Şakran’da bu kez de kıyafet yönetmeliği getirildi: İHD’ye başvuru yapıldı 2022-09-23 09:01:28     İZMİR - Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde kadın tutsaklara yönelik getirilen kıyafet kısıtlılığı yönetmeliğiyle beraber ihlallerde artış söz konusu. Yönetmeliğin tutsaklara imzalatılmaya çalışması üzerine avukatlar, İHD İzmir Şubesi’ne başvuru yaptı.    Türkiye ve bölge kentlerindeki cezaevlerinde tutsaklara yönelik hak ihlallerine her geçen gün yenileri ekleniyor. Sürekli yenilenen yönetmeliklerle birçok dayatmayla karşı karşıya kalan tutsaklar yaşananlara karşı tepkili.  Söz konusu dayatmalardan biri de uzun süredir gündemde olan ancak tutsakların tepkiyle karşıladığı kıyafet yönetmeliği, Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde hayata geçirilmeye çalışıldı. Cezaevi yönetimi, kadın tutsaklara telefon, açık ya da kapalı görüş esnasında kıyafet kısıtlılığı getirdi. Konuyla ilgili İHD’ye başvuran ve konuyla ilgili tutsaklarla görüşmek isteyen Çağdaş Hukukçular Deneği İzmir Şube Başkanı Avukat Dilancan Ateş ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Cezaevi Sözcüsü Avukat Nehir Bilece’nin müvekkilleriyle görüşmesi engellenmeye çalışıldı. Cezaevindeki görevli memurun, iki avukatın aynı anda bir müvekkille görüşemeyeceğini söylediğini aktaran avukatlar, söz konusu durumu, İzmir Barosu’na ilettiklerini, böylesi bir durumla ilk kez karşılaştıklarını paylaştı.    Avukatlar, cezaevinde karşılaştıkları durumla ilgili değerlendirmelerde bulundu.    'Cezaevi müdürünün kendi kararı’   Cezaevinde kayıt yerindeki görevli memurun, bir müvekkilin aynı anda iki avukat ile görüşemeyeceğini söylediğini paylaşan Çağdaş Hukukçular Deneği İzmir Şube Başkanı Avukat Dilancan Ateş, bu durumu şu sözlerle yorumladı: “Bu durum, hukuki olmasa da böyle bir kararın olup olmadığına dair yazılı belgenin bize gösterilmesi gerektiğini söyledik. Memur, telefonla görüştükten sonra bize böyle bir kararın olmadığını, ancak cezaevi müdürü Meltem Babaoğlu’nun bu kararı kendisinin verdiğini, bize ‘göreceklerse görsünler, görmeyeceklerse gitsinler’ şeklinde aktardığını iletti. Bunun üzerine biz bu hukuksuzluğu kabul etmediğimizi söyledik. Memur, kendilerinin bir şey yapamayacağını ancak savcı ile görüşebileceğimizi söyledi. Biz de gidip savcıyla görüştük. Yarım saat süren bir görüşmeden sonra savcı bizden değerlendirme yapmak için süre istedi. Yaptığımız görüşmede de böyle bir şeyle ilk kez karşılaştığını söyledi. Biz de Ege’deki bütün cezaevlerinde bu şekilde görüşme yaptığımızı ve böyle bir şeyle ilk defa karşılaştığımızı söyledik. Bizi bir saate yakın bekletti. Bu esnada biz baroya da durumu aktardık.”   Hukukçular olarak, tüm bu yaşananları kabul etmediklerinin altını çizen Dilancan, “Tutsakların hak ihlallerine daha fazla maruz kalmaması için elimizden gelen her türlü kamusal eylem ve etkinlikleri yapmaya devam edeceğiz” diye ekledi.    ‘Keyfi uygulama’   İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Cezaevi Sözcüsü Avukat Nehir Bilece ise, kendilerine yazılı karar olmaksızın iki avukatına aynı anda bir tutsakla görüşülemeyeceğinin dayatıldığını dile getirdi. Nehir, “Biz bunun hukuka aykırı olduğunu söyledik. Çünkü iç böyle bir sorunla karşılaşmamıştık. Daha önce cezaevlerinde birden fazla tutsaklar, birden fazla avukat olarak görüşme sağlayabiliyorduk. Şakran Kadın Kapalı Cezaevi Müdürü Meltem Babaoğlu’nun, bunu bireysel tavır olarak sergilediği çok açık. Hatta Meltem Babaoğlu, cezaevindeki memurla görüştüğümüz sırada memura, ‘Yazılı bir kararım yok, bu bizim savcılıkla ortak aldığımız bir karar. Tek tek görüşeceklerse görüşsünler, görüşmeyeceklerse gitsinler’ şeklinde açıklama yaptı” diye belirtti.    Yazılı gerekçe yok   Nehir devamında, savcılık görüşmesini beklerken konuyla ilgili İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Baran Selanik’i aradıklarını söyledi. Nehir şöyle devam etti: “Mehmet Baran Selanik, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, hiçbir gerekçesinin olmadığını ve yazılı gerekçe sunmalarının gerektiğini söyledi. Kendisi cezaevinden sorumlu savcıyla görüşme yapmak için sürekli telefonla ulaşmaya çalıştı ancak ona da savcının başka bir görüşmesi olduğu söylendi. Baro yönetim kurulu adına da görüşme gerçekleşemedi. Bu esnada biz savcıyla görüşmek için yaklaşık bir saat cezaevinde bekledik. Biz bu durumda onlara müvekkillerimizle görüşmemizi engellediklerini ve görevimizi ifa etmemizi engellediklerini söyledik. Sürecin hızlandırılmasını talep ettik. Bir saatin sonunda bize bu yönde bir düzenlemenin olmadığını ve yazılı bir kararın alınmadığı iletildi. Biz de müvekkillerimizle görüşme sağlayabildik.”   ‘Tutsak beyanlarından tecridin ağırlaştırıldığı tespiti’   Tutsakların beyanlarında cezaevlerinde süren tecrit ve işkencenin giderek yoğunlaştığını paylaşan Nehir, ayrıca çıkarılan çeşitli genelgelerle hak ihlallerinde artış söz konusu olduğunu vurguladı. Nehir, “Müvekkillerimiz bize bir koğuşta boya yapılması sebebiyle adli tutsakların iki siyasi koğuşun arasındaki odaya getirildiklerini iletti. Bize, adli koğuşta kalan kadın tutsakların çocuklarının da olduğu ve koğuştan koğuşa değişim yapılırken arama yapıldığı aktarıldı. Aramada, çocukların daha önce cezaevine alınan bebek oyuncaklarının, gözleri önünde kafalarından kopartıldığı ve bu olay sonrasında çocukların ağlama seslerinin gün boyu kesilmediğini söylediler” sözlerini kullandı.    ‘Verilmediği için okunamayan kitaplar iyi hal gerekçesi oldu’   Devam eden ihlallerden birinin de tutsaklara gelen kitapların verilmemesi ve bunların verilmesi için cezaevi yönetiminin belli tarihler belirlemesi olduğunu kaydeden Nehir, “Tutsaklar gelen kitapları alamıyor. Bir tutsağın koşullu salıverilme tarihi geldi ve gözlem kurulu değerlendirmesinde tutsağın kitap okumaması iyi hal gerekçesi olarak sunuldu. Kitaplar, tutsaklara teslim edilmiyor ve aynı zamanda teslim edilmeyen kitaplar okunamadığı için bu durum iyi hal olarak nitelendiriliyor. Buna karşı yapılan itirazlar sonucu cezaevi yönetimi, koşullu salıverilme tarihlerini keyfi olarak erteleyebiliyor” şeklinde konuştu.    ‘Sizi beslemek yerine öldürmek lazım’   Jandarma ve gardiyanların kötü muamele ve işkenceye devam ettiğine dikkat çeken Nehir, tutsaklarla görüşme yaptıkları esnada bir tutsağın yatağa kelepçeyle bağlanmak istenmesinin ardından “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganını atması üzerine görevli jandarmanın kendisine, “Sizin gibi vatan haini teröristleri niye besliyorlar? Size temiz tuvalete kadar her şey sağlanıyor. Sizi beslemek yerine öldürmek lazım” dediğini söyledi.