‘Düş Yolcusu’ Nazegül’ün kızı: 88 yıl da geçse adalet arayacağız! 2023-07-18 09:02:02   Rozerin Gültekin   İSTANBUL - Suruç Katliamı’nda annesi Bahar Nazegül Boyraz’ın katledilmesinin 8’inci yılında, yaşadıklarını “Amara’nın bahçesinde kaldım” sözleri ile özetleyen Yasemin Boyraz, “Biz aileler olarak 8 yıl değil, 88 yıl da geçse adalet aramaya devam edeceğiz. 8 yılın ardından ilk kez Amara’da olacağım. Herkesi Halitağa’da gerçekleşecek anmaya davet ediyorum” sözleriyle dayanışma çağrısı yaptı.   Kobanê’ye yönelik DAİŞ’in saldırısına karşı halkla dayanışmak, buradaki inşa sürecine katılmak ve çocuklara oyuncak götürmek üzere 20 Temmuz 2015’te Riha’nın (Urfa) Pirsûs (Suruç) ilçesine geçen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla toplanan 300 genç Amara Kültür Merkezi bahçesinde önünde basın açıklaması yapmak üzere toplandı. Basın açıklamasının yapılacağı esnada DAİŞ'li Abdurrahman Alagöz, bombalı saldırı gerçekleştirdi. 33 gencin katledildiği saldırının üzerinden 8 yıl geçti. Katliamdan sorumlu olarak yalnızca Yakup Şahin'in yargılaması yapılarak 34 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.   DAİŞ’liden ‘Kimileri devlet yaptı dedi’ yanıtı!   Katliamdan sorumlu tutulan “firari” failler İlhami Balı ile Deniz Büyükçelebi’nin ise dosyaları ayrıldı ve yakalanmalarının beklenmesine karar verildi. Dosyaları ayrılan “firari” failler Deniz Büyükçelebi ile İlhami Balı yönünden devam eden davanın 4'üncü duruşması, 4 Temmuz’da Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya Suruç Aileleri İnisiyatifi, katliamdan yaralı kurtulanlar, Suruç İçin Adalet Platformu üyesi avukatlar, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Riha milletvekilleri, Riha Barosu, SGDF, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Riha İl Örgütü, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) ile çok sayıda kurum ve kişi katıldı. Duruşmada tanık olarak dinlenen DAİŞ'li Kasım Güler, Suriye’ye askerlerin gözetiminde geçtiğini belirterek, "Pîrsus katliamını kim yaptı” sorusuna, “Kimileri devlet yaptı dedi. Ben böyle duydum” yanıtını vermesi dikkat çekti.   Katledilen 33 kişiden Bahar Nazegül Boyraz’ın kızı Yasemin Boyraz, katliamın ardından yaşadığı 8 yılı JINNEWS’e anlattı.   33 düş yolcusu katledildi   Suruç’a gidenlerin Kobanê’yi yeniden inşa etme isteği ile gittiğini, bunu engellemek için de katliamın gerçekleştirildiğini dile getiren Yasemin, “Türkiye’nin her coğrafyasından olan insanlar aralarındaki bağı kopartmaya çalıştılar” dedi. “Türkiye’de gençler üzerinde yapılan vahşi bir katliamdı” diyen Yasemin, “33 düş yolcusu katledildi, 300’e yakın insan yaralandı. Kobanê’yi yok etmeye çalışan zihniyete karşı yaşam hep beraber kurulacaktı. Koray, spor malzemeleri ile gitmişti. Çocuklara spor yaptıracaktı. İsmet Şeker, inşaat işçisiydi Kobanê’de inşaatları tamir edecekti. Hepsi insanlık adına her şeyi yapmak için gitmişti. O yüzden orada işlenen insanlığa yönelik bir suçtur. Savaşın kalıntılarına umut ekmek için gidenlerin engellenmesiydi” sözlerini kullandı.   ‘Amara’nın bahçesinde kaldım…’   Annesinin katliamda yaşamını yitirmesi ardından yaşadıklarını anlatacak kelime bulamadığını ifade eden Yasemin, ortak acılar yaşadıkları ve beraber mücadele yürüttükleri Suruç Aileleri’nden güç aldığının altını çizdi. Ailelerin her birinin konuştuğu dilin farklı olduğunu, ortak dillerinin ise mücadeleleri olduğuna dikkat çeken Yasemin, “Eğer bu süreçte dayanışma içerisinde olmasaydık hiçbir şey olmazdı. Dayanışma yaşatır. 8 yıldır ben ne yerdeyim ne de gökte. Sürekli bir adalet arayışımız var. Annemin gittiğini daha anlayamadım, öldüğünü kanıksayamıyorum. 31 yaşında annemi kaybettim ve o yaşta kaldım. Büyüyemedim, Amara’nın bahçesinde kaldım” şeklinde konuştu. Katliamın ardından annesinin kalan eşyalarını alabilmek için dahi mücadele ettiklerini belirten Yasemin, açtıkları davanın sonucunda ancak 6 yıl sonra annesinin eşyalarının kargo ile kendilerine gönderildiğini aktardı.   DAİŞ’lilerin ‘geçtiği’ yerden katledilenler geçirilmiyor!   Yasemin, annesinin eşyalarına dair ise şunları anlattı: “İç içe geçmiş kanlı kıyafetler, anneme ait kemik ve deri parçaları, bir yığın toprak. Kendimi katliamın içinde, o toprak üstüme atılmış gibi hissettim. Böyle bir vahşeti kim kime yaşatır. Ben bunları bir mahkeme kararı ile alabildim. Kanlı giysileri bile çok gördüler. Eşyaların bize verileceğine dair karar çıkmıştı. Ama kargo ile almayı hedeflememiştim.” Öte yandan katliamın ardından polis müdahalesi ve atılan gaz bombasının yaşamını yitirenlerin sayısının artmasına neden olduğunu söyleyen Yasemin, “Gaz bombası sıkılmasaydı belki annem ölmeyecekti. Ambulansların önü kapatılmasaydı, Suruç halkını bıraksalardı benim annem belki şimdi yaşıyor olacaktı. Sağlık raporlarında baktığımızda boğulmaktan kaynaklı ölenler olduklarını görüyoruz. 33 düş yolcusu kaymakamlıktan izin alıyor. Yolda 7 defa arama yapılıyor ama IŞİD’lilerin elini kolunu sallayarak geçtiği yerden 33 düş yolcusu devlet tarafından izin verilmeyerek geçirilmiyor. Ve daha sonrada orada insanlar katlediliyor” vurgusunu yaptı.   ‘88 yıl da geçse adalet aramaya devam edeceğiz!’     Son duruşmada, ‘Bu katliamı kim gerçekleştirdi?’ sorusuna DAİŞ’li Kasım Güler’in verdiği, “Kimileri devlet yaptı dedi. Ben böyle duydum” cevabı hatırlatan Yasemin, katliamın itiraf edildiğinin altını çizdi. Adalet aramaktan asla vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Yasemin, “Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, ‘5 Haziran - 1 Kasım arası, ‘Konuşursam yer yerinden oynar’ diyor. Bu yüzden ben onun dinlenmesini istiyorum. Bu dosyayı onun dedikleri aydınlatacak. Suruç aydınlatıldığında, ardından gelen katliamların hepsi aydınlatılacak. IŞİD, bütün katliamları üstlenirken Suruç Katliamı’nı üstlenmedi. Geçtiğimiz günlerde görülen davada da sanık olması gerekirken ‘tanık’ olarak dinlenen 3 IŞİD’li, ifadelerini işkence altında verdiklerini söyledi. Bu açık açık katliamı yapanların örtbas edilmesi için bir tiyatro. Biz aileler olarak 8 yıl değil, 88 yıl da geçse adalet aramaya devam edeceğiz” sözleriyle seslendi.   Failler serbest, Nazegül’ün düşünceleri ‘kusurlu!’   Geçen 8 yıl içerisinde, aileler ile avukatların cezalandırıldığını, faillerin ise katliam günü gülerek fotoğraf çektirdiğine dikkat çeken Yasemin, imam Abdullah Aslan’ın çantasından DAİŞ bayrağı çıkmasına rağmen cezalandırılmadığını vurguladı. 2 yıl önce, annesinin yüzde 50 kusurlu bulunduğuna dair mahkeme kararının ellerine ulaştığını paylaşan Yasemin, “Kusur nedir? Bir şeyi yanlış yaparsan kusur görürsün. Annem ya da 33’ler neyi yanlış yapmıştır? Suruç, Türkiye’nin bir ilçesi. Orada bulunan vatandaşı devlet korumak zorunda. Oraya gittiği için annem yüzde 50 kusurlu görülemez. Biz bunu kabul etmiyoruz. Asıl kusurlu, vatandaşına sahip çıkmayandır” sözleriyle mahkemenin annesinin düşüncelerini “kusurlu” bulduğunu dile getirdi.   Katliama müdahale etmeyen polisler mahkemede!   Duruşmalarda ise mahkeme salonlarına “fail” gibi alındıklarını ifade eden Yasemin, yanlarına su almalarına dahi izin verilmediğini dile getirdi. Yasemin, “Bizi mahkemeye gittiğimizde karşılayan kitle jandarma, TOMA, polis. Urfa’dan çıkana kadar, annem öldürüldüğü zaman müdahale etmeyen polislerin hepsini görüyoruz. Bize bu kadar özenle davranan polis keşke 20 Temmuz’da orada kalabilseydi” dedi. Yalnızca Suruç için değil, yaşamın her alanında yaşanan adaletsizliklere karşı mücadele ettiklerini paylaşan Yasemin, Emine Şenyaşar, Cumartesi Anneleri, Cihan Aymaz, Çorlu’daki tren kazası için adalet arayan aileler ile birlikte bisiklet kullanırken katledilen Umut’un ailesi gibi birçok alanda dayanışma gerçekleştirdiklerini dile getirdi.   İlk kez Amara’da olacak   Adalet arayan herkesin yanında olduklarını vurgulayan Yasemin, “Adalet arayan aileler, adaletin ne olduğun biliyor. Çünkü içi yanmış. Ben sadece adalet istiyorum. İşim gücüm adalet. Adalet geldiğinde motoru maviliklere süreceğiz. Bu ülkeye adalet gelene kadar mücadelemiz sürecek. Herkesi mahkemelerde bizimle olmaya ve her ayın 20’sinde Kadıköy’de gerçekleştirdiğimiz oturma eylemimize çağırıyorum” sözleriyle seslendi. Katliamın yıl dönümünde, bu sene 8 yılın ardından ilk kez Amara’da olacağının bilgisini veren Yasemin, “İstanbul’da da Halitağa’da akşam bir anma gerçekleşecek. Herkesi buraya davet ediyorum” çağrısını yaptı.