Kardeşinin cenazesini alma mücadelesinden vazgeçmiyor! 2023-11-23 09:11:02     AMED - Elkê’de 2019 yılındaki bir çatışmada yaşamını yitiren ve cenazesi hala verilmeyen Ayşe Bayram’ın (Evrim Amed) ablası Miyeser Özbayram, yıllardır yaptıkları başvuruların sonuçsuz kaldığını, ne olursa olsun kardeşinin cenazesini almaktan vazgeçmeyeceğini söyledi.    Kurdistan’da son yıllarda özel savaş politikalarının bir devamı olarak çatışmalarda yaşamını yitiren YJA STAR’lı ve HPG’lilerin cenazelerine yönelik uygulamalar gündemde. Cenazeler aylarca, bazen de yıllarca ailelere verilmiyor. 2019 yılında Şirnex’in (Şırnak) Elkê (Beytüşşebap) ilçesinde yaşanan bir çatışmada 9 arkadaşı ile birlikte yaşamını yitiren ve kimsesizler mezarlığına defnedilen Ayşe Bayram’ın (Evrim Amed) cenazesi de ailesine verilmiyor.    1993 yılında Amed’in Pasûr (Kulp) ilçesine bağlı Textê köyünde dünyaya gelen Evrim, 3 yaşında iken  babasını, 7 yaşına geldiğinde de annesini kaybeder. Annesinden sonra Amed merkeze gelerek amcasının yanında kalan Evrim, liseye başladığında ablası Miyeser Özbayram’ın yanında kalmaya başlar. Liseden sonra Ağrı Üniversitesi’nde sosyoloji bölümünü kazanan Evrim’ın amcasının kızı Kobanê’de DAİŞ’e karşı verilen savaşta yaşamını yitirince bundan etkilenir ve PKK’ye katılır. Evrim, 23 Kasım 2019’da 9 arkadaşı ile birlikte yaşamını yitirir.    Evrim’in ablası Miyeser Özbayram,  kardeşinin cenazesinin verilmemesi ve cenazelere yönelik politikalara ilişkin konuştu.     ‘Kobanêli kadınların direnişine destek vermek istedi’   Kardeşinin DAİŞ’in Kobanê’ye saldırıları ve kadınların buna karşı verdiği direnişten çok etkilendiğini belirten Miyeser, bu nedenle Evrim’in PKK’ye katılmaya karar verdiğini söyledi. Miyeser, “Evrim ‘saldırılara karşı bizler ayağa kalkmalıyız’ diyordu. ‘Eğer ayağa kalkmazsak buraya da saldırırlar’ diyordu. Evrim küçüktü ama yüreği büyüktü. Gittiğinde bize bıraktığı mektupta ‘yüreğiniz rahat olsun, ben bugün gidiyorum siz bilin benim içim çok rahat. Sizin de başınız dik olsun’ demişti. Gittikten sonra 2019’da ElKê’de şehit düştü.  Televizyonda şehit düştüğü haberini öğrendik. Kimliği açıklanmıştı. Biz öğrendikten sonra Şirnex’e cenazeyi almak için gittik” dedi.    ‘Cenaze yok dediler’   Cenazeyi almaya gittiklerinde defnedildiğini öğrenen Miyeser, bunun üzerine savcılığa gittiğini paylaştı. DNA testi için anne ya da babadan örnek alınması gerektiğini kaydeden şunları söyledi: “Anne ve babasının çoktan yaşamını yitirdiğini söyledik. Bize anne baba dışında kimseden DNA örneği almayacaklarını söylediler. Kardeşimin cenazesini bana gösterin ben tanırım dedim. Siz 9 kişi diyorsunuz, o 9 kişi içerisinde kardeşimi tanırım dedim. Ancak cenazeler tanınmıyor DNA testi gerekli dediler. Anne-baba olmayınca kardeşlerden DNA örneği almıyoruz dediler. Israrlarımız sonucu Elkê’de yaşamını yitirdiği için cenazeleri oraya göndermişiz, sadece 10 gün bekletiyoruz dün kimsesizler mezarlığına defnedilmişler, oraya gitmeniz gerekiyor dediler. Biz de Elkê’ye gittik. Orada bir polis bize önce ‘cenazeler burada’ dedi. Onların içinde Ayşe Bayram var dedi. Gidip şimdi savcıya söylerim ve size yardımcı olurlar dedi. Gidip geldikten sonra sizi biraz bekletebiliriz, çünkü cenazeler tanınmıyor, sizi çağıracağız’ dedi. Biz de bir sorun olmadığını söyledik. Daha sonra polis bize ‘Amed’in ilçesinden mi yoksa merkezinden mi geliyorsunuz’ diye sordu. Biz de Pasûr’dan geldiğimizi belirttik. Pasur’daki savcılık ile ilişkiye geçerek bize ‘cehennem olun gidin cenaze yok’ dediler. Erkek kardeşim ‘anne-babamız yok bize yardımcı olun’ dedi. Bunun üzerine silah doğrultarak ‘yaklaşmayın’ dediler. Kardeşim elinde bir şey olmadığını, cenazeyi istediğimizi söyledi. Bunun üzerine Amed’e döndük ve mahkemeye başvurduk. 3 defa Adli Tıp Kurumu’na başvurduk ama reddediliyoruz.”   Başvurular sonuçsuz   2 yıl önce Pasûr’da savcılığa gittiklerini söyleyen Miyeser,  bu gidişin de sonuçsuz kaldığını ifade etti. Bir yıldır dava açtıklarını ancak bu isimde bir cenazenin ellerinde olmadığı cevabı verildiğini dile getiren Miyeser, “Bu nedir? İnsan şaşırıp kalıyor. Bir yandan cenaze burada diyorlar bir yandan da DNA örneği verin diyorlar. Başvuruya gittiğimizde de böyle bir cenaze yok diyorlar” sözlerini kullandı.    ‘Düşman cenazelerimizi unutturmak istiyor’   Cenazelere yönelik politikalara değinen Miyeser, bu şekilde ailelere psikolojik şiddet uygulandığını sözlerine ekledi. “Düşman eskiden beri ailelere böyle yaklaşıyor” diyen Miyeser şöyle devam etti: “Gerçekten de aileler tehlikede. Bir yandan cenazeler elimizde diyorlar bir yandan yok diyorlar. Bu kabul edilemez. Artık bize böyle yaklaşmasınlar ve cenazelerimizi versinler. Biz bunu kabul etmiyoruz. Cenazelerimizi bize unutturmak istiyorlar. Biz cenazelerimizi istiyoruz. Ben var olduğum sürece kardeşimin cenazesinin takipçisi olacağım. Bu ahlaksızlıktır. Cenazelerimizi torbalara koyuyorlar, kimsesizler mezarlığına atıyorlar, cenazelerimizi gözümüzün önünden kaybediyorlar.”    ‘Kardeşimin cenazesini istiyorum’   Cenazelere yönelik bu zulmü kabul etmediklerinin altını çizen Miyeser, “Kimse cenazelerine sahip çıkmasın demek istiyorlar. Bizi susturmak istiyorlar. Ben korkmuyorum ve sessiz de kalmıyorum. Ben kardeşimin cenazesini istiyorum. Gece gündüz aklımdan çıkmıyor. Çünkü kardeşimin annesi babası yaşamıyor. Bu sorumluluk benim omuzlarımda ve bu bana çok ağır geliyor. Kardeşim bizim en küçüğümüzdü. Ben sonuna kadar onun cenazesinin peşinde olacağım. Ne olursa olsun bundan vazgeçmeyeceğim” diye konuştu.