'Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalkarsa, toplum üzerindeki tecrit de kalkar' 2024-01-22 09:02:03     AMED - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit, açlık grevleri ve Adalet Nöbeti eylemlerine ilişkin konuşan TUAY-DER Eşbaşkanı Hatice Güneş, herkesi eylemleri sahiplenmeye çağırarak, “Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalkarsa, toplum üzerindeki tecrit de kalkar” dedi.     PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 25 yıldır üzerinde süren ağırlaştırılmış tecrit devam ederken yaklaşık 35 aydır hiçbir haber alınamıyor. Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun siyasi çözümü için 10 Ekim 2023’te başlatılan kampanya yayılarak devam ederken aynı taleplerle cezaevlerindeki tutsakların açlık grevi ile tutsak yakınlarının Adalet Nöbetleri de sürüyor.    Amed’de de tutsak yakınlarının Tutuklu Aileleri Dayanışma Derneği (TUAY-DER) ile birlikte 4 Aralık 2023 tarihinde başlattıkları Adalet Nöbeti sürüyor. Nöbet eylemi  her gün ziyaretlerle devam ederken, tutsakların aileleri ile yaptıkları telefon görüşmelerinde gönderdikleri mesajlar paylaşılıyor, şarkılar, türküler söyleniyor, sloganlar atılıyor, tartışmalar yürütülüyor.    Devam eden Adalet Nöbeti’ne ilişkin TUAY-DER Eşbaşkanı Hatice Güneş değerlendirmelerde bulundu.    ‘S Tipi cezaevlerinde kimseyle görüşülmüyor’   Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinden bu yana geçen süreçte tecridin sürdüğünü kaydeden Hatice, cezaevlerinin de kötü koşullarda olduğunu, söyledi. Hatice,  “Bir insanı fiziksel olarak dört duvar arasına hapsedebilirsiniz ama birini tek kişilik bir hücreye koyduğunuz zaman onun iradesini, zihnini her şekilde izole ediyorsunuz ve onu ölümle bırakıyorsunuz. Tecrit gittikçe ağırlaşıyor. Artık öyle bir noktaya gelmiş ki işkence yerine dönüşmüş. Böyle birbirlerinden haber alamıyorlar. Mesela 20 kişi bir aradayken birbirlerine destek olur, birbirlerine sahip çıkarlardı. Şu an S Tipi cezaevlerinde kimse ile görüşmelerine izin verilmiyor. Aileler ve diğerleri 15 günde bir telefonla görüşme hakkına sahip olurken yüz yüze görüşmeye de sadece aileler gelebiliyor. Şimdi odalarına telefon koymaları da iyi olmalarından kaynaklanmıyor. Hiçbir şekilde kimseyi görmesinler diye yapıyorlar. Bazı tutsaklar hasta ve kendini idare edebilecek durumda değiller ve çoğu tek tutuluyor. Bu şekilde ölüyorlar ve kimse nasıl öldüğünü de göremiyor. İntihar mı etmiş, öldürülmüş mü kimse bilmiyor. Çünkü kimse haber alamıyor” dedi.   ‘Bizler anneyiz ve barış istiyoruz’   Abdullah Öcalan ile görüşmelerin olduğu 2013 ve 2015 yıllarını hatırlatan Hatice, o dönemde huzurun olduğunu ve kimsenin yaşamını yitirmediğine dikkat çekti. Son zamanlarda art arda gelen asker ölümü haberlerine işaret eden Hatice, “Şu anda bir sürü askerin ölüm haberi geliyor. Onları o yağan karın içine göndermişler. Onları öyle görünce üzülüyoruz. Bizler anneyiz ve barış istiyoruz. Hiç kimse ölsün istemiyoruz. Bugün o askerlerin aileleri de ellerini bizim annelerimizin ellerine vermeliler. Barışa sahip çıkmalılar. Abdullah Öcalan üzerindeki bu tecridi kaldırmalılar. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalkarsa cezaevlerindeki tecrit de kalkar, toplum üzerindeki tecrit de kalkar. Biz yeniden 100 yıl daha savaş yaşayamayız. Kimse bu savaşlardan başarılı çıkmadı, sonuç almadı. En sonunda da bir masada oturacağız. Bu bir an önce olsa daha iyi olur. Ne Kürtlerden ne de Türklerden artık kimse ölmesin. Öldürülen askerlerin evine bakıyoruz. Hepsi de yoksul çocukları. Belki de çaresizlikten kendilerini feda ediyorlar” ifadelerini kullandı.    ‘Annelerimize, çocuklarımıza sahip çıkılsın’   Adalet Nöbeti başladığı günden bu yana her gün gelip orada bulunan tutsak yakınlarıyla yakından ilgilenen Hatice, her toplumun Kürt sorunu ile yakından ilgilenmesi gerektiğini belirterek şöyle dedi: “Cezaevlerinde başlatılan grevler, her yere yayılmış. Herkes bu eyleme destek vermeli. Bugün halk bir kampanya başlatmış, güzel ama yetersiz. Bütün toplumların buna sahip çıkması gerekiyor. Mesela İç İşleri ve Dış İşleri bakanlıklarına mektup göndersinler. Konferanslar düzenlesinler. Annelerin başlatmış olduğu nöbete destek verilsin. Nöbetteki anneler bir yandan üzüyorlar bir yandan da direnişleri ile insanlara güç veriyor. İnsanlar bu anneler için sahip çıkmalı. Bu yaşta her şekilde işkence görmüş anneler, ölüm görmüşler, çocuklarını kaybetmişler. Çocukları açlık grevinde, belki  geceleri de uyuyamıyorlar. Annelerin gözyaşlarını görünce üzülüyorum. Annelerimize, çocuklarımıza sahip çıkılsın.”