uzun zamandır devam ettiğini hatırlattı. Failin “Tasarlayarak insan öldürme” suçundan yargılanmasında ısrarcı olduklarını belirten Filiz, “Sanık yargılama sürecinde kadın katliamları davasında hep alıştığımız savunma taktiklerine başvurdu. Akıl sağlığının yerinde olmadığını, sonrasında Nurcan’a karşı gerçek dışı iftiralarda bulundu. Mahkeme heyeti bizim de savunmalarımızdan, dinlenen tanıklardan, olay yeri görüntülerinden, sanığın savunmalarının tutarlı olmamasından, somut delilinin olmamasından dolayı sanığa iyi hal indirimi uygulamayarak ‘Tasarlayarak insan öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası verdi. Ancak daha sonra Yargıtay dosyayı bozdu. Yargıtay’ın müebbet hapis cezasını bozma gerekçesi sanığın Nurcan Arslan’ı katlederken tasarlama fiilini gerçekleştirdiğine dair dosyada bunun somutlaştırılmamasıymış” diye ifade etti.
 
‘Bozma kararı failin lehine’
 
Failin yaşadığı şehirden katliamı gerçekleştirmek için ruhsatsız silahla İstanbul’a geldiğini, bu durumun da “tasarlama” fiilinin bir adımı olduğunu söyleyen Filiz, “Bu tarz davalarda niye gecenin o saatinde ne işi vardı orada, neden görüşmeye gitti gibi söylemler söyleniyor ama sanığın Nurcan’ı görüşmeye ikna etmek için tehdit ediyor. Sanığın Nurcan’ı görüşmeye çağırdığı yer kamuya açık bir alan değil. Buluşmaya çağırdığı yer bir rezidans yani bu son dönemlerde çokça rezidans cinayetleri, balkondan atılmalar ya da ev öldürmeler çok rastlanılan bir şey. Bunlar sanığın Nurcan’ı katletmek için önceden hazırlık yaptığını gösteriyor. Yargıtay bunların hiçbirini tasarlayarak öldürmek için somut bir delil olarak görmedi. Bu karar sanığın lehinedir. Yargıtay’ın bozma kararından sonra yerel mahkeme delilleri tekrardan inceledi ve ‘Tasarlayarak insan öldürme’ suçundan ceza verdi. Yargıtay bütün deliller sıfırdan değerlendirmemiş gibi ‘Tasarlama’ fiili halen yoktur gerekçesiyle kararı tekrardan bozdu” dedi.
 
‘Hukukta erkek aklının izdüşümleri var’
 
Türkiye’de toplumun en küçük birimi olan aile başta olmak üzere bütün ilişkilerde kadına bakışın hep aynı olduğunu belirten Filiz, hukukta da bu durum ile karşılaşıldığının altını çizdi. Faillerin “akli dengelerinin yerinde olmadığı” yönündeki ifadelerine yargının itibar ettiğini söyleyen Filiz, “Ancak konu failleri cezalandırmaya gelince yargı bir şey yapmıyor. Yargıtay somut veri olarak ne istiyor. Sanığın zihnini okuyacak bir teknoloji yok. Ceza yargılamasında eylemler üzerinden bir sonuca varılır. Ceza hükmedilir yoksa aklından geçirmiş olabilir geçirmemiş olabilir diye bakamayız olaya” diye ekledi.
 
Yargı failin erkek olmasına göre ayrım yapıyor
 
Faillerin cezalandırılmadığını ancak kadınların kendi yaşamını savunmak için öz savunmalarını gerçekleştirdiklerinde yargının indirim uygulamadan en üst seviyeden ceza verdiğinin altını çizen Filiz, şöyle devam etti: “Erkek öldürdüğündeki yargının yaklaşımıyla, saldırıdan kaçınmak, tecavüze, şiddete uğramamak, öldürülmemek için öz savunmalarını gerçekleştirdiklerinde kadınlara yaklaşımları aynı olmuyor.  Yargı pratikleri bize sanık kadın olduğunda çok farklı, sanık erkek olduğunda çok farklı kararlar çıktığını uzun yıllardır görüyoruz.”
 
Duruşmaya katılım çağrısı
 
İkinci bozma kararından sonra 7 Şubat’ta görülecek olan duruşma için kadın örgütlerine, kadın meslektaşlarına ve duyarlı bütün kadınlara çağrıda bulunan Filiz, “Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararda direnmesini talep edeceğiz. Sanığın Nurcan’ı ‘Tasarlayarak öldürme suçundan’ müebbet hapis cezası verilmesini talep edeceğiz. Her duruşma aile için hukukçular için kadınlar için olarak çok yıpratıcı bir süreçti. Ailesi sanığın sesini duyduğunda acıları tazeleniyordu. Onun için umarım 7 Şubat’ta iyi bir karar verilir hem Nurcan Arslan’ın ailesi hem de bütün kadın cinayetleri açısından failleri açısından caydırıcı olur” ifadelerini kullandı.
 
‘Davaya sahip çıkılsın’
 
Nurcan için hukuk mücadelesi verdiklerini ifade eden Nurcan’ın ablası Gülcan Arslan da “Bu cinayeti katil başından sonuna kadar tasarlayarak ve planlayarak gerçekleştirmiştir. Yargıtay’ın vermiş olduğu bozma kararını kesinlikle kabul etmiyoruz. Katil en ağır cezayı alana kadar biz adalet mücadelemize devam edeceğiz. 7 Şubat’ta Nurcan Arslan davası görülecek. Herkesin davaya sahip çıkmasını istiyorum. Katilin en ağır cezayı alması için Nurcan’ın sesi olalım” çağrısında bulundu.  
 
‘Nurcan’ın adaletini biz sağlatacağız’
 
Erkek yargının faillerden yana olduğunun Nurcan’ın davasında tekrar görüldüğünü belirten Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi’nden Sinem Tuğçu, 6 yıldır adalet mücadelesini sürdürdüklerini ifade etti. Sinem, “Yerel mahkemenin müebbet hapis cezası kararı göz ardı edilerek, katile indirimler verilerek cezasızlık politikası devlet ve yargının desteği ile devam ediyor. Erkek yargı kadınların katledilmesine dönük politikalar izliyor. Davanın 6 yıldır takipçisiyiz, olmaya da devam edeceğiz. Nurcan’ın adaletini biz sağlatacağız. Bundan dolayı herkesi duruşmaya davet ediyoruz. Kadın katliamlarının cezasız bırakılması kadın katliamlarının önünü açmaya ve katilleri cesaretlendirmeye neden oluyor. Kadınlar katledilsin, boşanmasın, eve hapsedilsin makul kadın olsun diye istekleri var. Biz bunun olmasını engellemek, birbirimizi yaşatmak için yaşamak istiyoruz çığlığını yükselteceğiz” diye konuştu.
 
‘Deliller çok açık’
 
Nurcan’ın davası için altı yıldır adalet arayışlarının devam ettiğini söyleyen Nurcan’ın avukatlarından Sezin Uçar da kadınların erkekler tarafından planlı bir şekilde katledildiğini dile getirdi. Sezin, “Kadına yönelik şiddet ve katliamları büyük bir oranda tasarlayarak gerçekleşiyor. Tüm kamuoyunu 7 Şubat’ta Bakırköy 13’üncü Ağır Ceza mahkemesinde görülecek olan duruşmaya katılmaya bekliyorum. Kararın bozulması hukuka aykırı erkek egemen bir aklın sonucu. Deliller toplandı, tanıklar dinlendi bu katliamın ‘Tasarlanarak’ işlendiği çok açık. Ama bunlara rağmen sanığa daha az ceza verebilmek için kararın Yargıtay tarafından bozulmasının nedeni hem erkek egemen düzen hem de yargıçlar üzerinde bir basınç oluşmasından dolayı. Sanığın ‘Tasarlayarak ölüme sebebiyet vermek’ten cezalandırılmasını bir kez daha talep edeceğiz” dedi.
 
‘Kararı tanımıyoruz’
 
Nurcan için altı yıldır ailesi, arkadaşları ve sevenleri olarak adalet aradıklarını söyleyen Nurcan’ın yeğeni Sinem Arslan Esmeray, 7 Şubat günü görülecek duruşmadan beklentilerinin yerel mahkemenin müebbet hapis cezası kararında direnmesi olduğunu ifade etti. Sinem, “Teyzemin katilinin en ağır cezayı almasını istiyoruz. Ceza alana kadar asla davadan vazgeçmeyeceğiz. Yerel mahkemenin cezada bir indirim yapmasını istemiyoruz. Yargıtay’ın bozma kararını asla tanımıyoruz. Teyzemin hak ettiği adalet, katiline verilecek en ağır cezadır. İndirim üstüne indirim yapılması değildir. Ülkemizde kadın cinayetleri hiç durmuyor. Bunun sebepleri katillere caydırıcı cezaların verilmemesi, kadınları koruyan yasanın olmaması ve İstanbul Sözleşmesi’nin iptali. Teyzemi 6 sene önce kaybettik. Bu süreçte birçok kadını daha kaybettik. Biz daha fazla eksilmek istemiyoruz. 7 Şubat’ta Bakırköy Adliyesine bütün kadınları teyzem nezdinde tüm kadınları korumak için davet ediyorum. Nurcan Arslan için adalet herkes için adalet” şeklinde konuştu.