Halk Silopi'de kimyasal silaha karşı yürüyecek 2022-10-26 14:03:54   ŞIRNAK - Silopi’de yapılacak olan yürüyüş öncesi basın açıklaması yapan siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri, kimyasal silah kullanımının saklanamayacağını belirterek, bu suça ortak olmayacaklarını vurguladı. Açıklamada, “Barış yürüyüşünü başlatacağız” denilerek, halka yürüyüşe katılım çağrısı yapıldı.   Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED), Barış Anneleri Meclisi, Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED DER), Mezopotamya Kültür Derneği, Mezopotamya Ekoloji Derneği, HDP Gençlik Meclisi, Göç İzleme ve Araştırma Derneği ve birçok sivil toplum örgütünün katılımıyla “Li Dijî Çekên Kimyewî, Meşa Mirovahiyê” şiarıyla 6 Kasım’da Şırnak’ın Silopi ilçesinde kitlesel yürüyüş gerçekleştirilecek. Yürüyüşün duyurusu, HDP Silopi İlçe Örgütü binasında gerçekleştirilen basın toplantısı ile yapıldı.    Açıklamaya, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, HDP Şırnak milletvekilleri, Barış Anneleri Meclisi, HDP Şırnak İl Örgütü de katıldı.    ‘Toplumda infial yaratmıştır’   Ortak açıklamayı yapan DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, kimyasal silah kullanmanın insanlık suçu olduğunu belirterek, sessiz kalmanın ise bu suça ortak olmak anlamına geldiğini vurguladı. Berdan, Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılarının 2021’den bu yana aralıksız devam ettiğini ifade ederek, “Karşılıklı olarak can kayıplarının olduğu, geniş bir coğrafyada ekolojik kırımın yaşandığı, bölgede yaşayan tüm canlıların büyük zarar gördüğü bu saldırılarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’lilere yönelik kimyasal silah kullandığına dair ortaya çıkan görüntüler toplumda büyük bir infial yaratmıştır” dedi.   ‘Kimyasal, savaş ve insanlık suçudur’   Kimyasal silah kullanımının savaş ve insanlık suçu olduğunu vurgulayan Berdan, tüm canlılar için ölümcül olan, uluslararası hukukta da suç olarak görülen kimyasal silah kullanıldığına dair ciddi bulgular ve kanıtların söz konusu olduğunun altını çizdi. Berdan, “Ortaya çıkan görüntüler; Türkiye’nin, Cenevre Konvansiyonu gibi kendisinin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı hareket ettiğini göstermektedir. Ortaya çıkan görüntüleri soran ve bu vahim durumun incelenmesini isteyen saygın bilim insanlarını, siyasetçi, aydın ve gazetecileri suçlamakta, hedef göstermekte ve gözaltına aldırmaktadır. Önemle vurguluyoruz ki, eğer iktidar sözcülerinin dediği gibi böyle bir durum yoksa ortada olan görüntü ve bulgular çarpıtma ve yalansa yapılması gereken yekten inkâr etmek değil, bölgeye bağımsız heyetlerin gönderilmesini sağlamaktır. Kimyasal silah kullanıldığına ilişkin bulguların süratle incelenmesi ve bağımsız heyetlerce rapor edilmesi gerekmektedir. Bölgede inceleme yapmak isteyen bağımsız uzman heyetlere Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin izin vermemesi de haklı bir kaygı ve öfkeye yol açmaktadır. Bölgesel yönetimin heyetlerin güvenliğini sağlayarak incelemelere izin vermesi gerekmektedir. Bu akıllara durgunluk veren korkunç savaş ve insanlık suçuna kimse ortak olmamalıdır” sözlerine yer verdi.   ‘Suça ortak olmayacağız’   Berdan, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) başta olmak üzere Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Avrupa Birliği gibi sorumlu kurum ve kuruluşların harekete geçmesi gerektiğini dile getirdi. Devam eden sessizlik durumunun yeni katliamlara kapı aralayacağını kaydeden Berdan, şunları söyledi: “Gün susma günü değil, insanlığı savunma ve savaşa karşı ses çıkarma günüdür. İnsan yaşamı kutsaldır. Ölümden değil yaşamdan yana olan tüm kurum, yapı, siyasi parti, sivil toplum kuruluşunu, halkımızı ve her vicdanlı yurttaşı harekete geçmeye çağırıyoruz. Bu temelde 6 Kasım günü Silopi’den Habur’a savaşa karşı barış, ölüme karşı yaşam yürüyüşünü gerçekleştireceğiz. Bu haklı yürüyüşümüze tüm halkımızı ve demokrasi güçlerini katılmaya davet ediyoruz. Toplumun istediği sadece ve sadece gerçeklerin açığa çıkmasıdır. Sesiz kalarak bu suça asla ortak olmayacağız. Gerçekler açığa çıkana kadar sesimizi çıkartmaya ve hakikati aramaya devam edeceğimizi büyük bir kararlılıkla bir kez daha ifade ediyoruz.”   ‘Barış yürüyüşünü başlatacağız’   Ardından Barış Anneleri Meclisi adına konuşan Nafiye Yiğit, “Ülkemizin dört bir yanında büyük bir savaş yürütülüyor. Türkiye, bu savaşta kimyasal silah kullanıyor. AKP hükümeti çocuk, genç, kadın, erkek ayırımı gözetmeksizin herkesi öldürerek Kürtleri yok etmeyi amaçlıyor. Çocuklarımıza karşı kimyasal silah kullanılmasını kınıyoruz. Ama gelinen durumda çocuklarımız kimyasal silahlarla katlediliyor. Bu kirli savaşı ve kimyasal silah kullanımını bırakmalılar” dedi. Silahlara da savaşlara da karşı olduklarını belirten Nafiye, “Yıllardır onlara barış elimizi uzattık ve kapısını çalmadığımız kurum kalmadı, artık annelerin gözyaşları akmasın diye. Ne yazık ki şimdiye kadar onlardan bir ses çıkmadı. Barışı istemiyorlar çünkü bu savaştan faydalanıyorlar. Barış Annesi olarak çağırımızı yineliyoruz; Vicdan sahibi herkese çağrımızdır. 6 Kasım’da burada insanlar ölmesin, annelerin gözyaşları akmasın diye barış yürüyüşünü başlatacağız” diyerek herkesi yürüyüşe katılmaya çağırdı.   ‘Kimyasal silah kullanıldığını saklayamazlar’   DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz de, Türk devletinin uzun süredir Kürdistan topraklarında kimyasal silahlar kullandığını Fakat bugün ise bu kullandığı kimyasal silahları inkâr ediyor. Ortaya çıkan görüntüler ve bilgiler kimyasal silahların kullanıldığını gözler önüne seriyor. Tarihte Dersim’den bugüne onlarca kez kimyasal kullanıldı. Bu kimyasal silahların kullanımına karşı sessiz durmamamız gerekiyor. Bugüne kadar en çok kimyasal silah kullanan Saddam’dı. Halepçe’de kullandı. Saddam’ın sonunun ne olduğunu bu iktidarın da hatırlaması gerekiyor. Bu tarihten ders alınması gerekiyor. Türkiye devleti ve AKP-MHP iktidarı kimyasal silahları kullanmadıklarını ve envanterlerinde olmadığı söylüyorlar ama her geçen gün kimyasal kullanımını artırıyorlar. Bugün bilim insanı olan Şebnem Korur Fincancı’nın gözaltına alınması iktidarın bir şeylerin açığa çıkmasından korktuğunu gösteriyor. Baskıyla kimyasal silah kullanıldığını saklayamazlar. Eğer o kadar kendilerine inanıyorlarsa, uzman ekiplerin o bölgeye gidip inceleme yapmasına izin versinler. Araştırmalarını yapsınlar ve sonuçları kamuoyu ile paylaşsınlar” ifadelerini kullandı.   Federe Kürdistan Bölgesi hükümetine de seslenen Saliha, “Eğer bu suça ortak olmadığınızı söylüyorsanız, heyetlerin orada araştırma yapmasına izin verin. Kızılhaç, Avrupa Birliği, sınır tanımayan doktorlar gibi kişilerden oluşan tarafsız bir heyet oraya gelsin. Bunun yolunu açsınlar” dedi.   ‘İnsanlığa karşı suçtur’   HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da, Türkiye’nin 13 Ocak 1993’te Paris’te imzalanan kimyasal silahların geliştirilmesi, üretiminin, stoklanmasının ve kullanımının yasaklanması anlaşmasını imzaladığını hatırlattı. Meral, HDP olarak kimyasal silahların kullanıldığına dair iddiaların ilk ortaya çıkmasıyla beraber bu konuda yetkililerden açıklama istediklerini belirterek, “Çünkü kimyasal kullanımı yeryüzünün en ağır suçudur. Bu insanlığa karşı suçtur. Fakat iktidar ve ortağı buna yanıt vermek, bunları incelemeye açmak yerine konuşanları susturmak ile meşgul. Bunun için TTB Başkanı Fincancı, gözaltına alındı. Aslında bununla TTB üzerinden bütün Türkiye’ye bir tehdit savuruyor. İnsanların bu konuda konuşması, tepki göstermesi engellenmeye çalışıyor” diye belirtti.   ‘Bulgular incelenmek zorundadır’   Merak, bunlara karşı susmayacaklarını dile getirerek, şöyle devam etti: “İnsanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili ne olursa olsun iddialar, tezler ve bulgular incelenmek zorundadır. Bunun başka bir yolu yok. Kamuoyuna çok sayıda video ve haber yansımıştır. Bizlerin de talebi bunların araştırılması ve gerçeklerin kamuoyu ile paylaşılmasıdır. Gerçekler bu tip yöntemlerle ne dün kapatılıp unutturulabildi ne de bugün kapatılabilir. Biz, HDP olarak her zaman ölüm karşısında yaşamı, savaş karşısında çözümü ve barışı savunan bir parti olarak, bugün hala savaş siyaseti yapanlara yönelik cevabımız çok açıktır. Bu yöntemle ne Kürt sorunu çözülebilir, ne Türkiye demokratikleşebilir ne de 84 milyonun yararına bir politika olduğu iddia edilebilir. Bu halk, bu toplum evlatlarını daha fazla sizin iktidar hırsınız için kaybetmek istemiyor. Sizin iktidarınızı devam ettirmeniz için savaş politikanıza destek vermiyor.”