Yargı yine kadını değil faili korudu: Tecavüz faili serbest bırakıldı 2022-11-19 09:11:32       İZMİR – Ayrıldığı erkek arkadaşı tarafından tecavüze maruz bırakılan A., ev hapsi şartıyla serbest bırakılan failin tacizlerine devam ettiğini belirterek “Hayati tehlikem devam ediyor, kadınları katleden kişiler değil devlettir” dedi.   İzmir’de iki yıl önce eski kız arkadaşı A.’ya şiddet uygulayan ve tecavüz eden E.E. hakkında görülen davada, fail elektronik kelepçe takılarak ev hapsi şartıyla serbest bırakıldı. A., tecavüze maruz kaldığı gün gittiği Basın Sitesi Karakolu’nda darp ve tecavüze ilişkin rapor alamazken, burada da erkek korundu. Dava sürecinde ise deliller toplanmadı, gasp, darp gibi suçlar dahi görmezden gelinerek fail sadece “hakaret” suçlamalarından ceza aldı.    Duruma ilişkin konuştuğumuz A., failin yakın zamanda uzaklaştırma kararını ihlal ettiğini aktardı. A., failin olay günü zorla evine girdiğini, kendisine tecavüz ettiğini, ardından evde bulunan eşyaları gasp ettiğini anlatarak, “6 saat boyunca işkence gördüm. O sırada bir ara telefonumu ele geçirdim, KADES uygulamasından çağrı bıraktım. Polisi de aradım. Polisler geldi ve şahıs alındı. Karakola gittik, evin fotoğrafları ve videoları çekildi. Yaşadığım travmadan dolayı olanları hatırlamıyorum. Cüzdanımı şahsın arabasında buldular. Ama bununla ilgili de ceza almadı. Karakoldan eve geldiğimde duş aldım. Arkadaşım geldi, darp ve cinsel istismar için rapor alıp almadığımı sordu. Almamıştım” şeklinde konuştu.   ‘Karakol tutanağı olmadığı için rapor alamadı’   Karakolda olduğu esnada failin kendisini arayarak ölümle tehdit ettiğini ve dijital medya hesaplarından da tehdit mesajları attığını belirten A., “Polise şikayet ettim, bana ‘çıktı al gel’ dedi. Ben de ‘burada öyle bir yer yok, şikâyetimi alın sonra ben getireyim’ dedim ’hayır zaten adam tutuklanacak daha ne istiyorsun’ gibi konuştu. Kendi imkânımızla Atatürk Devlet Hastanesi’ne gittik. Kayıtlarım duruyor. Fakat karakol tutanak vermediği için işlem yapamadılar. Ertesi gün Karabağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü Aile Bürosu’na gittim ve buradaki kadın polisler yüzümdeki darp izlerini görünce, Basın Sitesi Karakolu polislerinin benimle ilgili rapor yazmamalarına ilişkin o polisler hakkında tutanak hazırladı. Daha sonra araçla darp ve cinsel saldırı raporu almak için hastaneye götürüldüm. Yaşadıklarımın şokuyla ilk ifademi hatırlamıyordum ve ifademi değiştirmek istediğimi söyledim ama ‘ifaden değişirse savcı sana inanmaz’ dediler. 3 saat karakolda bekledikten sonra Savcı ‘dosya kapandı, istiyorsa gitsin yeniden başvursun, rapor alsın’ diyerek beni gönderdi” diye anlatı.   ‘Polisler söylediklerini inkar etti’   Ertesi gün Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) tarafından atanan avukatının isteği doğrultusunda rapor almak için karakola gittiklerini ve karakolda tadilat olduğu bahanesiyle ertesi güne ertelendiğini ifade eden A., “Sabahında avukatı aradım ve sonrasında polis beni aradı ‘bizi şikayet etmişsiniz’ dedi. Bütün ifadelerde beni yalancı çıkardılar. Bana söyledikleri her şeyi inkar ettiler. İfademi değiştirmek istemiştim ama bunu talep etmediğimi iddia ettiler. Benim art niyetli olduğumu belirtmişler. Ama kendi namusları üzerine yemin eden polisler bir kadının ahlaki değerlerini, hayatını mahvettiler. Bir tecavüzcüyü korudular. Bu işin peşine düşeceğimi düşünmediler” dedi.   ‘Yargı karakol polislerini korudu’   Soruşturma sürecinde ise adil ve şeffaf olunmadığına dikkat çeken A., Karabağlar İlçe Emniyet Müdürlüğü’ndeki kadın polislerin ve Atatürk Eğitim Hastanesi’ndeki polisin ifadelerinin alınmadığını ve hastane kayıtlarının dosyaya eklenmediğini dile getirdi. A., “Benim şahitlerimden birinin bile ifadesi tutanaklarda yer almadı. Kendi personelini korudular. CİMER’e bunu yazdım. Dosyada sadece bilirkişinin evimde tecavüzle ilgili çözümlediği ses kaydı var. Beni yalancılıkla suçlayan polislere bu kaydın, bilirkişinin raporunun gösterilmesini talep ettim. Beni yalancılıkla suçlayan polisler umarım biraz onurludurlar” şeklinde konuştu.   O süreçte İstanbul Sözleşmesi’nin de yürürlükte olduğunu kaydeden A., haneye tecavüz, gasp, darp, cinsel istismar gibi suçlardan failin ceza almadığını, bu süreçte failin sadece birkaç aylık ev hapsinden sonra serbest bırakıldığını ifade etti. Dosyada failin üstü kapalı tecavüzü itiraf ettiği ses kaydının, şantaj mesajlarının ve daha önce aldığı uzaklaştırma kararının da bulunduğunu ifade eden A., “O gece, saat 00.00 -01:00 civarıydı, kapı çaldı ve polis geldi. Bu kayıtların hiçbiri 155’ten istenmedi. Uzaklaştırması olmasına rağmen benim onu eve çağırdığımı iddia ettiler ve mahkeme de bunu böyle kabul etti. Sadece hakaretten ceza aldı” diye ifade etti.   ‘Adalete güvenmiyorum, hayati tehlikem devam ediyor’   Davanın temyiz aşamasında olduğunu ve savcının da karara itiraz ettiğini ifade eden A., “Aylardır hiçbir haber yok. Ben Türk adaletine güvenmiyorum, bazı kişiler korunuyor. Belki yükseklerden bir tanıdığı vardır. Bilirkişi raporunda bile tecavüzü itiraf eden adam ceza almadı. Güvende hissetmiyorum. Türkiye’den gitmek istiyorum. Bu ülkenin ne adaleti ne polisi beni korumadı. Bana ‘art niyetli, başka bir amacı var’ diyen polis beni koruyamaz, adaleti sağlamayan adalet beni koruyamaz. Bundan birkaç hafta önce, faile elektronik kelepçe takıldı, evimin oralarda dolandı. Kayıtlar Ankara İzleme Merkezi’nde mevcut. Elektronik kelepçenin süresi dolduğunda belki beni öldürecek. Kadın katliamlarına göz yumuluyor. Kadınları asıl devlet katlediyor. Defalarca çocuğumla tehdit edildim ve o tehdit mesajları da mahkemeye sunuldu. Benim amacım bu kişinin başından beri bana bunları yaptığını ve bu potansiyele sahip olduğunu söylemekti, hiçbirini dikkate almadılar. İstanbul Sözleşmesi yürürlükteydi ama hiçbir şey yerine getirilmedi. Kişi sosyal medyadan ölümle tehdit ettiği için elektronik kelepçe taktılar. Kendimi güvende hissetmiyorum ve devletin beni de korumayacağını biliyorum. Bir kadın cinayeti daha işlenecek. Beni devlet öldürmüş olacak” diye ifade etti.   ‘Bakanlıktan tanıdığı var’   Güvende olmadığı için dışarda olmasına rağmen cezaevi hayatı yaşadığını ifade eden A. “Hem fiziksel, psikolojik saldırıya uğradım hem de devlet tarafından mağdur edildim. Ceza almamasının nedeni bakanlıktan bir tanıdığı olmasıyla ilgili olabilir. O bakan kızını da bir günde yurda yerleştirmişti. Ankara’ya gittiğinde, bakan onu arabasıyla aldırdı. Çok kuvvetli bir bağlantısının olduğunu biliyorum” şeklinde konuştu.   A., dayanışma çağrısında bulunarak, kadın katliamlarının durdurulması gerektiğinin vurgusunu yaptı.