Diyarbakırlı kadınlar: Cezasızlık politikası şiddet ve katliamları arttırıyor

  • 09:05 20 Kasım 2021
  • Güncel
Sema Çağlak -Şirin Çınar
 
DİYARBAKIR - 25 Kasım’a sayılı günler kala mikrofon uzattığımız Diyarbakırlı kadınlar, hükümetin kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi yönünde önlem alamadığını belirtti. Öte yandan hükümetin faillere cezasızlık politikası uyguladığını vurgulayan kadınlar, bu politikaların kadın katliamlarının artmasına neden olduğunu ifade etti.
 
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, 1999 yılında “kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak” amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edildi. Dominik Cumhuriyeti’nde diktatör Rafael Leonidas Trujillo iktidarı tarafından 25 Kasım 1960’ta katledilen Mirabal Kardeşler’den bugüne erkek-devlet şiddeti artarken, kadınların direniş ve mücadelesi de yükseliyor. Kadınlar, iş yerinde, evde, sokakta, okulda, her yerde şiddet ve saldırılara karşı örgütleniyor.
 
25 Kasım’a giderken, Diyarbakır’da mikrofon uzattığımız kadınlar Türkiye ve bölgede yaşanan şiddet ve baskının hayatın her yerine nasıl sirayet ettiğini gözler önüne seriyor.
 
‘Kadına her yerde şiddet uygulanıyor’
 
Kadına yönelik şiddetin her alanda uygulandığını belirten üniversite öğrencisi Evin Aytekin, başta kadınlar olmak üzere tüm canlılara şiddet uygulandığını kaydetti. Şiddet, taciz ve tecavüz faillerinin yargılanması ve cezalandırılması gerektiğine işaret eden Evin, “Şiddet denince akıllara sadece fiziksel şiddet gelmemeli. Kadına yönelik uygulanan psikolojik şiddet de var. Aynı zamanda dışarıda, evin içinde çocuğuna, eşine psikolojik şiddet uygulayan kişiler de var. Biz kadınlar olarak sürekli kurban mı edileceğiz? Eşine, kız arkadaşına şiddet uygulayarak öldürenler ‘çok sevdim o yüzden öldürdüm’ diyor. Sevgi sürekli öldürmek, şiddet göstermek mi? Kadınları döverek seveceklerse sevmesinler” dedi.
 
‘Bu ülkede adalet yok’
 
Hükümetin kadına yönelik şiddetin önüne geçemediğini dile getiren Evin, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine tepki göstererek şunları dile getirdi; “İstanbul sözleşmesi neden iptal edildi? Kadınlar daha çok katledilsin diye mi? İktidar feshettiği İstanbul Sözleşmesi’ni tekrardan uygulamaya koymalı. Devlet kadını korumak adına hiçbir şekilde önlem sağlamıyor. Bu ülkede adalet olmadığı için biz kadınlar ancak birbirimize sırtımızı dayayarak bu sorunlara çözüm üretebiliriz. Suçluları tutuklayıp hemen serbest bırakmasınlar. Suçlular bu şekilde daha çok cesaretleniyorlar. Binlerce kadın bu olaylar yüzünden intihar etti. Artık kadınların katledilmesini istemiyoruz.”
 
‘Biber gazıyla dolaşmak zorunda kalıyorum’
 
Hükümet tarafından suçlulara karşı uygulanan cezasızlık politikalarının kadın katliamlarının artmasına neden olduğunu belirten kafe çalışanı Elif Özkan ise, devletin şiddet konusunda kadınları savunmadığını ve erkekleri koruduğunu dile getirdi. Elif, “Cezasızlık politikalarının verdiği rahatlıkla failler kadınlara daha kolay şiddet uygulamaya başladı. Ben bir kadın olarak gece işten çıkarken sürekli sözlü tacize uğruyordum. Günlerce hiç tanımadığım erkekler tarafından evimin önüne kadar takip ediliyordum. Bu sorunlar yüzünden sürekli yanımda taşıdığım biber gazıyla dolaşmak zorunda kalıyorum. Artık kadınlar kendini koruyamamakla beraber tek başına dışarı bile çıkamıyor. Her yerde sürekli sözlü, fiziksel ve psikolojik şiddete uğruyoruz. Hükümet tarafından İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle erkekleri kadınlara daha rahat şiddet uygulayacağını gösterdiler” sözlerine yer verdi.
 
‘Cezasızlık politikaları şiddet ve katliamları arttıracak’
 
Elif, kadına yönelik şiddet konusunda adaletin sadece duvarda yazılan bir yazıdan ibaret kaldığını ifade etti. Kadınların tüm yaşam alanlarında baskıya maruz bırakıldığını kaydeden Elif, “Şu an bir sokak başında taciz ya da tecavüze maruz bırakıldığımda kimse bana yardım etmeyecek. Bu yüzden bir kadın olarak ben kendi kendimi savunmak zorundayım. Ben şimdi bir kadın olarak şiddete maruz kalsam polis hiç bir şey yapmayacak. Kadınlar şiddete karşı öz savunmasını yaptığı halde yine tutuklanıyor. Çoğu suç faili ‘nasıl olsa en fazla 5 yıl yeriz’ düşüncesine giriyorlar. Devlet kadın katliamları ve şiddetin önüne geçmediği sürece daha çok kadın katledilecek. Kadınların daha fazla katledilmemesi için devletin cezasızlık politikalarını uygulamaması gerek” diyerek yargının kadınları koruyan, erkekleri cezalandıran kararlar vermesi gerektiğine dair eleştiride bulundu.
 
‘Kadınlar katledilmeye terk ediliyor’
 
Kadına yönelik şiddetin artmasındaki en önemli nedenin “eğitimsizlik” olduğunu vurgulayan ev emekçisi Sidan Kartal ise, ailelerin şiddet konusunda çocuklarını iyi eğitmeleri gerektiğini kaydetti. Sidan, “Aile olarak çocuklarımızı yeterli oranda eğitemiyoruz. Eğitemediğimiz için de şiddet gibi olaylar meydana geliyor. Devlet suçluları yargılamadığı için suçlular da ‘zaten bana bir şey yapamazlar’ diyerek kadınları tehdit ediyorlar. Bu olaylarla mücadele edebilmek için hayatımıza alacağımız kişileri çok iyi seçmeliyiz. Kadınlar her zaman kendi ayakları üzerinde durmalı. Kendi gücünün farkına varan kadınlar bir şekilde kendini koruyabiliyor, fakat bir erkeğe bağlı olan kadın için bu pek mümkün olmuyor. Aynı şekilde kadınların birçoğu ailesi tarafından destek alamadığı için katledilmeye terk ediliyor. Sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde şiddet olaylarına caydırıcı cezalar verilmeli” diye konuştu.
 
‘Suçluların örnek almasına neden oluyor’
 
Ev emekçisi Kader Demir, şiddetin hayatından her alanına yansıdığını söyledi. Yalnızca fiziksel değil, her kadının psikolojik, sosyal ya da ekonomik şiddete de maruz bırakıldığını ifade eden Kader, ancak hala şiddetin fiziksel algılandığının altını çizdi. “Şiddet görmüyoruz” diyerek sevinen kadınların olduğunu dile getiren Kader, “Aslında hepimiz birer şiddet mağduruyuz. Hayatın her alanında şiddetin farklı biçimlerine bir şekilde maruz kalıyoruz. Faillerin cezalandırılmaması diğer suçluların cesaret almasının önünü açıyor. Öncelikle biz kadınlar olarak kendimizi her türlü şiddetten korumalıyız” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadınlar ucuz işçi olarak görülüyor’
 
Kadınlara ve tüm canlılara yönelik erkek şiddetini, “Korkaklık” olarak yorumlayan ev emekçisi Gönül Çetin ise, şiddetin her türlüsüne karşı olmak gerektiğini dile getirdi. Gönül, “Çünkü şiddet uygulamak aşağılayıcı bir davranıştır. Kadına yönelik şiddet birçok açıdan değerlendirilebilir. Mesela eğitimsizlik, cinsiyetçilik ve ekonomik sorunlar… Özellikle ekonomik alanda kadın ucuz işçi olarak görülüyor. Kadına aslında hiçbir anlamda değer verilmiyor. Kadınlar her açıdan sömürülüyor. Kadına yönelik şiddetin önüne geçmek sadece kadınlarla olabilecek bir şey değil. Tüm toplumun ortak hareket edip bütün bu olanlara karşı çıkması gerekir” diyerek şiddetsiz bir dünya istediklerinin altını çizdi.