‘Kadınların yüzü ve mücadelesi sokağa dönük olacak’ 2023-06-09 09:02:44     Melek Avcı-Dilan Babat    ANKARA - Seçimler sonrası oluşan eril tabloya karşı örgütlü mücadele, büyüme ve genişleme hedefi, kadınların gündeminde. HDP PM ve Kadın Meclisi üyeleri, yasal ve parlamento mücadelesinin yanı sıra önümüzdeki süreçte yüzlerinin sokağa dönük olacağını söyledi.    14 ve 28 Mayıs cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin ardından önümüzdeki dönem yapılanma ve yol haritasını belirlemek için Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) toplantı ve kongre sürecini başlattı. 2 Haziran’da Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) yaptığı toplantının ardından 4-5-6 Haziran tarihlerinde eşbaşkan ve eşsözcülerin katılımıyla Kadın Meclisi ve Parti Meclisi (PM) toplantıları ile eşbaşkanların toplantıları gerçekleştirildi. Genel Merkez toplantılarının tamamlanmasıyla birlikte halk, il ve ilçe örgütleriyle yapılacak toplantıların startı bugünlerde verilecek. Tüm bu toplantıların iki temel amacı olduğu, HDP ve Yeşil Sol Parti tarafından yapılan basın açıklamasında belirtilerek, şu ifadeler kullanılmıştı: “Birincisi, seçim dönemi ve öncesinde yaşanmış olan eksiklik ve yetersizlikleri gidermek; bir eleştiri/özeleştiri mekanizmasını işleterek yanlışlarımızdan ve hatalardan ders çıkarmak. İkincisi, hiçbir gerekçe ve mazerete sığınmadan yapılan muhasebenin gereklerinin yerine getirmek için kendimizi hem politikalar hem de örgütsel yapılar açısından yenilemek, yani muhasebenin örgütsel sonuçlarını yaratmak.” Yapılan süreç değerlendirme toplantılarının ardından kongre takvimi de açıklanacak.   Yapılan toplantılara katılan Parti Meclisi üyeleri (PM) değerlendirmelerini gerçekleştirdi. Kadınların bir sonraki mücadele ve örgütlenme hattına ilişkin ise HDP PM üyesi Sevtap Aktağ ve HDP Kadın Meclisi üyesi Nilgün Salmaner JINNEWS’e konuştu.  ‘Bu toplumun en büyük demokratik dönüşüm dinamiği kadınlar’   Değerlendirmelerine Meclis’te oluşan tablodan söz ederek başlayan Sevtap, şu anki Meclis’in tarihin en eril ve en milliyetçi Meclis’i olduğunu söyledi. Sevtap, “Hepimizin fark ettiği gibi bu Meclis, tarihin en milliyetçi, en cinsiyetçi, en dinbaz, dini kullanarak insanlar üzerinde tek tipleştirici politika uygulayacak bir potansiyele sahip iktidar tarafından böyle dizayn edildi. Çünkü geçtiğimiz süreçlerde kadın mücadelesi ortaya koydu ki, bu toplumun en büyük demokratik dönüşüm dinamiği kadınlar ve en örgütlü, tek tipleştirmeye biat etmeyen ve direnen kesim kadınlar olduğu için böyle bir dizaynın olduğu, bunun özel olarak yapıldığını belirtmek gerekir” dedi.    ‘Mücadelede güçlü kararlılık’   Önümüzdeki süreçte kadın mücadelesini her alana taşımakta kararlı olduklarını ve bunu sürdüreceklerini vurgulayan Sevtap, “Biz kadınlar hayatlarımızı, kararlarımızı savunmakta kararlıyız. Bu çerçevede büyük bir kadın mücadelesi şu ana kadar çeşitli kanallarla aktı, daha ortak kararlara ve hedeflere yönelmesi konusunda üzerimize düşenleri yapma, hem kadın mücadelesinin açığa çıkardığı talepleri Meclis’te en güçlü şekilde sahiplenicisi olma ama aynı zamanda sokakta tüm kadın mücadelesiyle birlikte olmakta kararlıyız. Bu mücadele sokak olmadığında, meydanlarda, fabrikalarda olmadığımızda yalnızca Meclis’te yürütülecek bir mücadele değil, zaten şu ana kadar ki gücümüz buradan geliyor. Eşit temsil dediğimiz seviyeyi yakalamamız da şu ana kadar kadın mücadelesiyle kurduğumuz ortaklıktan ve bu mücadelenin bir parçası olmak için gösterdiğimiz ısrardan kaynaklanıyor. Önümüzdeki dönem buna dönük saldırılar ne kadar güçlü olursa olsun bizim de hayatlarımızı ve kararlarımızı savunma kararlılığımız o kadar güçlü olacak” sözlerine yer verdi.   ‘Kadın özgürlükçü paradigmamızdan vazgeçmiyoruz’   Meclis’te kadın çoğunluğunun sağlanmasının HDP geleneğinden ve önceki dönemlerden geldiğini kaydeden Nilgün, kadın politikalarının Meclis’te ses bulma olanağını böyle bulduklarını belirtti. Nilgün, “Erkek ittifakının yoğun olduğu, kadın düşmanlığının söyleme yansıdığı ve bunun eyleme dönüşeceğinin de izlerini sürebildiğimiz bir süreçten geçeceğiz ama biz paradigmamızdan vazgeçmiyoruz. Kadın özgürlükçü paradigmamız bizim en büyük hedefimiz. Dolayısıyla bugüne kadar nasıl bir mücadele yürüttüysek Meclis’te de sokaktaki kadınların sesi olarak, çoğaltarak, üçüncü yolun perspektifiyle Meclis’e taşıyarak, bütün kadınlara çağrı yaparak bu mücadeleyi genişleteceğiz. Hedef olarak yeni dönemde bunu koyuyoruz. En önemlisi üçüncü yolun hayata geçebilmesi için bugüne kadar sözümüzü ulaştıramadığımız ya da yaptığımız çalışmalarda yetersiz kaldığımız alanları tespit edip oralardan doğru çoğulcu, tüm farklılıklarıyla bir arada durabilen ve şu anda karşımızda duran kadın düşmanı ittifaka en güçlü mücadeleyle karşılık veren bir çizgide olacağız” dedi.   ‘Örgütlü ve çoğulcu kadın mücadelesi verilecek’   Kamuoyunda Hizbullah diye bilinen HÜDA PAR’a, “Biz onları 90’lardan ve kadın cinayetlerinden tanıyoruz” sözleriyle değinen Nilgün, bu yöntemlerin bölgede yürütülen özel savaş politikalarının parçası olarak kadınlara uygulandığını belirtti. Nilgün şöyle konuştu: “Biz bu alanda ve mücadelede deneyimliyiz. Önemli olan üçüncü yolun kadın perspektifiyle çizilmesi noktasında tüm kadınları çağırmamız, bu mücadelenin ortak yürütülmesine ilişkin. Çünkü bizim ortak paydamız kazanımlarımızı korumak ve onların üzerine yenisini eklemek. Bu mücadelemiz sadece Meclis’te olmayacak, 6284’ün korunması için de mücadele edeceğiz, yasal yollardan sesimizi çıkaracağız ama bundan sonra bizim örgütlülük alanımız ve çağrımız sokağa dönük olacak. Farklı mahallelerdeki kadınlarla bir araya gelip bu mücadeleyi nasıl büyüteceğimize bakacağız. Zaten yapımızın içerisinde Kürt kadın hareketinin geleneği var, Türkiyeli kadın feminist hareketinin deneyimi var. Bütün bu deneyimlerle birlikte mücadele hattımızı örmeye devam edeceğiz ki daha geniş ve uzaktaki kadınlara nasıl ulaşabiliriz ve yan yana durabiliriz ile hareket edeceğiz. Ortak akılla politikalar üretmeye devam edeceğiz ve daha güçlü olacağız, çünkü Meclis aritmetiğine baktığımız zaman belki umutsuzluğa sürüklenen kadınlar oluyordur. Bizim çağrımız umutsuzluğa sürüklenen kadınlara da: aslında biz çoğuz, sokakta çoğuz, bu coğrafyada çoğuz. Bir arada olacağız ve bu yolun nasıl örüleceğine de ortak karar vereceğiz.”