‘Kimyasal silah kullanımına karşı birlik olmalıyız’ 2022-11-29 09:05:23     Sema Çağlak    ŞIRNEX - Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına tepki gösteren Şirnexli kadınlar birlik vurgusu yaparken, saldırıların önünü açan Barzani’nin Saddam Hüseyin’in izinde olduğunu söyledi.    Türkiye’nin Güney Kurdistan sınırındaki alanlara yönelik saldırılarında kimyasal silah  kullanmasına yönelik Kürtler ve dostları uzun bir süredir alanlarda ve uluslararası kurumların buna karşı sorumluluklarını yerine getirmesine ilişkin çağrılar yapılıyor. Günümüzde savaşlarda kimyasal silah kullanılması uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış durumda. Ancak insanları katletmenin yanı sıra kimyasal silahlar doğaya da büyük zararlar veriyor. Kimyasal silah kullanımı yasak ve suç olarak kabul edilse de  savaşlarda kullanımı da eski tarihlere dayanıyor.   Kimyasal silahların ilk olarak Birinci Dünya Savaşı’nda kullanıldığı biliniyor. Almanlar klor gazı kaynaklarının kapaklarının açılması ile kimyasal gazın rüzgarın etkisiyle yayılmasını sağladılar.    İnsanlık suçu olarak ele alınıyor   Kimyasal silahların kullanılması uluslararası antlaşmalara ve sözleşmelere göre yasaklanırken,  birçok ülkede “insanlığa karşı suç” olarak kabul ediliyor. Kimyasal Silah Antlaşması (CWC) ile kimyasal silahların kullanımı kontrol altına alındı ve yasaklandı. Bu antlaşma, Merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan hükümetlerarası bir organizasyon olan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) tarafından yürütülüyor. 1997 yılında yürürlüğü giren bu sözleşmeyi Türkiye de aynı yıl kabul etti ve alınan karar 10 Nisan 1997’de Resmi Gazete’de yayınlandı.    Halepçe unutulmadı   Kürtlere karşı kimyasal silah kullanımının tarihi de oldukça eski tarihlere, 1920’lere kadar uzanıyor. Kürtlere karşı sadece Türkiye'de değil, sömürgeci güçler farklı zamanlarda farklı türlerdeki zehirli gazları kullandılar. Kürtlere karşı kimyasal gaz kullanımında en akıllarda kalanı ise Irak’ta Saddam Hüseyin rejiminin 16 Mart 1988’de Halepçe kasabasında gerçekleştirdiği katliamdır. Burada en az 5 bin Kürt katledildi. Bu kimyasal gazların Samarra kentinde Avrupa ülkelerinin teknolojik desteği ile üretildiği de biliniyor.    Zîlan Katliamı   2 Temmuz 1930’da Wan’ın birçok köyüne baskınlar düzenlenir. Kadın, çocuk ve yaşlıların da içinde olduğu Zîlan Vadisi’nde 44 köyden insanlar toplanır ve 13 Temmuz’da da katliamdan geçirilirler. Bu katliamda resmi verilere göre 15 bin, yerel kaynaklara göre ise 4-5 kat daha fazla Kürt katledilir. Su silahların kullanıldığı yerlerde tüm canlılar katledildiği gibi  bitki de yetişmiyor.       Türk ordusunun temel silahı kimyasal   Kürtlere karşı 1937-1938 yıllarında Dersim’de de  kimyasal silahlar kullanıldı. Kimyasal silah, Türk ordusunun temel silahı haline getirildi.    Geliyê Tiyarê   1999 yılında Türkiye PKK’lilere karşı Şirnex’te kimyasal silah kullandı. Bunun sonucunda 20 PKK’li yaşamını yitirdi. Yine 2011 yılında Colemêr’in Çelê ilçesinde Geliyê Tiyarê’de (Kazan Vadisi) kullanılan kimyasal silah sonucu 36 PKK’li yaşamını yitirdi.     Efrîn   2018 yılında Türkiye Erfîn’e yönelik saldırı başlattığında da yasaklı olan fosfor gazı kullandı. Bu saldırı sürecinde bedeni yanan Muhammed isimli çocuğun durumuyla tüm dünya Türkiye’nin kimyasal silah kullandığına tanıklık etti.     Uluslararası kurumlar, güçler sessiz   Türkiye’nin bu yıl Güney Kurdistan sınırındaki Zap, Metîna ve Avaşîn alanlarına KDP ile birlikte başlattığı saldırılarda da kimyasal silah kullanımı bir kez daha gündeme geldi. Türkiye’nin burada kimyasal silah kullandığı birçok kez belge ve görüntülerle ortaya çıktı. Ancak buna rağmen de uluslararası güçler, kurumlar sessizliğini koruyor.  En son geçtiğimiz Ekim ayında Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW) Türkiye’Nin kimyasal silah kullandığına ilişkin bir rapor hazırlayarak kamuoyu ile paylaştı. Bunun için Eylül ayında IPPNW içerisinde yer alan İsveçre ve Almanya’dan doktorlar Güney Kurdistan’a gitmişti. Doktorlar OPCW ve Birleşmiş Milletlere  çağrı yapmış Kimyasal Silah Sözleşmesi’nin ihlal edildiğini açıklamıştı. Ancak buna rağmen de OPCW ve uluslararası kurumlar Türkiye’ye ilişkin herhangi bir araştırma başlatmadı.    Türkiye’nin uluslararası anlaşmaları ihlal ederek kimyasal silah kullanmasını Kürtler ve dostları dünyanın birçok yerinde eylemlerle tepki gösterirken, Şirnexli kadınlar da Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına ilişkin düşüncelerini ve tepkilerini JINNEWS ile paylaştı.    ‘Sessizlik kabul edilemez’   Şirin Cevlak: Artık çocuklarımızın öldürülmesini istemiyoruz, Kürt halkına yönelik bu zulam ve haksızlıkların son bulmasını istiyoruz. Kimyasal silah kullanımına karşı her yerde ses çıkarılmalı. Kimyasal silah kullanımına karşı  sessizlik kabul edilemez.  Biz bu yüzden Irak hükümetini ve Barzani’yi de kınıyoruz. Eğer onlar izin vermese kimyasal silah kullanılmaz. Tüm suç Barzani’nin. Avrupa kendi çıkarları için sessiz kalıyor bu yüzden de Kürtlere destek vermiyor. Kürt halkı bu zulüm ve savaş suçlarına karşı sesini daha da yükseltmeli. Bizler ülkenin her yanında bu savaş suçlarına karşı çıkmalıyız.   ‘Barzani Saddam’ın izinde’   Taybet Güner: Düşmanlıklarından kimyasal silah kullanıyorlar. Bizler kimyasal silah kullanılmasını istemiyoruz. Kürt olduğumuz için bize bu kadar saldırıyorlar. Bizler dağlarımızda bu kimyasal silahların kullanılmasını istemiyoruz. Zaten bütün dağlarımızı yakıyorlar. Kimyasal silahlardan tutalım ormanlarımıza, ağaçlarımıza kadar kırım uyguluyorlar. Şimdi de Güney’de bu suç işleniyor. Barzani Saddam’ın izinde gidiyor. Kürtlük ruhu onda yok. Kurdistan’ın dört parçası el ele verip bu saldırılara karşı çıkmalı. Güney’de ve Rojava’da büyük bir savaş var.    ‘Kimyasal silahlara karşı ayağa kalkmalıyız’   Hanım Güngen: Kimyasal silah kullanımı durdurulmalı. Kimyasal silah kullanımı bir insanlık suçudur. Biz insanlığı ve barışı korumalıyız. Artık baskı ve zulme yeter diyoruz. Bizler savaş değil kalıcı onurlu bir barış istiyoruz.    'Birlik olalım'   Hikmet Taşarı: Biz anneler Kurdistan’ın toprağı için ayağa kalkmalıyız ve birlik olmalıyız. Kimyasal silah kullanımı hiçbir ahlak ve kanunda yok. Bu büyük bir zulüm ve vicdansızlıktır.    'Bu zulmü kabul etmiyoruz'   Fatma Aslan: Her saldırılarını Kürtlere yönelik yapılıyor. Bizler bu zulm ve savaşı kabul etmiyoruz. Buna artık tahammülümüz yok. Çocuklar ve kadınlar katlediliyor. Hatta hayvanlarımızı öldürüyorlar ve ağaçlarımızı dahi katlediliyor. Bunlarda insanlık yok.