‘Tövbe’ ettirilen faile beraat 2023-01-10 09:05:19   Marta Sömek   İSTANBUL - Üç çocuğuna tecavüz girişiminde bulunan ve yalnızca “sarkıntılık” suçundan yargılanan fail Y.Y.’ye beraat kararı vererek, “Tövbe et” diyen mahkeme başkanı hakkında HSK ve İstanbul Barosu Kadına Yönelik Şiddet Bürosu’na şikayette bulunan ÖHD Kadın Komisyonu üyesi avukatlarından Rezan Gezer, “Yargılama şeriat zihniyeti ile yapıldı” dedi.   Kürdistan ve Türkiye’de özel savaş politikaları her geçen gün artış gösterirken, kadın katliamları ile çocuğa yönelik taciz ve tecavüz suçları da erkek-devlet-yargı ortaklığında cezasızlık ile sonuçlanıyor. Son örneklerden biri de İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, 6 yaşındaki kızı H.K.G.’yi “müridi” Kadir İstekli ile evlendirerek tecavüze uğramasına göz yummasının açığa çıkması oldu. Kadınların yaşanan durumu bulundukları her yerde protesto etmesinin ardından kamuoyu baskısı ile failler 15 Aralık 2022 tarihinde tutuklandı.    Üç çocuğuna sistematik tecavüz girişimi   Bu olayın bir benzeri de Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Kadın Komisyonu’nun takip ettiği çocuğa yönelik tecavüz davalarından birinde yaşandı. Üç çocuğuna uzun yıllar boyunca sistematik tecavüz girişiminde bulunan, taciz ve psikolojik şiddete maruz bırakan Y.Y. isimli erkek hakkında, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 21 Mart 2022 tarihinde iddianame hazırlandı. Daha sonra iddianame İstanbul Anadolu Adliyesi 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek duruşmalar görülmeye başladı.   ‘Tövbe et’ denilip beraat ettirildi   Fail Y.Y., Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 103’üncü maddesi olan “TCK’nin 102’nci maddesi yani “Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal etmesi ve sarkıntılık” suçundan yargılandığı davanın ikinci duruşmasında jet hızıyla beraat ettirildi. Duruşma sonunda ise mahkeme başkanının faile, “Tövbe et” demesi erkek-devlet-yargı ortaklığında faillerin nasıl “ödüllendirilip, korunduğu” örneklerine eklendi.   ÖHD Kadın Komisyonu üyesi avukat Rezan Gezer, takip ettikleri bu dava, cezasızlık politikaları, erkek-devlet-yargı ortaklığında faillerin “ödüllendirilmesine” ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   Tecavüz girişimine ‘sarkıntılık’ yargılaması!   Rezan, tecavüz girişimine maruz bırakılan çocuk müvekkilinin yaşadıklarını okulda arkadaşına anlatması, arkadaşlarının da rehberlik öğretmenine anlatması ile olayın açığa çıktığını söyledi. Çocuğun, babası Y.Y. tarafından tecavüz girişimine maruz kaldığını belirten Rezan, rehberlik öğretmeninin şikayette bulunmasıyla yargılamanın başladığını paylaştı. Rezzan, çocuğun ilk başta şikayetçi olmaktan korktuğunu, daha sonra iki ablası ile annesinin tanık olduğunu ve diğer iki çocuğun da ­fail Y.Y.’nin tecavüz girişimine maruz kaldığını anlattığını aktardı. Rezzan, “Ancak hem ekonomik durumları hem de başka bir yere gidemeyecekleri nedeniyle 2021’in Eylül ayında hem şikayet hem de davaya devam etme taleplerinin olmadığını söylüyorlar. Suçlama şikayete bağlı olmadığı için TCK’nin 102’nci maddesi suçlamasıyla iddianame hazırlanıyor” sözleriyle süreci anlattı.   Çocuğun ifadesi kollukta alınmış!   Rezan, soruşturma ve dava sürecine dair ise şu bilgileri paylaştı: “İddianame önce İstanbul 8’inci Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderiliyor. Fakat sevk maddesi Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanına girdiği için iddianame iade ediliyor. Bunun üzerine savcılık, ‘TCK 103/3-c üst-alt soya karşı gerçekleşmesi’ sebebiyle iddianameyi yeniden düzenleyerek, 23 Mart 2022 tarihinde Anadolu 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderiyor. İddianame mahkemece kabul ediliyor. İlk duruşma 2022’nin başında yapılıyor. Normalde istismar davalarında müvekkil başka bir odaya alınıp sanıkla teması olmuyor. Müvekkilin ifadesi Çocuk İzleme Merkezi’nde (ÇİM) pedagog eşliğinde değil de direk kollukta alınmış. Oysa ki müvekkil 14 yaşında. Müvekkilin ilk duruşmada kısa bir şekilde beyanı var. Heyet yaşadıklarını dahi sormamış.”   Heyet başkanının ikinci duruşmada değiştiğini söyleyen Rezan, çocuğun ifadesinin ise heyet başkanı tarafından yeniden alınmadığını, bunun da hukuka aykırı olduğunu dile getirdi.   Faile cesaret verildi   1 Eylül 2022’de davanın ikinci duruşmasına ÖHD Kadın Komisyonu olarak katıldıklarını paylaşan Rezan, “Sanık ifadesini verdi. Bu esnada soru sorarak mağdur ve ailesinin sanığa olan ekonomik bağımlılığını öğrenmeye çalışıyordum. Ancak mahkeme başkanı sorularıma sürekli müdahale ederek ‘konu dışı’ olduğunu iddia etti. Hatta bu cevapla sanık bile cesaretlenip usule karışarak, ‘Bu soruyu kabul etmiyorum’ dedi” sözleriyle failin erkek-devlet-yargı ortaklığında nasıl cesaretlendirildiğini anlattı.   Çocuklar fail ile aynı evde kalmak zorunda kaldı   İkinci duruşmanın ardından fail Y.Y.’nin, çocuklar ve evli olduğu kadın ile birlikte eve gitmek istediğini söylediğinde avukatların karşı çıkması üzerine kendilerine saldırdığını söyleyen Rezan, aynı gün fail hakkında uzaklaştırma talebinde bulunduklarını da sözlerine ekledi. 2 Eylül 2022’de uzaklaştırma kararı taleplerinin tebliğ edilerek üç aylık uzaklaştırma kararı ile failin anca evden ayrıldığını ve bu sürece kadar failin evde çocuklar ile kaldığını aktaran Rezan, “Müvekkiller bu süre zarfında başka bir eve yerleştiler. Ekonomik açıdan çok zor durumdalar” dedi.   Erkek-yargı iş başında: Beraat ‘ödülü’   22 Aralık 2022’de görülen karar duruşmasında ise failin hakime bir kağıt verdiğini dile getiren Rezan, “Dosyayı bize vermeyerek sanığa direk teslim etti. Ancak bunun mahkeme başkanında bir öngörü yarattığının farkındaydım. Muhtemelen özel bir bilgiyi paylaştı” ifadelerini kullandı. Duruşmada savcının fail hakkında “delil yetersizliği”nden beraat talebinde bulunduğunu ifade eden Rezan, “Oysa ki dosyada üç kişinin ve rehberlik öğretmeninin beyanı var. Müvekkilin istismara yönelik beyanları var. Bunlara rağmen savcı beraat istedi. Biz istismara ilişkin savunma yaptık. Delil durumunun çok az olduğu, kadının beyanının esas olması gerektiğini, elde edebileceğimiz bütün delilleri dosyaya sunduğumuzu, bunun havada kalan deliller olmadığını, tanıklık beyanı olduğunu belirttik. Sanığın bize duruşma sonrasında saldırdığını, aileyi sürekli olarak rahatsız ettiğini, bu sebeple tutuklanması gereken sanığa adli kontrol bile verilmediğini, bunun hukuka aykırı olduğunu ve bir öngörüye göre hareket edildiğini belirttik. Buna rağmen mahkeme heyeti beraat kararını onaylayarak ‘delil yetersizliğinden’ beraat kararı verdi” sözleriyle bir kez daha erkek-yargı kararı ile karşılaştıklarını paylaştı.   ‘Tövbe et’ diyen mahkeme başkanını şikayet ettiler   Duruşma sonrasında ise mahkeme başkanının faile beklemesini söylediğini aktaran Rezan, bu esnada yaşananları şu sözlerle anlattı: “Meslektaşlarım o esnada mahkeme başkanının, ‘Tövbe et bir daha yapmayacağını söyle’ dediğini duydu. Bunun üzerine heyet başkanıyla tartıştık. Çünkü karşımızda bizi anlayabilecek biri yoktu. Heyet başkanı ise bize ‘Sizinle münakaşaya girmek istemiyorum, kime şikayet ediyorsanız edin’ beyanlarında bulundu ve bizi duruşma salonundan çıkarttı. Biz de tutanak tutacağımızı ve hakkında şikayette bulunacağımızı söyledik. 27 Aralık 2022’de, bir heyetin toplanıp istismar dosyalarında hakimin tavrını ve usulünü öğrenmesi açısından İstanbul Barosu Kadına Yönelik Şiddet Bürosu’na şikayette bulunduk. Aynı gün Hakimler ve Savcılar Kurulu’na da (HSK) heyet başkanının tavrının hiçbir şekilde Anayasa ve hukuka uygun olmadığını, tamamen kendi yaşayış biçimini, fikir ve düşüncesini yargılama esnasında gösterdiğine ilişkin şikayet talebinde bulunduk. Sonuna kadar da arkasındayız.”   ‘Mahkeme başkanı iktidar ve erkek yanlısıydı’   Failin bu cesaretini mevcut erkek egemen sistemden aldığını vurgulayan Rezan, “Heyet başkanı ilk celseden son celseye kadar iktidar ve erkek yanlısıydı. Hatta ikinci celsede, ‘Kızına sarılacağına karına sarıl’ beyanında bulunmuştu. Biz durumun şokunu atlatamadık. Sanki mahkeme heyeti bir yargılama yapmıyor da kahvede oturur vaziyette bir diyaloğa girmişti. Ortada aslında bir yargılama yoktu, adil bir yargılamadan bahsedemeyiz. Biz sadece bir öngörüde, bir iki kelam söyleyen insanlar olduk aslında. Hakimin tavrı ve düşüncesi, şu anki eril zihniyetten kaynaklı. Özellikle son yapılmak istenen Anayasa değişikliğinin de bu zihniyetin nereden geldiğini anlatır vaziyetteydi. Bunun sadece bizim dosyamız için olduğunu da düşünmüyorum. İstismar ve taciz dosyalarındaki bütün hakimlerin tavrının incelenmesi gerek” sözlerini kullandı.   ‘Şeriat zihniyeti’   Rezan, mahkeme başkanının söylem ve tavırlarının şeriat uygulaması ile zihniyeti olduğu değerlendirmesinde bulunarak, kadın ve çocuk dosyalarında verilen cezaların “ödül” niteliğinde olduğunun altını çizdi. “Ödüllendiren bir yargı sistemi var ve sanıklar bir şekilde bu yargılamaların hepsinden kurtuluyor” diyen Rezan, “Bu da onlara cesaret veriyor. Savunmamda da, ‘Eğer bu sanığa bunca delile rağmen beraat kararı vereceksiniz yarın başka birine de zarar verir. Çünkü şu anda sizden cesaret alıyor’ dedim. Hakim de onu onaylayınca çok da uzak bir zihniyet olmadığını görüyor. En acı gerçek bu” diye ekledi.   ‘Sonuna kadar takipçisi olacağız’   Konuya dair yakın tarihte Kartal’da bulunan Anadolu Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştireceklerinin bilgisini veren Rezan, “Elimizden geleni yapacağız, bu dosyanın akıbetini sonuna kadar takip edeceğiz” dedi.