Efrînli kadınlar: Devrimin öncüsüyüz, durmayacağız

  • 09:35 30 Ocak 2022
  • Güncel
 
Sîdra Mamo
 
ŞEHBA - Efrîn’in işgal edilmesinin ardından Şehba Kantonu’na göç etmek zorunda kalan Efrînli kadınlar, tek hayallerinin Efrîn’e dönmek olduğunu belirterek, “Biz kadınlar her zaman devrimin öncüsüyüz ve durmayacağız. Efrîn'i kurtarıp yerimize geri döneceğiz” dedi.
 
Türkiye’nin Efrîn’e yönelik 20 Ocak 2018 tarihinde başlattığı saldırının üzerinden 4 yıl geçti. Kantonda başta kadınlar olmak üzere toplumun tüm kesimleri saldırılara karşı direnirken, Türkiye’nin saldırıları her geçen gün daha da şiddetlendi. Türkiye ve ona bağlı gruplar karadan sürdürdükleri saldırıların yanında 72 uçakla da Efrîn’i bombaladı. Bombalama sonucunda birçok kişi yaşamını yitirdi. Saldırılarla beraber halk 58 gün boyunca direnirken, birçoğu da göçe zorlanarak topraklarından edildi. Binlerce Efrînli, çevre bölgelere göç etmek zorunda kaldı.
 
Efrîn’e saldırıları, Efrîn’den Şehba Kantonu’na göç etmek zorunda kalan kadınlar ile konuştuk.
 
‘Efrin’de yaşamımız daha güzeldi’
 
Saldırılardan sonra Efrîn merkezden Şêrewa ilçesine bağlı Mezin köyüne taşınmak zorunda kaldıklarını dile getiren Leyla Bodaq, yaklaşık 4 yıldır bu köyde yaşadıklarını söyledi. Efrîn’de yaşamlarının daha güvenilir olduğunu sözlerine ekleyen Leyla, “Efrîn'in doğası çok güzeldi. İnsanlar arasında birlik ve beraberlik vardı. Bu yüzden Erdoğan bu durumu kaldıramadı ve saldırı gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen saldırı 58 gün sürdü. İşgalci Türk devletinin tankları ve topları yüzünden 58 günlük direnişin ardından Şehba'ya geçmek zorunda kaldık. Burada hayat çok zor, her şey çok pahalı ve insanlar için iş imkanı yok. Yaşam koşulları da çok zor. Efrîn’de böyle değildi, yaşamımız güzeldi, kendi topraklarımızdaydık” dedi.
 
‘Efrîn’i işgalci Türk devletine bırakmayacağız’
 
Leyla, yaşamın ağır şartlarına rağmen Efrîn halkının iradesinin güçlü olduğunu belirterek, "İşgalci Türk devleti bizi kendi ülkemizde mülteci konumuna getirdi. Ancak yaptıklarına rağmen hala bizim peşimizi bırakmadı. Türk devleti her gün bizi bombalamaktan vazgeçmedi. Öte yandan Suriye rejimi de baskılarına devam ediyor. Efrîn’e yakın olduğu için Efrîn'in büyük Şêrewa ilçesine yerleştim. Çünkü geri dönüş umudumuz büyük. Efrîn’i işgalci Türk devletine bırakmayacağız. Direndik ve her zaman direneceğiz. Ne gerekirse yapamaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Efrîn halkı, kadınları kendisini örgütledi’
 
Efrîn’den Şehba Kantonu'na göç edenlerden Nasrin Gedro, Efrîn’deki yaşamına değindi. Nasrin, "Efrîn'den ne kadar çok bahsedilse bahsedilsin kimse orada yaşadığımız güzel anları tarif edemez. Kentin doğal zenginlikleri çok fazlaydı, bundan kaynaklı çevreden gelen saldırılara karşı biz yaşamımızı idame etmeyi biliyorduk. Bu durumla beraber Efrîn halkı, özelde de kadınları kendisini örgütlemeyi çok iyi bildi. Kadınlar her alanda yer aldı ve kendilerini geliştirdiler. Ancak işgalci Türk devletinin saldırısıyla Efrîn cehenneme döndü” sözlerine yer verdi.
 
‘Efrîn için ne gerekiyorsa yapacağız’
 
Nasrin, saldırı ve buna karşı verdikleri direnişe dair şöyle konuştu: "İşgalci Türk devleti kadınların kendilerini nasıl geliştirdiğini gördükten sonra kente 72 uçakla saldırdı. Saldırılarıyla kadınları kırmak ve köleleştirmek istedi ancak biz onların vahşetine 58 gün direndik. 58 günlük direnişin ardından işgalci Türk devletinin vahşeti ve bombardımanı nedeniyle Şehba’ya göç etmek zorunda kaldık. Şimdi Fafîn ilçesine bağlı Xernata köyündeyim. 4 yıldır çok zor koşullarda yaşıyoruz. En ağır şartlarda kalıyoruz ancak biz buna Efrîn’e geri dönmek için katlanıyoruz. Ağır şartlar Efrîn halkının mücadelesine engel olamayacak, Efrîn için ne gerekiyorsa yapacağız. Biz kadınlar olarak her zaman devrimin öncüsüyüz ve durmayacağız. Efrîn'i kurtarıp yerimize geri döneceğiz.”
 
‘İnsan hakları örgütleri adım atmalıdır’
 
Efrîn'in Mabeta ilçesine bağlı Xaziyana köyünden olan Emine Kor Xilo da saldırıların ardından göç etmek zorunda kalanlardan. Tek isteğinin Türkiye ve ona bağlı grupların Efrîn’den çıkması olduğunu belirten Emine, “İnsan hakları örgütleri yaşananlara sessiz kalmamalıdır. Buna yönelik insan hakları örgütleri bir an önce adım atmalıdır. Herkes gibi biz de kendi topraklarımızda yaşamak istiyoruz” dedi.