Kobanê Davası avukatı Maviş Aydın: Birileri beğenmedi, heyet değişti

  • 09:07 10 Kasım 2021
  • Hukuk
ANKARA - Birilerinin beğenmemesi nedeniyle Kobanê Davası hakiminin görevden alındığını söyleyen avukatı Maviş Aydın, duruşmaya katılmama kararlarına dair, “İhlallerin ortadan kaldırılması ve insani koşulların gözetilerek duruşmanın ileri bir tarihe ertelenmesi talebimiz var. Bizim bu konudaki netliğimiz birçok ihlalin gerçekleşiyor olması. O nedenle ‘duruşmaya katılamıyoruz’ diye bir tavır almak zorunda kaldık” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de aralarında bulunduğu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası Sincan Cezaevi Kampüsü’nde  Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam ediyor.
 
Hakim görevden alındı
 
İlk duruşması 26 Nisan’da başlayan Kobanê Davası’nın 8 Kasım’da görülmeye başlanan 6’ıncı duruşmasında, mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın Hakim ve Savcılar Kurulu (HSK) kararıyla görevden alındığı öğrenildi. Davanın 21 Eylül’de görülen 4’üncü duruşmasının 2’nci oturumunda duruşmaya katılmayan mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın Covid-19 testinin pozitif çıktığı söylenmiş, bu nedenle de mahkeme üyelerinden Yıldıray Kaya’nın geçici olarak görevlendirilmesiyle duruşmalara devam edilmişti.  
 
Heyet değişti
 
HSK’nin 4 Kasım kararıyla, Kobanê Davası için özel görevlendirilen ve bunun dışında herhangi bir dosyaya bakmayan mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak görevden alındı, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne geçici olarak görevlendirilen Yıldıray Kaya ise mahkeme başkanı olarak dosyaya atandı. Aynı kararla yeri boşalan mahkeme üyesinin yerine ise 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne ilişkin yapılan itirazların karar mercii olan Ankara 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Murat Dönmez görevlendirildi.
 
Avukatlar duruşmalara katılmayacak
 
Dava avukatları, HSK kararı doğrultusunda değişen heyetin dosyayı inceleyebilmesi ve sağlıklı bir yargılama yapabilmesi için duruşma periyodunun yeniden düzenlenmesi, duruşmanın en az 2 ay sonraya ertelenmesi ve 2 ayın ardından bir haftayı aşmayacak şekilde duruşmanın görülmesi talebinde bulundu. Avukatlar 8 Kasım’da görülen 6’ncı duruşmada, taleplerine olumlu bir yanıt verilmediği takdirde HSK’ye gerekli başvuru ve suç duyurusunda bulunacaklarını belirterek HSK kararını bekleyeceklerini, karar gelmeden duruşmalara katılmayacaklarını belirtti. Talebi karara bağlamayan mahkeme heyetine karşı sonraki gün görülen duruşmaya dava avukatları ve tutuklu yargılanan siyasetçiler katılmadı.
 
Avukatlar HSK kararı gelmeden duruşmalara katılmama kararlılıklarını sürdürürken, dava avukatlarından Maviş Aydın, heyetin değişmesiyle birlikte neden böyle bir talepte bulunma ihtiyacı duyduklarını ve duruşmaya katılmama gerekçelerini değerlendirdi.
 
‘İlk defa bir dosyaya yalnızca bir heyet atanıyor’
 
Davanın başlamasından bu yana davaya tek bir heyetin baktığını söyleyen Maviş, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2 heyetinden birinin yalnızca bu dosyayla ilgilenmek üzere atandığını belirtti. Duruşmanın başından bu yana davada özel bir siyasi çaba güdüldüğünü her fırsatta ifade ettiklerini kaydeden Maviş, “Heyetin atanmış heyet olduğunu defalarca söyledik. Dolayısıyla o heyetin özel yetkili hakimlerinin bu dosyaya özel olarak görevlendirildiği çok açık. Ankara’da ilk defa bir dosyaya yalnızca bir heyet atanıyor ve o heyetin tek bir dosyası var” sözlerine yer verdi.   
 
‘Duruşmanın ertelenmesini talep ettik’
 
Mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın geçirdiği rahatsızlığa dikkat çeken Maviş, mahkeme başkanının olmadığı duruşmalarda görevlendirilen üyenin duruşmayı sürdürmeye çalıştığını ifade etti. Yedek üyelerin tahliye yönünde bir iradelerinin olmadığını düşündükleri için müvekkilleriyle birlikte savunma yapmak istemediklerini dile getiren Maviş, “Eylül ayında görülen 4’üncü duruşmada bu şekilde savunma yapamayacağımızı belirterek bir süre sonra mazeret bildirerek duruşmanın ertelenmesini talep ettik. Ardından duruşma Ekim ayına ertelendi. Ekim ayında görülen duruşmada ise mahkeme başkanının ameliyat olduğu ve duruşmalara bir süre katılamayacağı belirtildi. Mahkeme yine görevlendirilen üye ile devam etti” diye belirtti.
 
‘Birileri beğenmedi, müdahale etti’
 
Maviş, 4 Kasım’da HSK kararıyla mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın görevden el çektirildiğini ve yerine bakan üye Yıldıray Kaya’nın mahkeme başkanı olarak atandığını öğrendiklerini aktardı. Duruşmanın, başından bu yana özel yetki ve çabayla sürdürüldüğüne dikkat çeken Maviş, mahkemeye doğrudan müdahale edildiğinin netleştiğinin altını çizdi. Maviş, “Her ne kadar birçok talebimizi reddetse de birçok konuda ısrarlı hukuksuzluk yapsa da bazı tahliyeler vermiş olması, duruşma aralıklarıyla ilgili nispeten de olsa bazı taleplerimize olumlu yanıt vermesi sebebiyle mahkeme başkanının dosyadan el çektirildiğini düşünüyoruz. Bugüne kadar getirdiği sürecin birileri tarafından beğenilmediğini ve bu sebeple mahkemeye müdahale edildiğini düşünüyoruz. Yıldıray Kaya’nın mahkeme başkanı olarak atanmasının ardından Ankara 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görevli bir üye dosyaya atandı” şeklinde konuştu.
 
‘Duruşma periyodu işkence ve kötü muamele yasağına aykırı’
 
Sorgusu tamamlanmayan müvekkilleri olduğunu bu nedenle de henüz dosyanın esasına geçmediklerini vurgulayan Maviş, bir hafta ara verilerek 2 hafta duruşmalara devam edilmesi şeklindeki duruşma periyodunun, işkence ve kötü muamele yasağına aykırı olduğunu ve avukatların mesleki faaliyetlerini sürdürmesini ortadan kaldırdığını söyledi. Son 3 duruşmada duruşma periyodunun avukatların uygunluğu göz önüne alınarak yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade ettiklerini aktaran Maviş, “Müvekkillerin sabah 09.00 akşam 17-18.00’e kadar orada oturtulmasının mümkün olmadığının göz önünde bulundurularak duruşma periyodunun düzenlenmesini talep ettik. Son iki duruşmadır bu talebimiz kabul görmedi. Olabildiğince seri bir şekilde yargılamaya devam edip, bir an önce dosyayı karara bağlamak gibi bir kaygısı var. Fakat gelinen noktada hem bizim açımızdan hem de müvekkillerimiz açısından iki hafta boyunca salonda oturmak, iki hafta boyunca başka hiçbir dosyanın yargılamasına katılamamak çok mümkün değil” dedi.  
 
 ‘Taleplerimiz kabul edilmeyince katılmama kararı aldık’
 
Maviş, taleplerinin kabul görmemesi halinde toplu olarak mazeret göndermek zorunda olacaklarını mahkeme başkanına öncesinden ileterek, duruşmanın iki aylık periyotlarla ve iki haftalık sürenin de kısaltılarak belirlenmesini talep ettiklerini belirtti. Dosyanın çok sayıda yargılananı olduğunu ve her birinin katılmak zorunda olduğu onlarca dosyasının olduğunu sözlerine ekleyen Maviş, “Aynı zamanda cezaevindeki insani koşullar yeterli değil. Rutin koşulları yeterli olmamasına rağmen hafta boyunca salonda oturmaları beslenme, temizlik, ruhsal durumları açısından zor ve tahammül edilemez sonuçlar yaratıyor. Bu taleplerimiz kabul görmeyince duruşmaya devam edememe kararı aldık. Buna rağmen mahkeme başkanının ısrarlı tutumu mahkemeyi devam ettirmek istediği yönünde. Biz tüm avukatlar ve tutuklu tüm müvekkiller aynı talebimizi yineleyerek, bundan sonrası için mazeretler sunmak zorunda kaldığımızı belirtmemize rağmen hiçbir talebimiz kabul görmedi ve duruşma sonraki güne ertelendi. Dün görülen duruşmada ise mazeretlerimiz kabul edilmedi” şeklinde konuştu.
 
Diğer duruşmalar daha az önemsiz!
 
Taleplerinin reddedilme gerekçelerinden birinin tutuklu yargılanan siyasetçilerin yargılandıkları farkı dosyaların ve avukatların mesleki olarak yürüttükleri diğer dosya yargılamalarının bu dosya karşısında öncelikli olmadığı yönünde olduğunun altını çizen Maviş, “Mahkeme ‘Benim dosyam daha öncelikli, sizin diğer işleriniz bu işten daha önemsiz’ diyor. Bunu yaparak hem bizim için iş seçme hem de müvekkiller için dosya ve mahkeme seçmek zorunda bırakıyor. Bu tavır, mahkemenin bir yerlerden talimat alarak çok hızlı bir şekilde dosyayı karara çıkarmak istediğini çok net ortaya koyan bir tavır. Belgelendirilmiş mazeretleri bile kabul etmeyen bir mahkemeyle bugüne kadar karşılaşmadık. Önceden belirlenmiş duruşmaların belgelerini mahkemeye sunmamıza rağmen hiçbirini ayrı ayrı değerlendirme gereği görmeden toplu bir şekilde tüm mazeretlerin reddedilmesi, ‘Siz gelseniz de gelmeseniz de, başka işleriniz olsa da olmasa da ben bu yargılamayı bir şekilde devam ettirip karara çıkaracağım’ tarzıdır. Bunu kabul etmiyoruz. Bundan sonraki süreçte müvekkillerin insani koşullarını ve avukatların mesleki faaliyetlerini düşünmeden, karşılıklı uygun bir takvim belirlemeden yapmaya çalıştığı sürece biz bu yargılamaya dahil olmayacağımızı belirterek kendi açımızdan duruşmaya son verdik” ifadelerini kullandı.   
 
‘Mağduriyet üzerinden başvuruda bulunduğumuz işler sürüncemede bırakılıyor’
 
Mahkemenin tavrı dolayısıyla mahkeme hakkında HSK’ye disiplin soruşturması başlatılması talebiyle başvuracaklarını ve cezai bir yaptırım için suç duyurusunda bulunacaklarını kaydeden Maviş, yanıtın gelmesi için belli bir sürenin olmadığını söyledi. Maviş sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim mağdur olduğumuz ve o mağduriyet üzerinden başvuruda bulunduğumuz işler sürüncemede bırakılıyor. Dolayısıyla HSK’ya yaptığımız başvuru ne kadar zamanda sonuçlanır bilemiyoruz. Ama başvurumuz sonuçlanmadığı müddetçe işleyişin bu şekilde yürümesine dahil olmayacağımızı net olarak söyleyebiliriz.”
 
‘Müvekkiller gelmek zorunda değiller’
 
Mazeretlerin sunulmasının ardından mahkemenin tutuklu yargılanan siyasetçilerin duruşma salonunda veya SEGBİS ile hazır bulunmaları gerektiği, aksi halde bunun tutanakla mahkemeye bildirilmesi gerektiği yönünden ara karar oluşturduğunu söyleyen Maviş, “Müvekkiller gelmek zorunda değiller, zorla getirilme kararı çıkarılana kadar. Zorla getirilme yönünden mahkemenin bir ara kararı olursa, tutuklular muhtemelen salona geleceklerdir ama avukatın eşlik etmediği bir yerde duruşma görmek savunma hakkının ihlalidir. Yargılamanın süreciyle ilgili eleştirilerimizden bir tanesi, avukat ve müvekkillere haber verilmeden müştekilerin başka illerden talimatlarla beyanlarının alınmasıydı. Dosyada bu ve benzeri birçok ihlal mevcut. Biz salonda yokken müvekkilleri salona getirip bir şekilde yargılamaya devam etmek isteyebilir. Bu da ilerisi açısından başka bir ihlal başlığı olur. Onlar için de ayrıca başvurular yapacağız” diye belirtti.
 
‘Netliğimiz birçok ihlalin gerçekleşiyor olması’
 
Duruşma periyotlarının neden belirli ve daha geniş aralıklarla görülmesi gerektiğine dikkat çeken Maviş, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bir önceki duruşmanın zaptı geçen hafta Perşembe günü cezaevindeki tutuklulara tebliğ edildi fakat ardından Pazartesi yeni bir duruşma gelmiş oldu. Dolayısıyla kendilerine ulaşan bir önceki duruşma zaptına herhangi bir itiraz hakları başlamadan yeni duruşmaya dahil olmak zorunda kalıyorlar. Böyle bir absürt durum var ortada. Biz tutukluluk itirazları yapıyoruz, dosya incelenmek üzere bir üst mahkemeye gidiyor ancak henüz Kürtçe savunma yapan müvekkillerimizin savunması tercüme edilmeden dosya 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gidiyor. 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tutukluluğa devam kararı veriyor. Orada Kürtçe savunma veren müvekkillerimizin ne dediğini bilmeden, duymadan, anlamadan bir karar vermiş oluyor. Bu sürecin bu şekilde sıkıştırılması hukuki açıdan başka ihlallere sebep oluyor. Bu yargılamanın hukuka uygun yapılmasını istiyoruz. Müvekkillerimizin hiçbiri savunma vermekten kaçmıyor. İhlallerin ortadan kaldırılması ve insani koşulların gözetilerek duruşmanın ileri bir tarihe ertelenmesi talebimiz var. Bizim bu konudaki netliğimiz birçok ihlalin gerçekleşiyor olması. O nedenle ‘duruşmaya katılamıyoruz’ diye bir tavır almak zorunda kaldık.”