Nisêbîn’deki işkencenin detayları: Şiddet, taciz, alıkoyma… 2024-07-10 09:04:31     Öznur Değer   MÊRDÎN - Nisêbîn’e bağlı Marînê Mahallesi’nde dün yaşanan ev baskınında çeşitli işkencelere maruz kalan köylüler, şiddet, taciz, hakaret, tehdit, alıkoyma, ırkçılık gibi işkence yöntemlerine maruz kaldı. Yaşananları anlatan Z. Aslan, “Bu işkence bugün sadece bizim üzerimizde yaşanmadı, tüm Kürt halkına yapıldı” dedi.   Mêrdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesine bağlı Marînê (Eski Hisar) kırsal mahallesinde dün sabah 04.00 sıralarında gerçekleşen ev baskınında köylüler çeşitli işkencelere maruz kaldı. Abdulkerim ile Rıdvan Aslan kardeşler hakkında yakalama kararı olduğu gerekçesiyle evlerine baskın düzenleyen polis ve jandarma, evde olmayan Rıdvan’ın yerine oğlu B. Aslan’ı, Abdulkerim yerine ise eşi Gülperi Aslan’ı, evde misafir olarak bulunan Nergis Okan’ı alıkoydu.   Gözaltı kararı olmadan alıkonuldular   Polis ve askerlerce alıkonulan B., Gülperi ve Nergis hakkında arama veya gözaltı kararı bulunmadığı ve resmi bir gözaltı işleminin de yapılmadığı ortaya çıktı. Alıkonulanlar, Nezirhan Jandarma Komutanlığı önünde yaklaşık iki saat boyunca arabada bekletildikten sonra serbest bırakıldı.   Tehdit edilerek rehin tutuldular   Jandarma ve polislerin B.'yi alıkoyarken, “Baban gelene kadar seni bırakmayacağız”, Gülperi’yi ise “Eşin gelene kadar seni bırakmayacağız” şeklinde tehdit ettiği ve adeta rehin aldığı öğrenildi.     77 yaşındaki kadına silahla hakaret   Abdulkerim ve Rıdvan’ın 77 yaşındaki annesi Hafsadi Aslan’a silah doğrultan jandarma-polislerin cinsiyetçi söylemler, küfür ve hakaretlerde bulunduğu öğrenildi.   Evde köpekle arama yapıldı   Arama kararı olduğu gerekçesiyle ailenin evinde köpekle arama yapıldığı da yaşanan ihlaller arasında yer aldı.   İşkence yerleri görünmesin diye yıkandılar   B.'nin yanı sıra Abdulkerim’in çocukları Süphan ile Rubar ve evde misafir olan Nergis’in kardeşi Abdurrahman Okan, jandarma-polisler tarafından darp edildi. Darp izlerinin görünmemesi için polislerin işkence uyguladıkları bölgeyi su ile temizledikleri belirtildi.      Kadınlar taciz edildi   Köyde bulunan kadınlara sözlü cinsel tacizde bulunan jandarma-polisler, kadınları cinsiyetçi söylemlere, küfür, hakaret ve tehditlere maruz bıraktı.     ‘Kürtçe konuşma’ tehdidi   Anadilleri olan Kürtçe dışında dil bilmeyen Hafsadi ile Gülperi’ye “Kürtçe konuşma” diyen jandarma-polisler ırkçı ve ayrımcı yaklaşımlarda da bulunarak kadınları tehdit etti.      Köylülere işkence uygulayan jandarma-polisler arama esnasında evdeki bazı eşyaları, dolabı kırarak evi darmadağın etti.   ‘Beni duvara yapıştırarak boğazımı sıkmaya başladılar’   Baskın esnasında darp edilen, işkence gören ve ölümle tehdit edilen B., yaşadıklarını ajansımıza şöyle anlattı: “Baskın esnasında beni çağırdıklarında yanlarına gittim, ancak yanlarına gittiğim gibi bana vurmaya başladılar. Yüzüme tokat attılar. Sonrasında beni amcamın evine getirerek yüz üstü yere yatırdılar. Yaklaşık iki saat öyle kaldım. Orada da vurmaya devam ettiler. ‘Baban nerede’ diye soruyorlardı. Ben de evde olmadığını Nisêbîn’de olduğunu söylüyordum ama bana hakaret ve küfretmeye başladılar. Ardından beni duvara yapıştırarak boğazımı sıkmaya başladılar. Kimliğim yanımda olmadığı için benden kimliğimi getirmemi istediler. Ben kimliğimi almaya gidince de ‘Koşarak git eğer koşmazsan sana sıkarız’ dediler. Ardından Nezirhan Jandarma Karakolu önünde yaklaşık iki saat arabada bekletildikten sonra serbest bırakıldık. Bana ve tüm aileme hakaret ettiler. Ettikleri hakareti en kötü insan bile kullanmazdı. Hastaneye giderek darp raporu aldık ve şikayetçi olacağız.”   ‘Bir kez daha konuşursanız kafanıza sıkarız’   Cinsiyetçi söylem, hakaret, küfür ve sözlü tacize maruz kalan Zeynep Aslan ise yaşanan işkenceyi şöyle anlattı: “Henüz hepimiz yatıyorken vahşice bir şekilde eve baskın düzenlediler. Üzerimize silah doğrulttular. Erkek kardeşlerimi yere yatırarak darp etmeye başladılar. Biz de ‘Neden böyle yapıyorsunuz, bu insanlığa sığar mı’ şeklinde tepki gösterdik. Bunun üzerine kafamıza silah doğrultarak, ‘Bir kez daha konuşursanız kafanıza sıkarız’ dediler. Nenem de buna Kürtçe tepki gösterdi. Ancak ona ‘Kürtçe değil Türkçe konuş’ dediler. Aralarında Kürtçe bilen biri vardı. Ancak nenemin kendini kendi dilinde ifade etmesine izin vermiyorlardı. Arama esnasında kocaman bir köpek ile evde arama yaptılar.”   ‘3-4 gün sonra yeniden geleceğim’ tehdidi   İnsanlık dışı uygulamalar yaşadıklarının altını çizen Z., “Bize 90’ları hatırlattılar. Evimizin içinde özel güvenlik bölgesi ilan etmiş gibiydiler. Ayakkabıları ile içeri girerek evi darmadağın ettiler. Bizlere küfürler ederek cinsiyetçi söylem ve hakaretlerde bulundular. Bizi ölümle tehdit ettiler. Diyaliz hastası olan komşumuz ve amcamın oğlunu dövmeye çalıştılar. Ona ‘Sen hasta değilsin, hasta numarası yapıyorsun’ dediler. Üzerine yürüdüklerinde eşi tepki gösterdi. Ancak eşine ağza alınmayacak cinsiyetçi söylemlerde bulundular. Yüksek sesle konuştukları ve hakaret ettikleri için köyde sesleri duyanlar bizi merak edip eve gelmeye çalışıyorlardı, ancak onları da ölümle tehdit ettiler. İşkencelere karşı çıktığımızda üstleri ‘Bu daha benim iyi halim, siz bekleyin 3-4 gün sonra yeniden geleceğim ve bu defa erkeklere yaptığımı kadınlara da yapacağım. Size de işkence edeceğim’ dedi. Gözümüzün önünde erkeklere kardeşlerim ve amcamın oğluna işkence uygulandı, darp edildiler” ifadelerine yer verdi.   ‘Zulme karşı sessiz kalmamalıyız’   Babasının baskın sırasında evde olmadığını belirten Z., “Babamın evde olmayışı nedeniyle üzerimize çok geldiler. Babam evde olmadığı için annemi alıkoydular ve ‘Babanız gelene kadar annenizi bırakmayacağız’ dediler. Annemin alıkonulması gayri resmi bir şekilde gerçekleşti. Annem, hakkında yakalama kararı olmadan alıkonuldu. Annem gözaltına alınmadı, kaçırıldı. Saatlerce arabada bekletildiler. Yine o gün iki misafirimiz de vardı, iki kardeşlerdi ve en büyük saldırıyı onlar yaşadı. İşkenceye ve hakaretlere maruz kaldılar. Biz bu işin peşini bırakmayacağız. Hastaneye giderek darp raporu da aldık. Bu hakaretleri ve şiddeti asla kabul etmeyeceğiz. Gözü kanlı bir düşman gibi bize yaklaştılar. Bu düşmanca yaklaşımı kabul etmiyoruz ve hukuki anlamda tüm haklarımızı arayacağız. Bu işkence bugün sadece bizim üzerimizde yaşanmadı, tüm Kürt halkına yapılan bir saldırı ve işkence yöntemidir bu. Eğer bugün bu zulme karşı koymazsak yarın yaşamımız daha tehlike altında olur. Halkımızın bu zulme karşı sessiz kalmaması gerekir” çağrısında bulundu.