Kadın mücadelesinin 2023 hedefi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü 2022-12-27 09:06:53     Zelal Tunç   WAN - Wan ve ilçelerinde kadına yönelik her türlü şiddete karşı 2022 yılını direniş ve mücadeleyle geçiren TJA, 2023 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve fiziksel özgürlüğünü hedeflediği mesajı verdi.   Kurdistan’da özel savaş politikaları kıskacında kadınlar her an şiddetin birçok boyutuyla yüz yüze bırakılırken, şiddete yanıt ise direniş oldu. 8 Mart’tan 25 Kasım’a kadınlar bu yılı da şiddete ve şiddet rejimine karşı demokratik, kadın özgürlükçü sistemin mücadelesini vererek geçirdi. Bu temelde Kürt kadınların çatı örgütü Tevgera Jinên Azad (TJA) da Kuzey Kurdistan’da erkek-devletin baskılarına rağmen alanları terk etmedi. Kürt kadınlara savaşı, kırımı, şiddetin her türlüsünü reva gören erkek-devlet şiddetine karşı mücadele ve dayanışmayı büyütmek gerektiğine vurgu yapan TJA’lı aktivist Ayşe Çelikbilek, Wan’da kadınların bir yılını değerlendirdi.   Evrensel kadın dayanışmasının önemi TJA’lı kadınlar olarak 2022 yılını direniş ve örgütleme ile geçirdikleri bir yıl olarak değerlendiren Ayşe, bu anlamda yıl boyunca 3 büyük konferans gerçekleştirdiklerini anımsattı. Konferanslardan birinin Tunus’ta gerçekleştirilen 3’üncü Dünya Kadın Konferansı olduğunu belirten Ayşe, ikincisinin, daha çok Kurdistan ve Türkiye’den kadınların katılımıyla Êlih’te (Batman) TJA tarafından gerçekleştirildiğini, üçüncüsünün ise  Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Uluslararası Kadın Konferansı olduğunu dile getirdi. Tüm buluşmalarda kadınların ortak sorunlarına, çözüm yollarına ışık tutulduğunu kaydeden Ayşe, “Bu konferansların bileşkesi gösterdi ki kadınlar birlikte güçlü bir halde, örgütlü bir halde mücadele ederse süreci aşabilir. Bununla birlikte tüm kadın hareketleriyle birlikte, ortak kadın ağlarını oluşturma kararı alındı” dedi.   Kadınlar bir yılı direnerek geçirdi   Serhat’ta da kadınların 2022’yi mücadele ve örgütlenme çalışmalarıyla geçirdiğine dikkat çeken Ayşe, “Kadınlar olarak en büyük mücadeleyi ailemize, çevremize, erkek sisteme karşı yürüttük” belirlemesinde bulundu. 2022 yılının aynı zamanda kadın, doğa, toplum kırımının yaşandığı, ahlaki çöküntünün zirve yaptığı bir yıl olarak da ele alan Ayşe, “2022 yılının panoraması olarak 8 Mart direnişiyle başlamak gerekirse; büyük, güçlü çalışmalar, örgütleme ağları oluşturduk. Jineolojî atölyeleriyle, kadın toplantılarıyla, geniş katılımlı, heyecan yaratan, bununla birlikte güçlü kadın zemini yaratan bir 8 Mart süreci geçirdik. Bunun sonuçları ve verimini de aldık. Akabinde Newroz çalışmaları, 1 Mayıs, 1 Eylül bununla birlikte güçlü bir şekilde 25 Kasım’ın yanı sıra erkek-devlete karşı, özel savaş politikalarına karşı ayrıca çalışmalarımız oldu” sözlerini kullandı.   Faili korucu olan tecavüz vakaları   Özel savaş politikaları kapsamında Wan ve ilçelerinde korucu, uzman çavuş, asker, polislerin faili olduğu ihlallere karşı da mücadele ettiklerini söyleyen Ayşe, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çatak’ta korucu tarafından bir çocuğun tecavüze maruz kalması sonucu; korucuların cezalandırılması gerekirken, aileler, çocuklar mağdur edildi. Aileler göç etmek zorunda kaldı. İfadelerinden geri dönmek zorunda bırakıldı. Bu yüzden erkek devlet şiddetini ifade ediyoruz ya da mağdur edilen çocuğun şartları, yaşamı düşünülmesi gerekirken, üniformalı ya da daha çok korucu olan kişiler korunmaya çalışıldı. Buna benzer bir durum Başkale ilçesinde yaşandı ve aile aynı sürece maruz kaldı. Şikayetinden vazgeçildi. Bu da gösterdi ki çocukların haklarını arayan bir sistemden ziyade, kendi sistemini koruyan bir zihniyet var.”   Cezasızlık uygulamaları   Ayşe, özel savaşın önemli göstergelerinden birinin de cezasızlık politikası olduğuna vurgu yaparken, buna örnek olarak ise Fatma Altınmakas’ın katledilmesine dair Patnos Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 yıldır devam eden duruşmada sadece fail Kazım Altınmakas’ın ceza almasını gösterdi. Ayşe, “Oysaki Fatma, sistematik bir şekilde eşinin kardeşi Sinan Altınmakas tarafından maruz kaldığı, sistematik tecavüzü, Kazım Altınmakas ile şikayet etmeye gittiğinde karakolda kendini Türkçe ifade edemediği ve bu tutanaklara doğru bir şekilde yansımadığı için katledildi. Fail Sinan Altınmakas’ın gözaltı ardından serbest bırakılması sonucunda katledilen Fatma, daha sonra asıl faili olan Sinan Altınmakas hakkındaki soruşturmanın takipsizlikle sonuçlanması ile karşılaştık. Tecavüzcüsünün serbest bırakılmasıyla aileden daha kaç kişinin tehlikede olduğunu da maalesef tahmin bile edemiyoruz” dedi.   ‘Her ‘intihar’ bir şüpheli ölümdür’   Wan ve ilçelerinde yine en fazla şüpheli ölümlerin yaşandığı, genç kadın “intiharlarının” yaşandığı bir süreci yaşadıklarını söyleyen Ayşe, “Bizim gözümüzde bunların hepsi şüpheli ölümdür. Çünkü her ölümün arkasında bir erkek elinin olduğunun farkındayız. Bu nedenle hiçbir kadın ölümünü doğal bir ölüm olarak değerlendiremeyiz. Bu yüzden her kadının ölümü şüpheli bir ölümdür” ifadelerini kullandı.   ‘Cezaevleri işkencehaneye dönüştü’   Özellikle Türkiye cezaevlerinde yaşanan ihlaller ve burada tutsak edilmeye çalışılan kadınların 2022 yılında direniş içinde olduğunu belirten Ayşe, TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’a işaret etti. “Ayşe Gökkan sırf kadın haklarını, kadın mücadelesini, kadın bilincini derinlemesine yaşadığı ve örgütlediği için 30 yıl ceza aldı” diyen Ayşe, onun gibi yargılanan çok sayıda kadının olduğuna değindi. Hastalığına rağmen hala tutsak olan kadınların durumuna vurgu yapan Ayşe, “Aysel Tuğluk arkadaşımız hastalığı ağır bir evreye dönüştükten sonra serbest bırakıldı. Bu da gösteriyor ki direnişimizi, mücadelemizi daha da güçlü kılmamız gerekiyor. Birçok kadın arkadaşımızın cezaları bitmiş ama infaz yakmalarıyla, cezaevindeki iç hukukla yaşanan sorunlarla şu an cezaevlerinin birer işkencehaneye dönüştürüldüğü süreci yaşıyoruz. Bu ihlallere karşı kadınlar mücadele ediyor” şeklinde konuştu.   ‘‘Etkinliğinizi evinizde yapın’ sözlerine karşı alanlardayız’   Wan’da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Jîna Emînî şahsında Rojhilat’ta “Jin jiyan azadî” sloganlarıyla devam eden direnişi selamlamak amacıyla sınır ilçelerden olan Qelqelî’de (Özalp) eylemlerine start verdiklerini hatırlatan Ayşe, “Orada bizi engellemeye çalışan jandarma ‘Etkinliğinizi, açıklamanızı gidip evinizde yapın’ sözlerini kullanmıştı. Zaten bizler o evlerde, kapalı yerlerde şiddete maruz kalıyoruz. Buna karşı tepkimizi sokaklarda, alanlarda, caddelerde vereceğiz. Bu söz dahi bizlere açıkça ‘makul’ kadın olmayı dayatmalarının en büyük belirtilerindendir. Biz de bu tutuma karşı direnişimizi, örgütlülüğümüzü alanlarda sürdüreceğiz” dedi.   ‘Savaşın nedeni tecrittir’   2022 yılında yaşanan sorunların, savaşın sebebinin PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit politikaları olduğunun altını çizen Ayşe, şunları dile getirdi: “Özgürlük özellikle tecridin kırılması, kaldırılmasıyla mümkündür. 2023 yılında da ne olursa olsun mücadeleyi büyütüp tecridi kaldırmamız gerekiyor. Savaşın, Rojava’ya yönelik saldırının temel nedeni tecrit politikalarıdır. Bizim en fazla zamanımızı ayıracağımız nokta Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kaldırıp fiziksel özgürlüğüne kavuşturmaktır. Çünkü savaşın, şiddetin, krizlerin son bulmasının tek koşulu budur.”