Kayyımların 3’üncü yılında kitlesel açıklama: Halk iradesine sahip çıkıyor 2022-08-19 17:30:45   DİYARBAKIR – Kayyım atamalarının 3’üncü yıldönümü dolayısıyla Diyarbakır’da yapılan kitlesel basın açıklamasında, halkın iradesine sahip çıkacağının altı çizildi. Açıklamada konuşan HDP Gençlik Meclisi Sözcüsü Dersim Dağ, “Kayyımın yaptığı ilk şeylerden bir tanesi kadınların kazanımlarına saldırmak oldu. Eşbaşkanlık sistemi hedef alındı. Ancak eşbaşkanlık mor çizgimizdir” dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, kayyım atamalarının 3’ncü yıldönümü dolayısıyla Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesinde bulunan Lise Caddesi üzerinde bulunan Çarmar Market önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamanın yapılacağı alan yüzlerce polis tarafından ablukaya alınırken, onlarca askeri aracın alanda bulundurulması dikkat çekti.    “Kayyum rejimine karşı çoğulcu demokratik belediyecilik” pankartının açıldığı açıklamaya HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ile Saruhan Oluç, Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu'ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki, Gençlik Meclisi Sözcüsü Dersim Dağ, bölge milletvekilleri, parti yöneticileri ve çok sayıda kişi katıldı.    ‘Biz haklıyız’   Açıklamada konuşan HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Zeyyat Ceylan, kayyımların halkın iradesini kırmaya yetmeyeceğini söyledi. Zeyyat, iktidarın halk arasında bir karşılığı kalmadığını belirterek, “Halk hiçbir zaman kayyımı kabul etmedi, etmeyecektir. Belediyeler onurumuzdur. Biz haklıyız. Kayyım dilimize, kültürümüze saldırmaya devam etmektedir. Herkesin halkın iradesine sahip çıkması gerekiyor” dedi.    ‘Mücadeleye davet ediyoruz’   Ardından konuşan Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu'ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki, halkın iradesinin ilk kez 19 Ağustos 2019 yılında yok sayılmadığını ifade etti. Mehmet, “27 Mayıs ihtilalini yapanlar da 12 Eylül darbecileri de siyasi partileri kapatmış, Meclis’i tatil etmiş, belediye başkanlarını görevden uzaklaştırmıştı. Ama ilk kez AKP ve MHP iktidarı döneminde sözde bir sivil iktidar döneminde halkın seçme ve seçilme hakkı yok sayıldı, halkın iradesi gasp edildi, belediye başkanları görevden uzaklaştırıldı. Bir yanda halkın iradesi yok sayanlar seçme seçilme hakkını yok sayanlar diğer yandan halkın seçme ve seçilme hakkına sahip çıkanlar. Yani burada demokrasiye sahip çıkanlar. Bugün burada bulunanlar sadece bulundukları makamlar için burada değiller, aslında bir bütün olarak Türkiye’nin demokrasisi için mücadele ediyoruz. Gaspa gasp, katile katil, tecavüzcüye de tecavüzcü demeye devam edeceğiz. Hiç kimse bizi susturamaz” diye konuştu.     ‘Eşbaşkanlık mor çizgimizdir’   HDP Gençlik Meclisi Sözcüsü Dersim Dağ da, “Kürtleri yok sayan tüm zihniyetlere karşı mücadelemizi yükselteceğimizi her yerde dile getirdik. Özel savaş politikaları ve yok saymaya karşı her zaman mücadele edeceğiz. Kayyım bugün Kürdistan’da kültür kırımı yapıyor. Kürtçe tabelaları ortadan kaldırdı. Kayyımın yaptığı ilk şeylerden bir tanesi kadınların kazanımlarına saldırmak oldu. Eşbaşkanlık sistemi hedef alındı. Kayyım zihniyeti kadınları ve gençleri hedef alarak mücadeleyi boşa çıkarmak istiyor. Kayyımlar özel savaş politikalarının aracı haline gelmiş durumda. Bu güne kadar nasıl ki mücadelemiz devam ettiyse bu günden sonra da devam edecektir. Eşbaşkanlık mor çizgimizdir” ifadelerini kullandı.    ‘Kayyımlar gidicidir’   Dersim, kayyım atamalarından sonra bölgede fuhuş ve uyuşturucu kullanımın artığını söyleyerek, şunları ekledi: “Bizler Kürt kadınları ve siyasetçileri olarak her zaman kayyım zihniyetine karşı duracağız. Kayyımlar gidicidir, Kürt kadınları ve gençlerinin mücadelesi kazanacaktır.”   ‘65 belediyemizden 48’ine kayyım atadılar’   HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç da Diyarbakır, Van ve Mardin’e kayyım atamalarıyla bir kayyım döneminin başladığının altını çizdi. Saruhan, “Seçim hukuku, sandık hukuku, seçim adaleti yerle bir edildi. Kayyımlar atanmaya başlanarak halkın kendi iradesine sahip çıkmasının önüne çok büyük bir engel getirildi. Şimdi sorsanız AKP iktidarına ve sözcülerine, ‘Sizin için demokratik işleyişte en kutsal olan nedir?’ diye. Hepsi ardı ardında derler ki ‘sandık ve seçim hukuku? Bu çok önemlidir. Millet iradesine asla müdahale edilemez’  her seferinde bunu tekrar ederler. Ama kendileri halkın iradesini gasp etmekten, seçim ve sandık hukukunu yok saymaktan, çiğnemekten bir adım bile geri durmadılar. 65 belediyemizden 48’ine kayyım atadılar. 6 Belediye başkanını belediye eşbaşkanlarının mazbatalarını KHK’li oldukları gerekçesiyle vermediler. İşte AKP’nin ‘millet iradesi her şeyin üstündedir’ dediği şey koskoca bir yalan olarak ortaya çıktı. Millet iradesi onları seçerse millet iradesi olur ama Kürt halkının iradesi irade değildir diye bakıyorlar” şeklinde konuştu.    Saruhan devamında da şunları ifade etti:    Kayyımlar sözlüğe hırsızlık olarak geçecek   Türk Dil Kurumu sözlüğüne AKP dönemi bitince kayyım şöyle tanımlamalarla yazılacak: ‘Kayyım demek yolsuzluk, hırsızlık, talan hukuksuzluk demektir’ Çünkü Sayıştay hazırladığı bütün raporlarda kayyımların yapmış olduğu yolsuzlukları usulsüz harcamaları sıra sıra yazdı. Sayıştay raporlarında ortaya çıktı. Meclis’te bunların hepsini konuştuk. Yolsuzluk, usulsüz harcama halkın varlıklarını malını mülkünü talan etmek yandaşa peşkeş çekmek yandaş şirkete firmalara akrabalara peşkeş çekmek. İşte kayyım bu demektir aslında. 4 tane kayyım atanan yerler var. Kendi atadıkları kayyımlar hırsızlık yolsuzluk yaptığı için onun yerine yeni kayyımlar atadılar. O nedenle TDK sözlüğüne kayyım lafının arkasına artık yolsuzluk hırsızlık usulsüz harcama ve talan geçecek.   Kayyım kadın düşmanıdır     Kayyım demek kadın düşmanı demektir, kayyım geldi kadınların bütün kurumları teker kapattı. Çünkü kadınların eşitliğine karşılar çünkü onlar kadınları eşit görmüyorlar çünkü onlar kadın düşmanı aslında. Kadın kurumlarını kapattılar eşbaşkanlığı ortadan kaldırdılar eş başkanlık demek eşitlik demektir. Kadınların politik mücadele ile elde ettikleri önemli bir kazanım demektir. Bütün dünya mücadele tarihine yazılan büyük bir kazanım demektir. İşte kayyımlar bunları ortadan kaldırdılar. Kayyım demek aynı zamanda Kürtçeye düşman olmak demektir. İnternet sitelerinde bile Kürçteye tahammül edemediler. Kayyım demek Kürtçeye Kürt kültürüne ve tarihine düşmanlık demektir. Bu da yazılacak TDK’nin sözlüğüne ve tarihe.    Batı’da beğenmedikleri belediyelere kayyum atadılar   Kayyım demek, aynı zamanda kültürel kırım demektir. Tiyatro oyunlarına yasak koymak demektir. Kültürlerini geliştirmek için fırsat verememek demektir. Konser gibi etkinlikleri sürdürememek demektir. Kayyım demek aslında yerel demokrasinin yerelden ve yerinden yönetim mekanizmalarını belediye meclislerinin feshedilmesi demektir… Kayyım demek aslında bir tür sömürge valisi ve kaymakamı gibi davranmaktır. Bunların hepsini gördük, yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. 3 yıldır bunu yaşıyoruz. Biz bu iş başladığı zaman buradan bu meydandan bütün Türkiye’deki demokrasi güçlerine, siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, derneklere herkese dedik ki bakın zannetmeyin ki kayyım rejimini oluşturmak sadece HDP’nin sorunudur diye. Bugün bu mesele bu coğrafyada ortaya çıkıyor ama yarın bu mesele, musibet Türkiye’nin her tarafına yayılacaktır. Onun için bugün tavır almazsanız bu gerçekle karşı karşıya kalacaksınız dedik. Haklı çıktık. Batı’da da beğenmedikleri belediyelerin çalışmalarını engellemek için kayyım atadılar.   İrademize sahip çıkacağız   Kürt halkının ve Türkiye demokrasi güçlerinin kararlı mücadelesini görüyoruz. Özellikle Kürt halkı Kürdistan coğrafyasında yapılacak ilk seçimlerde bütün bu 3 yıllık kayyım pratiğinin sandıkta cevabını verecek. İktidar görecek kayyım uygulamalarının ne anlama geldiğini. Genel seçimde görülecek. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görecek. Bu mücadelede yolumuz açık olsun hiç moralimizi bozmadık hiç diz çökmedik çözmüyoruz, bundan sonra da bildiğimiz doğru yolda demokratik siyaset kulvarında kararlı bir biçimde mücadelemizi sürdüreceğiz. Geleceğimize siyasi irademize sahip çıkacağız.”   Açıklama, “Bijî berxwedana zindana”, “Kayyım gidecek, halka hesap verecek” sloganları ve alkışlarla son buldu.