Katledilen kadınların yakınları: Davamızdan vazgeçmeyelim 2022-11-22 09:05:11     Melike Aydın    İZMİR - Katledilen kadınların yakınları,  kadın kırımına karşı, dayanışmanın ve örgütlülüğün önemini vurguladı. Kadınlar, “Davamızdan vazgeçmeyelim” diye çağrıda bulundu.    25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla kadınlar erkek şiddetine karşı alanlarda olmaya, seslerini yükseltmeye devam ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye başta olmak üzere Güney Kürdistan ve Rojhilat’ta erkek devlet şiddetine karşı kadınların direnişi ise yayılarak sürüyor. Yine Türkiye ve Kürdistan’da da kadına ve çocuğa yönelik erkek devlet şiddeti sürerken, kadınların bu şiddete karşı mücadelesi de gün geçtikçe büyüyor.    Öte yandan ajansımızın derlediği verilere göre, yılın son 10 ayında en az 219 kadın ve 41 çocuk katledildi, 190 kadın ve 51 çocuk ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.  Önleyici ve caydırıcı tedbirlerin alınmamasının yanı sıra İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme ve 6284 Sayılı Yasa’nın uygulanmaması,  faillere “iyi hal”, “pişmanlık” ve “yetersiz delil” gibi gerekçeler öne sürülmesi de kadın ve çocuğun daha fazla hedef alınmasında etkili oldu.   İzmir’de farklı tarihlerde katledilen kadınların yakınları, dava süreçlerini ve erkek devlet şiddetine karşı kadın dayanışmasının önemini ajansımıza değerlendirdi.    ‘Büyük ihmaller yapıldı’   İzmir’in Bornova ilçesinde 20 Ağustos 2020 tarihinde Serkan Dindar tarafından katledilen Ceyda Yüksel’in annesi Filiz Demiral, yargının ağır işlediğine dikkat çekti.  Filiz, devam eden dava sürecine ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Büyük ihmaller yaşandı. Olay yerine gelen ambulans ekibinin orada intihar olmadığını görmesi gerekirdi. Kadınlar 5’inci kattan balkondan atlıyor. Hep mi kadınların akli dengesinde sorun var? Çünkü erkeklerin daha kolayına geliyor, polisler mahkemeler uğraşmak istemiyor. Şüpheli ölüm diye bir şey yok. Tahrik indirimleri devam ediyor. Bu duruşmada artık ertelenme olmamalı. Bir şekilde serbest bırakmak için mi uzadı? Sonuna kadar, gerekirse AİHM ye kadar gideceğim.”   ‘Davamızdan vazgeçmeyelim’   Hak arayışı sırasında darp edildiğini, adliye önünde polisin psikolojik baskısına maruz kaldığını kaydeden Filiz ayrıca, mahkemede suçlu muamelesi gördüğünü ekledi. Filiz, “Hakkımızı arayalım. Bugün benim kızım, yarın başkası. ‘Onu giymeseydi, oraya gitmeseydi’ deniliyor. Ama biz öyle diyenler için de mücadele ediyoruz. Erkeklerin stres topları değiliz. Sustukça, unutuldukça her cinayet bir yenisini doğuruyor. Davamızdan vazgeçmeyelim, İstanbul Sözleşmesi yaşatır” dedi.    ‘6284 Sayılı yasa uygulansaydı Hülya yaşıyor olacaktı’   Yine Bornova’da 22 Ekim günü Kaffar Yeğin, boşanma aşamasında olduğu Hülya Şellavcı Yeğin’i katletti.  Hakkında üç kez uzaklaştırma kararı verilen Kaffar Yeğin, 9 Kasım günü yakalandı. Hülya’nın ailesinin avukatı, İzmir 16’ncı Aile Mahkemesi’nden tazyik hapsi talep etmiş ancak mahkeme, karşı tarafı dinlemek için davayı 15 Aralık’a ertelemişti. Dördüncü ihlalden sonra, ise Adalet Bakanlığı Şiddeti Önleme Merkezi’ne başvuran Hülya, randevu günü gelmeden katledildi. Faili arama sürecinde yaslarını dahi tutamadıklarını dile getiren Hülya’nın kızı Buse Aktürk, şu sözleri kullandı: “Hakim gerekeni yapmadı. Katil bulundu ama bizim de güvende olmamız için hak ettiği cezayı alması çok önemli. Devlet annemi korumak durumundaydı. 6284 Sayılı Yasa geciktirilmeden uygulanması gerekirdi. Tazyik hapsi alsaydı, hayatta olabilirdi. Diğer katledilen kadınların katilleri de bulunması için mücadele edeceğim.”    ‘Sezen’i faille buluşturanlar soruşturulmadı’   İzmir’de 26 Mart’ta Anıl Yorum isimli erkek, kendisiyle birlikte yaşayan çocuk yaştaki  Sezen Ünlü’yü kesici aletle katletti.  5 aylık hamile olduğu öğrenilen Sezen’in faili hakkında “gebe olduğu bilinen kadını öldürme” ve “çocuğu kasten öldürme” suçlarından ağırlaştırılmış ömür boyu ve 20 yıl hapis cezası verildi. Davanın gerekçeli kararında, uzaklaştırma kararı olan failin, Sezen’in arkadaşı olan bir kişiden kendilerini buluşturmalarını istediği ve ardından da Sezen ile metruk yapıda buluştuklarını söylemişti. Sezen’in anneannesi Remziye Orallı, Sezen’in hem tecavüze hem de tehdide maruz kaldığını, bu nedenle faille evlendirildiğini kaydetti.    ‘Koruma böyle mi olur?’   Remziye, devamında şu ifadeleri kullandı: “Sezen, 16 yaşında dini nikahla evlendi. Ben evlendirilmesini istemedim ama babası ve halası ‘karışamazsın’ dedi. Aslında hepsi suçlu, çocuk evlendirilir mi? Zaten polis de sahip çıkmadı. Uzaklaştırma verdiler ama ayağına elektrikli kelepçe taksalardı yaklaştığında yakalarlardı. Koruma böyle  mi olur? Babalar, çocuklarını sevmezlerse çocuklar sevgiyi yanlış yerlerde bulur. Onların ki sevgi değil heves. Heves bitti mi her şey bitiyor. Oyun oynayacak, okuyacak zamanda evlendirilmesin.”   ‘Mahkeme tasarlama suçunu görmezden geldi’   Karabağlar ilçesinde 9 Aralık 2020’de Hasan Ozan Baştosun, kendisinden boşanan Fulya Öztürk’ü ateşli silahla katletmişti. Hakkında “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan açılan davada fail, 25 yıl hapis cezası aldı. Davada failin katliamı tasarladığına dair deliller görmezden gelindi.    Fulya’nın annesi Hüsniye Çelebi, şunları söyledi: “Katil alaycı tavrıyla özür diledi. Bu cezayı da hak etmediğini düşünerek, temyize göndermiş. Ben kızımın hakkını arayacağım. Böyle cinayet işleyenlerin kadınlardan uzaklaşması gerekiyor. Onu 4 saat dinlediler ve bana sakin ol dediler. Onları duyarken bile ürperdim. Katille yüz yüze gelmek üzücüydü. Kadınlar birbirini desteklediği sürece var olacağız.”