Çıplak arama işkencesi: Amaç iradeyi kırmak 2023-10-24 09:03:02     Nazlıcan Nujin Yıldız   İZMİR - Son günlerde yeniden gündeme gelen çıplak arama işkencesi ile asıl amacın “irade kırmak” olduğunu vurgulayan ÖHD İzmir Şube Eşbaşkanı Şükran Öztürk, iktidarın söz konusu işkenceyi görmezden gelmeye devam ettiğini hatta bu durumu, “detayı arama” adı altında sürdürdüğüne işaret etti.    Türkiye’deki cezaevleri ve emniyet müdürlüklerinde yapılan gözaltı veya tutuklama durumlarında yaşanan çıplak arama işkencesi, iktidar tarafından “yok” denilmesine rağmen devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda AKP’li milletvekilleri, yaşanan somut olaylara rağmen çıplak aramanın olmadığını söylemişti. Sonrasında AKP'li milletvekillerinin yok dediği cezaevlerindeki çıplak arama uygulamasına ilişkin yönetmelik değişmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanan değişiklikle, yönetmelikte yer alan “çıplak arama” ibaresi çıkarılıp, yerine "detaylı arama" ibaresi getirilmişti. Her ne kadar çıplak arama işkencesi kabul edilmese de son olarak yaşananlar ceza infaz kurumlarının ve kolluğun yönetmelik ve mevzuatları görmezden geldiğini açıkça gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde gözaltına alınıp tutuklanan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Eşbaşkanı Berna Çelik ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Zekiye İlbasan, çıplak arama işkencesinin yanı sıra, sözlü taciz ve dayatmalara maruz kalmıştı.   Konuya dair ajansımıza konuşan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şube Eşbaşkanı Şükran Öztürk, çıplak arama ile asıl amacın irade kırmak olduğunu söyledi. Şükran, bu durumla ilgili mevzuatın ve yönetmeliklerin açık olduğunu, fakat iktidarın siyasi kararlar alıp uygulamaya koyduğunu vurguladı.   ‘Detaylı arama hassasiyetlere özen gösterecek şekilde yapılmalı’   Mevzuatta, kapalı tutma yerlerinde bir aramanın söz konusu olduğunu ve bunun da infaz kanununda düzenlemesi olduğunu söyleyen Şükran, bu aramaların, kurumun veya tutulma yerlerinin güvenliğini tehlikeye atmayacak şekilde yapılması sebebiyle düzenlendiğini belirtti. Şükran, “Burada kriterlerin ne olduğu mevzuatta açıkça yazar. Çıplak arama daha önce mevzuatta laf olarak anlaşılabilecek şekilde yer alırken, 2021 sonrası bir düzenlemeyle detaylı arama şeklinde değiştirildi. Detaylı aramada kurum görevlileri, yani cezaeviyse cezaevi infaz koruma memurları, emniyet müdürlüğüyse kolluk kuvvetleri, detaylı aramayı insan onurunu rencide etmeyecek, hassasiyetlerine özen gösterecek şekilde yapmak zorundalar. Eğer ki vücut boşluklarında tehlikeli madde veya zararlı madde olduğunu düşünüyorlarsa, bunun için makul şüpheleri varsa bu aramanın kendileri tarafından değil, bir tıp görevlisi tarafından yapılmasını öngören bir düzenleme mevcut” dedi.   Düzenlemelere rağmen yapılıyor   Bu düzenlemelere rağmen ceza infaz kurumlarında veya kollukta bu uygulamanın bu şekilde yapılmadığını dile getiren Şükran, “Daha çok kişileri darp ederek onları rencide edecek şekilde ve utanma duygularını göz ardı ederek, zor kullanarak yapılıyor. Buradaki amaç aslında gözaltına alınan veya tutuklanan kişinin iradesini kırmak olduğunu düşünüyoruz. Bunun kasıtlı ve bilinçli yapıldığını düşünüyoruz, yaşadığımız somut durumlardan” diye belirtti.   ‘Çıplak aramanın olduğunu kabul etmek, ihlali kabul etmektir’   Daha önceki süreçlerde iktidar tarafından çıplak aramanın itirazına dair de konuşan Şükran, “Bu mevzuat düzenlemeleri, yasal uygulamalar, Yargıtay kararları, Anayasa Mahkemesi kararları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve sözleşmesi doğrultusunda tam da insanlık onurunu koruyacak, insanın hassasiyetini gözetecek, utanma duygusunu rencide etmeyecek şekilde ön plana alan bir düzenleme. Bunun yapıldığını kabul etmek bir ihlal sonucunu doğuracak ve ihlali kabul etmek anlamına gelecek. Bu nedenle kabul etmedikleri açık. Fakat buna rağmen yapılıyor olması da aslında ülkedeki hukukun uygulanma şekliyle eş gidiyor. Nasıl ki mevzuatlarımız, yasal düzenlemelerimiz birçok hakkı uluslararası alandaki mevzuata uygun şekilde düzenlemiş ve mevzuatta yerini bulmuş olmasına rağmen uygulanmıyorsa tam da işkence ve kötü muameleyle ilgili çıplak arama meselesi de yine mevzuatımızda yer almasına rağmen uygulanmaması siyaseten bir anlayış” sözlerini kullandı.   ‘Kör, sağır ve dilsizi oynuyorlar’   Türkiye’deki siyasi iktidarın, “Biz tüm yasal mevzuatı, düzenlemeleri ve yönetmelikleri, uluslararası hukuka uygun şekilde yaptık” dediğini, bunun doğru olduğunu fakat bunların uygulanmadığını ve uygulamama talimatının da genelgeler ve sözlü talimatlarla verildiğine dikkat çeken Şükran şöyle devam etti: “Bu uygulamalara maruz kalan kişiler nedeniyle görüştüğümüz idari merciler, savcılıklar bunu bize sözlü olarak da beyan ediyorlar. Biz bunu defalarca gerek yazılı gerek sözlü olarak, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği olarak da birçok kez dile getirdik ve sorduk. Yani ‘Bakanlığın size verdiği genelgeleri veya sözlü talimatları bize yazılı olarak bildirin, biz bunların iptali için işlemleri başlatalım’ dediğimizde, aslında anayasal dilekçe verme hakkımızın da karşılığı olmayan bir şekilde kör, sağır ve dilsizi oynuyorlar.”   ‘İktidar hukuku her alanda kendi lehine kullanıyor’   Mevzuatın ve düzenlemelerin olduğunu ancak siyasi iktidarın hukuku her alanda kendi lehine kullandığının altını çizen Şükran, bu alanda da kendi lehlerine kullandıklarını ve inkâr ettiklerini vurguladı. Şükran, “Gizliden, ‘Bunları yapın’ talimatlarıyla da yaptığı için siyaseten de inkara dayalı politik söylemleri devam ediyor. Kolluğun, infaz koruma memurlarının tüm tutuklu veya gözaltına alınan kişiler için bu haksız uygulamayı gerçekleştirdiklerini düşünüyorum. Ancak bize gelen başvurular ya da kamuoyuna bunu söyleyen kişiler genelde siyasi faaliyetlerinden dolayı tutuklanan, gözaltına alınan kişiler oluyor. Tahminim adli soruşturma nedeniyle gözaltına alınan, tutuklanan kişilere de yapıldığıdır” şeklinde konuştu.   Amaç iradeyi kırmak   Çıplak arama işkencesine siyasi tutsakların itiraz ettiğini ve bu işkenceyi dillendirdiklerini söyleyen Şükran, bu nedenle çoğunlukla söz konusu işkencenin siyasi tutsaklara uygulandığı sonucunun ortaya çıktığını kaydetti. Şükran, şu ifadeleri kullandı: “Bunun var olduğu inkar edilemez. Aslında talimatı siyaseten veren bir iktidar olduğu için siyaseten iktidara karşı duran kişilere de bu uygulamayı yapma, bu hak ihlalini gerçekleştirme sebepleri de onların iradesini kırmak, onları rencide etmek, onların onuruna ve haysiyetlerine zeval getirmek istekleridir. O nedenle de muhtemelen siyasi tutsaklara daha çok yönelmiş bir uygulamadır diye düşünüyorum”