Dünya Öğretmenler Günü’nde objektif bir eğitim sistemi talebi 2022-10-05 09:01:17     Rojda Aydın   DİYARBAKIR – Dünya Öğretmenler Günü’ne ilişkin konuşan Eğitim Sen Diyarbakır 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Emine Akşahin, bu yıl yine eğitim alanındaki sorunların gölgesinde bu günü karşıladıklarını belirterek, “Demokratik ve objektif bir eğitim sistemi istiyoruz” dedi.   5 Ekim 1966’da dünya öğretmenlerinin belli başlı çatı örgütlerinin katkılarıyla öğretmenlerin okul ve toplum içerisindeki statülerini, önemini ve bir takım sorunlarını ele alan bir belge kabul edilmişti. 1994 yılında ise Birleşmiş Milletler Eğitim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ve ILO’nun tavsiye kararları üzerine bu belgenin kabul edildiği tarih olan 5 Ekim, Dünya Öğretmenler Günü ilan edildi.   “Tavsiye Kararı”, Türkiye tarafından da kabul edilen ve altına imza atılan bir belge olmasına rağmen, Türkiye yıllardır yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Türkiye'de görev yapan eğitim ve bilim emekçileri, OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralarda yer alıyor.   Konuya ilişkin Eğitim Sen Diyarbakır 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Emine Akşahin değerlendirmelerde bulundu.   ‘Türkiye sorumluluklarını yerine getirmiyor’   Emine, Dünya Öğretmenler Günü’ne dair sözleşmeye imza atan ülkelerden birinin de Türkiye olduğunu, ancak sözleşme kapsamında hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediğini vurguladı. Türkiye'de öğretmenlerin yaşadığı çok yönlü sorunların olduğunu ifade eden Emine, “Başta ekonomik sorunlar olmak üzere sosyal sorunlar ve talep ettikleri demokratik haklar konusunda çok büyük sıkıntılar yaşamaktayız. Yeni eğitim öğretim yılına başladık. 2022-2023 eğitim öğretim yılına başlarken birçok eğitim emekçisi arkadaşımız, metropol kentlerde bulundukları evlerin kiralarını veremeyecek durumda. Okullarına ulaşmak için kırsal kesime gitmek zorunda kalanlar okula ulaşım için kendilerinden istenen ücreti ödeyemeyecek durumda” diye belirtti.   ‘Aileler ay sonunu getiremiyor’   Çocukları büyükşehirlerde üniversite okuyan ailelerin, yanı başlarında okul okuyan çocuklarının masraflarını karşılayamayacak durumda olduğunun altını çizen Emine, “Bu ekonomik sorunlar eğitim emekçilerinin hem sınıftaki hallerine hem de çocuklara yansımaktadır. Kendi hayatında temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar ücret alamayan bir insan çocuklara gelecek vaat edecek umut aşılayamaz. Ay sonunu zor getiren insan, insan yetiştiremez. Yarına umutla bakacak insanlar yetiştiremez. Dünyaya bu pencereden bakan öğretmenler Türkiye'de ayakta kalma mücadelesi veriyorlar. Metropol kentlerinde yaşayan eğitim emekçilerinin neredeyse yüzde 99’u ek iş yaparak geçimini sağlıyor” sözlerine yer verdi.   ‘Verilen kararlar siyasidir’   Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevlerinden ihraç edilen eğitim emekçilerine de dikkat çeken Emine, “Türkiye’de birçok sorun var. Ve KHK ile ihraç edilen emekçiler ise temel sorunlarımızdan biri. Her iş kolunda olduğu gibi eğitim iş kolunda da ihraç edilen yüzlerce arkadaşımız aileleriyle birlikte uzun yıllardır bu mağduriyeti yaşıyorlar. Ekonomik ve sosyal mağduriyet dışında, iktidarın KHK’lı arkadaşlarımıza yönelik kullandığı dil onları yalnızlaştıran, toplum dışı bıraktıran ve onları toplumun hedefi haline getiren söylemler arkadaşlarımızın ayrıca psikolojik baskıya maruz kalmaktadır. KHK’lı emekçi arkadaşlarımızın hakları için açıklamalar yapıyoruz. KHK’lı arkadaşlarımızın en kısa zamanda bütün hakları iade edilerek görevlerine başlamaları hususunda sürekli çağrılarda bulunuyoruz. Son süreçte dosyaları görünen arkadaşlarımızın neredeyse yüzde 60-70'i ret kararı aldı. Biz bu ret kararlarının siyaseten verilmiş kararlar olduğunu biliyoruz. KHK’lılar siyasi iktidar mağdurlarıdır. Bilerek, arkadaşlarımız iktidarın hedefine alınarak KHK’lar, sürgünler mobingler, açığa alınmalar, gözaltı ve tutuklamalarla sindirilmek istenen kesimle bu günü karşılamaktayız” diye konuştu.      ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu istemiyoruz’   Emine, var olan eğitim sisteminde öğretmenlerin durumuna ilişkin şunları söyledi: “Öğretmenler yeni eğitim öğretim yılına başlarken birçok kategoriye ayrılmış şekilde başlıyorlar döneme. Bizler sözleşmeli, ücretli ve ataması yapılmayan özel sektörde emeği sömürülen öğretmenlerin sorunları dururken bizler için devasa bir sorun haline gelen ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ çıkarıldı. Konuşulmaya başlandığı ilk günden itibaren hem itirazlarımızı hem eleştirilerimizi sunduk. Sadece ekonomik temeller üzerine kurulu, hiyerarşik bir yapı oluşturan, öğretmenleri yarıştıran ve ayrıştıran bir temel üzerinden kurulan ‘Öğretmeler Meslek Kanunu'nun çıkarılmasına karşı mücadelemizi verdik ve veriyoruz. Uzman, baş ve aday öğretmen diye ayrılmak isteniliyor. Bu çıkarılacak olan yasa iş yerlerinde öğretmenlerin çalışma barışını bozacak, eşit ücret ilkesine aykırı olacak, nitelikli ve niteliksiz öğretmen çok tehlikeli bir ayrıma götürecek. Ve biz bu kanunun çıkarılmasına karşı önümüze bir dizi eylem ve etkinlik koyduk. Öğretmenlerin ekonomik, özlük ve demokratik herhangi bir talebini içermeyen bir kanun olan bu öğretmenlik kanununun kaldırılıp, içeriğinde öğretmenlerin talebinin oluşturulduğu, haklarının güvence altına alındığı bir yasanın oluşturulmasını istiyoruz. Bu yönde mücadele veriyoruz.”   ‘Keyfi uygulamaların kalkmasını istiyoruz’   Emine, son olarak şunları söyledi: “Öğretmenlerin ayrışmadığı, kategorize edilmediği, eğitim fakültesi mezunu tüm öğretmenlerin ihtiyaca yönelik mutlaka kadrolu atanarak işe alındığı bir uygulama istiyoruz. Geçtiğimiz gün 20 bin öğretmen ataması yapıldı ancak o öğretmen adaylarından birçoğu güvenlik soruşturmasına takılı kaldı. Biz insanların ataması yapıldıktan sonra herhangi bir güvenlik soruşması geçirmesini doğru bulmuyoruz. Tamamıyla muhalif kesimi sindirme, öteleme ve devlet memuru yaratmak mantığı üzerine kurulu olan bu keyfi uygulamaların kalkmasını ve objektif bir şekilde öğretmen alımlarının olmasını istiyoruz. Yüzbinlerce eğitim fakülte mezunu arkadaş var. Onların atanmasını istiyoruz. Tüm öğretmenlerin tek çatı altında birleşerek aynı haklara sahip olmasını istiyoruz. Tüm eğitim emekçilerinin aynı haklara ve güvenceye sahip olacağı bir eğitim sistemi istiyoruz.”