Tecride tepki: Kadınlar Önderlik sayesinde özgürlük için savaşıyor

  • 09:02 16 Kasım 2021
  • Güncel
 
Marta Sömek
 
İSTANBUL - İmralı tecridiyle beraber savaş ve şiddetin de sürdüğünü belirten kadınlar, “Kadınlar bugün Önderlik sayesinde özgürlükleri için savaşıyor. Bütün kadınlar dört parça Kürdistan’da mücadele etmeli” çağrısı yaptı.
 
22 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit günden güne ağırlaşırken, 8 aydır kendisinden hiçbir şekilde haber alınamıyor.  Tecrit İmralı’dan başlayarak toplumun tamamına yayılırken, cezaevlerinden sokaklara yaşamın her alanında tecrit politikalarının yine en büyük etkisini kadınlar yaşıyor. Kadınlara baskı, gözaltı, tutuklama, katledilme, tecavüz, fuhşa sürüklenme olarak yansıyan tecrit, savaş ve şiddet siyaseti üzerinden de yürütülüyor.
 
Kadınlar, İmralı’daki tecride karşı tepkilerini dile getirirken, “Sağ olduğumuz sürece, biz kadınlar ayakta, meydanlarda olacağız” mesajı verdi.
 
‘Kadınlar ve Önderliğin üzerindeki tecrit kalksın!’
 
Kadınların alanlara çıkarak ses çıkarmaları gerektiğini söyleyen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Küçükçekmece İlçe Eşbaşkanı Gülsüm Öztürk, “Yeter artık kadınlar ve Önderlik üzerindeki tecrit kalksın. Gençlerimiz, çocuklarımız, herkes cezaevinde. Kadınların katledilmesini, cezaevine girmesini istemiyoruz. Biz kadınları savunmak için alanlardayız” dedi.
 
‘Tutsakların serbest bırakılması’ çağrısı
 
Savaşı ve ölümü istemediklerini kaydeden Gülsüm, savaşın durması çağrısında bulundu. Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne dönük saldırıları karşısında KDP’nin politikalarına tepki gösteren Gülsüm, “Kardeş kardeşi öldürüyor. İnsanlar birbirini katlediyor ama ölümün sonu yok. Biz ölümle bitmeyiz. Bugün ben ölsem benim yerime yaşamı yürütecek birçok kadın var” sözlerine yer verdi. Kadınlara cezaevleri üzerindeki tecride karşı mücadele çağrısında bulunan Gülsüm, ayrıca cezaevlerindeki tutsakların da serbest bırakılması gerektiğinin altını çizdi. 
 
‘Kadınlar dört parçada mücadele etmeli!’
 
Pandemiyle beraber cezaevlerindeki hak ihlallerinin arttığına işaret eden Gülsüm, “Cezaevlerinde kanser hastası olan insanlar var. Pandemide cezaevi koşulları kötüleşti, ilaçlarını vermiyorlar, görüşleri yasakladılar. Bütün kadınlar dört parça Kürdistan’da mücadele etmeli. Sağ olduğumuz sürece, kanımızın son damlasına kadar biz kadınlar ayakta, meydanlarda olacağız. Biz dünyanın her yerindeyiz” diye konuştu. 
 
‘Kadınlar mücadele ediyor’
 
Kadınların zulme uğradığına ve katliamların her geçen gün arttığına dikkat çeken Barış Annesi Medine Bektaş da, barış ve özgürlüğün en önemli taleplerinden biri olduğunu belirterek, “Gençler, kadınlar öldürülüyor. Biz kadınların öldürülmesini, ezilmesini, hapse girmesini, tecavüze uğramasını istemiyoruz. Biz kadınların başarmasını istiyoruz. Kadın yaşamdır, özgürlüktür. Barış ve özgürlük istiyoruz. Yaşasın kadınların özgürlüğü” diye konuştu. Medine, kadın mücadelesinin önemine değinerek mücadeleden asla vazgeçmeme çağrısı yaptı.
 
‘Kadınlar Önderlik sayesinde özgürlükleri için savaşıyor’
 
İmralı’dan başlayarak tüm halka sirayet eden tecridin geçmişten beri kadınların üzerinde uygulandığına vurgu yapan diğer Barış Annesi Behiye Duman ise, şunları söyledi: “Kadınlar bugün Önderlik sayesinde özgürlükleri için savaşıyor. Dünyadaki bütün kadınlar özgürlük için savaşan kadınlara destek veriyor. Önderliğin üzerindeki tecridi kınıyoruz. Tecrit sadece Önderliğin üzerinde değil, tüm Kürdistan’ın üzerinde uygulanıyor.”
 
Uzun yıllardır Kürt halkına zulüm ve baskı uygulandığını dile getiren Behiye, erkek-devlet yapısında kadınların özgür olmasının istenmediğini sözlerine ekledi.
 
‘Kadın özgürlüğü için herkes bir araya gelsin!’
 
“Kadınlar bir arada olur ve dayanışırsa” sözleşmelerin uygulanacağını ve tüm kadınların güçleneceğini vurgulayan Behiye, “Kadının evin içerisinde olmasını ve cahil kalmasını istiyorlar. Kadınlar ele ele versinler, kadın özgürlüğü için mücadele eden herkes bir araya gelsin, biz bir araya gelirsek kadın haklarını içeren sözleşmeler de uygulanır” diye konuştu.