5’inci Yargı Paketi: Kötü sistem üzerinden yeni bir şey yapılamaz

  • 09:02 15 Kasım 2021
  • Hukuk
 
ANKARA - AKP’nin hazırladığı 5’inci Yargı Reformu Paketi’nde yer alan “icra yoluyla çocuk teslimi” maddesinin düzenlenmesini değerlendiren avukat Hilal Çelik, maddede çocuk odaklı bir bakış açısı olmadığını belirtti.  Hilal, “Kötü işleyen bir sistem üzerinden yeni bir şey yürütmek çok mümkün değil’ dedi. 
 
AKP iktidarın gündemine aldığı 5’inci Yargı Reformu Paketi 5 Kasım günü Meclis Adalet Komisyonu’nda görüşüldü. Genel Kurul’a gönderilen pakette İcra İflas Kanunu’na ilişkin önerilen bazı  değişikliklerinden biri de “icra yoluyla çocuk teslimi” maddesi. Yeni düzenlemeye göre çocuk teslimi görevi icra müdürlüklerinden alınarak Adalet Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren “Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanlığı’na” verilecek. Ayrıca yeni düzenlemeyle icra müdürlüklerine ödenen harç ücretinin kaldırılması, teslim işlemlerinin yürütülmesi için yapılacak tüm masrafların Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanması planlanıyor. Düzenlemenin çocuğun yararını gözetmemesi tartışma konusu oldu.
 
 Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nden avukat Hilal Çelik, 5’inci Yargı Paketi’nde yer alan “icra yoluyla çocuk teslimi” maddesine ilişkin JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Travmatik sonuçlar doğurabilir’
 
5’inci Yargı Reformu Paketi’nin beklenilen bir şey olduğunu belirten Hilal, özellikle icra yoluyla çocuk teslimi kısmının çok tartışmalı olduğunu, bu durumun çocuklar açısından travmatik sonuçlar doğurduğunu söyledi. Hilal, “Biz de maddi imkanlarla çocukların örselenmediği, çocukların travmatik süreçler yaşamadığı, ebeveyninde kendi çocuğuyla kişisel iletişiminde masraf yapmak zorunda kalmadığı uygulamaların oluşturulmasını istiyoruz. Burada önemli olan durumun nasıl ve ne şekilde yürütüleceğidir” dedi.
 
‘Çocuk nesne gibi görülüyor’
 
Yargı paketini incelendiğinde çocukları, ebeveynin hakkı olarak yorumlayan bir bakış açısı gördüğünü belirten Hilal, “Yargı paketinde çocuk odaklı bir bakış açısından çok çocuğu nesne gibi gören bir bakış açısı var. Örneğin, ayırt etme gücüne sahip çocukların, diğer ebeveynle kişisel ilişki kurmak isteme istememe hakkı, bu ilişkiye karşı çıkan çocuklarla ilgili nasıl bir yöntem izlenmesi gerektiği, bu çocukların katılım hakkının ne şekilde dikkate alınacağı ya da bu çocuklara nasıl psikolojik destek sunulacağına dair herhangi bir bilgi yok. Tamamen ebeveynlerin hakları üzerinden yorumlanmış” şeklinde konuştu. 
 
‘Çocuğa ilişkin süreçler etkin yürütülmüyor’
 
Öngörülen uygulamaların hemen hayata geçirilmeyeceğini, öncelikle pilot bölgelerde uygulamaların gerçekleşeceğini kaydeden Hilal, “Bu uygulamanın Mağdur Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri eliyle yürütülecek olması endişe verici bir durum. Çünkü Adli Destek ve Mağdur Hizmetler Müdürlükleri iş yükleri çok fazla olan kurumlar. Mağdur Hakları Daire Başkanlığı’nın internet sitesine baktığımızda hali hazırda 108 tane Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü olduğu belirtiliyor. Ankara’da ise hem Merkez adliyesinde hem Batı Adliyesi’nde bu müdürlüklerden var. Buraların iş yüklerinin çok fazla olduğunu biliyoruz. O yüzden çocuğa ilişkin süreçlerin de çok etkin yürütülmediğini görüyoruz. Örneğin Sosyal İnceleme raporları çok geç sürelerde hazırlanıyor, çocuklara ilişkin koruyucu destekleyici tedbir kararlarının alımı, süreç olarak çok uzun. Alınan koruyucu, destekleyici tedbir talepleri takip edilmiyor, etkin bir şekilde denetlenmiyor. Hali hazırda var olan oturtamadığınız bir sistem üzerinde sağlam bir yapılaşma sağlamadan yeni yükümlülükler getirdiğinizde işlemeyeceği daha en başından belli. Bu merkez eliyle süreçler sağlıklı yürütülemez” ifadelerini kullandı.
 
‘Suistimale açık maddeler var’
 
Hilal, söz konusu olan düzenlemeyle icra müdürlerinin yerini Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanlığı’nın aldığını, değişen tek şeyin bu durumun artık harç ödemeden  yapılacağını kaydetti. Harç ödenmeyeceği için yapılan işlemlerin de artacağına değinen Hilal, bunun sonucunda iş yükünün de artacağını kaydetti. Hilal, “Çok suistimale açık olduğunu düşündüğüm bir madde daha var.  ‘Çocuğun üstün yararının gerekli kılındığı durumlarda teslim emri gönderilmeksizin çocuğun kolluk zoru kullanılarak teslim alınması mümkündür’ diyor. Bu durum suistimale açık. Özellikle çocuğun velayeti sosyo ekonomik anlamda daha iyi durumda olan ebeveynde değilse maddi gücü elinde bulunduran ebeveynin suistimal etme riski öngörülebilir.  Böyle bir durumda uzman çocuğun yararını neye göre değerlendirecek? Bu çok belirsiz bir durum” diye belirtti. 
 
‘Güvenlik meselesi net değil’
 
Düzenlemeyle “çocuk teslimi” işleminin hangi şartlarda olacağına dair de kesin bilgilerin olmadığını dikkat çeken Hilal, güvenlik meselesinin de net olmadığını söyledi. Hilal, “Çocuğun teslim edileceği yerler için valilik ve belediyeler bir alan oluşturacak ve bu yerlerin güvenliğinin sağlanması konusunda da ilgili müdürlüklere bütün kolaylıklar sağlanacak maddenin altı yapısı hazırlanmamış. Belediyelerin maddi gücü, personel sayısı yeterli mi, bilmiyoruz. Türkiye genelinde bu eksikliklerin bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlanması çok zor. Bir şeyler öngörülmüş ama zaten kötü işleyen bir sistem üzerinden yeni bir şey yürütmek çok mümkün değil” şeklinde konuştu.
 
‘Bu süreçte kadınlara hukuki destek vermek gerekiyor’
 
Kadınların ve çocukların normalde de güvensiz bir alanda olduklarını belirten Hilal, sorunun çok daha derin olduğunu vurguladı. Kadına ve çocuğa şiddet konusunda önlemlerin en başından alınması gerektiğini kaydeden Hilal, “Daha boşanma aşamasında Aile Mahkemeleri’nin bu duruma dair tedbir alması gerekli. Bu süreçte kadınların itiraz ve şikayet hakları var. Kadın ve çocuk şahsında şiddetin her türlüsü, haklı mazerettir. Bu nedenle kadınlara itiraz ve şikayet süreçlerini yürütebilmesi için aktif bir bilgilendirme ve hukuki destek vermek gerekiyor. Kadın şikayetini ne şekilde ileteceği, nasıl bir yol izleyeceği konusunun ayrıntılı bir biçimde düzenlenmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.