‘Kadın kırımına karşı örgütlenmek zorundayız’ 2024-07-10 09:03:21     Nazlıcan Nujin Yıldız   İZMİR - Kadın katliamlarındaki artışa ilişkin konuşan Mor Dayanışma Türkiye Meclisi üyesi Zeynep Eda Berfin Tozlu, bu artışın en büyük nedeninin cezasızlık politikası olduğunu vurguladı. Zeynep, kadın düşmanı politikalar karşısında, kadın örgütlülüğünün önemine dikkat çekerek, “Emeğimiz, haklarımız, hayatımız için örgütlenmek zorundayız” dedi.     İktidarın kadın düşmanı politikaları ve cezasızlık politikalarının sonucunda kadın katliamları her geçen gün artıyor. Ajansımızın derlediği verilere göre sadece Haziran ayında 37 kadın ve 10 çocuk katledildi, 7 kadın ve 2 çocuk şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 2024’ün son altı ayında ise 205 kadın katledildi, 117 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Kadın katliamlarında failler en yakındaki erkekler olurken iktidar hâlâ aileyi kutsallaştırmaya devam ediyor. Öte yandan failler, bağımsızlığını yitirmiş olan yargı eliyle korunmaya ve aklanmaya devam ediyor. Kadın katliamlarındaki artışın nedenine ilişkin konuşan Mor Dayanışma Türkiye Meclisi üyesi Zeynep Eda Berfin Tozlu, katliamlardaki en büyük nedenin cezasızlık politikaları ve iktidarın kadın düşmanı politikaları olduğunu ifade etti. Zeynep, kadın kırımına karşı örgütlülüğün önemine dikkat çekerek mücadele etmeye devam edeceklerinin mesajını verdi.       ‘Kadın katliamlarındaki en büyük neden cezasızlık politikası’   Kadın katliamlarındaki artışın en büyük nedeninin cezasızlık politikası olduğunu belirten Zeynep, faillerin “Bir süre yatar çıkarım” diye düşündüklerini ve taciz, tecavüz ve katliam faillerinin devlet tarafından korunduğunu dile getirdi. Faillerin çok kısa süre içerisinde cezaevinden tahliye edildiklerini ifade eden Zeynep, “Bir karşılığı olmuyor, bu şekilde pekiştirilmiş oluyor zaten. ‘Seni öldürürüm, birkaç ay yatıp çıkarım’ cümleleri artık söylenen cümleler. Bu gayet sistem tarafından bilinçli bir şekilde işlenmiş bir şey. Belli kazanımlar elde ediyoruz biz, kadın hareketi olarak. Yüksek cezaların verilmesi de bizim kazanımlarımızın sonucunda oluyor. Kadınların davaları takip etmeleri, bunun içinde bulup kamuoyuna duyurmaları, peşini bırakmamaları, ses getirecek eylemler yapmalarıyla oluyor aslında. Cezasızlık politikaları bu şekilde devam ettiği sürece bu şekilde artmaya devam edecek" dedi.   ‘Sistem, kadın düşmanı politikalarla birebir işlenmiş’   Kadın katliamlarındaki artışın diğer nedeninin iktidarın yürüttüğü politikalar olduğunu vurgulayan Zeynep, iktidarın bu konuda sadece cezasızlık politikası yürütmediğini, aynı zamanda bunu güçlendirecek adımlar da attığını dile getirdi. Zeynep, “Kadınları hedef göstermesi, kadınlar üzerinden aile planlamaları üzerinden bunu yapmaya çalışıyor. Bu artık çok yerleşti, yani ‘O saatte orada ne işi var’ ya da ‘Yemeğini yapmıyorsa kadın değildir, yarım kadındır’ söylemlerine kadar çok çeşitli söylemler var. Bunu biliyoruz, farkındayız. Bu çok bilinçli, kadın düşmanı politikalarla birebir işlenmiş bir sistem. Bunun sonuçlarını da almaya devam ediyoruz. Zaten İstanbul Sözleşmesi gibi bir sözleşmeden, bir gecede gayet keyfi, hiçbir yargı sistemiyle de oturmayan bir şekilde çıktılar. Bunun karşılığını da bu şekilde almaya devam ediyoruz maalesef” şeklinde konuştu.   ‘6284 var denildi fakat uygulanmıyor’   İstanbul Sözleşmesi’nden 6284 sayılı kanunun bahane edilmesiyle çıkıldığına fakat 6284’ün de uygulanmadığına dikkat çeken Zeynep, kadınların İstanbul Sözleşmesi’ni savunduğu kadar 6284 sayılı kanunu da savunduğunu sözlerine ekledi. Zeynep, “Zaten uygulanmayan bir şeye de bu var deyip çıkmak da amaçlarına yönelik davrandıklarını gösteriyor. Kaldı ki 6284 konusunda da kendi aralarında anlaşmış değiller. İktidar yanlısı partilerin seçim sürecinde özellikle ‘Kadın beyanı esastır’ maddesine dair söylemlerini hep birlikte görmüş olduk. Şu anda yürüttükleri politikalarda da 9’uncu yargı paketinde Medeni Kanun’da olan kadının soyadının kullanımıyla ilgili daha geçen sene geldi şimdi de kaldırma yönünde bir çabaları var. Aslında Anayasa Mahkemesi bunu eşitsiz bulduğu için süre vermişti ama AYM’nin ne söylediğinin önemi olmadığı bir ülkede yaşadığımız için şu anda bunun tam tersi yönünde politikalar devam ediyor” diye ifade etti.   ‘İktidarın kendisine ait kurmak istediği bir sistem var’   İktidarın kendisine ait kurmak istediği bir sistem planının olduğunu kaydeden Zeynep, bu konunun da durumun bir parçası haline geldiğini söyledi. Kadınların şiddete en çok aile içerisinde maruz kaldığını belirten Zeynep, iktidarın da aileye dair belli bir sistemi olduğunu ifade ederek, “Faşizmin kurumsallaşması sürecinde en temel taşlardan biri de aileden geçiyor onlar için. 9’uncu yargı paketi, ailenin güçlendirilmesiyle ilgili olan plan, hepsi buraya çıkıyor. En çok şiddeti orada görmelerine rağmen kadınları eve hapsetmeye çalıştıkları, esnek çalışma gibi yalanlar aslında kadınlar hem çalışsın bir yandan da sistemin çarkının içine de girsin, evdeki emek süreçlerinin hepsini kadın üstlensin, biz de çok küçük sosyal yardımlar vererek bunu pekiştirelim üzerinden giden bir sistem var” diye konuştu.   ‘Faşizmin kurumsallaşmasının yolu aileden geçiyor’   “İslami, Erdoğanist bir rejim kurmaya çalışıyorlar” diyen Zeynep, iktidarın bunun için faşizmin kurumsallaştırılmasına ihtiyaç duyduğunu söyledi. Faşizmin kurumsallaştırılmasının yolunun aileden geçtiğini vurgulayan Zeynep, şu sözleri kullandı: “Bunun gibi birçok şeyi de görüyoruz. Hayvan hakları yasalarıyla ilgili, ekolojiyle ilgili, bunun taşlarını adım adım döşeyerek kendilerine ait İslamcı, Erdoğanist, faşist bir rejimi kurma yönünde ilerliyorlar. Tabi ki de en büyük düşmanlarından biri kadınlar olacak”   ‘Örgütlenmekten başka çaremiz yok’   Son altı ayda 205 kadın ölümü olduğunu ve 117’sinin ise şüpheli kadın ölümü olduğunu söyleyen Zeynep, kadınların yaşamak için örgütlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Bir günde 7-8 kadının katledildiğini dile getiren Zeynep, kadın hareketinin yalnızca hayatta kalmak ya da belli hakları elde etmek üzerine kurulmadığının altını çizdi. Zeynep, “Bizim kapitalist sistemle, patriyarkayla barışık olmamız mümkün değil. Buradaki mücadele hattını örmek için de örgütlenmekten başka çaremiz yok. Kadın, kadının kurdudur diye işlemeye çalıştıkları düzeni, kadın, kadının yurdudur diyerek, daha yüksek sesle bağırarak başarabiliriz. Bunun tek yolu da örgütlülükten geçiyor. Emeğimiz, haklarımız, hayatımız için örgütlenmek zorundayız. Her yerde kadın kırımına karşı sesimiz daha yüksek çıkartmak zorundayız. Bu hattı sadece bir arada olarak sağlayabiliriz” şeklinde konuştu.