Şiddet ve tecavüze karşı özsavunma ve mücadele ile dolu bir yaşam

  • 09:02 21 Kasım 2021
  • Güncel
 
Marta Sömek
 
İSTANBUL - Ağabeyi tarafından tacize, dayısı tarafından tecavüze maruz kalan sonrasında özsavunmasını kullanan K.M.'nin mücadele dolu hayatına yolculuk ediyoruz.
 
Sistematik şiddet, taciz, istismar, tecavüz ve eril tahakküme karşı mücadele ve özsavunma ile ilmek ilmek örülen bir yaşam K.M.’nin hayatı. K., henüz 8 yaşındayken, Mardin’de ağabeyi tarafından tacize maruz bırakılır. Yaşadıklarını ailesine anlatır, fakat aile ona inanmaz. Bu süre içerisinde 10 yıl boyunca abisi cinsel tacize devam eder. Taciz faili ağabeyi bir gün K.’yi kaçırarak zorla dayısının oğluyla evlendirir. K.’nin yaşadıkları evlenince iki katına çıkar. Kayınpederi de olan dayısı tarafından bu kez de taciz ve tecavüze maruz bırakılır. Tecavüz faili dayısına karşı özsavunma uyguladığı esnada araya giren eşi dayısı tarafından katledilir. 
 
Suçun tamamı K.’nin üzerine yıkılır. 5 yıl 6 ay cezaevinde kalan K.  yaşadıklarına karşı ayakta durarak, yaşamını mücadeleyle örmeyi başarıyor.Hayatı bir çok deneyimi barındıran K., korkmadan daha güçlü ses çıkarmaları gerektiğini söylüyor.
 
10 yıl boyunca abisi tarafından taciz ve istismar edildi
 
Ağabeyinin ona yaşattıklarını, ailesinin şiddetine rağmen her seferinde ailesiyle paylaşan K., yaşadıklarını şu cümlelerle anlatıyor: “Abim sürekli tekrarladı ama kendimi korumayı başardım, anneme her anlattığımda dayak yedim oturdum. Hiçbir şey yapamadım, ailemden hiç destek göremedim. Anneme abimin beni taciz ettiğini her söylediğimde, ‘yalan, iftira atıyorsun’ deyip beni dövüp içeri kilitliyordu. Abim de karşımda gülüyordu. Annemin ve ailemin bana destek çıkmasını, korumasını isterdim. Abim askerliğini yapıp gelmişti, benim gücüm ona yetmiyordu, 8 yaşındaydım, abim evleninceye kadar 10 yıl boyunca bu durum sürekli sürdü.”
 
Kaçırılarak evlendirildi ve tecavüze maruz bırakıldı
 
K.M. daha sonra ağabeyinin dayısının kızını henüz çocukken kaçırıp evlendiğini, kendisini de şiddet uygulayarak kaçırıp, dayısının oğluyla evlendirerek “berdel” yapmak istediğini söylüyor. K.M., kaçırılmasının ardından ailesinden kendisini kurtarmalarını beklese de terk edildiğini dile getirerek şu aktarımlarda bulunuyor: “Babam dayıma, kızım giderken 700 dolar çalmış, onu verin barışırız dedi ve parayla her şeyi bitirdiler. Ki ben orada ailemin gelip beni kurtarmasını bekliyordum. Hiç umudum yoktu çünkü küçükken yaşadıklarımı hiçbir zaman unutamıyorum, bir ihtimal ailem gelip beni kurtarır diye bekledim, ailem ise parayı verin barışırız dedi.” Kaçırıldıktan sonra ise dayısının oğluyla zorla evlendirildiğini paylaşan K.M., dayısı tarafından önce taciz edildiğini daha sonra da tecavüze maruz kaldığını ifade ediyor.  
 
Hastalığı tecavüze ‘iftira bahanesi’ olarak görüldü!
 
Dayısı tarafından tecavüze uğrayan K.M. ailesine durumu anlatarak yardım talebinde bulunur. “Yine aileme gittim ama ailem yine beni dışladı. Köyde karakol, televizyon, telefon, iletişim kurabileceğim, şikayet edebileceğim hiçbir şey ve hiç kimse yok” diyen K.M., yaşadıklarını paylaştığı takdirde katledilmekle tehdit edilir. Dayısının tecavüzü sürdürmesiyle tekrar ailesinden destek isteyen K.M., “Bir şey yapamadım, aileme gidip tekrar söyledim, annem kolumdan tuttuğu gibi dayımın eline verdi, ‘kızım küçüklükten beri iftira atıyor’ dedi. Epilepsi hastasıyım ben, ‘kızım şuurunu kaybediyor, hayal görüyor, öyle bir şey yok aslında, sadece kızımın uydurmaları’ diye herkese yutturdu annem ve beni tekrar aynı cehenneme gönderdi” diye anlatıyor yaşadıklarını.
 
Sistematik tecavüze karşı özsavunma
 
8 yıl boyunca sistematik bir şekilde dayısı tarafından taciz edilip, tecavüze uğrayan K.M., epilepsi hastası olması nedeniyle geçirdiği her nöbetten sonra tecavüze maruz kaldığını fark ettiğini söylüyor. Tecavüzü kimsenin bilmediğine ve görmediğine değinen K.M., 2002 tarihinde tekrar dayısı tarafından tecavüze uğramak üzereyken durumu fark ettiğini ve özsavunmasını kullandığını belirtiyor. K.M., şu sözlerle o anları anlatıyor: “Gözümü açtığımda kayın pederim yatağımdaydı, kendimi kaybettim o an onu öldürmek istedim, silah vardı orada onu aldım elime, kayın pederime doğrulttum. Namlusu uzun olduğu için o elini silaha vurarak eşime çevirdi ve silah patladı. Her gece herkesin yemeğine ilaç koyuyordu, ne yaptığını kimse görmesin diye. Eşim dahil herkes uyuyakalıyordu, düşünün evde silah patlıyor ve kimse uyanamıyor bu sese. Silah patladıktan sonra kayın pederim başladı çığlık atmaya, ‘uyanın gelin oğlumuzu öldürdü’ diye. Demiyor ben vurdum diye. Jandarma geldi daha sonra beni götürdüler, ‘sadece beni götürün buradan, size her şeyi anlatırım’ dedim.”
 
5 yıl hapis cezası aldı
 
İfadesi alınırken bir komutanın K.M.’ye, “Kayın pederini araya koyma, koyarsan çok uzar, sadece tartıştık ve tartışma esnasında da nasıl olduğunu bilmiyorum” diyerek maruz kaldığı tecavüzü anlatmamasını söylediğini dile getiriyor. K.M., mahkemede maruz kaldığı tecavüzü gizlemeyerek, özsavunmasını kullanması nedeniyle 5 yıl hapis cezası aldığını belirtiyor ve ekliyor: “DNA testi yapılmasını istedim, iki tane çocuğum var, sürekli kayın pederimin tecavüzlerine maruz kalıyorum. DNA testimde bir tane kızımın kayın pederimden olduğu ortaya çıktı, ondan sonra aileme dedim ki ben yalan mı söylüyorum. Devlet bana 5 yıl, kayın pederime 1 yıl 17 gün hapis cezası verdi, adalet bu. Hep erkekler kazandı, kadınlar kaybetti.”
 
Katledilmekle tehdit edildi, yeniden zorla evlendirildi
 
Cezaevinde kaldığı süreçte babası ve tecavüz faili dayısı tarafından katledilmekle tehdit edilen K.M., bu sefer de yaşamını yitiren eşinin ağabeyi ile evlendirilmeye zorlanıyor. K.M.,“DNA testi yapıldı, her şey ortaya çıktı ama sanki hiçbir şey olmamış gibi beni aynı yere sürüklemeye çalışıyorlardı. Kayın pederim bu sefer de ‘işlemlerinizi başlattım, parayla çıkartacağım seni küçük kayınınla evlendireceğim merak etme’ dedi. Bunu yapan kayın pederim, ailem de buna izleyici, ‘bize ne kadar başlık vereceksin’ diye soruyorlar. Kayınımla evlenmezsem çocuklarımı öldürmekle tehdit ettiler. Kaynım yaşanan her şeyi görüyordu ve onları hiç sevmiyordu. Beni oradan götürmesi şartıyla evlendiğim kayınım da bana çocuklarımı büyütüp okutmaktan başka bir şey istemediğini söyledi.”
 
‘Artık hiçbir şeye suskun kalmak istemiyordum!’
 
K.M., cezaevi sürecini şu cümlelerle anlatıyor: “Cezaevine girdiğimde hamileydim, oğlum doğdu, orada büyüttüm, hiç kimse yanımda yoktu, tek başıma baktım. 5 yılda her şeyi yaşadım, tek başınasın, kucağında bir tane bebek ve hiçbir şey yapamıyorsun. Okudum orada, kendimi geliştirdim, babam beni hiç okula göndermedi, cezaevinde okudum ilkokul diplomamı aldım, ondan sonra bilgisayar öğretmenliği diplomasını aldım ve ana sınıf öğretmenliğini kazandım. Sürekli okudum, kendimi geliştirmek, bu cehaletten çıkmak istedim, bundan sonra yapılacak olan hiçbir şeye suskun kalmak istemiyordum.”
 
Tek kişilik mücadele…
 
K.M., cezaevinden çıktıktan sonra tecavüz faili dayısının çocuklarını geri aldığını ve kaynı tarafından bir kızına da tecavüz edildiğini öğreniyor.K.M., “Kızım 18 yaşına girdiği gibi evden kaçtı ve yaşadıklarını ben sorduğumda anlattı. Bunu duyduğumda dünyam yıkıldı zaten, kayın pederim de ‘bize zarar verir’ diye düşünerek Mardin’e kaçtı. Çocuklarım çok perişandı, çıktığımda berbat bir şekildeydiler, onları toparlayıp bu hale getirene kadar çok uğraştım. Her şeyi yaşadım hiçbir şeyim yoktu” ifadelerini kullanıyor. 
 
Tüm zorluklarla tek başına mücadele ettiğini belirten K.M., “Gecekonduları yıkıp odun getiriyordum, çocuklarım ısınsın diye. Çöpe atılan yatak yorganları yıkayıp çocuklarıma yatak yaptım çünkü hiçbir şey vermediler bana. Ya gelip aynı evin içerisinde oturup tecavüze katlanacaktım ya da hiçbir şey vermeyecekler, o eve asla gelmeyeceğimi söyledim. Gerekirse dilenir çocuklarıma bakarım dedim. Çocuklarıma iyi bir hayat sunmak için onlardan uzak durmam gerekiyordu” diye konuştu.
 
‘Kadınlar özsavunmalarını kullanmaktan korkmamalı!’
 
Evde çalışarak geçimini sağlamaya çalışan K.M., kıt kanaat geçinseler de kendi yaşamını kurduğunu söyleyerek, “Şu an çok iyi, hiçbir sorunum yok. Beni ayakta tutan şey içimdeki hırstı. Küçükken yapamadıklarımı keşke yapabilseydim, keşke o zaman birileri el uzatsaydı, birileri destek çıksaydı belki daha farklı olurdu” cümlelerini kullanıyor. Kadınların hiçbir zaman susmaması ve kendilerini savunmaları gerektiğinin altını çizen K.M., “Şikayet ettiklerinde bizi öldürürler diye düşünmesinler, bütün kadınlar birbirine destek olsa erkekler hiçbir şey yapamaz. Aslında erkekler bir hiç, bir erkek bir kadını yenemez, kadın isterse her şeyi başarır. Ben ölseydim daha mı iyiydi, ben öleceğime o ölsün, ben çocuklarıma bakarım ama ölsem çocuklarıma kim bakacak, hiçbir erkek çocuklarına sahip çıkmamış bugüne kadar, anneden başka hiç kimse çıkamaz” yorumunu yapıyor. K.M. ayrıca şiddete, taciz ve tecavüze karşı kadınların özsavunmalarını kullanmaktan korkmamalarını dile getiriyor.  
 
‘Kesinlikle pişmanlık duymuyorum…’
 
Özsavunmasını kullandığı için pişmanlık duymadığını söyleyen K.M. devamında şunları paylaşıyor: “Öldürmese kendisi ölecek çocukları yine kalacak, öldürse yine cezaevine girecek ve yine çocukları ortada kalacak, bunu düşündüğü için çoğu şeye maruz kalıyor. Kadınların aslında korkmaması gerekiyor. Kesinlikle pişmanlık duymuyorum, bir yerde pişmanlık duyuyorum, eşim değil de o ölseydi hiç pişman olmazdım. O kadar yıla üzülmezdim ama o yine dışarıda, yine özgür. Bir kapıdan girip bir kapıdan çıkıyorlar, tecavüz ediyor bir sene yatıp geri çıkıyor. Ölmektense öldürsün ama işte bizim devletimiz buna razı gelmiyor. Erkekten daha fazla ceza veriyor kadına, erkek öldürse tahrik edildi ve daha az ceza alıyor ama kadına daha fazla ceza veriliyor. Cezaevinde eşleri tarafından satılan, öz kardeşi tarafından tecavüze uğrayan çok insan gördüm ama ona rağmen susuyor, konuşamıyorlardı çünkü çocuklarıyla veya aileleriyle tehdit ediliyorlardı.
 
‘Neden hep kadınlar ölüyor!’
 
Tek başına çocuklarına bakarak yaşam sürmeye çalıştığı dönemde sahip olduğu imkanların mevcut koşullara göre çok daha zor olduğunun vurgusunu yapan K.M. kadınlara şöyle sesleniyor: “O zaman imkanlar yoktu, herkesten şiddet görüyordum, ailem bana inanmıyordu. Devlet ulaşıp bana destek olsaydı belki bu kadar çekmezdim, bunları yaşamazdım, maruz kalmazdım. Şimdi herkesin elinde telefon var, imkanlar var, lütfen sessiz kalmasınlar, sessiz kaldıkça ezilen biz oluyoruz.” Kadınların maruz kaldıkları şiddet, istismar ve tecavüze dair çok fazla şikayette bulunsalar da dilekçelerinin dahi sunulmadıklarını, polislerin “sus, kadınlığını yap evinde otur” söylemlerine tanık olduğunu ifade eden K.M., “Bu noktada kadınlar ölmektense özsavunmasını yapsın, kendisi öleceğine öldürsün, neden hep kadınlar ölüyor” diye konuşuyor.
 
‘Asla susmasınlar, bağıra bağıra söylesinler!’
 
Kadınların çok güçlü olduğunu ve bu yüzden de asla susmamaları mesajını veren K.M., “Çıksınlar bağıra bağıra söylesinler, destek olsunlar birbirlerine, destek oldukları sürece hiç kimse onları yıkamaz. Kadınlarımız çok güçlü. Mecbur kaldığı sürece özsavunmasını yapsınlar” çağrısında bulunuyor.