Cezaevlerinde ihlaller artıyor: Tacize uğrayan kadın ‘suçlu’ bulundu

  • 09:05 12 Kasım 2021
  • Güncel
Dilan Babat
 
ANKARA - Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nda yer alan HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan, cezaevlerinde ‘insanlığın öldürülmeye’ çalışıldığını belirtti. Fatma, Kayseri cezaevinde bulunan bir kadının gardiyan tarafından tacize maruz kaldığını ancak, cezaevi yönetimi tarafından kadının suçlu bulunarak, kişiler hakkında bir işlem yapılmadığını söyledi.  
 
Cezaevlerine dönük yoğun hak ihlalleri gündemdeki yerini koruyor. Meclis’e gündemine taşınan hak ihlalleri, Adalet Bakanı ve iktidar tarafından görmezden geliniyor. Meclis İnsan Hakları Komisyonu Türkiye ve bölge cezaevine ziyaret gerçekleştirdi. Komisyonların yaptıkları ziyaretler sonucu bir raporun da düzenlenmesi ve gerekli yerlere verilmesi bekleniliyor.
 
Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ile cezaevlerine ilişkin yaptıkları ziyaretleri konuştuk. 
 
‘En sık 7 cezaevinden başvuru geliyor’
 
Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Tutuklu ve Hükümlü Hakları İnceleme Komisyonu ve partilerine cezaevlerinden sıkça başvuruların geldiğini söyleyen Fatma, gelen başvuruların içerisinde sadece siyasilerin değil, diğer yapılardan da geldiğini belirtti. Fatma, “Bize de en çok Patnos, Van, Kayseri, Elazığ, Afyon, Şırnak, Kırıkkale, Hilvan gibi cezaevlerinden başvuru geliyor. Birçok cezaevinde farklı konsept devreye girdiği için bütün cezaevlerinde sorun yaşanıyor” dedi.
 
 İnfaz yakma, ayakta sayım, disiplin cezaları…
 
Cezaevlerine yaptıkları ziyarette birçok ihlalin göze çarptığını ifade eden Fatma, gözlemlediği hak ihlallerini şöyle anlattı: “Geçmiş cezaevi tarihine baktığımızda ayakta sayıma karşı çok büyük direnişlerin olduğu, bedellerin ağır ödendiği bir uygulamaydı. Ayakta sayım dayatmasından vazgeçildiği bir dönemde yaşıyorduk.  Günde iki defa yapılan sayım normal gardiyanlar içeri girdiğinde herkes bulunduğu yerde sayar ve giderdi. Şimdi bazı cezaevlerinde ayakta sayım, kişinin üzerinde eşofman varsa eşofmanı çıkarıyorlar, terlik varsa terlikle sayım almama gibi uygulamalar var. Tutuklular, sağlığa erişimde ciddi sorunlar yaşadığını, doktora götürülseler dahi ilaçların verilmediğini ilettiler. Son süreçte bize de gelen ve gündemde de olan en önemli sorun infaz yakma. Bazılarının infazı yakılıyor, bazılarının da tahliyesi engelleniyor.”
 
‘Keyfi sürgünler yapılıyor’
 
Tutukluların tahliye olmalarına yakın keyfi bir şekilde verilen disiplin cezalarının devreye konulmasından kaynaklı, siyasi tutsakların tahliye edilmediğini söyleyen Fatma, sürgünlerin de yoğun yaşandığına dikkat çekerek“Bu dönem ağır olarak yaşanan sorunlardan biri de sürgünler. Pandemi sürecinden kaynaklı cezaevlerinde sevkler olmayacak denildi.  Tutukluların başvuruları reddediliyor ama keyfiyete göre çok yoğun sürgünlerde yaşanıyor. Gittiğimiz cezaevlerinin hepsinde sürgün yaşandığını öğrendik. Sürgün edilenler geldikleri cezaevlerinde hakarete, çıplak aramaya maruz kalıyorlar. Çıplak aramayı kabul etmeyenler de darp ve işkenceye maruz kalıyor. Görüştüğümüz kişiler, ‘yaklaşık 2 yıldır ailelerimizle görüşemiyoruz’ diye belirttiler. Bu ciddi bir hak ihlalidir. Dışarıda her şey normale dönerken, tutuklular ve aileleri de aşılarını yapmışken bunun artık sağlanamaması bir ihlaldir. Buda tutuklar üzerinden izolasyon olarak açığa çıkıyor” diye belirtti.
 
‘Cezaevi idaresinden memnun olan tek kişi Dedeoğulları failiydi’
 
Cezaevlerinde özellikle siyasi tutsaklara dönük farklı uygulamaların devrede olduğuna vurgu yapan Fatma, “Tümüyle, işkence, darp, irade kırmaya dönük uygulama içerisinde olma, diz çöktürme, iyi hal raporu alabilmek için bağımsız koğuş dayatması yapılıyor.  Çok yaygın olarak insanlara bağımsız koğuşlara gitme beyanını çok alıyoruz.  Bu konsept daha çok tutsakların tümüyle teslim olmasını ve boyun eğmesini sağlamaya yönelik. Cezaevi yönetimine baktığımız zaman her şey ‘gülük gülistanlık, tutuklular yalan söylüyor, taleplerin hepsi karşılanıyor ama bir türlü tutuklular memnun edilmediğine’  dair beyanda bulunuyorlar. Sunumlar yapılırken her şeyin çok güzel gittiğini, ihtiyaçlarının karşılandığını ve muamelede sorun olmadığını bize rapor ediyorlar. Ancak koridorun diğer tarafına geçtiğimizde durumun çok farklı olduğunu görüyoruz. Komisyonun her üyesi bunu gözlemliyor. İdarenin söylediği şeyler ayrı, tutukluların söyledikleri çok ayrı. Gittiğim her cezaevinde birçok sorun varken,  idarenin yaklaşımından memnun olduğunu söyleyen tek kişi vardı oda Konya'da Dedeoğullarını katleden Mehmet Altun’du” şeklinde konuştu.
 
‘Tacize uğrayan kadın suçlu bulunuyor’
 
Cezaevlerinde kadınlara dönük taciz ve tecavüz iddialarına değinen Fatma, şöyle devam etti: “Kayseri Cezaevi’nde bir kadının tacize maruz kaldığı başvurusu vardı. Gittiğimiz de bir kadın gardiyan tarafından tacize maruz kaldığını iddia etti. Buna ilişkin verdiği dilekçede kendisinin suçlu göründüğünü, hiçbir işlem yapılmadığını ve kendisine disiplin cezası verildiğini söyledi. Bu konuda taciz nedir? Kadının beyanı nasıl ele alınmalıdır? Cezaevi yönetiminin mantığı farklı işlediği için bir kadın gardiyan tarafından yapılanın taciz olamayacağı, bu uygulamanın  ‘taciz ya da tecavüz’ olarak tanımlanamayacağı yaklaşımı ortaya çıktı. Kadınlar bütün dediğimiz baskılara daha farklı maruz kalıyorlar.  Siyasi görüşlerinden kaynaklı ayrımcılığa uğradıklarını her seferinde söylüyorlar. Onlarda, kantinde özel ihtiyaçlarının bulunmadığını, fiyatların çok pahalı olduğunu söylüyorlar. ‘Gücümüz yetmiyor alamıyoruz, devlette bunu karşılamıyor’ diye bir beyanları oldu. Çok fazla hasta tutuklu kadınlarda var. Bunlarında tedaviye erişimleri de sorunlu.”
 
‘AKP’liler Filistin askısı arıyor’
 
Türkiye cezaevlerinin bir “işkencehaneye” dönüştüğüne işaret eden Fatma, AKP’nin işkence sözü duyduğunda başını öne eğmesi gerektiğini belirtti. Cezaevlerinde doktorların olmadığını da dile getiren Fatma, “Raporlara baktığımız da cezaevlerinde bir sağlık memuru bulunuyor. Sağlık memuru ne yapabilir ki, sadece tansiyon ölçüyor. Hepimizin evinde de tansiyon aleti var bizde tansiyon ölçüyoruz.  Tansiyon ölçme bir tedavi değil ki. Kahvaltılıklar çok kötü, hijyen yok, keyfi baskılar yaşanıyor. Bunların hepsi işkence değil de nedir. AKP’liler cezaevlerinde Filistin askısı arıyorlar. Onu bulurlarsa işkence olduğunu düşünüyorlar. Akılları böyle çalışıyor. Bir sıcak suya erişim bile problem. Bütün bu sorunların adını biz HDP olarak, işkence olarak tanımlıyoruz” ifadelerinde bulundu.
 
‘Cezaevlerinde insanlık öldürülmeye çalışılıyor’
 
En son, gardiyanlar tarafından tecavüze uğradığı iddiasıyla gündeme gelen tutsak Garibe Gezer’in bulunduğu Kandıra Cezaevi’nde yönetimin değiştiğini anımsatan Fatma, cezaevlerinde salt bir yönetimin değişmesiyle uygulamaların son bulmayacağını kaydetti. Fatma, “Vatandaş sokakta ‘Kürdistan’ kelimesi kullandığı için kendini emniyete buluyorsa cezaevindeki uygulamada bundan bağımsız değil. Van’da hamile bir kadın diyor ki; ‘Beni çıplak soyup otur kalk’ yaptırdılar. O kadının ve bebeğinin sağlığı, hepsini ele aldığında bunlar suçtur, bunları yapanlara gereğini yapacaksın. Bunu komisyona da söyledim.  Hiçbir şey olmadı, tacize uğrayan kadın suçlu bulunuyor.  Her cezaevinde dayatmayı kabul etmeyen tutukluların üzerine yaka paça çöküyorlar. Sonra itiraz eden tutukluya ‘görevliye karşı gelmekten’ tutanak tutularak disiplin cezası veriliyor. Devlet bu uygulamalara karşı ciddi ise buna karşı duruyorsa bir iki müdürün yerini değiştirmeyecek, zihniyeti tepeden aşağıya değiştirmesi lazım. Cezaevleri politikalarını gözden geçirmek lazım. Orada insanlık öldürülmek isteniliyor, vahşet yaşanılıyor. Her bir tutuklu bulunduğu yerde buna karşı gelerek insanlık onurunu kurtarmaya çalışıyor. Tutukluların üzerinden başlayarak, hem bizlerin, devletin ve iktidarın bunu köklü ele alması gerekiyor” ifadelerini kullandı.