‘Savaşa karşı kadın mücadelesi toplumsallaşmalı’ 2022-09-01 09:09:42     Melike Aydın    İZMİR - Savaşın, erkek aklın bir ürünü olduğuna dikkat çeken kadınlar, kalıcı bir barışın sağlanması için diyaloğun geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Kadınlar ayrıca erkek aklına karşı mücadelenin toplumsallaştırılması üzerinde durdu.    Her yıl dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de çeşitli eylem ve etkinliklerle bir araya gelen yurttaşlar, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün önemine dikkat çekiyor. En fazla kadın ve çocukların etkilendiği savaş ortamına karşı barışın gerekliliğini vurgulayan kadınlar, bu yıl da savaşa karşı örgütlenmenin ve mücadelenin gerekliliğine işaret ediyor.    ‘Erkek devlet kadınlara açılan savaşı destekliyor’   Kadınlar Birlikte Güçlü İzmir’den Didar Gül,  son bir ay içerisinde İzmir’de en az 10 kadının, erkekler tarafından katledildiğine dikkat çekerek, bunun da erkeklerin kadınlara açtığı bir savaş biçimi olarak nitelendirdi. Devletlerin erkek egemen aklının savaş ile direkt ilişkili olduğunu dile getiren Didar, “Kadınların kendilerine biçilen rolün, sistemin normalinin dışına çıkılması, katledilmeleri için bir gerekçe halini alıyor. Bu sebeple de her ay onlarca kadın, erkekler tarafından katlediliyor. Bunun yaptırımının olmayışı da aslında savaş hukukunun işletildiği bir yöntem oluyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla da kadın cinayetleri arttı ve erkekler, devlete daha bir güvence duyamaya başladı. Bu sayede, bu savaş biçimi erkek egemen zihniyet sürdüğü sürece sürecek gibi gözüküyor” dedi.    Mücadele tüm kesimlere yayılmalı   Mücadele eden kadınların önemli bir muhalif güç olduğunu kaydeden Didar, hala kadın katliamını normal gören kadınların mevcut olabildiğini, bu nedenle kadın mücadelesinin toplumsallaşması gerekliliği üzerinde durdu. Didar, “Kadınlar mücadele ediyor, dayanışma ağları kuruyor ancak bunlar yeterli değil. Kadınların kurtuluşu için bu sistemi yıkmak gerekiyor. Mahalle mahalle ‘kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarımız var’ diyerek hem yan yana gelmek hem de nasıl beraber olmamız gerektiğini, toplumun bütün kesimlerine yaymak gerektiğini düşünüyoruz” diye belirtti.    ‘Türkiye savaşın ortasında’   İzmir Barış Anneleri İnisiyatifi Sözcüsü Behiye Yalçın ise,  dünyada hala kalıcı bir barışın sağlanmadığını ifade ederek şunları söyledi: “Her yerde tecrit, kan. Türkiye, savaşın tam ortasında. Dört tarafımız çember içinde. Bu savaşın bütün çilesini kadınlar ve çocuklar çekiyor. Kanın durmasını, tecridin kalkmasını istiyoruz. İnsanca dünyada yaşamak istiyoruz. Herkesin birbirini kucaklayabildiği bir barış istiyoruz. Aslında zor değil. Rusya her yeri kan gölüne çevirmiş. Herkes bir yerlerden bir şeyler alma peşinde. Kefenin cebi yok. Herkese yetecek kadar yer yok. Kalıcı barış olmasını istiyoruz. Cezaevlerinden cenaze çıksın istemiyoruz.”   ‘Savaştan en çok kadın ve çocuklar etkileniyor’   Kapitalist sistemin krizini savaşlarla aşmaya çalıştığını belirten Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclis üyesi Besriye Tekgür ise, savaşın en fazla kadın ve çocukları etkilediğine işaret etti. Besriye, “Savaşta erkeklerin saldırdığı alan kadın bedenidir. Taciz, tecavüz ve kaçırmadır. IŞİD’in binlerce Êzidî kadını köle olarak sattığını biliyoruz ve hala birçok kadın elinde. Savaş, enflasyona neden oluyor ve bundan en çok kadınlar payını alıyor. Savaşta yerinden edilen kadınlar, tacizcilerin tecavüzcülerin eline düşebiliyor, kız çocukları zorla evlendiriliyor” diyerek, savaşın sonuçlarına dikkat çekti.    ‘Kadınlar savaşa karşı örgütlenecek’   Kadınların savaşa karşı barışı sağlamak istediğini vurgulayan Besriye, “HDP Kadın Meclisi olarak bir öneri ile gittik. Kadın örgütleri savaşın kadın üzerindeki etkisini konuşacağız. Sadece 1 Eylül ile sınırlı kalmayarak, sonrasında da bu hattı genişletmek ve sözümüzü kullanmak istiyoruz” dedi.    ‘Çocuklarımız savaş nedeniyle cezaevinde’   HDP İzmir İl binasına yönelik saldırıda fail Onur Gencer tarafından katledilen Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz da, kızının Kürt halkına dönük savaşın bir sonucu olarak katledildiğini söyledi. Fehime, ayrıca İzmir’de devam eden Adalet Nöbeti’ne de işaret ederek, “Çocuklarımız savaş olduğu için cezaevinde. Kızım Kürt olduğu için katledildi. Kürtlere karşı bir savaştır bu” diye kaydetti. Fehime,  annelerin evlatları için nöbet tuttuğunu ve hasta tutsakların serbest bırakılmasını istediğini de ifade ederek, “Biz cezaevlerinden cenaze çıksın istemiyoruz. Cezaevi şartları çok kötü. Hem kriz var hem hastalık var. Güneşi bile görmüyorlar” sözlerini kullandı.    ‘Deniz’in katilli devlettir’   Barışın diyalog ile sağlanabileceğini dile getiren Fehime şöyle devam etti: “Biz onurlu bir barış olsun istiyoruz. Birbirimize güvenelim istiyoruz. Kimse kimseden üstün olsun istemiyoruz. Bu dünya hepimize yetiyor. Deniz’i katleden devletin adamıdır, herkes biliyor. Öyle olmasa katil mahkemelerde bu kadar serbest olamazdı, aile olarak bizi terör ilan etmezdi.  Kürt ve Türklerin arasına giriyor savaş çıkarıyor. Oysa Kürtler savaş istemez” diye konuştu.    ‘El ele verelim bu savaşı durduralım’   Fehime son olarak şu çağrıyı yaptı: “El ele verelim bu savaşı durduralım. İmralı tecridi kalkarsa barış dünyaya gelir.”