Êzidî kadınlar Sakine Cansız’ı anlattı 2023-01-06 09:01:48     Medya Üren   AMED - Sakine Cansız’ı anlatan Êzidî kadınlar, onun kendileri için bir direniş ve örgütlülük mirası bıraktığını, her zorlandıklarında onu düşünerek güç aldıklarını söyledi.     Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü kadrolarından Sakine Cansız, Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan ile Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in Fransa’nın başkenti Paris’te katledilmelerinin üzerinden 10 yıl geçti. Katliama ilişkin açılan davada birçok delil ve belge ortada olmasına rağmen gerçek failler, sorumlular açığa çıkarılmadı, tetikçi Ömer Güney’in ise cezaevinde “ölmesi” ile dosya kapatılmaya bırakıldı.    İlk kavgadan örgütlü mücadeleye…   Paris’te katledilen Sakine Cansız (Sara) 12 Şubat 1958 yılında Dersim’in Tahtî köyünde dünyaya geldi. Erken yaşta çalışmaya başlayan Sakine, aynı zamanda okula da devam eder. Çalıştığı yerlerde emek sömürüsüne karşı çalışanları örgütler. Bu temelde ilk kavgasını, başkaldırısını aileye ve emek sömürüsüne karşı verir. Bir süre sonra gittiği Ankara’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tanışır. Grup içerisinde yer alan Sakine PKK’nin kuruluş kongresine katılarak kadın özgürlük mücadelesinin de ilk adımlarını atar ve bunu mücadele yaşamı boyunca adım adım geliştirmeye başlar. Bir çok kentte çalışma yürüten Sakine 1980 askeri darbesi öncesi 1979’da Xarpêt’te (Elazığ) tutuklanır. Gördüğü ağır işkencelere rağmen, direnir, cezaevindeki işkenceler karşısında kadınları da örgütler. Sakine bu duruşu ile bir sembol haline gelir.    ‘Hep kavgaydı yaşamım’   Hayatını “Hep kavgaydı yaşamım” sözleriyle tanımlayan Sakine,  sisteme ve erkek egemen zihniyete karşı mücadele içerisinde olur. Bu şekilde sadece PKK içerisinde değil tüm Kürt kadınları için önemli bir isim haline gelir. Başta kadınlar olmak üzere Kürt halkı için sembol haline gelen Sakine, 9 Ocak 2013’te Paris’te Fidan doğan ve Leyla Şaylemez ile birlikte katledildi.    Êzidî kadınlar anlattı   Êzidî kadınlar için de bir mücadele sembolü olan Sakine ile olan anılarını Şengal’de bulunan Êzidî Kadın Meclisleri Sözcüsü Nur Xerib ile meclis üyesi Sebriye Sevgat anlattı.    Berlin sokaklarında tanışıp mücadeleye   Sakine’den etkilenerek mücadele etmeye başlayan Nur Xerib, ondan aldığı güç ile direnmeye ve mücadeleye devam ediyor. Sakine’yi kısa bir süre tanıdığını söyleyen Nur, ancak ondan çok etkilendiğini belirtti. Nur, şöyle dedi: “İlk kez Berlin’de gördüm. Bir anne ile birlikte benim çalıştığım işyerine geldi. Onu sivil giysiler içerisinde tanımadım ancak yüzündeki heybet kendisini dışa vuruyordu. Çok şaşırdım gördüğümde.  Anneye gizlice ‘bu kim’ diye sordum. Bana ‘tanımıyor musun heval Sakine’ diye cevap verdi. Ben bunun üzerine daha çok heyecanlandım.  Bana o zaman ‘bir Kürt kadın olarak yabancıların senin emeğini sömürmesine izin vermemelisin, senden faydalanmalarına müsaade etmemelisin. Bizim o kadar işimiz var. Sen kadın ve Êzidî kimliğin ile en büyük sorumluluğu üstlenmelisin’ dedi. Onun bu sözleri karşısında şaşırıp kaldım. Aniden ona söz verdim ve kendi toplumum için çalışacağımı söyledim. Genel çalışma yürütmek istediğimi söyleyince özellikle Êzidî toplumu için çalışma yürütmemi istedi. Êzidî kadınların örgütlülüğüne çok önem veriyordu. Her zaman düşmanın hem Kürt kadın kimliğini hem de kültürünü hedef aldığını söylüyordu.  O günden sonda ben de mücadeleye başladım. Günden güne onun esas aldığı felsefe ve kurduğu cümlelerle mücadele içerisinde yürümeye devam ettim.”    ‘Şengal’de Sakineler sayesinde güçlüyüz’   Sakine’nin katledilmesi ile Kürt halkının örgütlü mücadelesini darbeleyip bitireceklerini sananların amaçlarına ulaşamayacağını belirten Nur, “Doğru, Sakine Kürt halkının mücadelesi için özellikle de kadınlar için önemli bir isim, çok şey ifade ediyordu. O mücadelenin hem öncüsü hem de öğretmeniydi. Onu katletmekle örgütlülüğü bitirmeyi amaçladılar. Ancak Sakine’den önce de birçok saldırının olduğunu buna rağmen bizi yok edemeyeceklerini bilmiyorlardı. Sakine ardından birçok tanrıça bıraktı. Sakine, işyerlerinde, kentlerde, cezaevlerinde, dağlarda, diasporada binlerce Sakine bırakmıştı. Eğer bugün bir örgütlülüğümüz varsa, Şengal’de 74’üncü Ferman’a rağmen kendimizi örgütleyebilmişsek, Êzidî toplumu olarak her zamankinden daha güçlüysek bu Sakine ve onun gibilerin sayesindedir. Paris katliamı yaklaşırsen o kara günleri tekrar hatırlıyoruz. Bu bizim verdiğimiz sözümüzü de hatırlatıyor. 9 Ocak katliamının yıl dönümü yaklaşırken yine Paris’te 3 arkadaşımızı katlettiler. Bu katliamların sonu gelmez. Bizler ağır bedeller verdik ve hala daha veriyoruz. Önemli olan arkadaşlarımızın mücadelesini büyütmek. Onların sevdalarına sahip çıkmamız gerekiyor.”     Bazen bir volkan gibi öfkeli, bazen adeta uçuyordu, bazen bir anne gibiydi…   Sakine’nin mücadelesine dikkat çeken Sebriye Sevgat da, onun kişiliğinden bahsetmenin kolay olmadığını belirtti.  “Sakine arkadaşı tanımam benim için büyük bir şanstı” diyen Sebriye, “O konuşmadan da bir çok şey öğretiyordu ve insanı etkiliyordu. Onu bir kez gören çocuklar bile hala ondan bahsediyor. Bu çok dikkatimi çekti. Tek bir konuşmasında bile birçok şey öğretiyordu. Onun için kadın özgürlüğü ve kimliğine sahip çıkmak esastı. Ben onun birçok duygusuna şahit oldum. Bazen öfkesi bir volkan gibi oluyordu, bazen uçuyordu, bazen bir anne gibi duygu dolu oluyordu. Sakine arkadaşı önce kitaplardan tanıdım. Benim için onunla çalışma yürütmek büyük bir şanstı. Onunla daha çok Êzidî toplumu üzerinde durduk. Her zaman ‘Kürtlerin özü Êzidî ve güçleri küçümsenmemeli. Onların korunması Kürt kültürünün korunmasıdır. Êzidî kadınların da bu temelde ayağa kalkması gerek. Kurdistan Devrimi’ne öncülük etmeleri gerekir’ diyordu. Bizim bir Êzidî derneğimiz vardı ancak Sakine arkadaşın da istediği temelde şimdi Êsidî kadınların çatı örgütünü oluşturmuş durumdayız. Êzidî kadınlar olarak Sakine arkadaşa layık olmamız gerektiğini söyledik ve örgütlülüğümüzü büyütmeye söz verdik” sözleriyle Sakine’nin kadın örgütlülüklerini kurmadaki etkisini anlattı.    ‘Onun hayallerine sahip çıktık’   Her zorlandıklarında Sakine’yi düşünerek güç aldıklarını belirten Sebriye, “Bu hepimiz için böyle. Ondan güç alıyoruz. Şehit düşmeden kısa bir süre önce görüşmüştük. Bana ‘Êzidî kadınların omuzuna ağır bir yük yükledik’ diyerek veda etti. Katledildiğini duyduğumda dünyamız alt üst oldu. Ancak o ardında büyük bir miras bıraktı. Bizim için öncüydü ve bu rolü devam ediyor. Cezaevlerinde, günlük yaşamda, dağda ve örgüt içinde nasıl yaşanması gerektiğini bize öğretti. Bizler örgütlülüğümüzü büyüterek onun hayallerine sahip çıktık. Bizi yok etmek istediler ancak buna karşı biz kendimizi yeniden yarattık” diye konuştu.    ‘Bir filozof gibiydi’   Sakine’nin Êzidî toplumuna çok önem verdiğinin altını çizen Sebriye, şunları belirtti: “Sakine arkadaşı ulusal kıyafetlerle gördüğümüzde coşkumuz artıyordu. Bizim sürekli beyaz elbiseleri giymemizi istiyordu. Êzitî toplumunu çok önemsiyordu. Êzidî toplumu hakikatten uzaklaşmamalı diyordu. O bizim için bir filozof gibiydi.”