40 yıllık mücadelesini Adalet Nöbeti ile sürdürüyor 2024-02-05 09:05:09   Nazlıcan Nujin Yıldız   İZMİR – 1990’lı yıllarda İzmir’e göç etmek zorunda kalan ve 40 yıldan bu yana adalet, özgürlük ve barış mücadelesini sürdüren Adalet Nöbeti eylemindeki Hanife Gümüş,  talepler kabul edilinceye kadar eylemlerini sürdüreceklerini belirtti.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun siyasi çözümü talebiyle Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde siyasi tutsakların başlatmış olduğu açlık grevleri devam ederken tutsak yakınlarının da aynı talepler doğrultusunda başlattığı Adalet Nöbetleri sürüyor. Adalet Nöbeti tutan her tutsak yakının sürdürdüğü bir mücadele öyküsü var. Kürt halkı üzerinde sürdürülen baskı ve imha politikalarına karşı mücadeleyi elden bırakmayanlar bugün de aynı kararlılıkla mücadelelerine devam ediyor. Adalet Nöbetleri’nin ne anlama geldiği, nöbeti tutan tutsak yakınlarının direnişiyle gün yüzüne çıkıyor.    İzmir’deki Adalet Nöbeti direnişçilerinden biri de, 1990’lı yıllardan bu yana  yaşadıkları baskı ve zulüm karşısında, “adalet”, “özgürlük” ve “barış” için mücadele eden Hanife Gümüş.    Hanife, 27 yıl önce ailesiyle birlikte Mêrdîn’in (Mardin) Nisêbîn (Nüsaybin) ilçesinden İzmir’e göç eder. Oğlu Mehmet Nezir Gümüş yaşadıkları baskılardan dolayı 1992 yılında PKK’ye katılır. 1999 yılında ise tutuklanan Nezir 36 yıl hapis cezası alır. Hanife’nin eşi ise 1994 yılında Hizbullah tarafından katledilir. Hanife, Nisêbîn’den İzmir’e ilk geldikleri süreçte fındık tarlalarında, pamuk tarlalarında ve fabrikada çalışır. Oğlu Nezir Gümüş, Kurdistan’da ve Türkiye’deki birçok cezaevinde kalır. Hanife, cezaevlerindeki baskı ve tecride karşı içeride mücadele eden oğlunun ve diğer tutsakların sesini, tüm Adalet Nöbeti direnişçileriyle birlikte sokaklara taşıyor.   Oğlu S Tipi cezaevinde   Oğlu Nezir Gümüş’ün sırasıyla Mêrdîn, Oltu, Şakran, Kırıklar, Bandırma’da cezaevlerinde kaldığını paylaşan Hanife, Nezir’in 19 Ocak’ta Burdur S Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildiğini söyledi. Hanife, “Şimdi tek hücrede kalıyor. Sadece üzerindeki elbiselerle ve bir battaniyeyle gönderdiler. Şu an hala kalan eşyalarını göndermemişler. Biz cezaevini arıyoruz ama bize cevap vermiyorlar. Bir insan tek başına kalırsa diyelim ki gece bir kriz geçirdi, başı ağrıdı. Bu bize göre adaletsizliktir ama devlete göre adalet oluyor. Çocuklarımız tek başına bir hücredeler, bu çok zor. Biz çocuklarımız için elimizden ne geliyorsa yaparız. Sadece benim oğlum tek hücrede değil. Bir sürü arkadaş tek hücrede” dedi.   Tutsak ailelerine çağrı   Bu durumun işkence olduğunu vurgulayan Hanife, devletin tutsakları katletmek niyetinde olduğunu ifade etti. Hasta tutsaklar için de bir an önce adım atılması gerektiğine dikkat çeken Hanife, “Hasta tutsakları serbest bıraksınlar. Biz tutsak anneleri olarak Adalet Nöbeti’ndeyiz. Tutsak ailelerinden de bize destek olmasını istiyoruz. İzmir’de ne kadar tutsak ailesi varsa gelip bize destek olsunlar. Hem çocuklarına hem tutsaklara hem de Sayın Abdullah Öcalan’a sahip çıksınlar. Çocuklarımızı bu zulümden kurtaralım” şeklinde konuştu.   ‘Özgürlük Yürüyüşü’nü selamlıyorum’   Wan ve Qers’te başlatılan Özgürlük Yürüyüşü’ne ilişkin de konuşan Hanife, yürüyüşte olanları selamladığını ileterek “Yolları açık olsun. Bizler de onları destekliyoruz. Bizim elimizden de ne gelirse yaparız. Bu yürüyüşte olan anneleri de selamlıyorum. Onları kutluyorum, ayaklarına sağlık. O karın içerisinde yürüyorlar. Onlara başarılar diliyorum” diye belirtti.   ‘Bu savaş dursun artık!’   Abdullah Öcalan üzerindeki ve diğer cezaevlerinde olan tutsaklar üzerindeki tecridin kaldırılması için mücadele etmeye devam edeceklerini kaydeden Hanife, “Tüm tutsaklar ve hasta tutsaklar için anneler olarak elimizden ne gelirse yapacağız. Kürtler ve Türkler arasında savaşın olmasını istemiyoruz. Biz, dünyaya güzelliğin, adaletin gelmesini istiyoruz. Bu savaş dursun artık, kimse ölmesin. Anneler artık ağlamasın, annelerin gözlerinde yaş kalmadı. Devletten bir şey istemiyoruz, bu savaşı durdursunlar artık. Bu zulmü Kürtlerin ve Türklerin üzerinden kaldırsınlar. Kardeş gibi yan yana oturalım, konuşalım. Biz Adalet Nöbeti için buraya geldiğimizde kapının önündeki polisler bizim fotoğraflarımız çekmeye başlıyor. Gelsinler burada çeksinler, bizim yüzümüzdeki ifadeden ne anlayacaklar? Gelip bizi tutuklayacaklarsa tutuklasınlar, öldüreceklerse öldürsünler. Biz korkmuyoruz! Biz çocuklarımız için Adalet Nöbeti’ndeyiz. Tutsakların talepleri karşılanana kadar da nöbetimizi sürdüreceğiz. Açlık grevinde olanlara selamlarımı iletiyorum ve başarılar diliyorum” dedi.