‘Mekanizmalardan faydalansak dahi korunamıyoruz’ 2024-02-17 09:02:39       Şehriban Aslan   ÊLIH - ÖHD üyesi Sümeyye Gültekin kadın katliamlarının artmasında kadın erkekle eşit olmadığı, fıtratında bulunmadığı gibi düşmanca söylemlerin etkili olduğuna dikkat çekerek, “Cezasızlık politikaları, İstanbul Sözleşmesi ile 6284 sayılı kanunun tam anlamıyla uygulanmaması bu dönemde kadın kırımını beraberinde getirmiştir” dedi.   Kurdistan ve Türkiye’de kadın katliamlarında her geçen gün artış yaşanırken buna karşı önlem alınması bir yana, failler cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Yaptırım uygulanmadığı gibi kadınların lehine olan yasa ve sözleşmeler kaldırılarak kadınların yaşam hakkı ellerinden alınıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi bunun en güncel örneği olarak verilebilir. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Sümeyye Gültekin artan kadın katliamlarını ve adli mekanizmalarının tutumunu değerlendirdi.    ‘Kadın cinayetleri görünmez kılınıyor’   Her geçen gün artan ve önlenemez bir hal alan kadın katliamları ile karşı karşıya kalındığını söyleyen Sümeyye, kadın katliamlarının “kırım” boyutuna ulaştığına işaret etti. Sümeyye, “2023 yılı toplam verilerine göre 315 kadın öldürülürken, 248 kadın şüpheli olarak ölü bulunmuştur. Yine 2023 verilerinde kadınların yüzde 58’inin hangi bahane ile öldürüldüğü tespit edilememişken, bahanesi bilinen kadın cinayetleri arasında kadınların yaklaşık yüzde 70’i hayatlarına dair karar aldıkları için erkekler tarafından öldürüldü. Bu verilerde kadınların hangi bahane ile öldürüldüğünün tespit dahi edilememesi kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur” dedi.   ‘Hukukumuzda toplumsal cinsiyet kavramına dahi yer verilmiyor’   AKP iktidarı döneminde kadın katliamı verilerinin günden güne arttığını kaydeden Sümeyye, “İktidarın ve kurumların kadın düşmanı politikaları ve söylemleri kadınlara karşı şiddeti katlayarak artırmıştır. Kadın ve erkeğin eşit olmadığı, fıtratında bulunmadığı gibi düşmanca söylemler, cezasızlık politikaları, İstanbul Sözleşmesi ile 6284 sayılı kanunun tam anlamıyla uygulanmaması bu dönemde kadın kırımını beraberinde getirmiştir. İstanbul Sözleşmesi’nin iktidar eliyle feshedilmesi de bu politikanın sonucudur. İktidar mevcut iç hukuk yollarının kadına yönelik şiddetle mücadeleye yettiğini savunarak İstanbul Sözleşmesi’ni 2021 yılında feshetti. İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasından sonra uyum doğrultusunda çıkarılan ve sözleşmenin iç hukuktaki izdüşümü diyebileceğimiz 6284 sayılı kanun sözleşmeden çok daha dar kapsamlıdır. İstanbul Sözleşmesi iç hukukumuzda yer almayan birçok tanım ve mekanizmaya yer veriyordu. Şu an 6284 sayılı kanun tek başına etkin şekilde uygulanmıyor. En basitinden iç hukukumuzda ‘toplumsal cinsiyet’ kavramına dahi yer verilmiyorken 6284 sayılı kanunun kadına yönelik şiddetle mücadeleye yettiğini nasıl söyleyebiliriz” diye sordu.   ‘AKP kadın kırımını meşru hale getirdi’   “Mahkemeler verdiği, onayladığı yahut tedbirleri uzattığı kararlarda hala delil istiyor” diyen Sümeyye, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınların talep ettiği tedbir kararları gerekçesiz, çeşitli bahaneler ile reddediliyor. Kadınlar 6284 sayılı kanun kapsamında aldıkları tedbirler uygulanmadıkları için katlediliyor. Sadece 2023 yılında toplam 28 kadın koruma kararlarına rağmen öldürüldü. 6284 etkin bir şekilde uygulansaydı; bu tedbirlerin takibi yapılsaydı, sürekliliği korunsaydı kadınlar yaşıyor olacaktı. 6284’te belirtilen tedbirlerin takibini yapmayan yetkililer bu kadın cinayetlerinin sorumlusudur. AKP iktidarı bu durumdan ve artan kadın kırımından hiçbir zaman rahatsız olmadığı gibi kendi gibi düşünen herkesi de ödüllendirerek kadın kırımını meşru hale getirmiştir. Bunun en basit örneği Danıştay üyesi Yılmaz Akçil’in AYM üyeliğine AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından seçilmesidir. Yılmaz Akçil İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi kararına karşı açılan davaları reddederek kararı hukuka uygun bulmuştur. AKP iktidarı bu ödüllendirme politikasını cezasızlık olarak da yıllardır mahkeme eliyle de bizlere göstermektedir.”   ‘AKP’li üye sayısı 10 olacak’   Sümeyye ayrıca, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının “uygun” olduğuna karar veren ve kadınların itiraz davasının reddedilmesinde imzası olan Yılmaz Akçil’in 21 Ocak günü Anayasa Mahkemesi’ne (AYM)  üye olarak atanmasını hatırlattı. Sümeyye, “Yılmaz Akçil üyeliğinin görünmeyen yüzünde AYM üyelerinin 8’i şu anda AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanmış oldu. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan yerel seçimlerden sonra 2 kişi daha atayacak ve bu sayı toplamda 10’u bulacak. Bu durumda artık Anayasa değişikliğinin iptalinden tutun, parti kapatmaya kadar kapatmaya kadar yeterli sayıya ulaşmış olacak” şeklinde konuştu.   ‘Mekanizmalardan faydalansak dahi korunamıyoruz’   Kadınların büyük bir operasyonla sürekli “kırım rejimi” içerisinde yaşamaya mecbur bırakıldığını ifade eden Sümeyye, “Kadın ev kölesi haline getirilmek isteniyor. Yine kadının cinsel obje olarak görülmesi, kadının emeğinin görünmez ve en ince meta olarak kılınması, kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğünün tespit edilmemesi, adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katillerin caydırıcı cezalar almaması ve önleyici tedbirler uygulanmaması kadın kırımının boyut değiştirerek artmasına neden olmaktadır. Bu süreçte kadınlara daha fazla iş düşmektedir. Zor bir süreçte kadın kazanımlarını korumaya ve bu şiddet sarmalında ayakta durmaya çalışıyoruz. Aslında hepimiz bir başkası tarafından öldürülmeye açık durumdayız. Şiddete uğradığımızda başvurduğumuz kurumlardan yeteri kadar faydalanamıyor, faydalansak bile korunamıyoruz. Bu sebeple kadın kırımını güçlendirecek hiçbir eylem ve söylemi kabul etmediğimizi, mücadelemizi her daim sürdüreceğimizi buradan bir kez daha dile getirmek istiyorum. Kadınlar hep birlikte daha güçlüyüz” sözlerini kullandı.