Şiddete karşı mücadele eden Filiz: Eşim tehdit etti, polis sustu

  • 09:14 22 Kasım 2021
  • Güncel
Öznur Değer
 
ANKARA - Evli olduğu erkekten şiddet görmesi sonucunda kadın mücadelesiyle tanışan Dr. Filiz Yıldırım, boşandığı erkeğe karşı hukuk savaşı yürütmeye devam ediyor. “Sesimi duyurmam için ölmem mi gerekiyordu?” diyen Filiz, kadınlara yılmamaları ve savaşmaları yönünde mesajda bulundu.
 
Kadın olmanın, kadın olarak yaşamanın giderek zor bir hal aldığı ülkede “kadın olarak direnmenin ve mücadele etmenin” tablosu giderek ağırlaşıyor. “Kadın” kimliğini tanımayan erkek aklı, her gün bir kadını katlederken, taciz ve tecavüze maruz bırakırken, buna karşı yürütülen kadın mücadelesi ve direnişi de yükseliyor. Yargının cezasızlık politikası her an bir kadını yaşamdan koparırken, ajansımızın verilerine göre 2021’in ilk 10 ayında ülkede en az 253 kadın katledildi, 150 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
 
“Sesimi duyurmam için ölmem mi gerekiyordu?” diye soruyor Doktor Filiz Yıldırım. Evli olduğu erkek tarafından yıllarca şiddete maruz bırakılan Filiz, yaşamak için özsavunmasını kullanan ve mücadelesi ile yaşama tutunan binlerce kadından yalnızca biri. 
 
Mücadelesiyle yaşama tutunan kadınlardan Filiz, Ankara’da Polatlı Devlet Hastanesi’nde çalışıyor. 2018 yılında evli olduğu İbrahim Kutluer tarafından şiddete maruz bırakılan ve özsavunma sayesinde hayata tutunabilen Filiz, hayatta kalabilmek amacıyla şiddet failini kendinden uzaklaştırmaya çalıştığı için yargılanıyor. Maruz kaldığı şiddet sonrasında failden boşanan Filiz, failin tehdit ve şiddetinden kurtulamadığı gibi çocukları da şiddete maruz kaldı.  
 
Bir yandan erkek bir yandan ise hukuk ile mücadele
 
Filiz, kendisine saatlerce şiddet uygulayarak ağır yaralanmasına sebep olan fail hakkında boşanma davasının yanı sıra ‘eşe şiddette bulunmak’, ‘eşe hakaret etmek’, ‘eşe karşı silahlı tehdit’ suçlarından dava açtı. Devam eden yargılamada verdiği kararlarla şaşırtmayan erkek yargısı sonucunda, Ankara Batı 7’nci Asliye Ceza Mahkemesi ‘hakaret’ ve ‘silahlı tehdit’ suçundan fail hakkında beraat kararı, ‘kasten yaralama’ suçundan ise 1 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Filiz’in şiddete maruz kalırken yaşamda kalabilmek için özsavunmasını kullanarak failin kolunu ısırması ise haksız tahrik sayıldı. Cezada indirim yapılarak 1 yıl 1 ay 15 güne indirildi. “Sanığın kişilik özellikleri” de gerekçe gösterilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve herhangi bir yükümlülük altına alınmaksızın 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildi. Filiz’in avukatı beraat kararı verilen ‘hakaret’ ve ‘tehdit’ suçlarından Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf talep ederek, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara da Ankara Batı Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz etti.
 
Dava dosyası Ağır Cezaya taşındı
 
Failin şiddete maruz bıraktığı Filiz hakkında özsavunmasını kullanarak kolunu ısırmasını yargıya taşıması üzerine Filiz hakkında da Ankara Batı 7’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. 10 Kasım’da failin yargılandığı dava dosyasının Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşınmasına karar verilmesiyle şiddet faili Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlanacak.  
 
Yaklaşan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yaşadıklarını ve mücadelesini paylaşan Filiz, kadın mücadelesine dikkat çekiyor.
 
‘Şiddeti yaşadıktan sonra 25 Kasım’ın önemini anladım’
 
25 Kasım’ın takvimin içindeki en önemli günlerden biri olduğunu vurgulayan Filiz, 25 Kasım’ın önemini şiddete maruz kalmasının ardından anladığını belirtiyor. “Şiddeti yaşadıktan sonra benim için 25 Kasım, doğum günümden sonra ikinci en önemli günüm oldu” sözleriyle yaşama sevincini dile getiren Filiz, yaşamanın önemini vurguluyor. Filiz, “Televizyonlarda şiddete uğrayan kadınları gördüğümde kanalı değiştirir izlemezdim. ‘Bu da mı benim başıma gelecek?’ dediğiniz şeyler maalesef başınıza geliyor” diye belirtiyor.
‘Adalet süreci beni tekrar mezara koydu’
 
Şiddet sürecinin 2018 yılında başladığını kaydeden Filiz, Nisan ayında failin kendisine 2 çocuğunun gözü önünde şiddet uyguladığını söylüyor. “Ben ölümden döndüm” cümlesiyle yaşadıklarını özetleyen Filiz devam ediyor anlatmaya: “O gün çocuklarım bana bakmasalardı belki de ölmüştüm. Çünkü eşim bana şiddet uygularken ben onu hep sakinleştirmeye çalıştırdım. Bıçak çektiği an öleceğimi düşündüm ve sadece çocuklarıma baktım. Yaşadım, fakat yaşanılan adalet süreci beni tekrar tekrar mezara koydu. Sesimi duyuramadım, yıldım, yoruldum. Belki hekim olmasam, güçlü olmasam, anne olmasam, sevdiklerim olmasa ben yine olmayabilirdim. Önce eşim tarafından, ondan sonra da haksız kararlar yüzünden dayak yedim. Çok defa battım, çok defa yıldım, ‘buraya kadarmış’ dediğim çok an oldu. Sevenlerim ve çocuklarım sayesinde tekrar hayattayım. Mağdur olan bendim, aylarca işe gidemedim ama karşı taraf mağdurmuş gibi hayatına devam etti.”
 
‘Sesimi duyurmam için ölmem mi gerekiyordu?’
 
Bu süreçte kendisini en çok etkileyen durumun sesini duyuramamak olduğunun altını çizen Filiz, ailesiyle birlikte sistematik bir biçimde şiddete maruz kaldığını anlatamadığını, adalete kendisini ifade edemediğini vurguluyor. Kendisinin neredeyse suçlu konumuna düştüğünü sözlerine ekleyen Filiz, “O güne ait kanıtlarım, tanıklarım olmasa neredeyse suçlu konuma düşüyordum. En çok yıpratan durum bu oldu. Hala süreç devam ediyor. Dava ağır cezaya yönlendirildi. En başta yapılması gereken yeni yapıldı. Benim ölmem mi gerekiyordu? Sesimi duyurmam için ölmem ve ardından bir gün basında konuşulup ardından üstünün kapatılması mı gerekiyordu?” diyor.
 
‘Olayı açıklamaya çalışırken kendimi sanık koltuğunda buldum’
 
Aradan geçen zamana rağmen olayın şokunu atlatamadığına değinen Filiz, şiddet gördüğünde kendini kurtarmak amacıyla özsavunmasını kullandığını ifade ediyor. Kendini ölümden kurtarmak için şiddete maruz kaldığı esnada failin kolunu ısırdığını belirten Filiz, “Bana bir saat boyunca şiddet uyguladığında ben zaten ayağa kalkamıyordum. Karşı koymam imkansızdı, özellikle kafa bölgeme darbe yemiştim. Bunu açıklamaya çalışırken kendimi sanık koltuğunda buldum. Mağdurum ancak sanık koltuğundaydım. Bu benim yaşama sevincimi hep geriye çekti. Çok çaba sarf ettim. ‘Pes ediyorum’ dedim ama bir şekilde sevdiklerimle hayata döndüm” şeklinde konuşuyor.
 
‘Eşim tehdit etti, polis sustu’
 
Yargının ve emniyetin bazı durumlara kayıtsız kaldığına dikkat çeken Filiz, polislerin önünde fail tarafından hakarete maruz kaldığını ancak polislerin buna kayıtsız kaldığını belirtiyor. Failin, “Sen göreceksin, çevrende kimse kalmayacak” tehditlerine rağmen orada bulunan polislerin bir şey yapmadığını aktaran Filiz, emniyetin erkek savunuculuğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Filiz, “Eve özel eşyalarını almaya geldiğinde evdeki paraları alıp gitti. Tutanaklar olmasına rağmen polis bir şey yapmadı. Görev sırasında  olmaması gereken durumları da yaşamadım diyemem. Bütün kuralları uygulamama rağmen çocuklar için eve icra memurları geldi. Bu süreçte çocuklarıma her seferinde travma yaşatıldı” sözleriyle anlatıyor yaşadıklarını.
 
‘Adalet kadından yana değil’
 
Şiddet önleme merkezlerinde şiddetten kurtulmaya çalışan kadınları gördükçe dayanışmayı hissettiğini ve kendinde savaşma gücü bulduğunu söyleyen Filiz, dayanışmanın önemine dikkat çekiyor. Yaşadığı süreç sonucunda yargıda bazı boşluklar gördüğünü vurgulayan Filiz, “ ‘Adalet kadından yana, şiddet konusunda kadından yana’ imajı verilse de, bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Bu sadece bir imaj olarak sergileniyor. Bu imaj olsaydı ben sanık koltuğunda olmazdım. Hiç kimse şiddeti hak etmez. Eğer bir insan hayatında birisine şiddet uyguluyorsa o sorgulanıp yargılanmalı. Ancak ülkemizde bu yok maalesef. Bir insan bir insana şiddet uygulayamaz. Yargı sürecinin bu kadar uzamasına ne gerek vardı? Elimde kanıtlarım, raporlarım olmasına rağmen 4 yıldır savaşıyorum ve savaşın sonunda sanık koltuğuna oturtuldum” ifadelerini kullanıyor.
 
‘Şiddete devam ediyor ancak bir yaptırım yok’
 
Kadına yönelik şiddet vakalarında failin hemen tutuklanacağı algısının yalnızca bir algı olduğunu aktaran Filiz, “Ben kadına şiddetin en basit örneğiydim” diyor. “Karşı taraf neden tutuklanmadı?” diye soran Filiz, “Ben aylarca işe gidemedim, günlerce kendime gelemedim. Benimle birlikte iki çocuğum da bu durumu yaşadı. Adalette bu böyle söyleniyor ancak uygulanmıyor. En son iki ay önce çocuklarım darp edildi. Yine bir şey olmadı. Göz göre göre şiddete devam ediyor, dava yeni ağır cezaya yeni gitti. Neredeyse karşı taraf değil ben ağır cezada yargılanacaktım. Sanık koltuğuna 10’dan fazla kez çıkarken, karşı taraf sadece 2 kez çıktı. Bir kadın olarak bu durumu yaşamak çok zordu” şeklinde konuşuyor.
 
‘Sesini duyuramayan kadınlar için buradayım’
 
Filiz, yaşadığı bu süreçte kadın derneklerinden çok büyük bir destek görmediğini ifade ederek eleştiride bulunuyor. Çok sayıda insanın, “Süreci uzatmamalısın” ve “Herkes bunu yaşıyor” gibi söylemlerine maruz kaldığını ifade eden Filiz, “Çevrem tarafından ve meslek örgütüm tarafından desteklendim. Hastalarım destekledi, beni sevenler destekledi. Bugün önce kendim, sonra iki çocuğum için sonra da sesini duyuramayan kadınlar için buradayım” sözlerine yer veriyor.
 
‘Kadınlar yılmayın, savaşın’
 
Şiddete karşı mücadele yürüten Filiz son olarak 25 Kasım kapsamında kadınlara şu mesajı iletti: “Kadınlar ‘ben nerede yanlış yaptım?’ sorusunu kendilerine sormasın. Güçlü olun, hem kendiniz hem de sizden geri kalanlar için yılmayın, korkmayın. Mutlaka psikolojik destek alın. Kimseye bağımlı değilsiniz, yılmayın savaşın. Kimsenin kimseye şiddet uygulamaya hakkı yoktur.”